|

Burası Deli Kız'ın atölyesi

Linda Caldwell, Türk sanatının motif, renk ve desenlerini kullanarak birbirinden ilginç ürünler tasarlayan ülkemize aşık bir Amerikalı. Arnavutköy'deki atölyesine misafir olduğumuz Linda'nın tasarımlarındaki Türk izleri, ürünlerin sanki bir Türk'ün hayallerinden çıkmış izlenimi veriyor.

Tuğba Mezararkalı
00:00 - 13/07/2008 Pazar
Güncelleme: 20:41 - 12/07/2008 Cumartesi
Yeni Şafak
Burası Deli Kız'ın atölyesi
Burası Deli Kız'ın atölyesi

Amerikalı Linda Caldwell'ın Türkiye'ye olan aşkının hikayesi çeyrek asırdan daha eskiye dayanıyor. Bundan tam 30 yıl önce, ülkemiz hakkında neredeyse hiçbir bilgisi olmadan Türkiye'ye gelen Linda, daha ilk görüşünde kalmaya karar vermiş. Eşinin de emekliye ayrılmasıyla plan yapıp ülkemize yerleşmişler. Eşi kendi işini kurmuş, Linda ise küçük yaşta öğrendiği dikiş becerisini sergileyeceği küçük bir dükkan açmış… Ve Deli Kızın hikayesi böyle başlamış…

İstanbul'un nezih semtlerinden olan Arnavutköy'e yerleşip, burada açtığı dükkana "Deli Kızın Yeri" adını veren Linda, Türk ve Anadolu kültüründen motifleri çeşitli ev eşyalarına uygulayarak; ortaya enteresan ürünler çıkarıyor. Caldwell, Arnautköy'de kurduğu atölyesinde ürettiği el sanatı ürünlerini, altı sene önce kapalı çarşıda açtığı “Deli Kızı Yeri” adlı dükkanında satışa sunuyor.


BU ATÖLYEDE BOŞ DURMAK YOK

Arnavutköy'deki Dulkadiroğulları sokağındaki atölyeden içeri girince mutlu bir tablo karşılıyor bizi. Herkes hummalı bir çalışma içinde de olsa; yüzlerinden tebessümü de eksik etmiyorlar. Çalışanlar hallerinden memnun görünüyor, işlerini büyük bir zevkle yaptıkları da gözlerindeki parıltıdan belli oluyor. Arnavutköy'de ev ortamını artmayan atölye Linda ve çalışanları için hem çalışıp hem de sürekli üretmek için vakit geçirdikleri bir mekan halini almış. Atölyede neler yok ki? İğne oyasıyla bezenmiş bileklikler ve küpeler, basma kumaştan yapılmış kitap ayraçları, Türk kadınlarının mutfaklarını süsleyip hem de dağınıklığı giderecek olan basmadan poşetlikler, uzun yolculuğa çıkacak olanlar için renkli desenli basma kumaştan boyunluklar, çok fonksiyonlu bebek yastığı, oyuncak Sarfinaz ve Nasrettin Hoca ile eşeği.. . Anlayacağınız saymakla bitmeyecek eğlenceli tasarımlar. Tasarım diyorum çünkü hepsini kendileri düşünmüş ve hayallerindeki yaratıcılığı ortaya sermişler bir anlamda. Tabi üretim aşamasında olduklarında dolayı etrafta yığılı olarak işlenmeyi bekleyen basma kumaştan parçalar, iğne oyalarıysa bileklik olmayı bekliyordu sıraya girmiş. Bu atölyenin de bir kuralı varmış oda burada boş durmak yok, her gelen kişinin yapabileği bir iş var. “Atölyeye gelenlere ya da bizi ziyarete eden herkese yaptırabileceğimiz bir işimiz var” diyor çalışanlar. Anlayacağınız bu atölyede boş durmak yok herkese biri iş var. 'Bizim için de bir iş düşündünüz mü?' diye sorunca , 'Artık ikinci defa geldiğiniz zaman size de yapabileceğiniz bir iş veririz.' diye gülerek ekliyorlar. Kapalı Çarşı'daki Deli Kızın Yeri'nde satışa sunulan ürünlerin müşterilerinin geneli de Türk. Ayrıca Arap, Yunan, İtalyanlar da ilgi gösteriyorlarmış.


