Son günlerde gençleri ve çocukları tehdit eden tehlikeli oyunların sayısı arttı. Bunlardan biri de “Mavi Balina” adlı oyun. 50 aşamadan oluşan ve son aşamada oynayanları intihara sürükleyen bu tehlikeli oyun, çocukları ölüme kadar götürüyor. Dünyada bugüne kadar 200’e yakın gencin intiharına sebep olan “Blue Whale” (Mavi Balina) adlı oyun Türkiye’de de can almaya devam ediyor. Ailelerin kabusu olan oyun, bu kez Van’da bir çocuğu intihara sürükledi. Mavi Balina çocukları ve gençleri intihara sürüklediği gerekçesiyle dünyanın çeşitli ülkelerinde yasaklandı.
OYUNA NEDEN İHTİYAÇ DUYAR
Çocuk ve Ergen Terapisti ve Uzman Klinik Psikolog Gökhan Ergür, bu tür oyunların konuşuldukça, sahip oldukları gizemin artığına ve daha da ilgi çekici hale geldiğine dikkat çekiyor. Ergür, sözlerine şöyle devam ediyor: “Kulaktan kulağa yayılarak etkisi büyür ve o yaş grubu gençler, çocuklar için bir cazibe ve merak alanına dönüşür. Fakat bugün neredeyse herkesin bildiği bir oyundan bahsediyoruz ve anne babaların konuyla ilgili olarak ciddi önlemler alması gerekiyor.” Ergür, ailelerin öncelikle çocuklarının neden Mavi Balina gibi oyunları oynamaya ihtiyaç duyduğunu öğrenmeleri gerektiğini dile getiriyor ve ekliyor: “Bu soruya vereceğimiz yanıt tüm meselenin özeti ve çözümü gibi aslında. Eğer çocuk sosyal hayata aktif bir biçimde katılamıyorsa, ev içerisinde sağlıklı ilişki kurabileceği bir ortam yoksa ve en önemlisi de kendisine rol model olup hayatına rehberlik edecek ebeveynlere sahip değilse bu tür oyun bağımlılıklarına yakalanma riski oldukça fazladır.”
HAYATINA ANLAM KATMA ARAYIŞI
Çocuklar kendilerini rahatça ifade edebilecekleri, iyi hissedecekleri ve aynı duyguyu paylaşabilecekleri insanların ve platformların arayışına gireceğini dile getiren Ergür, “Çevresi tarafından anlaşılmadığını düşünen ergen bu tarz oyunlar vasıtasıyla hayatına bir anlam katmaya ve oyunun diğer paydaşlarından, arkadaşlarından onay almaya çalışır. Oyunda ne kadar başarılı olursa, bir üst seviyeye çıkarsa bu durum onu mutlu eder ve bir statü kazandığını düşünerek oyuna git gide daha fazla vakit ayırıp gerçek hayatla olan ilişkisini azaltır.” diyor.
DENETİMSİZ KULLANIMIN ÖNÜNE GEÇİLMELİ
Ailelerin çocuklarının sınırsız ve denetimsiz bir biçimde teknoloji kullanmasının önüne geçmesi gerektiğinin altını çizen Ergür, evdeki tüm aile üyeleri için geçerli olacak bir “teknoloji kullanım sözleşmesi” imzalanmalı diyor. Bu sözleşmedeki maddeleri de şöyle sıralıyor: “Teknolojik aletlerin kesinlikle giremeyeceği alanlar ve zaman dilimleri ailenin ortak kararıyla belirlenmeli. Örneğin; “Akşam yemeklerinde, tüm ailenin sohbet ettiği vakitlerde, büyükler ziyaret edildiğinde veya misafir geldiğinde telefonlara bakılmayacak.” gibi. Güvenliği konusunda tereddüt edilen sitelere ailenin hiçbir ferdinin kimlik bilgisi verilmemeli. Herkesin, internet hesaplarının güçlü parolaları olmalı. Şahsi veya ailevi mahrem detaylar, hiçbir şekilde “dışarısı” ile paylaşılmamalı. Günlük teknolojik alet kullanım süreleri, fertlerin yaşlarına ve ebeveynlerin mesleklerinin gerektirdiği ihtiyaçlara göre belirlenmeli. Herkes bu sürelerin aşılmaması noktasında hassas olmalı.”
DİJİTAL DÜNYADAKİ ARKADAŞLAR ÖNEMLİ
Psikolog Gökhan Ergür, oyunlar konusunda ailelerin muhakkak çocuklarını gözlemlemeleri gerektiğine vurgu yapıyor. Ergür, bununla ilgili ailelere şu tavsiyeleri veriyor: “Bunun için de çocuğun kullandığı teknolojik aletleri sizin de kullanabiliyor olmanız lazım. Aynı zamanda dijital terminolojiye hâkim olmanız gerek. Tablet veya bilgisayar başındaki oyunlarında ona eşlik edin, birlikte oynamak istediğinizi söyleyin. Bu birliktelik, uzun saatler süren oyun sürelerini kısaltmanıza yardımcı olacaktır. En önemlisi; çocuğunuzun dijital dünyadaki arkadaşlıklarına yakından şahit olma imkânı verecektir.”
