|

David ne deli ne de dahi onun adı müzik

Klasik müzik tarihinin çalınması en zor eseri kabul edilen Rahmaninov'un 3. Piyano Konçertosu'nu eksiksiz çalan dünyaca ünlü piyanist David Helfgott İstanbul'da konser verdi. Hayat hikayesi 1996 yılında ünlü aktör Geoffrey Rush'a Oscar kazandıran 'Shine' filmine de konu olan David Helfgott'u en iyi eşi Gillian Murray tanımlıyor:

Kübra&Büşra
00:00 - 11/04/2010 Pazar
Güncelleme: 22:41 - 10/04/2010 Cumartesi
Yeni Şafak
David ne deli ne de dahi onun adı müzik
David ne deli ne de dahi onun adı müzik
David Helfgott, Avustralyalı piyanisti. O piyanodaki ünlülüğü kadar şizofreni hastalığı ile de bilinen bir sanatçı. David'i anlamak için önce 1996 yılında ünlü aktör Geoffrey Rush'a 'En İyi Erkek Oyuncu Oscar'ını kazandıran 'Shine' filmine de konu olan zorlu hayat hikayesini bilmek gerekiyor. Şöyle ki; Polonya asıllı Yahudi bir ailenin çocuğu olan Helfgott'un babası onun piyanist olmasını ister. Müzik aşığı bir babanın kendisinin başaramadığı müzisyen kimliğini oğlunda yaşatmaya çalışma isteği öylesine kuvvetlidir ki, onun üzerinde oluşturduğu baskı David'in çocukluğunu yaşayamamasına neden olur. Bununla da kalmayıp David'e bir de acılı bir miras bırakır. O da şizofreni hastalığıdır. Bu dahi çocuk ondokuz yaşına geldiğinde Kraliyet Müzik Koleji'nden burs alıp evi terk eder. Evden uzakta kendisini kanıtlamaya başladığı bir dönemde babasının vefatı, gizli psikolojik rahatsızlığını günyüzüne çıkarır. İlk eşi olan Clara ile evlenir ama bu ilk evlilik ayrılıkla sonuçlanır. Ardından 12 yıl boyunca akıl hastanesinde müzikten uzak, elektroşok tedavisi görür. Tam herşeyin bittiği bir anda, ona uzun yıllar bir bebek gibi bakacak olan kendisinden onbeş yaş büyük astrolojist Gillian Murray çıkar karşısına. Bu evlilik Rahmaninov'un 3. Piyano Konçertosu'nu eksiksiz çalabilen bir kaç kişiden biri olan Helfgott'un yeniden doğuşu olur. Helfgott'un 'The Last Great Romantic, Rahmaninov' albümü 4 milyondan fazla satar. Shine filmi de onu dünyaya tanıtır. Bugünlerde Türkiye'ye konser vermek için gelen ünlü piyanistin öyküsü böyle. Bu hikayeyi David'in ağzından dinlemek isterdik ama o rahatsızlığı nedeniyle kendisiyle ilgili hiç bir soruya cevap veremiyor. Bu nedenle tüm soruları eşi Gillian cevaplıyor. Röportaj bitiyor ve David siyah üzerine kırmızı güllerle bezeli gömleği, kırmızı spor ayakkabıları, kalın camlı gözlükleriyle yanımıza geliyor. Eşi Gillian'ın da dediği gibi çocuksu bir enerjiyle bize selam veriyor, çevresindeki herkese sarılıyor, gülüyor ve sürekli birşeyler mırıldanıyor. Piyanonun başına geçip çalmaya başladığında çok mutlu oluyor, havalara zıplıyor. Aklı ile sanatı arasında takas yapan sanatçı dünyada Rahmaninov'un 3. Piyano Konçertosu'nu eksiksiz çalan kişilerden biri. İşte eşinin gözünden dahi bir David Helfgott portresi.

Biz aslında röportajı David ile yapmak istiyorduk. Ama kendisiyle ilgili bütün sorulara siz cevap veriyormuşsunuz. Neden?

