|

Cumhuriyet’in ilanı Batı medyasında karşılık bulmamış

Batı Basınında Lozan, Yeni Türkiye ve Cumhuriyet Türk’ün Dönüşü adlı kitapta Batı medya dünyasının gözünden Lozan görüşmelerine nasıl bakıldığını belgeleriyle ortaya koyan Prof. Dr. Ali Satan, Lozan üzerine çıkan çok fazla haber, yorum varken Türkiye’nin Cumhuriyet’i ilan etmesinin Batı basınında fazla yer bulmadığını hayretle fark ettiklerini belirtiyor. Satan, “Aslında bu haberler üzerinden şunu bir daha anlıyoruz ki Batı kendisiyle alakalı olan konularla ilgili. Türkiye’nin rejiminden ziyade kendi çıkarlarıyla ilgileniyor ve onlar haber oluyor” yorumunu yapıyor.

R. Rüveyda Okumuş
04:00 - 29/10/2023 Pazar
Güncelleme: 02:22 - 28/10/2023 Cumartesi
Yeni Şafak
Arşiv.
Arşiv.

1923 yılı Türkiye için oldukça hareketli bir yıldı. Kurtuluş Savaşı bitmiş taraflar artık Lozan’da barış görüşmeleri yapıyordu. Yerli basın gelişmeleri gün gün Türk kamuoyuna duyuruyordu. Peki ya yabancı basın? Onlar Türkiye ile ilgili gelişmeleri nasıl duyuruyordu? Millî Mücadele’nin ardından Cumhuriyet’e giden süreçte yabancı basın organlarında yer alan haber, yorum ve değerlendirmeler Batı Basınında Lozan, Yeni Türkiye ve Cumhuriyet Türk’ün Dönüşü isimli Timaş Tarih’ten çıkan kitapta okuyuculara sunuldu. Kitabın öyküsünü, 1923 yılında yaşanan siyasî gelişmeleri ve Batı basınına yansımalarını Marmara Üniversitesi  İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Satan ile konuştuk.


Cumhuriyet’in 100. yılı vesilesiyle okurla buluşan Türk’ün Dönüşü kitabını yazma fikri nasıl ortaya çıktı? 1923 yılının Türkiye için oldukça hareketli bir yıl; Lozan barış görüşmeleri yapılıyor, Cumhuriyet ilan ediliyor. Bu bağlamda 1923 yılını nasıl değerlendirirsiniz?

 1923 yılı bizim yakın tarihimizde Lozan Barış Antlaşması’nın, Ankara’nın başkent olmasının ve Cumhuriyet’in ilânının 100. yıl dönümü. Belirttiğiniz gibi çok hareketli. Bu süreci Türk okuyucu çok iyi biliyor. İlkokuldan itibaren derslerde okutuluyor. Biz hem bakış açımızı genişletmek hem de farklı yaklaşımları görmek ve göstermek için bu süreci Batı basını ve çeşitli arşiv belgelerinden aktarmak istedik. Dr. Mervenur Tuzak ve halen doktorasını yapmakta olan Kıymet Yasavul ile beraber bu işin altına girdik.

1923 yılı kitabın isminden de anlaşılacağı üzere Türklerin tekrar Dünya siyaset, diplomasi sahnesine dönüşü. Avrupa’ya bağımsız müstakil bir devlet olarak dönüşü. Sevr’den sonra kendisine dayatılan esareti kabul etmeyip süngüsü ve kanı-canı ile yeniden yeni dünya düzeninde kendine yer açışı. Bir raporda belirtildiği üzere 1923 Türklerin son 10 senedir savaşsız geçirdikleri ilk yıl. Ama o da diplomatik mücadele ile geçen bir yıl.

Lozan büyük bir hesaplaşmaya sahne olmuştur

24 Temmuz 1923’te Lozan Barış Antlaşması’nın imzalanması Batı medyasında nasıl yankı buldu?

 İşin içine girince şunu fark ettik ki 1923 yılı ağırlıklı Lozan yılı. Çünkü müzakereler Temmuz’un ortalarına kadar sürüyor ve imza süreci ve sonrası da neredeyse tüm yıla yayılmış vaziyette. Lozan sadece Türk Millî Mücadelesini bitiren bir antlaşma değil aynı zamanda I. Dünya Savaşı’nı da sonlandıran son antlaşma. Tarafları bütün Avrupa diyebiliriz. Dolayısıyla herkesi ilgilendiriyor. Türkiye’deki Hristiyanlar konusu bütün Dünya Hıristiyanlarını ve örgütlerini dolayısıyla da hükümetlerini ilgilendiriyor. Bu da bu konunun haber olma şansını yükseltiyor. Kapitülasyonlar, Yabancı okullar meselesi, Borçlar konusu, tabii ki sınırlar, tazminat ve diğer mevzuların Batı kamuoyu, siyaset ve basınında ciddi karşılığı var. Bir yazımda bahsetmiştim; Lozan Şark Meselesi’nin hallidir. Biliyorsunuz Şark Meselesi şarkın değil garbın meselesidir. Yani bizim “varlığımız” Batı için “sorun” teşkil etmiştir. O yüzden Lozan büyük bir hesaplaşmaya sahne olmuştur. Bu yaklaşım dolayısıyla da Batı basınında oldukça geniş yer bulmuştur diyebiliriz.

