|

Bisikletliler bu kez kazanacak

Ünlü bisikletçi Michael Hutchinson, iki tekerlekli bu ulaşım aracını en iyi tanıyan isimlerden. Bisikletçiler kitabı bir süre önce Türkçeye çevrilen Hutchinson, 1960’larda neredeyse yok olmak üzere olan bisikletleri arabaların yükselişinin dahi engelleyemediğini söyleyerek ekliyor: “Daha önce buradaydık, o zaman kazanamadık. Bu popüler yükselişin farklı olacağını umuyorum. Yıllardır yaşadığım yer olan Londra’da bisikletler artık heryerde.”

Merve Akbaş
04:00 - 23/09/2018 Sunday
Güncelleme: 09:47 - 22/09/2018 Saturday
Yeni Şafak
Michael Hutchinson
Michael Hutchinson

Türkiye’de aylardır bisiklet kullanımının artması için farklı kampanyalar düzenleniyor, projeler üzerine konuşuluyor. Bunun sağlığa, trafiğe, ekonomiye katkıları ön görülüyor. Bu hareketlilik içinde sayısız insan da bisikletle yeniden tanışıyor. Bisikletin tarihi ise ayrı bir merak. Michael Hutchinson bu konuda dikkat çekici çalışmalar yapan bir isim.

Hutchinson yıllarını bisiklete adamış bir sporcu. Eski bir profesyonel bisikletçi olmasının yanı sıra, yazarlık ve gazetecilik de yapıyor. Hutchinson şu sıralar sayısız bisikletiyle beraber Londra’da yaşamını sürdürüyor ve bu iki tekerlekli araç hakkında düşünüyor. Doktor Hutch olarak da tanınan Hutchinson’ın hayatını adadığı bu sporla ilgili yazdığı kitabı Bisikletçiler kısa süre önce Profil Kitap etiketiyle raflarda yerini aldı. Hutchinson ile kendisini tesadüfen içinde bulduğu bisiklet dünyasıyla ilgili keyifli bir söyleşi yaptık. Ünlü bisikletçi 1960’larda neredeyse yok olmak üzere olan bisikletin günümüz için büyük bir anlam taşıdığını belirtiyor.

Doktor Hutch’ın bisikletçilere bir mesajı da var: “Ben bazen bisiklet sürmenin çözemeyeceği problem yoktur diye düşünürüm. Bunun tam olarak doğru olmadığının farkındayım fakat yine de bazen böyle düşünmekten kendimi alamıyorum.”

Bisiklet nasıl ve neden hayatınıza girdi?

Çoğu insan gibi bisikletle ilk tanışmam çocukluğumda oldu. Ancak ilk “gerçek” bisiklet yolculuğumu yetişkenken yaptım. Bir gün kız arkadaşımın babası, kullanabileceğim bir bisiklet gösterdi bana. Bana çok güzel yarış bisikletlerinden birini ödünç verdi ve ben de hemen orada birkaç tur attım. Anında bağladım. O an bir daha bisikletten ayrılmayacağımı anladım. Basit bir makinayla özgürlük hissini aldım.

Bisikletin tarihini kazananların değil, iyimserlerin yazdığını söylüyorsunuz. Neden?

Bisiklet tarihi ve kültürüyle okuduğum kitapların neredeyse hepsi açıkça şunu söylüyordu: Bisiklet bir mükemmelliğin kıyısında duruyor. Bunlar dünya arabalara sırtını dönmeden ve insanlar bisikletin peşine düşmeden az bir zaman önce yaşandı. Bu tahminler her zaman yanlış oluyor. Ya da en azından bu zamana kadar öyleydi. Dürüst olmak gerekirse benim de aynı öngörülerim vardı. Fakat yanılan bir sürü insanın kitabını da okudum. Bu yüzden bu konuda yine de biraz temkinliyim.

Bisiklet hepimiz için ayrı bir şey. Kimi için bir spor, kimi için ulaşım aracı. Bisikletçiliğin yarını nasıl olacak?

Sizin de söylediğiniz gibi bisikletler oldukça esnektir ve her türlü tavrı alabilirler. Bisiklet yarışçısı kariyerime rağmen, özellikle kalabalık şehirlerde bisiklet sürmek benim için ve başka herkes için çok açık bir şekilde hayatı daha iyi yapan bir ulaşım aracıdır. Bazı direnç noktaları var yavaşlatan ancak bu süreci aşıyoruz. Daha önce buradaydık, 1970’lerde ve o zaman kazanamadık. Bu popüler yükselişin farklı olacağını umuyorum. Yıllardır yaşadığım yer olan Londra’da bisikletler artık her yerde.

