Moda Dünyasının tüm ışıltısının yansıdığı podyumlar ve defileler bir süredir farklı boyutlara evrilse de, pandemi ile gelen izalasyonun ardından gösterişli defilelerin yapılamadığı bir dönem yaşadık. Son yirmi yıldır klasik podyum yürüyüşlerinin yanı sıra ilgi çekici dans gösterileri, tiyatral korografiler, ilginç sahne dekorları ile defileler adeta görsel bir şova dönüşmüştü. Teknolojinin etkisi ile hali hazırda dijitalleşen moda sektörü, koranavirüs salgını nedeni ile yeni bir girdi. Şubat aylarında gerçekleşen moda haftaları ve defileler birbiri ardına iptal edilirken ya da seyircisiz gerçekleşirken, tasarımcılar 2020-21 Coture ve 2021 yaz erkek, curiuse koleksiyonlarını dijital platformlarda sergileme kararı aldılar.
SEYİRCİSİZ MODA HAFTALARI
Pandeminin meydana getirdiği seyahat kısıtlamaları, sosyal mesafe kuralları derken moda dünyası belki de hiç olmadığı kadar süprizli ve radikal karalara imza attı. Sektörün en prestijli moda etkinliklerinde olan Paris Haute Couture Moda Haftası ilk kez seyircisiz ve tamamen dijital bir ortamda gerçekleştirildi. Moda etkinlikleri ile ülke ekonomisine ciddi katkı sağlayan Fransız moda dünyası, şovlarını seçkinler topluluğu dışında genel halkının beğenisine sundu.
17-22 Eylül tarihleri arasında düzenlenecek Londra Moda haftasının İngiliz Moda Konseyi aldığı karar ile erkek ve kadın hazır giyim koleksiyonlarının sergileneceği cinsiyet nötr, yarı fiziksel yarı dijital bir sunum olacağı açıklandı. İngiliz Moda Konseyi’nin yaptığı açıklamada, “ Londra Moda Haftası dijital platformu, özel multimedya içeriğine ev sahipliği yapmaya devam edecek ve hem tüketici hem ticaret kitlesi için ulaşılabilir olarak işbirliği sağlayacak ve moda, kültür ve teknolojiyi bir araya getirecek” dedi.
Defile mi sanat performansı mı?
Pandemi süresince en büyük yarayı alan sektörlerden biri olan Moda sektörü “yeni normal” diye adlandırdığımız sürece uyum sağlamak adına yeniden şekilleniyor. Rutin moda haftalarında seyircisiz, açık hava defileleri bir çözüm olarak görülse de asıl yenilik ve yaratıcılık dijital platformalar da yaşanıyor. Zor zamanlar tasarımcıların hayal gücünü zorlarken, dijital ortamdaki sanal sunumlar adeta birer sanat eserine dönüşüyor. Bazı tasarımcılar kısa film formatında videolar tercih ederken bazıları ise sanal avatarlar ve Tik-Tok da yayınlanan mini defilelerle oldukça ilgi çekici gösterimlere imza attı. Koleksiyonun ruhunu, markanın felsefesini moda severlere anlatabilmek adına tercih edilen kısa filmler moda evleri için bir avantaja dönüşmüş oldu. Ünlü kısa film yönetmenleri ve sanatçılarla işbirliği yapan moda evleri dijitalin gücünü sonuna kadar kullanmak yöneliminde. Markaların couture koleksiyonlarının ve ilham kaynaklarının sanat dünyasından isimlerle yapılan işbirlikleri ile gerçekleştirilen sunumlar sizi adeta bir film seyrediyormuş gibi içerisine çekiyor. Bunlardan en ilginç olanı lüks moda evi Dior’un sunumuydu. Ünlü moda evi, dijital olarak gerçekleştirilen Paris Haute Couture Moda Haftası için minyatür kıyafetler tasarladı. Koleksiyonunu geleneksel formda tanıtmak yerine İtalyan film yapımcısı Matteo Garrone tarafından çekilen kısa filmle tamamen dijital ortamda tanıttı. Fransız moda evinin kreatif direktörü Maria Grazia Chiuri’nin tasarladığı kıyafetlerin minyatür kopyaları hazırlandı. Orijinal boyutundan yüzde 40 daha küçük olarak elde dikilen mini elbiseler minyatür mankenlere giydirilerek tanıtım filminde gösterildi. “Dior Miti” adlı kısa film, deniz kızları ve periler gibi klasik mitolojik karakterlerin couture elbiseleri giymiş şekilde görüntülendiği masalsı bir dünyada geçiyor. Lüks moda evi Valentino’nun 2020-21 Haute Couture şovu ise, kreatif direktörü Pierpaola Piccioli’ nin fikirlerinin sanatçı Nick Knigt işbirliği ile yansıttığı canlı performansı ile hayat buldu.
Tarlalar podyuma dönüştü
- Kapalı mekanlar da, klasik podyumlar üzerinde gerçekleştirilen defiler uzun zamandır “out”. Amaç koleksiyon sunumu da olsa çoğu marka deneysel şovları ve sıra dışı performansları ile koleksiyonları dışında, hikayelerini ve felsefelerini anlatmak için farklı yöntemler kullanıyorlar. Tasarımlarını dijital ortamda sunan markaların yanı sıra ne olursa olsun fiziki defileden vazgeçmeyen moda evleri de var. Fakat bunlar bildiğiniz defilelerden çok farklı. Ünlü Fransız moda evi Jacquemus geçen yıl lavanta tarlasının ortasına kurduğu uzun pembe podyum da yürüttüğü modellerle 10. Yılını kutladığı bir defileye imza atmıştı. Markanın 2021 yaz koleksiyon sunumu için tercihi ise bir buğday tarlası oldu. Çok az sayıda seyirci ile gerçekleştirdiği defilede kadın ve erkek giyim koleksiyonunu aynı anda sunan tasarımcı, bu sayede daha az sayıda defile yaparak yavaşlama kararı aldıklarını açıkladı.
- Doğayı tercih eden bir başka marka ise Vakko. Açık havada, yeşillikler ortasında sunduğu 2020 yaz kadın giyim koleksiyonu ileri ve geri dönüştürülebilir malzemelerin kullanıldığı beş ana temadan oluşuyor.
- Gün ışığı altında, bir gemiyi podyuma dönüştüren diğer ünlü marka ise Balmain oldu. Seine nehri üzerinde bir gemide, Fransız şarkıcı Yseult’nün şarkıları eşliğinde gerçekleştirilen defileyi tüm Parisli moda severler de izleme imkanı buldu. Markanın kreatif direktörü Olivier Rousteing bu şovu, pandemi ile beraber evde geçirdiğimiz günlerin ardından bir nebze olsun özgürleşmenin verdiği ruhla hazırladığını belirtti. Burberry de, Eylül’de gerçekleştirecekleri 2021 İlkbahar/Yaz koleksiyonunu geleneksel takvimin dışına çıkarak bağımsız ve henüz gizli tuttuğu çok özel bir lokasyonda seyircisiz olarak yapacaklarını duyurdular. Marka sadece koleksiyonu ile değil takipçilerinin merakla beklediği defile mekanı ile de büyük sükse yapacak gibi duruyor.17 Eylül’de gerçekleştirilecek defile herkesin dijital olarak deneyimlemesine açık canlı bir sunum olarak hayata geçecek.