Çünkü David konuşacak durumda değil. Sürekli tekrar ettiği cümleler var. Onun kafa yapısı ve cümleleri bizden farklı. Başka bir dünyada yaşıyor. Sizin içinde çok zor olurdu. Bana onunla ilgili her türlü soruyu sorabilirsiniz.

Peki. David ile ilk nerede ne, zaman ve nasıl karşılaştınız?

13 Kasım'da saat tam 1.15'te 1983 Avustralya'da karşılaştım.

Unutmamışsınız…

Evet, çünkü unutulmaz bir andı. Bana akşam konserine gelip gelmeyeceğimi sordu. Ben de geleceğimi söyledim.

Sonra…

Ertesi gün bana evlenme teklif etti.

Siz ne dediniz?

Evlenme teklifinden önce bir kere görmüştüm. Bu benim için çok ani olmuştu. Kafam karışmıştı, kararsızdım ve Sidney'e geri döndüm. Bir müddet düşündüm. Onun yardıma ihtiyacı vardı, masum, iyi ve savunmasızdı. Daha fazla Sidney'de kalamadım ve Avusturalya'ya geri döndüm. Onu tekrar gördüğümde evlenme teklifini kabul ettim.

Şizofreni teşhisinden sonra tanıştınız. Karşınızda nasıl bir adam vardı?

Çok hiperaktif ve hızlı konuşan bir adamdı. Kendine çok güvensizdi. Etrafındaki insanları sürekli mutlu etmeye çalışıyordu, terkedilmekten korkuyordu. Herkesin onu sevmesini istiyordu. Önüne doğru eğilmiş, kambur bir şekilde duruyordu ve sürekli sigara içiyordu.

David'in yeniden doğuş hikayesi var. Siz bu doğuma tanıklık ettiniz. Ona nasıl yardım ettiniz?

Onu çok sevdim. Yalnız geçirdiği yılları ona unutturmaya çalışarak bütün zamanımı onunla geçirdim. Bıkmadan usanmadan destek oldum. Çünkü kötü tedavi görmüş insanların sevgiye ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.

David için neleri bıraktınız?

Sessiz, normal bir yaşantım vardı, onu bıraktım. Çünkü David çok gürültülü biri. Sürekli ayağa kalkıyor, konuşuyor. Hızına yetişmeye çalışıyorum.

Fedakarlık yaptınız…

Ama David'e fedakarlık yaparken, kendi ruhumu özgürleştiğimi anladım. Bütün zamanımı ona veriyorum.

Yorucu değil mi?

Evet. Zaman zaman tıkandığımı hissediyorum.

David kendine zarar veriyor mu?

Asla.

Çevresine?

Hayır. David dünyanın en iyi, en sevecen insanı. Masada yürüyen küçük bir böcek bile olsa, onu alır bahçeye bırakır. Görünce söylediklerimi daha iyi anlayacaksınız.

Hastalığı ile ilgili babasını sorumlu tutuyor mu?

Shine filmi çekildiğinden beri, yani babasıyla ilişkinin acısını dünyaya paylaştığından beri düşünceleri değişti. Belki o anları tekrar görmek hatırlamak onu rahatlattı. Bütün acısı dışarıya taşmış oldu. Filmden sonra babasıyla barıştı.

Filmi izledikten sonra ne hissetti? Travmatik bir şey oldu mu?

Çok sevdi ve bütün film boyunca ağladı. Ben de onunla birlikte ağladım.

Babasının David'e davranış şekli ile ilgili siz ne düşünüyorsunuz?

Babasının onu çok sevdiğini düşünüyorum. Fakat bu sevgi baskıya dönüşmüş. Sonunda da David'e acı vermiş.

David bugün çocukluğunda yapamadığı neleri yapmak istiyor?

Küçüklüğünde çok arkadaş edinememiş ve hiç doğum günü partileri düzenlenmemiş. O sebeple mi bilmiyorum, onu tanıdığımdan beri benim doğum günümü, evlilik yıl dönümümüzü, Noel'i ve Sevgililer Günü'nü hiç unutmuyor. Keşke babası da sağlıklı ve mutlu halini görebilseydi.

