Pazar kahvaltılarının ardından “Resim Sevinci” programıyla evlere konuk olup tüm aileyi TRT 2 ekranlarına kitlerdi Bob Ross... Bir nesil onu izleyerek büyüdü, hatta bazıları onun sayesinde resme merak saldı. Bob Ross 1995'te aramızdan ayrıldı. O çok sevdiği ağaçlar ülkesine göçtü. Ölümünden uzun bir süre sonra da programları yayınlanmaya devam etti. Milyonlarca insan onun sayesinde resmi sevdi, hatta biraz daha ileriye gidip tıpkı onun tekniğiyle resimler yapmaya başladı. Türkiye'den de onun ekolünden giden ressamlar yetişti. Biz de bu hafta bu ressamların peşinden gittik.
Mardin'de yaşayan Mehmet Salih Korhan'a Türkiye'nin Bob Ross'u diyebiliriz. Çünkü özel bir Kürt kanalında Korhan da tıpkı Bob Ross'unki gibi bir program yaptı. Programın adı da Zimanê Firçê yani 'Fırçanın Dili'. Şimdi arada sırada TRT Kurdi'ye konuk oluyor. Maridin Sanatı adında bir teknik geliştirdiklerini söyleyen Korhan, “Bu teknikle bugün yapılan bir resim yüzyıllar öncesine aitmiş gibi gözükmesini sağlıyoruz. 2012'de Recep Tayyip Erdoğan, Mardin'e geldiğinde kendisine bu tablolardan bir tane hediye etmiştik. Tekniği çok beğenen Erdoğan, Dolmabahçe Sanat Galerisi'nde bir sergi sözü vermişti. Hatta bizzat kendisi açmak istemişti sergiyi. Ancak ülkemizde yaşanan gelişmeleri siz de görüyorsunuz. Erdoğan bize söz verdiği için bekliyoruz” diyor. Bir televizyon programı daha yapmak istediğini söyleyen Korhan, Kürtçe veya Türkçe sunabileceğini ekliyor.
Bob Ross'u seyreden Mitat Atalay da , “O yaparsa ben de yaparım” diyerek geçmiş tuvalin karşısına. Yaklaşık üç yıldır resim yaptığını söyleyen Atalay, “Trafik müşavirliği yapıyordum. Emekli olduktan sonra bir arayış içine girdim. Bob Ross'tan evvel merakım yoktu. Buraya gelinceye kadar attığım tuvalin haddi hesabı yok. 500 tane atmışımdır. Bezini istanbul'dan getirtiyorum. Çıtasını burada yaptırııp kendim geriyorum. Tuval almaya kalkarsam işin içinden çıkamam, emekli bir adamım ben. Aşağı yukarı 60 tane tablo yapmışımdır. Öğlen torunu okuldan alıyorum sabahtan öğleye kadar yapıyorum. Yapabildiğim yere kadar resim yapacağım. Sergi açmayı da düşünüyorum da maddiyat lazım” diyor.
Emekli çiftçi Cemal Engin Bilecik'in Gölpazarı ilçesinde yaşıyor. Yağlıboya tekniğiyle Bob Ross sayesinde tanıştığını söyleyen Engin, “Ben de “wet on wet” yani -ıslak üstüne ıslak- tekniğini kullanıyorum ama bazen başlayıp bitiremediğim oluyor. 300'e yakın resim yaptım. Elimde şimdi 20 tane var. Birazını sattım yeni malzemeler aldım. Birazını yakınlarıma düğünlerinde tablo hediye ettim. Zihinsel engelli evli bir oğlum var. Onunla ilgileniyorum. Tuvalin başına geçince bütün dünyam oraya akıyor, vaktin nasıl geçtiğini bilmiyorum. Akşam başladığım resme bir bakıyorum sabah ezanı okunuyor” diyor.
2003 yılından beri Bob Ross Ürünleri distribitörü ve lisansörü olarak çalışmakta olduklarını söyleyen ArtBoya'dan Neşe Köymen, “Bob Ross adı altında kullanılan her ürün ya da teknik çalışma lisanslı olmak zorunda. Bu tekniği öğretmek isteyen kişilerin katıldığı seminerlerimiz oldu. Bob Ross inc. firmasından gelen sertifika vermeye yetkili eğitmenler 3 hafta süren seminer boyunca Bob Ross tekniğini öğrettiler. Katılımcılar belgelerini alınca bu tekniği kendi atölyelerinde öğrettiler. Tabi eğitim alanların hepsi atölye açamadı açanlarda bir süre sonra ekonomik şartlar vs. sebebiyle devam ettiremedi. Şu an aktif çalışan 2 eğitmen var. Fügen Sorkon ve Özlem Vargün” diyor.
*Bilgisayar oyuncularının talep gösterdiği Twitch'e bile yüklenen Bob Ross videoları 6 milyon kez izlenerek kısa süreliğine de olsa League of Legends'ı geride bırakmıştı. *Onun sürekli kullandığı 'Belki şurada küçük mutlu bir ağaç vardır' hepimiz için aslında bir hayat mottosu oldu. * Bob Ross 20 yıl Amerikan ordusunda çalıştı. n Bob Ross'un akıl hocası ve asıl esin kaynağı Alman Ressam Bill Alexander'dı. * Bob Ross'un telvizyonda program yapmasını sağlayan ve keşfeden Annette Kowalski isimli özel ders verdiği öğrencisiydi. * Türkiye'deki programlarına Burçin Oraloğlu ses verdi.
İçindeki resim aşkını 52 yaşında ortaya çıkaran Perihan Açıl, "Onu izlerken mutlu oluyordum. Kendimi kaybedercesine izliyordum onu. Fırsat buldukça videolarını açıp izliyorum. Resim aşığıydım onu izleyince daha da bağlandım resme. Çok pratik, el çabukluğula tablolar yapıyordu. O resim yaperken kendi kendine konuşuyordu, ben resim yaparken klasik müzik dinliyorum. Onun tarzı da hoşuma gidiyordu ama" diyor.
