|

Dergilerde aranan kimlikler

İnişli çıkışlı, bir o kadar da hararetli uzun bir yazın ardından Eylül’e ulaştık. Her şey böyle kendi akışında sürüp giderken; kültür, sanat ve düşünce hayatında bunun bir karşılığını görür müyüz diye düşündüm. Kitap ve yayın dünyasında ya da düşünce hayatında? Belki daha erken sayılır. Fakat buna rağmen de iki hususa dikkatinizi çekmek istedim.

Haber Merkezi
04:00 - 20/09/2020 Pazar
Güncelleme: 14:36 - 19/09/2020 Cumartesi
Yeni Şafak
Fotoğraf: Arşiv
Fotoğraf: Arşiv
NECMETTİN TURİNAY

Bunlardan birincisi, Ankara’da çıkan, yeni formatı ve içeriğiyle kendini giderek farklılaştıran Edebiyat Ortamı!.. Çünkü çok farklı bir noktaya doğru evrildi adını verdiğim dergi. Mevcut sanat ve edebiyat dergilerine bakarak söylüyorum bunu. İlgili yayının yeni dönemi üzerinden neredeyse 8 – 9 ay gibi bir süre geçtiği için üzerinde durulması, hakkında bir şeyler söylenmesi icap ediyordu. Bizde yayın piyasası, özellikle de dergi dünyaları devamlı bir Eylül manzarası arz ettiği için, her yenilik zamanında fark edilmeyebiliyor. Sonra da aradan zaman geçiyor, sanki hiçbir şey olmamış gibi rutin muamelesi görmeye başlıyor.


YENİ DERGİ ŞİRAZE

Bu arada Edebiyat Ortamı gibi yeni ve farklı bir dergi daha girdi yayın dünyamıza. Şiraze adıyla çıkan iki aylık dergi bilim, felsefe, din, tarih, mimari dâhil her türlü alana dair yayınlanmış eserlerin tanıtım ve eleştirisini, hem de ciddi bir seleksiyonunu amaçlıyor. Kaliteli eserle göz boyamaya dayalı, popüler kılıklı eserlerin ayrımının kolay kolay yapılamadığı günümüzde, böyle bir yayına duyulan ihtiyacı siz de takdir edersiniz sanıyorum. Özellikle de sanat, edebiyat ve düşünce dergilerinin eleştiriden kaçındığı, hatta buna ihtiyaç da duyulmadığı bir dönemde Şiraze’nin tercih ettiği yol daha bir önem kazanıyor. Dolayısıyla iki sayı sonra, ayrıca onun da üzerinde durmamız gerekecek. Edebiyat Ortamı’na tekrar döneyim isterseniz. İlk elde şunu söylemek isterim. Bu söylediklerim de özellikle derginin son dönemi için. Ankara’da Server Vakfı tarafından çıkarılan dergi, her yıl yayınladığı Hikâye ve Şiir Yıllıkları ile tanınıyor. Dergi son dokuz aydır da Sadık Yalsızuçanlar tarafından yayına hazırlanıyor. Yeni hali ile Edebiyat Ortamı hem eski döneminden, hem de piyasada mevcut diğer sanat, edebiyat dergilerinden bayağı farklılaşmış durumda.


Son yıllarda sanat – edebiyat dergilerinin düşünceye mesafeli, idealizmden kaçan halleri, bilmem dikkatinizi çekmekte midir? Kimliğini mümkün olan derecede örtmek, bundan bir tür sakınmak gibi. Edebiyat Ortamı işte bu noktada farklılaştırdı kendini. İlk anda fark edilmez gibi gözüken bu tutumu, Ocak – Şubat 2020’den itibaren çıkmış sayıları topluca gözden geçirilince daha anlamlı hale geliyor. Bu fark kuşkusuz, derginin her sayı için kurduğu özel dosyalardan kuvvet alıyor. Herhangi bir meşrep ve ekol taassubuna düşmemek kendiyle derin bir yaşama ve duyuş tarzı olarak “tasavvuf düşüncesi”, bu sayılara ve dosyalara eşlik ediyor. Çağdaş, derûni bir duyuş tarzı olarak tezahür eden bu düşünce tutumu, ilgili dergiye hem zengin bir arka plan yüklüyor hem de derginin interlandını genişlettikçe genişletiyor. Edebiyat Ortamı yeni muhtevasıyla da hiçbir komplekse kapılmıyor. Ne kendini ispatlama kaygısı duyuyor, ne de temsil ettiği düşünce tutumunu, nalıncı keseri gibi kullanmaya kalkışıyor. Rahat, emin ve komplekssiz bir tutum onda gördüğümüz.

İnsan bilgisi üretiyor

Edebiyat Ortamı’nda dikkati çeken bir yan da, kendini bir merkez olarak algılayabilmesi. Kendini, yani kültür, din ve düşünce olarak kendini! Durduğu yer belirgin olan bir düşüncenin, ileriye veya geriye açılması zaten bir sorun teşkil etmez. İşte Edebiyat Ortamı bunu yapıyor. Bazen sanat, bazen tasavvuf, bazen de duyduğu sorumluluk şuuru ile Afrika’ya, Türk Dünyasına doğru açıldıkça açılıyor. Orada da durmuyor. Kendi ruh halimizin bestelerine, müziğimizin kaynaklarına doğru uzun seyahatlere çıkabiliyor. Yani kendimizi merkeze alan, kendimizi yeni baştan üretmenin heyecanını duyan, aşklı bir sanat ve düşünce tutumu bu. Ayrıca yeni bir insan anlayışı, unutur gibi olduğumuz yeni bir “insan bilgisi” üretiyor Edebiyat Ortamı. Dolayısıyla insandan ve toplumdan, tarihten ve coğrafyadan, dinî özünden kopmayan, hemen her sayısı ile yeni bir hamleye varıp dayanan bu yayın anlayışı, bana bayağı anlamlı geldi diyebilirim. Orta Asya’dan Afrika’ya, Kerbela’dan dış politikaya, Edebiyat Ortamı’nın elini attığı her mesele derinleşiyor, biz de bu yoldan kendimizi zenginleşmiş hissediyoruz.

#Dergi
#Şiraze
#Edebiyat
4 yıl önce