|

Çizgi roman rüzgarı yeniden esiyor

Son zamanlarda ardı ardına çıkan çizgi romanlar büyükten küçüğe herkesin elinde. Bir dönem dünyada ve ülkemizde rüzgar estiren çizgi romanların dönüşü şimdilik muhteşem görünüyor ancak ne kadar sürer kimse emin değil.

Yeni Şafak
13:23 - 12/08/2015 Çarşamba
Güncelleme: 10:27 - 22/09/2015 Salı
Yeni Şafak
MERVE AKBAŞ


Türkiye'de çizgi roman en heyecanlı serüvenine 1950'lerde, Teksas-Tommiks serileriyle başlamıştı. İtalyan kökenli bu eserler kısa süre içinde öylesine kuvvetli bir rüzgar oluşturdu ki, hiçbir siyasi altyapıya sahip olamamalarına rağmen 1961 yılında, pekçok kitapla beraber basımı ve dağıtımı yasaklandı. Taki 2013'deki 3. Yargı Paketi'yle bu göstermelik yasak kalkana dek. Meraklılarının Supermen, Spidermen ve RedKit gibi klasik eserlere olan ilgisi hep devam etti ama yayınevlerinin çizgi romana olan bakışı inişli çıkışlı bir seyir izledi. Son yıllarda ise özellikle NTV Yayınları'nın bastığı edebiyat uyarlamalarıyla yeniden ufak çaplı bir çizgi roman 'trend'i oluştu.



HEM MODERN HEM KLASİK


Bu modayı başlatan Kafka'nın Dava'sı, Flaubert'in Madam Bovary'si ve Shakespeare'in Macbeth'iydi. Ancak şu an piyasada bunlardan çok daha fazlası var, üstelik hepsi de farklı türlerde. Bazıları edebiyat eserlerinden aynen uyarlama, bazıları ise yine edebiyat eserlerinin devam hikayelerini kapsıyor. Yerli ve yabancı pek çok edebiyat eserini daha geniş kitlelere ulaştırmak için yapılan bu baskılardan özellikle İletişim Yayınları'ndan çıkan İhsan Oktay Anar'ın Puslu Kıtalar Atlası, Ayrıntı Yayınları'dan Dövüş Kulübü2 ve YKY'nin Stefen Zwing'in Son Günleri hayli dikkat çekici. Ama yelpaze bunlarla da sınırlı değil. Recaizade Mahmut Ekrem'in Araba Sevdası da, Buket Uzuner'in İstanbullular'ı da çizgi roman olarak okuyabileceğimiz eserler arasında. Yani hem klasik hem de yeni edebiyattan ürünler çizgi roman serüveninin birparçası haline geldi.



BU TRENDİN ARKASI GELİR Mİ?


Peki çizgi roman yayınlarındaki yükseliş ivmesini nasıl yorumlamalı? Çizgi roman ve mizah ile ilgili çalışmalarıyla tanınan Levent Cantek, 2009 yılında yaşanan ivmenin küçük çaplı bir moda yarattığını ancak bunun arkasının gelmediğini, gelemeyeceğini söylüyor. Bunun nedenini ise hem yayınevlerinin 'kar' düşüncesi hem de ciddi çizgi roman çalışmalarının sanıldığından daha uzun sürmesine bağlıyor.



Yapı Kredi Yayınları'nın Genel Yayın Yönetmeni Aslıhan Dinç ise Klasik edebiyat eserini okumuş birinin, o eserin çizgiromanını da merak edip okuduğuna dikkat çekiyor ve ekliyor: Çünkü burada işin içine başka bir sanat daha giriyor. Genç okurlar için de eğer okumadılarsa bir giriş yapmalarını sağlar diye düşünüyoruz.



ALTINÇAĞA DÖNÜŞ ZOR


Çizgi romanların yeniden altınçağına döndüğünü söylemek safdillik olur, en azından şimdilik. Ama piyasadaki yeni çizgi romanlara gençlerin gösterdiği ilginin gün be gün artacağı da aşikar. Bu yeni trendin ömrünü belirleyecek olan ise okurun ısrarı kadar yayınevlerinin tutumu da olacak.



GENÇLER İÇİN BAŞARILI ÇALIŞMALAR


Yapı Kredi Yayınları Genel Yayın Yönetmeni Aslıhan Dinç: Biz Yapı Kredi Yayınları olarak aslında uzun yıllardır çizgiroman yayımlıyoruz. Tenten serisini 90'lı yıllarda yayımlamaya başlamıştık. Ardından da Red Kit serisinin tamamı geldi. Bunun dışında Superman'in birkaç serisi, Garfield, Küçük Prens, Rintintin, Okko, Samurai gibi albümleri de yayımlamaya devam ediyoruz. Türk okurunun çizgiromana ilgisi çok eskiden beri vardı aslına. Ancak son zamanlarda sadece çizgiroman satan kitabevlerinin olması görünürlülüğü bu manada artırdı. Çünkü edebiyat uyarlamalarında çok başarılı çalışmalar var. Hatta biz de birkaç klasik eseri şu an yayına hazırlıyoruz. Klasik edebiyat eserini okumuş biri, o eserin çizgiromanını da merak edip okuyor. Çünkü burada işin içine başka bir sanat daha giriyor. Genç okurlar için de eğer okumadılarsa bir giriş yapmalarını sağlar diye düşünüyoruz.



BU MODANIN ARKASI GELMEZ


Levent Cantek: 2009 yılında NTV Yayınlarının televizyonda sürdürdüğü reklam kampanyalarıyla edebiyat uyarlaması çizgi romanlar birdenbire çok satmaya başladılar ve küçük çapta bir moda yarattılar. Dünya ölçüsünde bakarsak, sanat niteliği düşük, ucuz telifli bu uyarlamalar, televizyon reklamları sayesinde 40-50 bin civarında satışa ulaşabildiler. Çok daha popüler ve itibarlı çizgi romanların bu kadar satamadığını düşünürsek bu bir pazarlama başarısıydı ama arkası gelmedi, gelemezdi de. Büyük medya kuruluşları kârlılık oranıyla ilgileniyorlar ve bu kitaplardan geri dönen para onları pek de kesmiyor. Devamlılığı bu memleketin edebiyatına dayalı yerli uyarlamalar sağlayabilirdi ama yerli üretim sanıldığı kadar kolay değil. Her şeyden önce yabancılar kadar ucuz olamazlar, ancak çok satarak maliyetlerini çıkartabilirler. Üstelik iddialı çalışmaların süreklilik içinde çıkabileceğini sanmıyorum. Örneğin İhsan Oktay Anar'ın Puslu Kıtalar Atlası beş yıla yakın bir sürede üretildi. Zaman gerekiyor, çizer kalitesi gerekiyor, senaryo mahareti, çizgi roman dilini biliyor olmak gerekiyor bu tür çalışmalara kalkışırken. Tek tük bir iki örnek dışında başarılı edebiyat uyarlamaları yapabildiğimizi düşünmüyorum. Türkçede yayınlanan uyarlamaların nitelik olarak geçmişe nazaran daha iyi olduklarını söyleyebilirim. YKY'den çıkan Stefan Zweig'in Son Günler, Marmara Çizgi'den çıkan Don Kişot ve yine YKY'dan çıkan Yüzüncü Ad uyarlamaları bence yakın tarihli en başarılı çalışmalar oldular.


#çizgi roman
#Aslıhan Dinç
#Levent Cantek
9 yıl önce