Öncekine göre iyileşme var mı peki?

Evet ama hayatının sonuna kadar ilaç almak zorunda. Çünkü beyni çok hızlı çalışıyor. David'in rahatsızlığı şu ana kadar görünen hiçbir rahatsızlığa benzemiyor. Rahatsızlığının bir adı yok.

Nasıl yani şizofreni değil mi?

Şizofreni bile değil.

Daha mı ileride?

Evet. Şizofreniden daha zor bir rahatsızlık bu.

Kendisi gibi olan insanlara karşı nasıl bir tavrı var peki?

Akıl sağlığı bozuk olan herkese karşı anlayışlı ve onlar için yardım çalışmaları düzenliyor. Çevremizdeki insanlara karşı tepkisinden anlıyorum bunu. Ortak arkadaşımızın oğlu da şizofren. Bir gün evine yemeğe gittiğimizde David onu kucağına aldı ve ona uzun uzun sarıldı. Tekerlekli saldalye de birini görürse hemen koşup sarılıyor.

David 12 yıl boyunca akıl hastanesinde kaldı. Geçirdiği bu süreyi sizinle paylaştı mı?

Evet. Çok kötü olduğunu söyler. Çok uzun bir süre elektroşok tedavi görmüş. İnsanların sağlıklı olması için hastane de sevgi gösterilmesi gerekiyor ama David kötü bir muamele görmüş.

Ne zaman yattı hastaneye?

1970 yıllarda. Çok kötü bir hastanede kalıyordu. Orada ki insanların ne yapmaları konusunda hiç bir bilgileri yok. Aradan kırk yıl geçti. Şimdi daha iyi bir durumda ama o çok üzücü zamanlar geçirmiş.

Bu kötü tedavi onda bir hasar bıraktı mı peki?

Aksine, o tedavi yönteminden sonra bu kadar sevecen ve iyi bir insan olması mucize.

David normal insanlardan farklı ne yapıyor?

Çok güzel bir soru. Benim için çok normal biri. Bir defa çok stresli. Ama bu normal diyebileceğimiz insanlarda da var. Bizim yaşadığımız kafa yapısından hoşlanıyor fakat onun yaşadığı dünya müzik içinde. Mesela; Para ve finansal meselelerle hiç ilgilenmiyor.

Hayatında hiç çocuk istedi mi?

Bana istediğini hiç söylemedi. Evlenmeden önce onunla bu konuyu konuşmuştum. Çünkü ben çocuk sahibi olmayacak kadar yaşlıydım. Kendisi de çocuksu olduğu için, onu baba olarak düşünemiyorum.

Nasıl çocuksu?

Birkaç yıl önce üç yaşında küçük bir kız David ile konuştuğunda annesine 'bu bir yetişkin mi yoksa çocuk mu?' diye sormuştu. Çünkü davranışları yetişkin gibi değil. Her istediğini yapıyor. Çocuklar gibi kendini kısıtlamadan canın istediğini yapıyor. Herkese selam veriyor, konuşuyor, sevincinden zıplıyor.

Peki sizin onu çocuğunuz gibi gördüğünüz anlar oldu mu?

Hayır. Onu güzel kocam olarak görüyorum. Yaramazlık yaptığı zamanlar oluyor oluyor tabi. (gülüşmeler) Çocuk ruhunu da görüyorum.

Bakıma muhtaç biri. Siz onun aynı zamanda bakıcısı gibisiniz?

Evet, bende yıllar öncesinde böyle hissediyordum. Ama o dönemi çabuk atlattım.

David çilekeş mi?

Hayır. Her zaman sevgi dolu ve mutlu. Onu çok nadir üzgün görüyorum.

Bu rahatsızlık David'i hayattan koparıyor ya da geride bırakıyor mu?

Çocukken piyanonun başında çok sık vakit geçirdiği için, yalnız bir çocukluk geçirmiş ama artık ben olduğum için yalnız değil. Hem onu çevresinde çok seven insanlar var.

David size hiç keşkelerinden bahsetti mi?

