|

Cem Sultan'a dua eden papağan

Ulviye Sultan'ın papağanı konuşmuyor, dut yemiş bülbül gibi susuyordu ama Cem Sultan'ın papağanı sabah akşam duâ ediyordu tâlihsiz şehzâdeye.

Mahmut Sami Şimşek
00:00 - 7/02/2010 Pazar
Güncelleme: 22:50 - 6/02/2010 Cumartesi
Yeni Şafak
Cem Sultan'a dua eden papağan
Cem Sultan'a dua eden papağan

Hayvanları kendisine yârenlik eden pâdişahlar vardı. Sultan Abdülaziz gibi. Çocukluğundan beri Beylerbeyi Sarayı'nda beslediği aslanı vardı yanında. Sultan Reşad… O'nun da tavus kuşları vardı. Onlar için hastane bile yaptırmıştı Dolmabahçe Sarayı'nın bahçesinde. Sultan Genç Osman… Çok sevdiği atının güzel bir ismi, hattâ mezarı dahi vardı Kavak Sarayı bahçesinde. Genç Osman'ın atının ismi SİSLİ KIR, Sultan Abdülaziz'in atının ismi FERHAN, 4. Murat'ın atlarının isimleri de DAĞLAR DELİSİ, CELÂLÎ BEYAZI, AĞA ALACASI ve TAYYAR. Halîfe Abdülmecid'in atının ismi de HAYYAM. Peygamber Efendimiz de develerine KUSVÂ, ADBÂ, CEZ'Â isimlerini koymamış mıydı?

Abdülaziz Han'ın aslanına ve Ferhan'ına ne olduğunu bilmiyoruz, lâkin Genç Osman'ın Sisli Kır isimli atının şu an mevcut olmayan Kavak Sarayı'nın bahçesinde mezarı olduğunu biliyoruz. Mezarı olan bir at… Mezarı kaybolmuş bir çok zevâta inat.

ULVİYE SULTAN'IN PAPAĞANI

Sultan 2. Abdülhamit'in başkadınefendisi Nâzikedâ Kadınefendi'den doğan kızı Ulviye Sultan'ın da bir papağanı vardı. Bu papağan belki de görülebilecek en korkunç manzaralardan birine şâhit olmuştu. 1875 yılı. Nâzikedâ Kadınefendi piyano çalıyor odasında. 7 yaşındaki kızı Prenses Ulviye Sultan az sonra annesinin odasına geliyor. İhtimal uzaktan uzağa gelen hoş musiki sesi onu celbetmişti bu odaya. Nâzikedâ Kadınefendi musikinin büyüsüne kendini kaptırmış, piyanonun tuşlarında gezerken, fark etmiyor bile kızının yanına geldiğini. Lâkin az sonra küçük kızın acı feryadıyla, büyülü dünyasından irkilerek çıkıyor. Gördüğü manzara bir anne için intihar sebebi. Kibritle oynarken elbisesi tutuşan küçük kızı odanın ortasında alevler içinde çırpınıyor. Ateşi söndürmek için kızına sarılan anne, yuvarlanmaya başlıyor yerde. Zemin hasırla kaplı. Bu faciayı seyreden Ulviye Sultan'ın papağanı çığlık çığlığa bağırmaya başlayınca alt katta bulunan hizmetçiler papağanın sesine koşuyorlar Nâzikedâ Kadınefendi'nin odasına. Prensesin dadısı, bulduğu bir seccadeyle ateşi söndürmeyi başarıyor. Nâzikedâ Kadın, yaralı olarak kurtulsa da prensesini kurtarmayı başaramıyor. Yüreğindeki yara gibi, bedenindekinin de izi kalıyor bir ömür boyu. Papağanın feryatları, prensesi kurtaramasa da annesini kurtarıyor. Talihsiz Prenses Eminönü'ndeki Yeni Cami'nin arkasında bulunan Hatice Turhan Sultan Türbesine defnediliyor. Kızının yanarak öldüğünü duyan Şehzade Abdülhamit, ömrü boyunca bu acı hadiseyi hatırlamak bile istemez. Bu yüzden bu mevzu hiç açılmaz. Olayı tek ifşâ edecek papağan ise, tek kelime etmez o günden sonra. Sâhibinin gözünün önünde yanarak ölmesi, papağanın dilinin tutulmasına sebep olmuş olabilir. Ulviye Sultan'ın papağanı konuşmuyor, dut yemiş bülbül gibi susuyordu ama Cem Sultan'ın papağanı sabah akşam duâ ediyordu tâlihsiz şehzâdeye.