“ÇALIŞANLARIM OLMADAN ASLA…”

Türkiye'nin her yerini gezip dolaştığını söyleyen Linda bu işe ilk başta giysiyle başlamış. Ağır işlediği için ve üretim konusunda zorlandığından dolayı da aksesuar tarzı şeylere geçmiş. Linda için önemli olan üretmiş oldukları şeylerden insanların faydalanması ve evleri yahut kendileri için işe yarayacak ürünler olması. Ürettiklerinin bir fonksiyonunun olması Linda için en önemli şey. Türk motiflerinden yola çıktığını ve zamanla işi geliştirdiğini ve sürekli yeni şeyler ürettiğini de dile getiren Linda şunu da söylemeden geçemiyor; “Bazen bir fikir benden çıkıyor sonra çalışanlar daha farklı fikirler öne sürebiliyorlar herkes rahatlıkla fikrini söyleyebiliyor.” Linda Tasarımlarını hazırlarken müzeleri geziyor, birçok köye gidiyor, kataloglar, kitaplar inceliyor. Tüm bu birikimlerin ardından; spor yaparken, araba kullanırken ya da televizyon izlerken aklına aniden fikirler geliyormuş. Eve gider gitmez üretmeye, kesmeye, dikmeye başlıyormuş. Türk el sanatlarına olan hayranlığından söz ederken de, adeta gözlerinin içi gülüyordu Linda'nın.


“BÜTÜN ÜRÜNLERİMİZ MUTLU”

Farklı bir coğrafyada hayata yeniden başlayan Linda için iki şey çok önemli: Hayattan her zaman bir şeyler öğrenebiliriz ve insan hata yaparak birşeyler öğrenir. Linda “Hata yok ders var.” diye de ekliyorç. Linda çalışanlarına bu amaçla haftanın iki günü İngilizce dersi anlatması için de hoca tutmuş. Gözlemlerimden çıkardığım kadarıyla da çalışanlarına karşı da anlayışlı bir patron olan Linda, bu nedenle bütün ürünlerinin mutlu olduğunu vurguluyor. Linda, Amerika'da olmayışının kendisi için kayıp olmadığının da farkında. Linda, gelecek için planların var mı soruma ise yok diye cevap veriyor. Çünkü ürünlerini yurtdışına pazarlamayı veya yurtiçinde başka dükkanlara satmayı düşünmüyor. Hem hepsi elde üretildiği için, hem de ürünlerine çok değer verdiği için kendisi satmayı tercih ediyor. Ayrıca "İnsanlar çok ucuz şeyler arıyor, anlayabiyorum. Ancak ürünlerimiz el sanatı olduğu için çok ucuza satamıyoruz." diyor.




“İSTANBUL SEVGİM KELİMELERE SIĞMAZ”

İstanbul'a ve ülkemize bağlanan Linda'ya bu sevginin kaynağını soruyoruz. “Ülkenizin güzelliğini anlatmam için saatlerce konuşmam gerekiyor.” diyor. Ancak işlerinin yoğunluğundan dolayı şu sıralar pek gezemediğini, ürün almak için ve daha kaliteli işler ortaya koymak için sürekli çalıştığını fazla tatil yapamadığını da dile getiriyor. İstanbul'dan başka beğendiği yerleri soruyoruz:. O da şöyle cevap veriyor: "Her ilde çok değişik şeyler buluyorum. Ama, Amasya bambaşka. tatil yapmak için Van'ı, İznik'i, Amasya'yı tercih ediyorum." Linda gerçekten keyifli, enerji ve hayat dolu, sürekli gülümseyen bir kadın ayrıca çalışanlarının da gözbebeği.

16 yıl önce