Belki vardı ama bana hiç bahsetmedi. Artık olduğunu da sanmıyorum. Rahmaninov'un 3. Piyano Konçertosu'nu Londra'da çaldığı zaman en büyük isteğini yerine getirmiş oldu. Onun zaman kavramı şu an. Geçmişi ya da geleceği yaşamıyor. O dünyanın her yerinde mutlu.

En çok kullandığı cümle?

'Şu anı yaşamalıyız' cümlesini her zaman tekrarlıyor.

Çocukluğunda yapamadığı şeylerin acısını çıkarıyor mu bugün?

Her gün yüzüyor. Evimizde çok güzel bir havuz var. Su onun için en büyük terapi.

David nelerden mutlu olur?

Benim onu en mutlu gördüğüm iki an var. Onlardan biri yüzerken, diğeri ise piyanonun başına geçip konçertoyu çaldığı zaman.


BIRAKIP GİTMEK İSTEDİĞİM ZAMANLAR OLDU

Shine filminde konçertoyu çalarken David sinir krizi geçiriyor. Bu olay hiç tekrarlandı mı?

David hiçbir zaman piyona başında sinir krizi geçirmedi. İzlenmesi için senoryaya eklenmiş bir sahneydi o.

Peki böyle bir olay yaşandı mı?

David'in bayılması konserden birkaç hafta sonrasına denk geliyor. Sinir krizinin sebebi müzik değil.

Ne peki?

Londra'daydı ve bir ev ortamında değildi. Hayatında çok değer verdiği insan, babası ölmüştü. Bir takım aile problemleri de vardı. Hepsi bir araya geldi ve o yüzden sinir krizi geçirdi. Ama yetenekli insanların yaşadığı bir sorun bu. Çoğu kırılgan ve problemli insanlardır.

Peki şimdi David babasını nasıl anıyor?

Babasını her zaman çok sevdi. Hayatında neler olup bittiğini şimdi daha iyi anlıyor. Babasıyla daha barışık bir hayat sürüyor.

İronik bir hayat. Babası akıl sağlığının kaybetmesine yol açtı ama bu onu dünyanın en ünlü sanatçılarından biri yaptı.

Babası onu piyona çalması için zorlamadı. David piyonoyu kendisi de çalmak istiyordu.

Ama babası çok katı biriymiş…

Evet ama David için en önemli şey müzik, o yüzden babası öldükten sonra bile tutkuyla hala piyano çalabiliyor. Çok iyi tekniği olan bir çok piyanist var ama David'in farkı ruhuyla çalıyor olması. Başka bir taraftan bakarsanız ben onun yaşadığı akıl seyahatleri yüzünden bu kadar iyi çaldığını düşünüyorum.

Seçme imkanı olsaydı, hangisini seçerdi aklını mı, yoksa müziğini mi?

Siz ona böyle bir soru sorsaydınız hiçbir şeyin rastlantı olmadığını herşeyin planlı olduğunu söylerdi. Eğer böyle bir seçim yapmak zorunda kalsaydı aklını seçeceğini düşünmüyorum. Çünkü bu durumunu kabullendi ve müziğe devam ediyor. Kim normal ki? Herkes tarafından çok iyi bakılıyor. O yüzden ayrıcalıklı biri olduğunu düşünüyor.

Obsesif biri midir? Neleri yapmaz mesela?

Daha önce bu kadar kesin hareket etmiyordu. Şimdi istediği şeylerde çok daha kararlı. İstemediği hiç birşeyi yapmıyor, ne istediğini biliyor. Eğer bizimle oturup yemek yemeği istemiyorsa yemiyor. Ben de zorlamıyorum. Eğer akşam yemeğini saat 11:00'de yemek istiyorsa o zaman yiyor. Ne istediğini biliyor olması çok iyi bir aşama. Çünkü onunla tanıştığım da çok daha kötüydü.

Şimdi nasıl?

Daha güçlü.

David gününü nasıl geçiriyor?

Uyanır uyanmaz yatağını topluyor. Bulaşıkları yıkıyor ve onları kurulayıp dolaba yerleştiriyor. Her gün en az iki saat yüzüyor. Günde iki üç saat piyano çalıyor. Günün bir bölümünü kitap okuyarak ve televizyon izleyerek geçiriyor.

