|

Caferoğlu’nun Türk Dili Tarihi

Caferoğlu, geniş bir coğrafyaya yayılmış Türk dilinin, eldeki bolca malzemeye rağmen tam manasıyla yazılamadığı görüşündedir. Tarihin getirdiği birçok tesir Türk dilini bulunduğu bölgenin resmî devlet ve yazı dili hâline getirmiştir.

Yakup Öztürk
04:00 - 15/08/2019 Perşembe
Güncelleme: 10:06 - 14/08/2019 Çarşamba
Yeni Şafak
Ahmet Caferoğlu'nun Türk Dili Tarihi isimli kitabı.
Ahmet Caferoğlu'nun Türk Dili Tarihi isimli kitabı.

Ahmet Caferoğlu, Azerbaycan Gence’de 1899’da doğdu. Çocukluğunu bu coğrafyada geçirdi. 1918’de Nuri Paşa idaresindeki İslam Ordusu’na katıldı. 1920’de memleketi Rus işgaline uğrayınca İstanbul’a geldi, burada edebiyat fakültesine girdi. 1924’te mezun oldu. Bir yıl sonra, Alman hükumetinin bursuyla Berlin’e gitti. Saygın Türkologların talebesi oldu. Gence ağızlarındaki Bayat türküleri üzerine bir çalışma yaparak doktor ünvanı aldı. Doktora sonrasında tekrar İstanbul Üniversitesi’ne bu defa hoca olarak döndü. 1946’da M. Fuad Köprülü’den sonra kürsü başkanlığına getirildi. Uzun yıllar Türkiyat’ın müdürlüğünü de yapan Caferoğlu 1973’te emekliye ayrıldı. İki yıl sonra vefat etti. Yüzlerce ilmî çalışmaya öncülük eden Caferoğlu, Anadolu sahasında yürüttüğü ağız ve şive araştırmaları, kişi ve topografya adları üzerine yaptığı çalışmalarla bilinir. Akdeniz’de, kıyı kültürleri ve sözlük çalışmaları da ayrıca hatırlanır. Bu eserler arasındaki Türk Dili Tarihi temel kitaplardan biri kabul edilir.

Caferoğlu, geniş bir coğrafyaya yayılmış Türk dilinin, eldeki bolca malzemeye rağmen tam manasıyla yazılamadığı görüşündedir. Tarihin getirdiği birçok tesir Türk dilini bulunduğu bölgenin resmî devlet ve yazı dili hâline getirmiştir. Öte yandan tarih, bu dili devrine göre ilerlemekte güçlük çeken bir unsur olarak kalmaya zorlamıştır. Caferoğlu’na göre bu sebepten Türk dilinin gelişme ve ilerleme devreleri, imkân bolluğuna rağmen eşit şartlar altında incelenememektedir. Bilhassa eski tarihî devirler hiçbir iz taşımamaktadır. Pre-gramatikal dediği metodla birtakım görüşler ileri sürülmüşse de bunlar faraziyeden öteye geçememiştir. Türklerin sıkça birleşme ve dağılma temayülleri göstermeleri onları yeni edebiyat ve lehçelere, şive ve ağızlara ayrılmaya götürmüştür. Bundan dolayı Türk Dili Tarihi, Türk dilinin gelişme seyrini Türklük tarihiyle birlikte incelemiş ve araştırmış bir eserdir. Caferoğlu, bu zorunluluktan hareketle Türkoloji talebe ve hocalarının Türk tarihini ana hatlarıyla olsun bilecek ve anlayacak bir eserle birlikte Türk dili tarihini öğretmelerini, öğrenmelerini murat ederek bu eseri hazırlamıştır.

DÖRT CİLT BİR ARADA

Türk dilinin tarihi ve gramerinin bir arada ilk defa ele alındığını söyleyen Caferoğlu, eseri dört cilt hâlinde tasarladığını ifade eder. Anavatan haricinde, İslam dışı dediği Türk edebî dilini 1-11. asırları kapsayacak biçimde, tarihi ve kültürüyle ele alan birinci ciltten sonra “Müşterek Orta Asya Edebî Türkçesi” dediği ikinci cildi hazırlamıştır. Bu cilt de 11-15. asırları kapsamaktadır. Üçüncü cilt Selçuklu ve Osmanlı yazı dilini ele almaktadır. Son cilt, Ali Şir Nevai ve Fatih Sultan Mehmed’den bu yana olan edebiyat ve dili incelemektedir.

Ahmet Caferoğlu, Türk dili tarihinin kendi sahasına giren meseleleri araştırırken üç tarz belirlediğini ifade eder. Öncelikle, muayyen bir çevrede konuşulan lehçe, şive ve ağız hususiyetleri üzerine incelemeler yaptıktan sonra onların karakteri hakkında ilmî hükümler verir. Sonra, Türk edebiyatının geliştiği devir ve bu devirde yazılan edebî eserler üzerinde uzun tetkikler yaparak bu eserleri var eden şartları, varsa yabancı dil tesirini tespite çalışır. Sonrasında halkın gündelik hayatını ve dilini bütün temayülleriyle gösteren unsurları ortaya getirir.

Bugün dünya üniversitelerinde büyük bir ilgiyle Türk dilinin “mükemmel” geçmişini inceleyen çalışmaların yapıldığını ifade eden Caferoğlu bu çalışmaların “Türk dilinin şekil zenginliği ve türü, kelime kıvraklığı, dilin yapılış sermayesini bütün inceliğiyle ortaya koymaya çalışmakta” olduğunu dile getirir. Caferoğlu’na göre, “Türk dilinin intikal devrelerindeki gramer şekli, araştırmaların en ciddi yönünü teşkil etmektedir. Türk dilinin gramer yapısındaki incelik ve ifade yapıcılığı, üslubu, bilhassa modern Türkoloji mektebinin özellikle araştırdığı bir saha”dır. Ancak mukayeseli Türk grameri hâlâ başlangıç aşamasındadır. Çünkü “Dil mükemmelliği konusu, mükemmel bir dil yapmayla bağlanmış durumdadır. Çözümlenmesi zamanın teminatı altındadır.”

#Türk Dili Tarihi
#Ahmet Caferoğlu
5 yıl önce