BİR ŞEHZÂDE-İ BEDBAHT

Babası, Cihan Sultanı Fatih Sultan Mehmet Hân'ın vefâtı üzerine, ağabeyi Sultan 2. Bayezid ile yaptığı taht mücadelesini kaybetmiş, Payitahtı terketmek zorunda kalmıştı Cem Sultan. Napoli'de Hıristiyan korsanlara da esir düşünce bir şatoya hapsedilmişti. Âhir ömründe hem kendi çile çekmiş hem 2. Bayezid'e çektirmişti. Ağabeyi Sultan 2. Bayezid ile mektuplaşmaları ve bu mektuplarında yazdıkları dahi, Avrupalı cânîlerin, koskoca Fâtih'in şehzâdesinden nasıl acı acı babasının intikâmını aldıkları hakkında bir fikir vermeye yetiyor. Cem Sultan'ın Napoli esâretinde yaşadıklarının, içler acısı vehâmetini anlatmayı târih kitaplarına havâle edip, sâdece ağabeyi Sultan 2. Bayezid'e yazdığı 2 mısralık dert yanmasını aktarmakla iktifâ ediyorum. İşte Napoli zindanlarından Sultan 2. Bayezid Hana yazdığı arz-u hâl:

SEN BİSTER-İ GÜLDE YATASUN ŞEVK İLE HANDAN BEN KÜL DÖŞENEM KÜLHEN-İ MİHNETTE SEBEP NE

Aynı zamanda Osmanlı hânedânından hacca giden 2 kişiden biri olan Cem Sultan'a, Sultan 2. Bayezid Hân'ın cevâb-ı sevâbı:

ÇÜN RÛZ-I EZEL KISMET OLUNMUŞ BİZE DEVLET

TAKDİRE RIZA VİRMİYESÜN BÖYLE SEBEP NE

HÂCCÜL HARAMEYNİM DİYÜBEN DÂVÎ KILARSIN

YA SALTANAT-I DÜNYEVİYE BUNCA TALEP NE


PAPAĞANIN DUÂSI

Vefâlı dostu tûtî, Cem Sultan'ın öğrettiği Arapça dört kelimeden oluşan şu cümleyi daima kafesinden tekrar ederek O'nu teselli etmeye çalışmıştı: “Allah Yensuru Sultan Cem”

Cem Sultan, Avrupa'da yapayalnız kaldığı günlerde, papağanı kafesinden daima ona seslenirdi:

“Allah Yensuru Sultan Cem” Ve nihayet… Napoli'de bir şatoda vefat eden Cem Sultan'ın metrukâtını bir heyet, İstanbul'a getirmişti. Bunların arasında vefakâr papağan Tuti de vardı. Cem Sultan'ın mirası Sultan 2. Bayezid'e teslim edildi. Ve cenaze, Bursa'ya götürülmesi için yola çıkıldı. Bu sırada cenaze alayına eşlik eden papağan, kafesinden kısa fasılalarla şu cümleyi tekrarlıyordu:

“Allah Yerhamu Sultan Cem” “Cem Sultan'a Allah rahmet eylesin” manasına gelen bu cümleleri ilhâmen mi söylüyordu, yoksa henüz hayattayken bunu papağana Cem Sultan mı öğretmişti bilinmez. Öğretmiş olsa dahi Cem Sultan hayattayken “Allah Cem Sultana yardım etsin” cümlesini tekrarlayıp da, “Cem Sultana Allah rahmet eylesin” cümlesinin vefatından sonra söyleneceğini nasıl öğrenmişti? Cem Sultan'ın naaşını ebedi istirahat mekânına götüren cemaatin tekbir ve tehlil seslerine, papağanın, “Allah Yerhamu Sultan Cem” Duaları billur bir eda ile karışmış, yetim kalmış papağanın vefası ve duası cemaati hıçkırıklara boğmuştu. Topkapı Sarayı Gümüş Galerisi'ndeki bu som gümüşten yapılmış muhteşem süslemeli, ince işlemeli gümüş kafesin, Cem Sultan'ın papağanına âit olması da muhtemel.



14 yıl önce