|

Dede Efendi külliyatını tamamlıyoruz

Hammâmîzâde İsmail Dede Efendi'nin sekiz Mevlevi ayini Mehmet Akça yönetiminde 'Mevlevi Sesler' adı altında bir araya getirildi. Akça, Dede Efendi külliyatına bu albümle başladıklarını, 250'den fazla eserini kaydedeceklerini söylüyor.

Yeni Şafak
06:00 - 20/12/2015 Pazar
Güncelleme: 00:08 - 20/12/2015 Pazar
Yeni Şafak
Gündem
Gündem

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş. Hammâmîzâde İsmail Dede Efendi'nin sekiz Mevlevi ayinini 'Mevlevi Sesler' isimli bir albümde topladı. Mehmet Akça yönetiminde hazırlanan sekiz CD'lik albümde Ferahfeza, Hüzzam, Neva, Saba Buselik, Şevk-ü Tarab, Saba, Bestenigar ve Enstrümantal Mevlevi Ayini bulunuyor. Yüzyıllar önce bestelenen eserler bugünkü tazeliğiyle gönüllere sesleniyor. Albümde, Dede Efendi'nin yaşamı ve eserleri hakkında bilgi veren bir kitapçık da yer alıyor. Klasik Türk musikisi hakkında konuştuğumuz Akça, Dede Efendi'nin külliyatına başladıklarını söylüyor ve diğer eserlerini de peyder pey kaydedeceklerinin müjdesini veriyor.



İLKLERİ BARINDIRIYOR


Dede Efendi'nin en üst düzey eserlerinin Mevlevi Ayinleri olduğunun altını çizen Akça, "Adeta batıdaki senfonilere benziyorlar. Onlara yakın sanatsal değerleri olan eserler. Yedisini de kaydettik, bir de enstrümantal bir eser ekledik" diyor. Mevlevi Ayinleri sema töreni sırasında okunan ve koro tarafından okunan eserler. Ama bu albümde hepsi ilk kez solo olarak okunmuş. O da farklı bir lezzet katmış. Akça, böylesine sanatsal ve müzikal değeri güçlü eserleri daha belirgin hale getirmeye çalıştıklarını kaydediyor. Şimdilik ayinleri kaydetmişler ama ileride ilahilere, köçekçelere kadar 250'den fazla eseri kayıt altına alınacak.



MUSİKİNİN TEMELİ DİN


Klasik Türk musikisi içinde tasavvufun çok büyük bir yeri var. Akça'ya göre ise aslında bizim klasik Türk muskimizin hepsi tasavvuf. Geçmişte musikinin din ve din dışı olarak ayrılmasının büyük bir talihsizlik olduğunu ifade eden Akça, bütün müziklerin temelini dine dayandırıyor. Bu, batıda da böyle doğuda da... Akça, Mevleviliğin ve Mevlana'nın sadece belirli bir zamana sığdırılamayacağını, Mevleviliğin bir yaşam tarzı olduğunu söylüyor ve ekliyor: "Evet, vahiy Efendimiz'le bitmiştir ama ilham devam etmektedir. Dede Efendi, Itri gibi bestekarlar musiki alanında ilahi mesajlar iletiyor. Asırlara meydan okuyorlar."



BİZDEKİ NOKSANLIK


Batı musikisiyle mukayese ettiğimizde bizim musikimizin daha evresel bir boyutu olduğunu belirten Akça, bizdeki noksanlığın ilgisizlikten kaynaklandığını şu örnekle anlatıyor: "Bugün bir müzik markete girin Beethoven veya Mozart isteyin size koleksiyon çıkarırlar ama Dede Efendi dediğinizde bir iki CD gösterirler." Ne mutlu ki biraz geç de kalsak artık bu değerleri layıkıyla anıyor, yad ediyoruz. Bu hafta pek çok yerde Şeb-i Arus etkinliği vardı. Batılıların bestekarlarına farklı şekillerde sahip çıktığını söyleyen Akça, "Bir batılı gibi gerçek değerini geçmiş dönemde vermiş olsaydık bu bestekarlar daha farklı şekilde gönül dünyamızda olabilirdi" diyor.



Periyodik konserler devam ediyor


Akça, bu sürecin de aslında normal bir sosyal süreç olduğuna işaret ediyor. "Biz kendi kültürümüzü bugün yeni yeni keşfetmeye başlamış durumdayız. Asırlardır devam eden bu medeniyetin her yönü, yeniden çocuklarımız tarafından keşfediliyor" diyen Akça, bunda ülkeyi yöneten iktidarın da payının büyük olduğunu düşünüyor ve ekliyor: "Hem tabandan hem tavandan bütünselliğin içerisinde değerlendirilecek bir husus. Yöneticilerimiz bu eserleri yapanlara değer veriyorlar. Osmanlıca'nın, o ruhun, maneviyatın devam etmesi için çaba sarfediyorlar. İnsanımız da zaten böyle istiyor." Akça'nın yönetimindeki İstanbul Devlet Türk Müziği Topluluğu on beş günde bir periyodik konserler veriyor Bağlarbaşı Kongre ve Kültür Merkezi'nde.







Gençlere armağan


Akça, bu albümün sezonluk değil daha uzun soluklu bir albüm olduğunun da altını çizerek " Dede Efendi Türk Müziği Topluluğu bünyesindeki sazende arkadaşla çalıştık. Özellikle bugünkü nesle, genç arkadaşlara armağan olmasını istedik" diyor. Akça, Dede Efendi'yi ise şöyle anlatıyor: "Dede Efendi, Mevlevidir ve Mevleviliği en üst düzeyde, çilesine varıncaya kadar yaşamıştır. Belki padişah tarafından çilesi kırılmış, daha erken tamamlamıştır ama dini bir kaynaktan beslenmiş, pırıl pırıl bir hayat yaşamıştır. Beslenmekten öte bunu bir yaşam biçimi yapmış. Kurban Bayramı doğmuş, yine aynı gün Hac vazifesi sırasında vefat etmiştir. Kabri, Hz. Aişe validemizin ayak ucundadır. Onun yaşadıkları, yaptıkları, çilesi tesadüfi değildi."





#Hammâmîzâde İsmail Dede Efendi
#Mevlevi ayini
#Mehmet Akça
#Mevlevi Sesler
8 yıl önce