Çünkü David konuşacak durumda değil. Sürekli tekrar ettiği cümleler var. Onun kafa yapısı ve cümleleri bizden farklı. Başka bir dünyada yaşıyor. Sizin içinde çok zor olurdu. Bana onunla ilgili her türlü soruyu sorabilirsiniz.
13 Kasım'da saat tam 1.15'te 1983 Avustralya'da karşılaştım.
Evet, çünkü unutulmaz bir andı. Bana akşam konserine gelip gelmeyeceğimi sordu. Ben de geleceğimi söyledim.
Ertesi gün bana evlenme teklif etti.
Evlenme teklifinden önce bir kere görmüştüm. Bu benim için çok ani olmuştu. Kafam karışmıştı, kararsızdım ve Sidney'e geri döndüm. Bir müddet düşündüm. Onun yardıma ihtiyacı vardı, masum, iyi ve savunmasızdı. Daha fazla Sidney'de kalamadım ve Avusturalya'ya geri döndüm. Onu tekrar gördüğümde evlenme teklifini kabul ettim.
Çok hiperaktif ve hızlı konuşan bir adamdı. Kendine çok güvensizdi. Etrafındaki insanları sürekli mutlu etmeye çalışıyordu, terkedilmekten korkuyordu. Herkesin onu sevmesini istiyordu. Önüne doğru eğilmiş, kambur bir şekilde duruyordu ve sürekli sigara içiyordu.
Onu çok sevdim. Yalnız geçirdiği yılları ona unutturmaya çalışarak bütün zamanımı onunla geçirdim. Bıkmadan usanmadan destek oldum. Çünkü kötü tedavi görmüş insanların sevgiye ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.
Sessiz, normal bir yaşantım vardı, onu bıraktım. Çünkü David çok gürültülü biri. Sürekli ayağa kalkıyor, konuşuyor. Hızına yetişmeye çalışıyorum.
Ama David'e fedakarlık yaparken, kendi ruhumu özgürleştiğimi anladım. Bütün zamanımı ona veriyorum.
Evet. Zaman zaman tıkandığımı hissediyorum.
Asla.
Hayır. David dünyanın en iyi, en sevecen insanı. Masada yürüyen küçük bir böcek bile olsa, onu alır bahçeye bırakır. Görünce söylediklerimi daha iyi anlayacaksınız.
Shine filmi çekildiğinden beri, yani babasıyla ilişkinin acısını dünyaya paylaştığından beri düşünceleri değişti. Belki o anları tekrar görmek hatırlamak onu rahatlattı. Bütün acısı dışarıya taşmış oldu. Filmden sonra babasıyla barıştı.
Çok sevdi ve bütün film boyunca ağladı. Ben de onunla birlikte ağladım.
Babasının onu çok sevdiğini düşünüyorum. Fakat bu sevgi baskıya dönüşmüş. Sonunda da David'e acı vermiş.
Küçüklüğünde çok arkadaş edinememiş ve hiç doğum günü partileri düzenlenmemiş. O sebeple mi bilmiyorum, onu tanıdığımdan beri benim doğum günümü, evlilik yıl dönümümüzü, Noel'i ve Sevgililer Günü'nü hiç unutmuyor. Keşke babası da sağlıklı ve mutlu halini görebilseydi.
Evet ama hayatının sonuna kadar ilaç almak zorunda. Çünkü beyni çok hızlı çalışıyor. David'in rahatsızlığı şu ana kadar görünen hiçbir rahatsızlığa benzemiyor. Rahatsızlığının bir adı yok.
Şizofreni bile değil.
Evet. Şizofreniden daha zor bir rahatsızlık bu.
Akıl sağlığı bozuk olan herkese karşı anlayışlı ve onlar için yardım çalışmaları düzenliyor. Çevremizdeki insanlara karşı tepkisinden anlıyorum bunu. Ortak arkadaşımızın oğlu da şizofren. Bir gün evine yemeğe gittiğimizde David onu kucağına aldı ve ona uzun uzun sarıldı. Tekerlekli saldalye de birini görürse hemen koşup sarılıyor.
