Türkiye Yazarlar Birliği'nin "Yılın Yazar, Fikir Adamı ve Sanatçıları" ödülleri sahibini buldu. Roman dalında ödülü Ali Emre, "Nureddin Zengi" eseriyle kazandı. Emre, 20 yıllık bir çalışmanın ürünü olan romanında , Ortadoğu'nun siyasi tarihindeönemli bir etkisi olan Nureddin Mahmud Zengi'yi anlattı. Yazar, kitabını kaleme almaya, 90'lı yıllarda Prof. Dr. Bahettin Kök'ün kitabını okuduğunda karar verdiğini söylüyor ve şöyle devam ediyor: "Kök, Nureddin Mahmud bin Zengî ve İslam Kurumları Tarihindeki Yeri adlı kitapta, Zengi'nin bir biyografisine yer vermişti. Onun büyük bir önder olduğunu gördüm. Daha sonra Amin Maalof'un "Araplar'ın Gözünden Haçlı Seferleri" kitabında Zengi ailesi ilgili çarpıcı bilgilere rastladım. O zaman dedim ki bu konu üzerinde yoğunlaşmalıyım. Önce bir şiir kaleme aldım, ardından onunla ilgili bir biyografi yazmayı düşündüm. Sonra roman yazmanın daha etkili ve yararlı olacağına karar verdim." Bu dönemle ilgili Türkçe bir kaynak olmadığı için Arapça ve Fransızca kitaplardan faydalanan Emre, adeta iğne ile kuyu kazarak bu eseri ortaya çıkardığını belirtiyor.
Araştırması sırasında 12. yüzyıldaki Haçlı Seferleri döneminde bile Ortadoğu'nun günümüzdekine benzer sorunlarla boğuştuğunu tespit eden Emre, sözlerini şöyle sürdürüyor: "Zengi'nin yaşadığı dönemde haçlı seferleri var. Ortadoğu bugün olduğu gibi karışık. Şimdi de bu sorunlardan nasıl çıkabiliriz dediğimizde bir reçete arıyoruz. Başvurduğumuz yerlerden biri de tarih oluyor. İşte Nureddin Zengi'nin bir reçete sunduğunu ve çözümleri ortaya koyduğunu gördüm. Sadece kılıçla hareket eden bir önder değil. Kılıcın yanına kandili, kitabı, kalemi, adaleti ve merhameti getiren bir lider olduğunu idrak ettim. Çok sayıda medrese açıyor, alim yetiştiriyor, ilme önem veriyor hatta kadınların eğitimi için Semerkant ve Buhara'dan hocalar getirtiyor."
İslam dünyasının, hem tarihte hem de günümüzde güzide insan hazinelerine sahip olduğunu ve hepsinin üzerlerinin örtüldüğüne değinen Emre, bu değerleri ortaya çıkarmanın önemine vurgu yapıyor. 15 Temmuz direnişinden sonra tarihimize yönelmeye, geçmişimizi kurcalamaya oradaki güzel sesleri, çehreleri bulmaya başladığımızı belirten yazar, sadece zaferleriyle değil, ilime, kültüre damga vuran kahramanlarımızı gençler için gün yüzüne çıkarmalıyız diyor. Nureddin Zengi'nin ardından Selahaddin Eyyübi kitabı üzerinde çalışan Emre, bir üçleme yapmayı düşünüyor. Ali Emre, Eyyübi'den sonra ise Komutan Baybars'ı yazıp üçlemesini tamamlayacak.
Tarih sahnesine ilk kez Halep Emiri olarak ortaya çıkan Zengi'nin "Kudüs, Şam, Kahire ve Halep bu dört büyük beldeyi aynı çatı altında toplayabilirsek dünyanın yarısı bile buralara yığılsa bize dokunamaz" dediğine vurgu yapan Emre, onun özellikle bu dört şehrin kalplerini ve kaderlerini birbirine bağlamayı önemsediğini söylüyor. Hep Kudüs'ü özgürleştirme özleminde olan Nureddin Zengi, çevresindikleri de hep bu hedefe yönlendirmiş. Tam Kudüs'e sefere çıkarken vefat eden Zengi'nin bu arzusunu onun yanında yetişen büyük komutan Selahaddin Eyyübi yerine getirmiş. Emre, Kudüs'ün fethinden sonra Selahaddin Eyyübi'nin Zengi'nin hatırasına nasıl sahip çıktığını şu şekilde anlatıyor : " Eyyubi Kudüs'ü fethettikten sonra yaptığı şeylerden biri de Nureddin Zengi'nin Kudüs için yaptırdığı minberi getirtip Kıble mescidine koymak olmuş. Bu minber 1969'da fanatik bir Yahudi tarafından yakıldı ve İslam İşbirliği Teşkilatı da bu olay üzerine kuruldu. "
