|

David Fincher'dan son derece lüzumsuz bir yeniden çevrim

'Ejderha Dövmeli Kız', İsveçli yönetmen Nils Arden Oplev'in daha henüz özgün versiyonunun üzerinde dumanlar tüten 2009 tarihli polisiye gerilim filminden bu kez Hollywood'un yaptığı ikinci uyarlama... Son 20 yıldır sinemaseverlere 'Yaratık-3', 'Yedi' , 'Oyun', 'Panik Odası', 'Benjamin Button' gibi birbirinden ilginç ve heyecan verici hikâyeler sunmuş David Fincher gibi kalburüstü bir yönetmenin aslı yeterince tatminkâr olan 'Avrupalı' bir roman uyarlamasını bu kadar kısa süre içinde yeniden çekmek istemesi ise filmin hikâyesinden bile daha karmaşık bir muamma!

Ali Murat Güven
00:00 - 14/01/2012 Cumartesi
Güncelleme: 22:39 - 13/01/2012 Cuma
Yeni Şafak
David Fincher'dan son derece lüzumsuz bir yeniden
David Fincher'dan son derece lüzumsuz bir yeniden
alimuratg@yahoo.com

EJDERHA DÖVMELİ KIZ (The Girl with the Dragon Tattoo)

Yapım Yılı ve Ülkesi:
2011, ABD-İsveç-İngiltere-Almanya ortak yapımı
Türü ve Süresi:
Suç draması, polisiye / 158 dakika
Yapım Bütçesi:
(Tahminî)
90 milyon Amerikan Doları
Gösterim Formatı:
35 mm standart sinema filmi
Perdedeki Resim Formatı:
2.4:1
(Genişperde-Widescreen)
Ülkemizde Gösterime Sunulan Kopya Sayısı:
85
Seslendirme Dili:
İngilizce
(Türkçe altyazılı)
Yönetmen:
David Fincher
Senarist:
(
İsveçli yazar Stieg Larsson'un aynı adlı romanından uyarlamayla)
Steven Zaillian
Görüntü Yönetmeni:
Jeff Cronenweth
Özgün Müzik Bestecileri:
Trent Reznor, Atticus Ross
Kurgucular:
Kirk Baxter, Angus Wall
Yapım Tasarımcısı:
Donald Graham Burt
Sanat Yönetmenleri:
Mikael Varhelyi
(Süpervizör)
, Frida Arvidsson, Linda Janson, Pernilla Olsson, Tom Reta, Kajsa Severin
Set dekoratörü:
K.C. Fox
Kostüm Tasarımcısı:
Trish Summerville
Saç ve Makyaj Tasarım Ekibi Şefi:
Torsten Witte
Oyuncuları:
Daniel Craig (Michael Blyomkvist), Rooney Mara (Lisbeth Salander), Christopher Plummer (Henrik Vanger), Stellan Skarsgard (Martin Vanger), Steven Berkoff (Brode), Robin Wright (Erika Berger), Geraldine James (Cecilia), Joely Richardson (Anita Vanger), Donald Sumpter (Dedektif Morrell)
İthalatçı Şirket:
Warner Bros.
Dağıtıcı Şirket:
Warner Bros.
İçerik Uyarıları:
Hikâyesinin tamamı cinsel şiddet üzerine kurulu bir film olarak, pek çok bölümünde
(tecavüz de dahil)
cinsellik ve çıplaklığa, sert şiddete, argo diyaloglara, alkol kullanımına ve daha pek çok olumsuz davranış örneğine yer vermesi nedeniyle,
18 yaşından küçük izleyiciler için KESİNLİKLE uygun bir yapım değildir.
Ailece izlenebilir mi?
/ HAYIR /
18+
Yeni Şafak-Sinema Puanı:
* *
Resmî İnternet sitesi ve Fragmanı:

::::::::::::::::::::::::::::::

