|

Bir eleştirmenin çıkış noktası

Yirminci Yüzyıl Edebiyatı Üzerine kitabı Ketebe etiketiyle okurla buluştu. Northrop Frye tarafından hazırlanan kitap W. B. Yeats, T. S. Eliot, Rene Char, Ezra Pound, George Orwel, Virginia Woolf, Wallace Stevens, Aldous Huxley, Henry James gibi en ünlü isimlerin eserlerini masaya yatırıyor.

Ömer Yalçınova
04:00 - 15/09/2023 Cuma
Güncelleme: 18:50 - 15/09/2023 Cuma
Yeni Şafak
Arşiv
Arşiv

Temmuzda Ketebe, Northrop Frye’dan yapılan yeni bir çeviriyi yayımladı: Yirminci Yüzyıl Edebiyatı Üzerine. Kitapta Frye’ın kısa kitap analizleri, bir şair veya romancı üzerine yazdığı uzun incelemeler yer alıyor. Kitap değerlendirmeleri bazen bir paragraf, bazen de sayfalar dolusu sürebiliyor. Her şeyden önce çalışkan bir eleştirmenle karşı karşıya olduğumuz hissi uyandırıyor bu yazılar. Ve işin doğrusu Eleştirinin Anatomisi, Büyük Şifre ve Kudretli Kelimeler gibi okuyucuyu boğmuyor, kavram bombardımanı altında bırakmıyor. Bu yönüyle Frye’ın rahat okunan, tepki ve duygularını daha açık eden yazılarıdır bunlar diyebiliriz. Şöyle açıklayalım: Bir teori veya eleştiri kitabı çıkmış, beğenilmiş, tartışılmış ama tam da nüfuz edilememiş bir yazar düşünün. Mesela Hüseyin Cöntürk’ün Çağının Eleştirmeni veya Çağının Şairi kitapları gibi. Cöntürk’ün kısa kitap analizlerine veya tamamlanmamış projesi şairler sözlüğüne baktığımızda, bu iki çetin kitabına dair çözümleyici ipuçlarını yakalamak da mümkün. Çünkü şairler sözlüğünde Cöntürk’ün tepki ve duygularına da rastlanır. Kısa değerlendirme yazıları bu yüzden çok önemlidir. Özellikle de o yazarın kült eserini anlamaya yaradığı için.


Yirminci Yüzyıl Edebiyatı Üzerine’de toplanan yazıların diğer bir özelliğiyse, Frye’ın çağdaşı edebiyatçılarla ilgili yazılarından oluşmasıdır. Bence her eleştirmen, çağının düşünürüdür. Çağından yola çıkar, kendi çağını yorumlamak için geleneğe, tarihe, kültüre doğru yol alır. Kendi çağına tepki verir eleştirmen. Sonra bu tepkisini gerekçelendirmek için Antik Çağa kadar gider. Frye gibi Yahudilik ve Hıristiyanlık tarihine dalar. Sonrasında yavaş yavaş kendi teorisini oluşturur. Fakat bu teori de kendi çağdaşlarına yöneliktir. Onlarla bir nevi konuşmadır. Yirminci Yüzyıl Edebiyatı Üzerine’deki yazılar da bu şekilde Frye’ın çağdaşlarıyla diyaloglarından oluşuyor. O, teorisini çağdaşlarının eserlerine uyguluyor. Ayrıca çağdaşlarının eserleriyle kendi teorisinin sağlamasını yapıyor. Bu şekilde teorisini daha da geliştiriyor. Birbiriyle kıyastır bu. Ve birbirinin eksiklerini gideren bir çalışmadır. Ayrıca birbirini anlamlandırmadır. Mesela Frye’ın Homeros ve Dante üzerine söyledikleri, Ezra Pound ve T. S. Eliot üzerine söyledikleriyle anlam kazanır. Ya da Homeros’tan getirdiği unsurlar, Jomes Joyce incelemesinde amacına ulaşır. Bu arada okuyucuya, tadına doyulmaz bir düşünce şöleni hazırlanıyor.


