|

Bir yandan sevinç bir yandan korku

Mustafa Aplay’ın Neden Bıçkın Bir Delikanlı Olamadım adlı kitabı Ketebe Yayınları etiketi taşıyor. Aplay kitabını eline aldığı ilk anı “Bir yandan müthiş bir sevinç, bir yandan şimdi ne olacak hissi, korku” cümlesiyle anlatıyor.

Merve Akbaş
00:00 - 15/06/2022 среда
Güncelleme: 15:27 - 15/06/2022 среда
Yeni Şafak
Mustafa Aplay
Mustafa Aplay

Mustafa Aplay’ın Neden Bıçkın Bir Delikanlı Olamadım adlı kitabı Ketebe Yayınları etiketi taşıyor. Aplay kitabını eline aldığı ilk anı “Bir yandan müthiş bir sevinç, bir yandan şimdi ne olacak hissi, korku” cümlesiyle anlatıyor.

-İlk eseriniz yayınlandığında neler hissettiniz?

Hisler karışıyor tabii. Bir yandan müthiş bir sevinç, bir yandan şimdi ne olacak hissi, korku. Hepsi vardı. Uzun süre bir şey yazamadım kitap haberini aldıktan sonra. Tekrar bir yol bulmak gerekiyor çünkü. İlk kitapta yaptığınız şeyleri tekrarlayamazsınız. Gelen eleştirilerin hangisi işinize yarar, bunu düşünmelisiniz. O yolu bulabilmek çok önemli, ikinci kitap çok kritik bir eşik. Edebiyat tarihinde tek kitaplı onlarca yazar bulabilirsiniz. Ama şükür korktuğum gibi olmadı. Yakında bir novellam çıkacak ve ben çoktan onun heyecanını da yaşayıp tükettim. Aklım hâlâ yazamadıklarımda.

SARHOŞ EDİCİ BİR DUYGU

-K
itabınızı elinize alınca ilk olarak ne yaptınız?

Kitap kolisini ailemle açtık. Ahlat Ağacı Sinan gibi hissettim. Ne yapacağını bilemiyor insan bir süre. Senelerdir kurduğum hayal, tam istediğim şekilde gerçekleşti çünkü. Kitaba dokunduğum an, hiç unutmayacağım özel anlardan biri benim için. O sarhoş edici bir duygu ama devam edebilmek için ondan da kurtulmak lazım. Bir şekilde kitaba yabancılaşmak, ona eleştirel bakmak, gelen yorumları değerlendirmek ve ileriye doğru adım atmak durumundayız.-

-Kitabınızı ilk kime imzaladınız?

Hatırlamıyorum. Aileme imzalamadım sanırım. Böyle şeyleri de çok önemseyen bir insan değilim aslında. Yani herhangi birine de imzalamış olabilir miyim, bilmiyorum. İkinci kitap için düşüneceğim bunu.

-Yazmaya nasıl başladınız?

Ortaokulda başladım. Öğretmenlerimin, ailemin, arkadaşlarımın teşvikiyle. Önce kompozisyon yarışmalarına falan gönderdim. Onlarla uğraşıyordum. Sonra öyküyü daha çok sevdim. İlk öyküm “Sahte Panenka” adlı bir futbol öyküsüydü. Onu bitirdiğimde aldığım hazzı unutamıyorum. Birkaç tane yazdıktan ve çevremden olumlu dönüşler aldıktan sonra hemen yayımlamaya başladım bir yerlerde ve çok erken yaşta bu işi hayatımın merkezine oturttum. Coşku olarak hala başladığım yerdeyim diyebilirim.

-Gece mi yazarsınız, gündüz mü?

Gece. Gece 2 ile sabah 7 arasında çok iyi çalışıyorum. O saatlerde uyuyanların enerjileri ayakta kalanlarda toplanıyor çünkü. Çalışmak daha kolay oluyor. Ama bu da kesin bir ritüel değil tabii benim için. Bazı dönemlerde geceleyin uyumak zorunda kalıyorum. Gündüz yazdığım öyküler de var o yüzden.

-Defter mi, bilgisayar mı?

İlkokul 2. sınıfta Türkçe ve Resim dersim 4’tü. Yazım ve çizimim berbattı. 15 yaşında yazdığım bir roman var ve deftere yazdığım için şu an okuyamıyorum. O yüzden iyi ki bilgisayar var diyorum. Ama bir önceki soruda söylediğim durum burada da geçerli. İlk kitaptaki bir öyküyü telefonun not defterine yazdım mesela. Bilgisayarım yoktu o dönem. Sosyoekonomik nedenlerle kesin kurallarım ve ritüellerim yok.

#​Mustafa Aplay
#Neden Bıçkın Bir Delikanlı Olamadım
#Ketebe Yayınları
2 лет назад