Kosova'nın Drubnyok köyünde 1948 yılında dünyaya gelen Arnavut kökenli Curri yaptığı açıklamada, kariyerine nasıl başladığını, yaşadığı zorlukları, meslek hayatı boyunca çalıştığı ünlü isimleri anlattı.
Çocukluk yıllarını Makedonya'nın başkenti Üsküp'te geçiren Curri, mesleğe ilk adımlarını da burada attığını söyledi.
Üsküp'te, 1963 yılında meydana gelen ve bin 70 kişinin hayatını kaybettiği büyük depremde babasının vefat ettiğini anlatan Curri, "Sekiz kardeşimle tek başına kalan annem eğitimimizin yanı sıra ekmek parası kazanabileceğimiz bir zanaat öğrenmemizi istedi. İstememe rağmen, terzi oldum. Şanslı biri olduğumu söyleyebilirim. Ustam çok iyiydi. Bana hem mesleği hem de mesleğimi sevmemi öğretti" diye konuştu.
Terzilik mesleğine 1964 yılında Üsküp'teki bir terzi dükkanında başlayan Curri, Üsküp'teki birkaç farklı ustanın yanında mesleği öğrendikten sonra "kariyer yapmak" amacıyla 1972 yılında Fransa'nın başkenti Paris'e göç ediyor.
Curri, Paris yoluna sadece yol parası ve birkaç gün boyunca kendini idare edecek kadar bir cep harçlığı ile çıktığını belirterek, Paris'te konakladığı otelin kısa bir süre pasaportuna el koyup kendisini sokağa attığını söyledi.
Paris'e gidebilmek için iki yıl boyunca hazırlık yaptığını anlatan Curri, "Ancak biriktirdiğim para, kısa zamanda tükendi. O dönemde, Yugoslavya'nın Paris Büyükelçiliği'nde Üsküp'teki ustalarımdan birinin tanıdığı çalışıyordu. Onun yanına gidip, ondan yardım istedim. Beni, büyük bir fabrikanın sahibi olan Yugoslavyalı birinin yanına gönderdi. Paris'teki ilk işim orada çalışmak oldu" diye konuştu.
Elle dikmeye alıştığından fabrikadaki makinelere ayak uyduramayan Curri, kısa bir süre sonra elle dikiş yapılan başka bir atölyeye gönderiliyor. Buradaki ilk işi, "Hermes" isimli Fransız bir moda evine gönderilen Curri, diktiği modelin beğenilmesiyle bu moda evinden iş teklifi alıyor ve burada çalışmaya başlıyor.
Pasaportuna el konuldu, otelden atıldı
Otele olan borcu yeni patronları tarafından ödenen Curri, pasaportuna ve valizine de yeniden kavuşuyor.
Curri, "Hermes" moda evinde çalıştığı sürece hem maaş aldığını hem de moda eğitiminin bu moda evi tarafından karşılandığını söyledi.
Modacılıktaki ilk önemli adımlarını 1975 yılında atmaya başlayan Curri, o yıl Fransız moda tasarımcısı Thierry Mugler ile tanıştığını anlattı. Mugler aracılığıyla daha sonra birlikte çalışacaklarını Azzedine Alaia ile tanıştığını söyleyen Curri, Alaia ile birlikte 1981-1988 yılları arasında moda evi işlettiklerini ifade etti.
Modacılık alanındaki asıl şöhreti 1989 yılında yakaladığını söyleyen Curri, bu dönemde sinema filmleri ve tiyatro oyunları için özel kıyafetler diktiğini belirtti. Bu yıllarda Richard Berry, Isabelle Adjani, Christopher Lambert, Josiane Balasko, Gerard Depardieu ve Emir Kustirica gibi ünlü isimlere kıyafet tasarlamaya başladığını ifade eden Curri, 1997 yılında ise moda tasarımcısı Jean Paul Gaultier ile birlikte ilk moda koleksiyonu olan "Haute Coutere"yi çıkardıklarını kaydetti.
Curri, modacılık kariyeri boyunca birçok ödül aldığını, ancak bunun kendisi için çok fazla şey ifade etmediğini, kariyeri boyunca çalışma fırsatı bulduğu ünlü isimlerin kendisi için daha önemli olduğunu belitti.
Memleketi Kosova'da "Design Factory" isimli bir moda okulu açan Curri, aynı zamanda Makedonya'da da kendi adını taşıyan bir uluslararası moda enstitüsü açtı.
Fransa'ya giderken "bir poşet dolusu bilgi" sahibi olduğunu ve hayatını bu küçük bilgilerle kazandığını anlatan Curri, şimdi ise "bir valiz dolusu bilgi" ile geri geldiğini ve bu bilgileri moda ile ilgilenenlerle paylaşmak istediğini söyledi.
Modacılık kariyerinini, "her şeye başladığı şehirde", Üsküp'te bitirmek istediğini belirten Curri, burada kendi adını taşıyan bir enstitünün açılmasını ise "vefa borcu" olarak nitelendiriyor.
#Izet Curri
#modacı
#terzi
9 yıl önce