ELEŞTİRİ ÜZERİNE NOTLAR

Kimler var Yirminci Yüzyıl Edebiyatı Üzerine’de? W. B. Yeats, T. S. Eliot, Rene Char, Ezra Pound, George Orwel, Virginia Woolf, Wallace Stevens, Aldous Huxley, Henry James en ünlüleri. Arada Frye’ın, kitabı üzerine yazdığı daha birçok şair, hikayeci, romancı ve araştırmacı var. Mesela hakkında yazarken dayanamayıp “şarlatan” diye söz ettiği Ezra Pound’a dair Hugh Kenner’ın The Poetry of Ezra Pound kitabını da değerlendiriyor. İlginçtir, müstakil Pound yazısında ne kadar rahat ve saldırgansa, Pound hakkında yazılan kitabı değerlendirirken o kadar soğukkanlı ve temkinli. W. B. Yeats, T. S. Eliot ve Wallace Stevens ise Frye’ın gözdeleri. Bunlarla ilgili düşünmeye, yazmaya, tartışmaya doyamıyor Frye. Joyce ve Woolf’un romanlarına hayran. Denemelerini ise fena halde küçümsüyor. Fakat hangi şairi veya romancıyı ele alırsa alsın Frye, sürekli mitler üzerinden ilerleme hatasına düşüyor. Şiir dışında zaten teknik konularına girebildiği edebiyat türü neredeyse yok. Şiirin de daha çok işlevi ve anlamıyla uğraşıyor. Bu işlev ve anlamları yakalamak için de, sürekli tarihe, kutsal kitaplara, antik dönem yazarlarına başvuruyor. Çünkü her mitin belli bir tarihi vardır. Yeni dönem bir edebiyatçı, bir mit üzerinden yazmışsa, önce onun kökenine inmek gerekir ki yeni yazarın ona yüklediği yeni anlam yakalansın. Öyle olunca, Frye aslında bir şiir eleştirmeninden ziyade kültür tarihçisine, düşünürüne dönüşüyor. Çıkış yaptığı noktanın, kendi çağdaşlarının edebiyat ürünleri olması, tabi ayrıca çok kıymetli.

İlginçtir, Pound’un uğraşısı da budur Kantolar’da. Kantolar, yeni bir dünya tarihi yazımı denemesidir. Şiirin, ki bu şiir epik de olsa, taşıyamayacağı bir yük. Pound da mitlerden, tarihten, dinlerden, dillerden devşirdikleriyle kurar şiirini. Fakat Frye, Pound yerine W. B. Yeats’la daha çok meşgul olur. Yeats’la William Blake arasındaki bağı keşfeder. Black’ten Yahudiliğe, Hıristiyanlığa; İrlanda, Yunan, Mısır mitolojilerine, Budizm ve Hinduizme kadar uzanır. Bu arada okuyucusunun aklından Yeats şiiri çıkar. Yeats şiirinin çağdaş ve kendinden önceki şairler arasında nasıl bir teknik farklılığı olduğunu ise, söyleyemez Frye. Yazısı, bir antropolojiye veya teolojiye dönüşür. Korkunç olan şey ise, Frye için mitoloji, din, kültür, tarih, efsane, masal hepsi de aynı düzeyde buluşur. Aralarında hiçbir hiyerarşik anlam farkı yoktur. Ha İsa Peygamber, ha Zeus. Ha Prometheus ha Kutsal Ruh. Frye için ikisi de aynıdır. Bugünden nasıl görünüyor ve yorumlanıyorlarsa, o kadardırlar, sadece odurlar. O yüzden Frye Hayal Gücünü Eğitmek kitabında edebiyat eğitimini Kitabı Mukaddes’le başlatır.

Kabul edelim ki, kitabın ismi abartılı. 20. yüzyıl edebiyatı bu kitapta adı geçenlerden ibaret değil. Takılmamak lazım. Zira kitap, Frye’ın T. S. Eliot’la ilgili makalesini T. S. Eliot’ın okuyup eleştirmesi, bunun üzerine Frye’ın makaleyi yeniden düzenlemesi gibi ilginç bilgilerle dolu. Bu tür bilgileri ihtiva eden, eğlenceli dipnotlarıyla Yirminci Yüzyıl Edebiyatı Üzerine örnek bir editöryal çalışmanın da ürünü.


#Yirminci Yüzyıl
#edebiyat
#Ketebe
7 ay önce