Evet. Çok kötü olduğunu söyler. Çok uzun bir süre elektroşok tedavi görmüş. İnsanların sağlıklı olması için hastane de sevgi gösterilmesi gerekiyor ama David kötü bir muamele görmüş.
1970 yıllarda. Çok kötü bir hastanede kalıyordu. Orada ki insanların ne yapmaları konusunda hiç bir bilgileri yok. Aradan kırk yıl geçti. Şimdi daha iyi bir durumda ama o çok üzücü zamanlar geçirmiş.
Aksine, o tedavi yönteminden sonra bu kadar sevecen ve iyi bir insan olması mucize.
Çok güzel bir soru. Benim için çok normal biri. Bir defa çok stresli. Ama bu normal diyebileceğimiz insanlarda da var. Bizim yaşadığımız kafa yapısından hoşlanıyor fakat onun yaşadığı dünya müzik içinde. Mesela; Para ve finansal meselelerle hiç ilgilenmiyor.
Bana istediğini hiç söylemedi. Evlenmeden önce onunla bu konuyu konuşmuştum. Çünkü ben çocuk sahibi olmayacak kadar yaşlıydım. Kendisi de çocuksu olduğu için, onu baba olarak düşünemiyorum.
Birkaç yıl önce üç yaşında küçük bir kız David ile konuştuğunda annesine 'bu bir yetişkin mi yoksa çocuk mu?' diye sormuştu. Çünkü davranışları yetişkin gibi değil. Her istediğini yapıyor. Çocuklar gibi kendini kısıtlamadan canın istediğini yapıyor. Herkese selam veriyor, konuşuyor, sevincinden zıplıyor.
Hayır. Onu güzel kocam olarak görüyorum. Yaramazlık yaptığı zamanlar oluyor oluyor tabi. (gülüşmeler) Çocuk ruhunu da görüyorum.
Evet, bende yıllar öncesinde böyle hissediyordum. Ama o dönemi çabuk atlattım.
Hayır. Her zaman sevgi dolu ve mutlu. Onu çok nadir üzgün görüyorum.
Çocukken piyanonun başında çok sık vakit geçirdiği için, yalnız bir çocukluk geçirmiş ama artık ben olduğum için yalnız değil. Hem onu çevresinde çok seven insanlar var.
Belki vardı ama bana hiç bahsetmedi. Artık olduğunu da sanmıyorum. Rahmaninov'un 3. Piyano Konçertosu'nu Londra'da çaldığı zaman en büyük isteğini yerine getirmiş oldu. Onun zaman kavramı şu an. Geçmişi ya da geleceği yaşamıyor. O dünyanın her yerinde mutlu.
'Şu anı yaşamalıyız' cümlesini her zaman tekrarlıyor.
Her gün yüzüyor. Evimizde çok güzel bir havuz var. Su onun için en büyük terapi.
Benim onu en mutlu gördüğüm iki an var. Onlardan biri yüzerken, diğeri ise piyanonun başına geçip konçertoyu çaldığı zaman.
David hiçbir zaman piyona başında sinir krizi geçirmedi. İzlenmesi için senoryaya eklenmiş bir sahneydi o.
David'in bayılması konserden birkaç hafta sonrasına denk geliyor. Sinir krizinin sebebi müzik değil.
Londra'daydı ve bir ev ortamında değildi. Hayatında çok değer verdiği insan, babası ölmüştü. Bir takım aile problemleri de vardı. Hepsi bir araya geldi ve o yüzden sinir krizi geçirdi. Ama yetenekli insanların yaşadığı bir sorun bu. Çoğu kırılgan ve problemli insanlardır.
Babasını her zaman çok sevdi. Hayatında neler olup bittiğini şimdi daha iyi anlıyor. Babasıyla daha barışık bir hayat sürüyor.
Babası onu piyona çalması için zorlamadı. David piyonoyu kendisi de çalmak istiyordu.
Evet ama David için en önemli şey müzik, o yüzden babası öldükten sonra bile tutkuyla hala piyano çalabiliyor. Çok iyi tekniği olan bir çok piyanist var ama David'in farkı ruhuyla çalıyor olması. Başka bir taraftan bakarsanız ben onun yaşadığı akıl seyahatleri yüzünden bu kadar iyi çaldığını düşünüyorum.
