|

Bitmez tükenmez Yunus Emre

Dergâh Yayınları Mustafa Sökmen editörlüğünde Mehmet Kaplan’ın 100. yaşı dolayısıyla Yunus Emre’yle ilgili gazete ve dergilerde yayımlanmış, bazıları kitaplarında da bulunan yazılarını bir araya getirdi. Bu toplamda Mehmet Kaplan’ın Yunus Emre üzerinden geçmiş, bugün ve geleceğe dair ileri sürdüğü fikirlerle karşılaşırız.

Yeni Şafak
04:00 - 9/12/2015 Çarşamba
Güncelleme: 20:52 - 8/12/2015 Salı
Yeni Şafak
ÖMER YALÇINOVA


Tabii bunu biz söylemiyoruz, Mehmet Kaplan söylüyor. Onun bakış açısından Yunus Emre gerçekten bitmez tükenmez bir kaynak. Daha doğrusu onun ele alışıyla Yunus Emre Divanı her gün yeniden okunabilir ve düşünülebilir. Bunun örneklerinden oluşuyor Yunus Bir Haber Verir… kitabı.



Kitap iki bölümden oluşuyor. Birinci bölüm, Mehmet Kaplan'ın çeşitli dergi ve gazetelerde yayımladığı denemelerden, ikinci bölüm Yunus Emre üzerine yazdığı, ilmi makalelerden oluşuyor. Birinci bölüm için özellikle “denemeler” ibaresini kullandık, çünkü bunların çoğu aslında Yunus Emre üzerine yazılmamış. Kitabın zaten en ilginç kısmı burası. Mehmet Kaplan burada ideolojiler, kültür, eğitim, gelenek, milliyetçilik, kapitalizm, sevmek, hümanizm gibi neredeyse her konuda yazar. Konuya orasından burasından mutlaka bir Yunus Emre mısraı sokar, onu yorumlar, meseleye bir de bu yorum açısından yaklaşır. Yunus Bir Haber Verir… Mehmet Kaplan'ın Yunus Emre'yle ilgili bütün makale ve yazılarını toparlamak amacıyla hazırlandığı için, böyle değişik, ilginç ve dikkat çekici bir çalışma olmuş.



BUGÜNE DAİR CEVAPLAR


Kitap Mehmet Kaplan'ın 100. yaşına binaen hazırlanmış. Doğrusu bu kitap çıkana kadar Mehmet Kaplan'ın Yunus Emre ilgisinden habersizdim. Oysa Orhan Okay'a göre Yunus Emre şiirlerinin sevilmesinde ve çalışılmasında Fuat Köprülü'den sonra emeği geçen, çaba gösteren ilk isim Mehmet Kaplan'dır. Hatta kitabın ismi, onun bir zamanlar “bitmez tükenmez” Yunus Emre'yle ilgili yazmak istediği kitabın ismidir. Kitabı tamamlayamamış Mehmet Kaplan. Son zamanlarına kadar da bu yazıların bir araya getirilmesine -kitabı yazıp bitirmek ümidiyle olsa gerek- müsaade etmemiş. Nasip 100. yaşınaymış.



İlk bölüm üzerinde neden bu kadar uzun durduk, onu ilginç, değişik ve dikkat çekici bulduk? Çünkü bu bölümde Mehmet Kaplan'ın


Yunus Emre Divanı'nı okumak yönünde iki teklifi vardır. Yazıları bu tekliflerin ötesinde uygulamadır. Tekliflerden biri, Mehmet Kaplan'ın ifadesiyle “çağımızdan ona haberler götürmek”tir. Yani çağımızın sorunlarını, Yunus Emre Divanı'nı okurken, onunla dertleşir gibi yeniden düşünmektir. Acaba günümüzde yaşanan problemlere Yunus Emre'nin şiirlerinde çözüm bulabilir miyiz? Onun şiirlerinde bugüne dair izler, mısra ve konular var mıdır? Mehmet Kaplan ne zaman Yunus Emre'ye bu şekilde yaklaşsam mutlaka cevap aldım der. Kitabın ilk bölümündeki yazılar bunun kanıtı ve yöntemiyle doludur. Komünizmi, sosyalizmi, kapitalizmi, İslam'ı, dervişliği, diğer dinleri Mehmet Kaplan Yunus Emre'yle birlikte düşünür ve onda yeni açılımlar yakalamaya çalışır. Verimli bir çalışmaya dönüşür bu, fakat tehlikeli yönleri de muhakkak olacaktır.