FİLMİN KONUSU:
Mikael Blomkvist
(Daniel Craig), yalan haber yapmakla suçlandıktan sonra meslekî şerefini kurtarmaya karar veren bir finans muhabiridir.
İsveç
'in en zengin sanayicilerinden
Henrik Vanger
(Christopher Plummer) tarafından, geniş ailesinin bir üyesi tarafından öldürüldüğüne inandığı sevgili yeğeni
Harriet
'ın uzun zaman önceki kayboluşunu araştırmakla görevlendirilen gazeteci, başına geleceklerden habersiz bir şekilde, donmuş
İsveç
kıyılarının açığındaki bir adaya doğru yola çıkar.
Aynı sıralarda, dış görünüm açısından pek alışılmadık, fakat son derece yetenekli bir bilgisayar uzmanı olan
Lisbeth Salander
(Rooney Mara) de
Milton Güvenlik Şirketi
tarafından
Blomkvist
'in geçmişini araştırmakla görevlendirilir. Bu görev, genç kadının
Harriet Vanger
'ın katilinin izini süren
Mikael
'e gitgide yakınlaşıp, en sonunda onun safına katılmasına yol açacaktır. Kendisini sürekli ihanete uğradığı bir dünyadan saklamayı seçen
Lisbeth
'in hackerlık becerileri ve sabit fikirliliği, bu tür araştırmalar açısından paha biçilmez birer özellik hâline gelmiştir.
Mikael
ağzı fazlasıyla sıkı
Vanger
'larla görüşmelerini sürdürürken,
Lisbeth
de sanal dünyanın labirentlerinde gezinerek kanıt toplamakla meşgûl olur. Omuz omuza geçmişten günümüze uzanan bir cinayetler zincirini takip eden bu iki insan, çağdaş suç dünyasının azgın dalgalarına doğru çekilirken, aralarında -kırılgan da olsa- tutunabilecekleri bir güven bağı kurmayı başarırlar.

::::::::::::::::::::::::::::::

Hollywood
'un tuzu kuru yapımcılarının,
Avrupa
ve
Asya
'da görece düşük bütçelerle beyazperdeye uyarlanmış parlak senaryo fikirleriyle karşılaşır karşılaşmaz bunlara balıklama atlayıp parayı bastırarak
“yeniden çevrim”
haklarını satın almaları,
Atlantik
'in karşı yakasında az rastlanır bir durum değil… Tam aksine, özellikle son
10-15
yılda Amerikan ana akım sinemasında yaşanan vahim
“yaratıcılık krizi”
nedeniyle iyiden iyiye yaygınlaşan bir uygulama bu. Nitekim,
2000
'lerden sonra sayılamayacak kadar çok
Avrupa
ve
Asya
yapımı filmin yeniden çevrimlerini izletti bizlere Amerikalı sinemacılar…
İtiraf etmek gerekir ki bunlar arasından az sayıdaki bazı örnekler ilk çevrimlerinden çok daha başarıydı,
“İyi ki de yeniden ele alınmış”
denilebilecek türden çalışmalardı. Ancak, bütçe açısından küçük oynamaya alışmış üçüncü dünya senaristlerinin
(ki belki de sanatsal yaratıcılıklarının beslendiği ana kaynak da yine budur)
özgün fikirlerini görünce Bond çantaları açıp onların üzerine dolarları bol keseden savurmak, sinema tiranları cephesinde her zaman için tılsımlı sonuçlar vermiyor. Hele de
“Ejderha Dövmeli Kız”
gibi daha
İsveç
malı özgün uyarlamasının olumlu yankıları bütün dünyada sürerken yangından mal kaçırır gibi satın alınıp yeniden çevrilen bir hikâyeye
100 milyon dolara yakın
para harcanmasının kerametini çözebilmek hemen hemen imkânsız… Doğrusu ya, yerkürenin düşler başkenti olarak nam salmış
Hollywood
'un yeni fikirler üretmede bu kadar acz içine düştüğüne
(o başkentin yeryüzüne yaydığı ana akım sinemaya öteden beri çekinceyle bakan biri olarak)
ben bile inanmak istemiyorum! Öte yandan, bu son örnekle birlikte görünen o ki Amerikalı hayâl fabrikatörleri kitleleri sürükleyecek taze hikâyeler bulmada artık fena hâlde şişmiş durumdalar…
Hele de
1990
'ların başından itibaren,
“Yaratık 3”
(Alien-3, 1993),
“Yedi”
(Seven, 1995),
“Oyun”
(The Game, 1997),
“Dövüş Kulübü”
(Fight Club, 1999),
“Panik Odası”
(Panic Room, 2002),
“Zodyak”
(Zodiac, 2007),
“Benjamin Button'un Tuhaf Hikâyesi”
(The Curious Case of Benjamin Button, 2008) gibi, kendi adıma, hepsini sevemesem bile özgün çizgilerine saygı duyduğum bir sürü önemli filme imza atmış
David Fincher
gibi her yeni filminde yeteneklerinden çok şeyler beklenen bir adamın, olgunluk çağlarında dönüp dolaşıp çekileli henüz iki yıl olmuş bir İsveç polisiyesine sarılmasını anlayabilmek mümkün değil…