Herkes Lozan’dan zaferle dönmek istiyor

Gerek Lozan görüşmeleri gerekse Cumhuriyet’in ilanı sürecinde Batı basınında çelişkili haberler yer aldı mı?

 Şunu belirtelim ki Batı basınının büyük çoğunluğu hükümetlerinin yaklaşımını yansıtmaktadır. Türk-Müslüman karşıtı tutum, oryantalist söylem ve şablonlar çokça hakimiyetini sürdürmektedir. Çelişki derken Lozan’ın ilerleyen ve müzakerelerin gerildiği dönemlerde İngiliz-Fransız çekişmesi, İtalya-İngiliz çekişmeleri yahut İtalya-Yunan çıkar çelişkileri ortaya çıkıyor. Bunlar gerek diplomat, siyasetçi açıklamalarına ve basına yansıyor. Çünkü herkes Lozan’dan zaferle dönmek istiyor. Herkes Dünya Harbini bitiren bir antlaşma ile eve dönmek ve onu siyasete tahvil etmek istiyor. Yani Lozan’da müzakere yürütenlerin siyasi kimlikleri var. Siyasi ikballeri de Lozan’dan çıkacak sonuca bağlıydı. Nitekim şubatta Lozan’ı imzalatarak eve dönemeyen İngiltere Dışişleri Bakanı Curzon çok beklediği başbakanlığa ulaşamadı. Ama temmuzda Lozan’ı imzalayarak Türkiye’ye dönen İsmet Paşa Cumhuriyet’in ilk Başbakanı oldu ve Türk siyasetine 50 yıl boyunca başbakan, cumhurbaşkanı, muhalefet lideri, tekrar başbakan ve muhalefet lideri olarak yön verdi.

Cumhuriyetin ilanı Batı’da eleştiriye bile uğramış

Cumhuriyet’in ilanı Batı basınında nasıl karşılandı? 

 Bu araştırmada bizi şaşırtan konu Cumhuriyet’in ilanı bizim beklediğimiz kadar Batı basınında yankı bulmamasıdır. Sanki beklenen bir haber gibi yansıtılıyor. Nihayetinde bizim beklediğimiz bir devrim haberi gibi sunulmuyor. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin idari kararı, hatta bazı negatif haberler de yapılarak bunun Mustafa Kemal Paşa’nın idareyi ele geçirmesi filan dahi deniyor. Aslında bu haberler üzerinden şunu bir daha anlıyoruz ki Batı kendisi ile ilgili olan konularla ilgili. Türkiye’nin rejiminden ziyade kendi çıkarlarıyla ilgileniyor ve onlar haber oluyor.

İşgalden çekilen komutana övgüler

6 Ekim 1923’te İstanbul’un kurtuluşuna giden süreçte neler yaşandı? İşgal kuvvetlerinin İstanbul’dan tahliyesi Avrupa basınında nasıl yer buldu?

 Özellikle İngiliz basını ve İngiliz basını etkisindeki koloni basınında İstanbul’un boşaltılması bir başarı hikayesi olarak aktarılmaya, magazinel unsurlarla süslenmeye ve adeta işgalin acılarının unutturulmaya çalışıldığını görüyoruz. Çekilmeyi yapan İngiliz komutan övülüyor. Bu ve benzer haberler İngiltere’nin yeni Türkiye ile dostluk kurma, eski savaş, işgal anılarını silmek ve yeni bir başlangıç yapmanın alt yapısını oluşturacak bir kamu diplomasisi olarak görülüyor.

‘Türkler Batı medeniyetiyle anlaşacaklar’ anlayışı var

Son olarak Batı basınında 1923 yılı içinde çıkan haberlerden hareketle Yeni Türkiye ve Türk imajı hakkında neler söyleyebilirsiniz?

Öncelikle yüzyıllardır Batılıların kafasında oluşmuş bir Türk imajı var. Kilise, eğitim kurumları, masallar vb. bunda etkili. Batılı siyasetçilerin Türk ve Türkiye imajını da yine uzun zamandır Batılı misyonerlerin raporları ve onların irtibatta olduğu lobi ve benzeri yapılar oluşturmuştur. Dolayısıyla 1923 gibi çok erken bir tarihte bile Türkiye’de çok eşliliğin biteceğine, medeni kanuna geçileceğine, kadın hakları, kadın kıyafetinde modernleşme gibi haberler çıktığını gördük. Bu batıdaki beklentiyi yansıtmaktadır diye düşünüyorum. Özellikle Lozan sürecinde gördüğümüz kimi değerlendirmeler okurlar için ilginç olacaktır sanıyorum, mesela “Türkler Batı ile değil Batı medeniyeti ile anlaşacaklar” tarzında haberler dikkati çekiyor. Bu hem yeni Türkiye’nin kadrolarını çözümlemek hem de yeni Türkiye’nin istikametini tespit etmek bakımından önemli haber/yorumlar diye düşünüyorum.



#Tarih
#Cumhuriyetimizin 100. Yılı
#Lozan
6 ay önce