|

Bir gün portresini yaptıracaktı, biliyordum. Çünkü sanatı seviyordu!

II. Abdülhamid devrinde saray ressamlığı yapan Fausto Zonaro'nun anıları, dünyada ilk kez Türkiye'de yayınlandı. Resminin yapılması yasak olan Abdülhamid Han'ın ilk portresininin hikayesini ilgiyle okuyacaksınız.

00:00 - 18/10/2008 Cumartesi
Güncelleme: 22:16 - 17/10/2008 Cuma
Yeni Şafak
Bir gün portresini yaptıracaktı, biliyordum. Çünkü
Bir gün portresini yaptıracaktı, biliyordum. Çünkü

Ünlü Oryantalist Ressam Fausto Zonaro'nun hatıratı geçtiğimiz ay, “Abdülhamid'in Hükümdarlığında Yirmi Yıl / Fausto Zonaro'nun Hatıraları ve Eserleri” ismiyle Yapı Kredi Yayınları arasında yayınlandı. Dünyada ilk kez Türkiye'de yayınlanan hatırat, 19. yüzyılda İstanbul'a gelmiş ve saray ressamı olarak uzunca bir süre çalışarak, yüzlerce tablo yapmış bir ressamın, dönemin İstanbul'unu ve siyasi olayların sarayın içindeki bir yabancının gözünden görebilmemiz bakımından önem taşıyor.

1854 yılında İtalya'da Masi-Padova'da doğan Fausto Zonaro, Lendinara Sanat Mektebi ve Cignaroli Akademisi'nde eğitim görmüş önemli bir ressam. İzlenimciliğin en parlak döneminde, 1888'de Paris'e giden sanatçı, Edmondo de Amicis'in Costantinopoli ve Gautier'nin Constantinople adlı kitaplarını okuduktan sonra İstanbul'a gelmek, orada yaşamak ve sanat hayatını orada sürdürme isteği doğar ve İstanbul'a gelir. Burada Osman Hamdi Bey'le görüşme fırsatı bulur ve çalışmalarını II. Abdülhamid'e tanıtır. 1896 yılında II. Abdülhamid tarafından Saray Ressamı görevine getirilir.

Ressam Zonaro, saray ressamı olduktan sonra Sultan Abdülhamid'in portresini yapabilmek için epeyce uğraşır. Hatırattan okuyalım: “1896'da Padişah'ın saray ressamı olarak görev aldığımda, bana Zat-ı Şahane Halife Sultan Hazretlerinin, dini makamı dolayısıyla, resmini yapmaya kalkmamam gerektiği bildirilmiş ve yasağa uymadığım taktirde hiç hoş olmayacak durumlarla karşılaşacağım eklenmişti” diyor Zonaro. Fakat bu dönem içinde Padişahın sanatı seven biri olduğunu gözlemlemiş, yılmamış.


AVRUPA RESİMLERİMİ GÖRMEMELİ!

Saray ressamı, Sultan Abdülhamid'in kendi resminin yayınlanmasına uygulanan sansürü ve portreyi yaptığı güne kadar gelişen süreci şu sözlerle aktarıyor Zonaro: “Halife Sultan'ın resmini yapma yasağı kesindi. Sansür bunu engelliyordu ve eğer bir dergi ya da takvim, yaşayan hükümdarlar sırasını eksik bırakmamak için bir Abdülhamid uydursa, sansürün karşı konamaz makası resmi kesiyor ya da yönetimce hemen, Osmanlı topraklarına girmesi önleniyordu. Avrupa resimlerini görmemeliydi.


DÜRBÜNE OBJEKTİF GİZLEMİŞ OLABİLİRLER

Cuma selamlıklarında da padişah, Yıldız Camii'ne gitmek için çıktığında, özel mahfilde kordiplomatik ya da ayrıcalıklı bir iki gezgin bulunuyorsa ve tesadüfen hanımlardan biri Padişahı daha iyi görebilmek için burnu üstüne küçük bir dürbün yaklaştırmışsa, dürbüne bir objektif gizlenmiş olabilir düşüncesiyle, o mahfilde fotoğraf makinesi yasaklanmış olduğundan, bir yaver Hızır gibi yetişip incelikle ve nazik bir “pardon madame'la, hanımefendinin dürbün tutan elini, padişah geçene dek indiriyordu.”


RESMİNİZİ ÇOK KÖTÜ ÇİZMİŞLER UTANIYORUM

Ve sanatçı, 'girdap' dediği 1909 yılına gelindiğinde, bir gün köprüde yürüyorken, sırtında bir tomar afiş yüklü satıcının avazının çıktığı kadar “Meşrutiyet'in ilk sultanı Abdülhamid!” diye bağırdığını duyar. Sırtındaki kağıtlarda Abdülhamid Han'ın bir resmini görür ve hayal kırıklığına uğrar, kendini aşağılanmış hisseder. Ardından Padişaha “Şehirde yapılmış kötü resimlerinin dolaştığını, bu durumun kendisine utanç verdiğini, resmini yapmasına izin vermesini” istediğini bildiren bir mektup kaleme alır. Padişah bu ricayı kırmaz ve Zonaro'ya üç ayrı portre için poz verir…


II. MEŞRUTİYET SONU OLDU

Zonaro, II. Meşrutiyet'in ilanından sonra Sultan Abdülhamid'in tahttan indirilmesiyle eski kadrolar tasfiye edilirken, yeni hükümetin verdiği kararla Saray Ressamlığı unvanını kaybetti. 1910 yılında, ülkesine geri dönen Zonaro, 1924 yılında kaleme alıp büyük bir özenle, kapağından bölümlerine, içine yerleştirilecek görsel malzemeye kadar basılmaya hazır bir kitap halinde hatıratını hazırladı. İtalya'ya dönünce bir süre Roma'da kaldı, daha sonra yerleştiği San Remo'da 1929'da hayata veda etti.




16 yıl önce