ÖZGÜN ÇEVRİMİNDEN ÇOK DAHA VAHŞİ VE PORNOGRAFİK

İsveçli yazar
Stieg Larsson
'un romanından vatandaşı
Nils Arden Oplev
'in gerçekleştirdiği
2009
tarihli film, yazarını bile fazlasıyla memnun eden bir uyarlamaydı. Nitekim, hem ülkesinde, hem de dünya çapında hasadını yeterince topladı, kısa süre içinde de bir modern zaman klasiğine dönüştü. Bırakın
Fincher
'ı, feriştahı gelse üzerine
Oplev
'in çektiğinden iki tuğla daha fazlasını koymanın pek de mümkün olmadığı yeterince tatminkâr bir sonuçtan hemen sonra, yalnızca farklı oyuncular ve İngilizce çevrim esas alınarak yapılmış bu fazlasıyla erken uyarlama ise
Hollywood
'un
“Sevgili Avrupalılar, Asyalılar! Her nasılsa parlak bir fikir yakalamayı başarmış ve onu film yapmışsınız. Şimdi şöyle bir kenara çekilin de aynı hikâyeyi bir de biz uyarlayalım”
şeklindeki tepeden bakıcı tavrında açık bir iflasın ilânı bana göre… Neden derseniz, Amerikan sineması kendisine göre daha
Doğu
'dan gelen böylesi cüretkâr hikâyeleri yeniden ele alırken genelde hissedilir ölçüde inceltip yumuşatır, sert ve köşeli yaklaşımlara daha bir insanî boyut katmaya girişir. Fakat,
Fincher
ise bunun tam aksini yaparak, özgün çevrimi bile cinsellik ve şiddet tezahürleri açısından yeterince zorlayıcı olan bir senaryoyu zenginleştirme adına, ondaki
“kırmızı ton”
u daha da yoğunlaştırmayı tercih etmiş. Bunun sonucunda ise karşımıza sinema tarihinde belki de ilk defa, özgün versiyonundan bile daha
vahşi
ve
pornografik
öğelerle bezenmiş bir
“Amerikan malı ikinci çevrim”
çıkıyor. Vaktiyle
“Yedi”
gibi devrimci filmler çekmiş kalburüstü bir yeteneği bildik bir hikâyeye farklı yorum getirme adına kan ve et teşhirine bu ölçüde yaslanırken izlemek,
“film noir”
türüne çağımızda yepyeni bir boyut kazandırmış bir sinemacının elinden gelen yegâne numaranın bunlar olduğunu görmek üzücü oluyor hâliyle…
Eğer ki
“Ejderha Dövmeli Kız”
ın
İsveç patentli
aslını izleyip beğendiyseniz, bana göre suç sineması tarihinde bu romandan yapılabilecek en iyi uyarlama yapılmış ve ilgili dosya
2009
'da tamamen kapanmıştır. Ha, onu görmeden doğrudan doğruya
Fincher
'in yorumuna göz atmaya kalkışırsanız, son derece gereksiz bir
Hollywood işi replikayla
iki saat geçirecek olduğunuzu da peşinen bilin.


* * *

YENİ ŞAFAK SİNEMA SAYFASI / YILDIZ PUANLAMA TABLOSU

* * * *
(4 Yıldız)
Sinemanın sanat kimliğini pekiştiren gerçek bir başyapıt… Kaçırmanız gerçekten de yazık olur.
* * * 1/2
(3,5 Yıldız)
Oldukça başarılı bir film. Şartlarınızı zorlamak pahasına mutlaka görmelisiniz.
* * *
(3 Yıldız)
Çoğu bölümüyle sanatsal bir derinlik ve lezzet yakalayabilen, kayıtsız kalınmayacak bir film. Ömrünüzden bir kaç saati vermeye değer…
* * 1/2
(2,5 Yıldız)
Bazı bölümlerinde iyi bir filmin kalite standartlarına erişmeyi başarabiliyor; fakat bir bütün olarak bakıldığında ise sorunlu ve tam olmamış.
* *
(2 Yıldız)
Hiç bir sanatsal değeri ve akılda kalıcılığı yok. Yalnızca zaman öldürmek için tüketilebilir. Ki zamanınıza önem verdiğimiz için bunu da pek önermiyoruz.
* 1/2
(1,5 Yıldız)
Kötü bir film ve neden çekildiğini anlamak zor… Görmemeniz yararınıza olacaktır.
*
(1 Yıldız)
Sinema sanatı adına utanç verici bir gösteri… Arkanıza bakmadan kaçın, sevdiklerinizi de uzak tutun!

12 yıl önce