Özellikle 1960’larda bisikletin neredeyse yok oluyordu. Bugün, yine aynı teknolojik ataklar söz konusu hayatımızda. Bisiklet yerli yerinde mi?

Bana kalırsa bisikletler 1960’lardaki araba çılgınlığı karşısında hayatta kalabildiyse her şeye karşı direnebilir.

Sizin hayatınızda bisikletin nasıl bir yeri var? Bir spor mu sadece?

Uzun zamandır yarışlardan emekli olsam da evet bu bir spor. Fakat aynı zamanda arkadaşlarımla gidip bir şeyler yaptığım bir ulaşım aracı. Bisiklet üzerinde yapabildiğim tüm seyahatleri bisikletle gerçekleştiriyorum. İki tekerlek üzerinde olmak her zaman için büyük zevk.

Bisikletçiler çok samimi bir dille yazılmış. Bu bisikletin kendi doğası mı, yoksa yazarın tutumuyla mı alakalı?

Her ikisi de bence. Bisikletler sevgiye ilham olur ve dilerim benim bisiklet sevgim de kitabıma geçmiştir.

Bisikleti her amaçla kullandınız. Sizin için amatör ruh mu, yoksa profesyonel bir spor olarak mı daha büyük anlam taşıyor?

Profesyonel bisiklet yarışçısı olmak severek yaptığım ve hala izlemekten keyif aldığım bir şey. Fakat başka birilerinin de aynısını yapabilmesi ve keyif alması, bisiklet sürmenin esas zaferi bu.

Türkiye’de son zamanlarda bisikletli sayısı ciddi anlamda artıyor. Bu alanda yapılan güzel girişimler var. Bisikletlilerin sayısının dünyada artması bize ne sağlar?

Bisiklet sürmek bir çok farklı problemin üstesinden gelmeye katkı sağlar. Şehrin boğuculuğundan çevreyi tehdit eden şeylere, fiziksel ve zihinsel sağlığa kadar…

Psikolojik etkileri de olur mu yani?

Ben bazen bisiklet sürmenin çözemeyeceği problem yoktur diye düşünürüm. Bunun tam olarak doğru olmadığının farkındayım fakat yine de bazen böyle düşünmekten kendimi alamıyorum.


Tercihimiz uzun yol

“Bundan birkaç ay önce bir gezintiye çıkmıştım. Evimden bir-iki mil ötede, iki kasaba yolunun kesiştiği yerde bir başka bisikletçiyle karşılaştım. Delinmiş tekerini tamir ediyordu ve pompası çok küçük ve açıkçası işe yaramaz olduğundan ona benimkini ödünç verdim. Tekerleğini şişirip yerine taktıktan sonra bisikletlerimizin gövdelerine yaslanıp biraz sohbet ettik. Sıradan şeylerden konuştuk: ne kadar da güzel bir gün, siz kaç mil gittiniz? Frank Patterson’ın çizimleriyle aşinalığı olanlar bizi gördükleri anda tanırlardı. Ayrı yönlere gitmek üzere yola koyulacakken “Cambrige’e buradan en kolay nasıl gidilir?” diye sordu. “Uzun yoldan mı, kısa yoldan mı?” diye sordum ama ne yanıt vereceğini zaten biliyordum. “Uzun yoldan, sanırım.”


60’larda neredeyse yok olacaktı

“İngiltere, bolca yeni teknolojiden yardım alarak kazanılan savaştan tek parça halinde çıkmayı başarmıştı. Olabildiğince zor geçen yılların sonunda Yeni Elizabeth Dönemi insanları geriye değil de ileriye dönük yaşamak istiyorlardı ve bunun yolunun teknolojiden geçtiğini görebiliyorlardı: jet uçakları, hızlı arabalar, otobanlar, hem havada hem karada gidebilen taşıtlar, uzay yolculuğu. Artık karşımızda şehirlerin büyük bölümlerini yük- seltilmiş yollar yapmak için yıkmayı düşünen bir ülke vardı. M’sinin altı çizilen Makineler modaydı, küçük b ile yazılan bisikletler ise değildi. Bisikletler artık bu dünyaya ayak uyduramıyor gibiydiler. Fazla basit ve fazla insancıldılar. 1960’ların otoban ve şehir planlamasına bakacak olursanız genel refah arttıkça bisiklete hiç değilse bir ulaşım aracı olarak binen kimsenin kalmayacağına kesinlikle inanıldığını görebilirsiniz. Yeni yollar yeni motorlu araçların ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde yapıldıkça, bisikletler planların dışında tutuldu. 1963’te Birleşik Krallık hükümeti için hazırlanan resmî bir rapor, bisikletlerin ana yollara çıkmalarını yasaklamayı bile öneriyordu."



#Bisikletçiler
#Ünlü bisikletçi
#Mıchael Hutchınson
6 years ago