Kaç yıldır evlisiniz?

Yirmi beş yıl oldu.

Deli- dahi birinin eşisiniz. Bu kadar fedakar ve cefakar olmak yorucu değil mi?

Işin belki de en olumlu tarafı hiç sıkıcı bir gün geçirmemiş olmam. Çok iyi bir enerjinizin olması lazım. İkimizin de sevgiye ihtiyacı var. Ben sevgisinden tatmin oluyorum.

Pes ettiğiniz bir zaman oldu mu?

Onunla tanıştıktan kısa bir süre sonra tükendiğim bir dönem oldu. Yere oturup ne yapacağımı, nasıl başaçıkacağımı düşündüm. Çünkü hiç gücüm kalmamıştı. David gelip boynuma sarıldı ve beni öperek şöyle dedi; 'Sen benim hislerimin müziğisin' Ben de o anda yerimden kalktım ve hayatıma devam ettim. Çok özel bir insan. Sanki kendi kendini tedavi ediyor.

Birbirinizi anlamadığınız, yabancılaştığınız zamanlar oldu mu ?

Aramızda hiçbir zaman duvar olmadı. Ama zaman zaman gitmesini istediğim oldu. Bu düşünce yirmi beşı yılda çok az olmuştur.

David'ten hiç ayrı kaldınız mı?

Geçen Eylül ayında İstanbul'a geldiğimizde hastaydım ve oğlum David'e eşlik etti. Onu göremediğim günlerde çok özledim.


DAVİD SÜREKLİ 'BEN AYRICALIKLIYIM' DİYOR

David 12 yıl boyunca piyano çalmadı. Akıl sağlığını yitirdikten sonra müziğinde bir gerileme oldu mu?

Hayır. Hatta size daha ilginç birşey söyleyeyim bir gün oturup bana yirmi yıl önce çalmadığı bir parçayı çaldı.

David için 'deli dahi' dendiğinde bu iltifat mı olur, yoksa hakaret mi?

Birkaç hafta önce orkestra şefi onun için şöyle demişti. 'David ne deli ne de dahi, o sadece müzik.'

Peki sizin için?

Benim için David sadece David. Ne dahi, ne de deli.

David kendisinin farkında mı?

O herkese sadece 'ben piyona çalıyorum' diyor. David sonuçta çok ünlü bir piyanist ama onun kendini beğendiğini hiç görmedim.

Kendisini 'dahi' buluyor mu?

Özel yeteneklerinin farkında ve buna sahip olduğu için kendini ayrıcalıklı hissediyor. Sürekli tekrar ettiği bir diğer cümle ise ayrıcalıklı olduğu. İnsanlara 'dahi olduğunu değil, piyano çaldığını' söylüyor.

Nasıl bir karakter?

En önemli karakteristik özelliklerinden biri kimseyi yargılamaması. Sadece herkesin birbirini sevmesini istiyor. Hayatı eleştirmeden biriyle yaşamak kadar güzel birşey yok.

Sizin David'den önce bir evliliğiniz daha olmuş…

Evet. O evliliğimden iki çocuğum var. Onlar birbirleriyle çok iyi anlaşıyorlar.

David ile aranızda kaç yaş fark var?

On beş.

Aranızdaki yaş farkı, David'in psikolojik rahatsızlıkları, çocuklarınız. Bu evlilikten korkmadınız mı?

Hiç endişelenmedim. Astrolojist olduğum için doğum tarihine burç uyumlarımıza bakmıştım. Şimdi onunla tanıştığımız günden daha çok seviyorum. Biz yaşlı bir çiftsiz bu doğru. Ama onun zaten kendinden büyük birine ihtiyacı vardı. Benim ondan yaşca büyük olmam ona güven duygusu veriyor.

Bu tercihiniz size ne kattı?

Bilgelik. Onunla yaşadığımdan beri kendimi bilge gibi hissediyorum. David benim bu yönümü ortaya çıkardı.



14 yıl önce