|

Çılgın değil, yönetebilen Türkler

Mustafa Özel “12 Girişimciden 144 Ders” alt başlığıyla yayınlanan son kitabı Yönetebilen Türkler’de Vehbi Koç’tan Sakıp Sabancı’ya Sabri Ülker’den Hüsnü Özyeğin’e Türkiye’nin girişimci simalarını değerlendiriyor.

Yeni Şafak ve
04:00 - 13/06/2018 Çarşamba
Güncelleme: 06:35 - 13/06/2018 Çarşamba
Yeni Şafak
Görsel: Arşiv
Görsel: Arşiv
MUSA GÖNÜLLÜ

İş dünyasının mantığı, işleyişi ve kuralları heyecan verici bir dinamizme sahiptir. Bu dinamiğin insan-olmayan taşıyıcıları (piyasa, şirket, borsa, işletme, para, senetler, yönetim ilkeleri vesâir) enerji üreten araçlardır ancak insan-özne, yönetici yahut girişimci, dinamonun manyetik alanıyla elektrik akımı arasındaki ilişkiyi kurar. Piyasa, kurum kültürü, strateji, işletmenin kâr marjı gibi nesnel düzlemler iş dünyasının dinamik mantığı içinde yönetici/girişimcideki yansıması ve onun eylem kabiliyetini bileylemesi açısından kendisini görünür kılar. Kitaplarında iktisadî fâili, yöneticilik ve iş dünyasında liderlik gibi temaları işleyen Mustafa Özel Yönetebilen Türkler adlı son kitabıyla Türkiye’nin girişimci simalarını değerlendiriyor. “12 Girişimciden 144 Ders” alt başlığıyla yayınlanan kitap Vehbi Koç’tan başlayıp Mustafa Küçük’e uzanan bir girişimciler galaksisi çiziyor.

EKONOMİ BURADA, GİRİŞİMCİ NEREDE?

Her şeyin içinden geçtiği bir düzlem ve tüm noktaların kesiştiği bir kavşak olan; yeri geldiğinde piyasanın tüm kurallarını zorlayan, standartları müzakereye açan bu ekonomik özne ve onun ekonomik eylemi hakkında [girişimci tipi] şaşırtıcı derecede az şey yazılmıştır. Hatta elimizin altında hatırı sayılır sayıda girişimci biyografisi bile yok. Varsa yoksa, kişisel gelişim kitaplarının ve üst perdeden akıl dağıtan yazıların iş dünyasına uyarlanmış hâli olan kitaplar. Mustafa Özel öncelikle bu kuramsal kör noktaya dikkat çekiyor. Bugün hâlâ ne bir kapsamlı girişimcilik kuramına sahibiz, ne de üzerinde anlaşılmış bir girişimci tanımımız var. Hiç kimse “Görünmeyen El”i görmediği halde, görünmeyen elin kuramı var: Adam Smith’den Friedrich Hayek’e kadar birçok liberal iktisatçı, piyasaların görünmeyen bir el marifetiyle (yani kendi kendine) dengeye geldiklerini; dolayısıyla hükümetlerin piyasaya müdahale etmelerinin zararlı olduğunu kuramsal düzeyde kanıtladılar. Karl Marx’tan Joan Robinson’a kadar birçok iktisatçı ise piyasalardaki tekel veya eksik rekabet durumlarına dikkat çektiler. Her iki durumda da, piyasaların nasıl işlemekte olduğuna dair, kuramsal düzlemde savunulabilir; iç tutarlılığı olan düşünceler ortaya konmuş oldu.


Buna rağmen, görünmeyen el kadar görünmez olmadıkları; aksine, her gün gözlerimizin önünde onlarca marifetlerine tanık olduğumuz halde; girişimcilerle ilgili tatmin edici bir kuramsal çalışma mevcut değildir. Adam Smith ve Karl Marx’ın iki karşıt kutbunu (liberal/sosyalist) oluşturduğu klasik iktisat teorisi dinamik bir yaklaşıma sahipti. Bu durumda, girişimciyi öne çıkarmaları beklenirdi; fakat kapitalist (sermayedâr) kelimesine o kadar önem verdiler ki, girişimci adeta buharlaşıverdi. Neoklasik iktisat ise, dinamik değil statik bir denge durumunu esas aldığından, girişimciyi teorik yaklaşımdan adeta dışladı. 20. yüzyılda bu teorik boşluk ancak Joseph Schumpeter’in müdahalesiyle bir ölçüde giderilebildi. Schumpeter, 1912 yılında yayınladığı The Theory of Economic Development başlıklı eserinde, iktisadî gelişmeyi “denge-bozucu girişimcinin dinamik ve yenilikçi eylemlerini” esas alarak açıklamaya çalıştı ve iktisat literatürüne “yaratıcı yıkım” gibi unutulmaz bir kavram hediye etti.