Siz ona böyle bir soru sorsaydınız hiçbir şeyin rastlantı olmadığını herşeyin planlı olduğunu söylerdi. Eğer böyle bir seçim yapmak zorunda kalsaydı aklını seçeceğini düşünmüyorum. Çünkü bu durumunu kabullendi ve müziğe devam ediyor. Kim normal ki? Herkes tarafından çok iyi bakılıyor. O yüzden ayrıcalıklı biri olduğunu düşünüyor.
Daha önce bu kadar kesin hareket etmiyordu. Şimdi istediği şeylerde çok daha kararlı. İstemediği hiç birşeyi yapmıyor, ne istediğini biliyor. Eğer bizimle oturup yemek yemeği istemiyorsa yemiyor. Ben de zorlamıyorum. Eğer akşam yemeğini saat 11:00'de yemek istiyorsa o zaman yiyor. Ne istediğini biliyor olması çok iyi bir aşama. Çünkü onunla tanıştığım da çok daha kötüydü.
Daha güçlü.
Uyanır uyanmaz yatağını topluyor. Bulaşıkları yıkıyor ve onları kurulayıp dolaba yerleştiriyor. Her gün en az iki saat yüzüyor. Günde iki üç saat piyano çalıyor. Günün bir bölümünü kitap okuyarak ve televizyon izleyerek geçiriyor.
Yirmi beş yıl oldu.
Işin belki de en olumlu tarafı hiç sıkıcı bir gün geçirmemiş olmam. Çok iyi bir enerjinizin olması lazım. İkimizin de sevgiye ihtiyacı var. Ben sevgisinden tatmin oluyorum.
Onunla tanıştıktan kısa bir süre sonra tükendiğim bir dönem oldu. Yere oturup ne yapacağımı, nasıl başaçıkacağımı düşündüm. Çünkü hiç gücüm kalmamıştı. David gelip boynuma sarıldı ve beni öperek şöyle dedi; 'Sen benim hislerimin müziğisin' Ben de o anda yerimden kalktım ve hayatıma devam ettim. Çok özel bir insan. Sanki kendi kendini tedavi ediyor.
Aramızda hiçbir zaman duvar olmadı. Ama zaman zaman gitmesini istediğim oldu. Bu düşünce yirmi beşı yılda çok az olmuştur.
Geçen Eylül ayında İstanbul'a geldiğimizde hastaydım ve oğlum David'e eşlik etti. Onu göremediğim günlerde çok özledim.
Hayır. Hatta size daha ilginç birşey söyleyeyim bir gün oturup bana yirmi yıl önce çalmadığı bir parçayı çaldı.
Birkaç hafta önce orkestra şefi onun için şöyle demişti. 'David ne deli ne de dahi, o sadece müzik.'
Benim için David sadece David. Ne dahi, ne de deli.
O herkese sadece 'ben piyona çalıyorum' diyor. David sonuçta çok ünlü bir piyanist ama onun kendini beğendiğini hiç görmedim.
Özel yeteneklerinin farkında ve buna sahip olduğu için kendini ayrıcalıklı hissediyor. Sürekli tekrar ettiği bir diğer cümle ise ayrıcalıklı olduğu. İnsanlara 'dahi olduğunu değil, piyano çaldığını' söylüyor.
En önemli karakteristik özelliklerinden biri kimseyi yargılamaması. Sadece herkesin birbirini sevmesini istiyor. Hayatı eleştirmeden biriyle yaşamak kadar güzel birşey yok.
Evet. O evliliğimden iki çocuğum var. Onlar birbirleriyle çok iyi anlaşıyorlar.
On beş.
Hiç endişelenmedim. Astrolojist olduğum için doğum tarihine burç uyumlarımıza bakmıştım. Şimdi onunla tanıştığımız günden daha çok seviyorum. Biz yaşlı bir çiftsiz bu doğru. Ama onun zaten kendinden büyük birine ihtiyacı vardı. Benim ondan yaşca büyük olmam ona güven duygusu veriyor.
Bilgelik. Onunla yaşadığımdan beri kendimi bilge gibi hissediyorum. David benim bu yönümü ortaya çıkardı.