YENİ OKUMA YÖNTEMLERİ


Tehlikeli yönünü belirtmeden önce, Mehmet Kaplan'ın diğer Yunus Emre okuma yöntemini söyleyelim. Kendi ifadesiyle “başkalarında onu bulmaktır”. Descartes, Alain, Platon, Freud, Gide, Goethe ve daha bir sürü şair, filozof ve edebiyatçıda Yunus Emre'nin fikirleriyle karşılaştığını belirtir Mehmet Kaplan. Bunu Yunus Emre'yi değişik açılardan okumak, değerlendirmek ve düşünmek olarak sunar. Bu, bir okuma yöntemidir. Yunus Emre'yle diğer şairler arasındaki fikrî ortak ve farklı yönleri bulmak. Bu yöntemin de kendi içinde birçok sakıncası vardır.



Mehmet Kaplan'ın kullandığı Yunus Emre okuma yöntemlerinden birisi olan, “çağımızdan ona haber götürmek”, yani günümüz meselelerine Yunus Emre'de cevap aramak, Yunus Emre şiirlerine olmayan anlamlar yüklemekle sonuçlanabilir. Mehmet Kaplan, bundan dert yanar aslında. Yunus Emre'yi tasavvuftan, mistisizmden, İslam'dan soyutlayarak düşünmeye çalışanlara, ona Batılı bir hümanizm kıyafeti biçenlere kızar. Yunus Emre kesinlikle İslam'dan gayrı düşünülemez, onda insan sevgisi, Tanrı inancından dolayıdır, Tanrı-insan-kainat bir bütündür der. Fakat “gönül yapmak” konusunda kendisi de aynı şekilde davranır, “gönül yapma”nın Yunus Emre'ye göre dini vazifelerden daha üstün olduğunu söyler. Oysa örnek verdiği dizeden bu anlamı çıkarmak zordur. “Yunus Emre der Hoca, gerekse var bin hacca/Hepsinden iyice bir gönüle girmektir” Bu dizede birini diğerinden üstünden tutmak değil dini vazifelerini yerine getiren kişilerin ıskaladığı yön ve inceliklerin önemini vurgulamak, bunu etkileyici bir şekilde ifade etmeye çalışmak vardır. Çünkü Yunus Emre şiirinin ilk muhatabı Müslümanlardır.





İkinci yöntemin sakıncası, Yunus Emre'yi Yunus Emre olarak değil, Batılı şair ve düşünürlerin onayladığı kadarıyla okumak ve anlamaktır. Hadi Yunus Emre onlardan bambaşka bir şeyler söylemiş, onlarla bir noktada birleşmemişse ne olacak, Yunus Emre'ye değersiz gözüyle mi bakacağız? Mehmet Kaplan tabii ki böyle düşünmez. Kaldı ki hem birinci hem de ikinci yöntemin tehlikeli yönlerini fark etmiş olmalı ki Kaplan, işi dozunda bırakır, fazla abartmaz. Aslında o, örneğin Descartes okumuştur, onu düşünüyordur. Descartes okumasını Yunus Emre'yle zenginleştirmiştir. Yoksa ikisi arasındaki ortak düşüncelerden dolayı hakikati bulmak veya Yunus Emre'ye bu yönden değer atfetmek peşinde değildir.



ÜÇ YÖNTEMLE YUNUS OKUNUR


Yunus Bir Haber Verir…'in ikinci bölümü ilmi, akademik makalelerden oluşur dedik ve bu şekilde kitaba bir soğukluk atfettik gibi. Öyle değil. İkinci bölüm de birincisi kadar zengin, renkli. Aslında Mehmet Kaplan'ın ilim adamı ve mütefekkir yönüyle ve Yunus Emre okumaya dönük önerdiği üçüncü yöntemle bu bölümde karşılaşırız. Üçüncü yöntem, kıyastır. O, Yunus Emre'nin mesnevisi olan Risâletü'n-Nushiyye'yle Oğuz Kaan Destanı ve Dede Korkut Kitabı arasında bir kıyaslamaya gider. Bu şekilde “alp tipi”yle “derviş tipi” arasındaki ortak ve farklı yönleri yakalar. Onların dünyaya bakışlarını ayrıntıyla anlatır. Oğuz Kaan Destanı ve Dede Korkut Kitabı'nı Türklerin İslamiyet öncesindeki, Yunus Emre Divanı ve Risâletü'n-Nushiyye'yi ise İslamiyet sonrası düşünce ve duygularını anlatırken kullanır.



Mehmet Kaplan hoca bu üç yöntemle Yunus Emre'yi nasıl okumamız gerektiğini gösterir. Yunus Bir Haber Verir…'le de bunun örneklerini gösterir.



Yunus Bir Haber Verir


Mehmet Kaplan


Dergâh Yayınları


Ekim 2015


302 sayfa


#Mehmet Kaplan
#Dergâh Yayınları
#Mustafa Sökmen
#Yunus Emre
8 yıl önce