Schumpeter sonrası girişimci tanımlarında “süreç” kavramına vurgu yapılmaktadır. Girişimci bir defaya mahsus yenilik yapan değil, sürekli yenilik peşinde koşan bir kişidir. Yani Schumpeter’in “yaratıcı yıkımı” bir tür Troçkist “sürekli devrim”dir. Yeni tanımlarda öne çıkan diğer anahtar kelimeler ise şunlardır: Birey, risk, fırsat ve örgütsel girişim. Dolayısıyla, şöyle bir geçici tanım öneriyor Mustafa Özel: Girişimci, mevcut iş ve iş anlayışıyla yetinmeyen; belirsizlik ortamında risk üstlenerek yeni fırsatlar peşinde koşan; bu uğurda mevcut işini terk etmeyi göze alan atılımcı bir ekonomik öznedir.

YÖNETİCİ TÜRKLERİN AĞIRLIK NOKTALARI

Yöneticilerin ağır ve kasvetli sorumlulukları vardır; yönetilen işletmenin çapına göre değişir kasvetin kesafeti. Yönetimin dünyası yalnızca hal yoluna konulması gereken ve profesyonellik gerektiren işler dünyası değildir. Her şeyden önce karmaşık duyguların çepeçevre sardığı insanlar dünyasının yönetilme ve yönlendirilme becerisidir. Mustafa Özel›in 30 küsur yıllık yöneticilik ve danışmanlık tecrübesinden süzülen, yer yer samimi anıların eşlik ettiği Yönetebilen Türkler her düzeydeki yöneticiler/yönetici adayları için içgörüsü ve işlevselliği yüksek fikirler takdim ediyor. Birçok farklı sektörden ve girişimcilik örneğinden bahseden, iş idaresinin dinamik yapısı kadar dinamik olan bu kitap, işe adam alma, şirket çapında sorumluluk üstlenme, işçilerin üretkenliği, rekabetin ve krizin bağrında taşıdığı fırsatlar, kurumsal sorumluluk ve organizasyon mantığı, danışmanlık, müşteri ilişkileri, kalitenin önemi, strateji geliştirme ve etkin toplantı yapma gibi pek çok konuyu ele alıyor. Ayrıca yönetim dünyasının püf noktalarını ve girişimcilik zanaatının ihtiyaçlarını göz önüne alarak açıklıyor. Öncelikle her girişimcinin manivela noktasını tespit ediyor Özel: Vehbi Koç’un manivelasının ilk fişeği “Önce Hesabını Bil!” iken Sakıp Sabancı’nın mebde noktası “Önce Adamını Bul!”dur. Sabri Ülker’in temel ilkesi “Önce Dürüst Ol!”, İbrahim Bodur’unki “Sıra Adamı Olma!”, Mustafa Küçük’ün ise “Çift Kanatlı İnsan Ol!”. Mecit Bahçıvan’ın en önemli tavsiyesi “Mesleğinin En İyisi Ol!” iken İshak Alaton bir uyarı ile devam ediyor: “Kendini Lüzumsuz Kıl!”. Asım Kocabıyık’ın yönetim ilkesini “Kendine İnan, Risk Al” olarak kodlayan Özel, Şarık Tara’nın ağırlık noktasını şöyle tespit ediyor: “Aklını ve Bileğini Zorla!” Hüsnü Özyeğin’den “İyi Yöneticiyi İşe Ortak Et!” altın tavsiyesini alırken, Avni Çelik “Bina Değil, Yuva Yap!” diye ikaz ediyor. Ve son olarak Davut Doğan’ın ilkesi: “Hikâyeni Paylaş!”

Mustafa Özel bu kitabıyla iki boşluğu telafi etmeye çalışıyor: İlkin, ekonomi literatürünün ana akım kuramlarının göz ardı ettiği girişimci tipini Türkiye iş hayatı sathından örneklerle tanımlamaya çalışıyor. İkincileyin, iş dünyasına görece yeni girmiş girişimcilere gerçek başarı ve başarısızlık hikâyelerinden oluşan gerçekçi bir rehber sunuyor.

#Türkler
#Girişim
6 yıl önce