|

Dile gelen şehir: İstanbul

Elif Sönmezışık’ın “Hasbelkader İstanbul” kitabı Dünya Bizim Yayınları’ndan çıkmış. Sönmezışık, İstanbul’un bir çilesi olduğunu imâ eder bize. Ve onu bir yazar olarak seçkinleştiren, o çileye ruh akrabası olmayı seçmiş oluşudur. Kitabın en başına koyduğu mısralarında bunun ipuçları bulunuyor.

04:00 - 15/08/2019 Perşembe
Güncelleme: 11:32 - 14/08/2019 Çarşamba
Yeni Şafak
İstanbul
İstanbul

KÂMİL EŞFAK BERKİ

Son yıllarda İstanbul’un artık eskisi gibi olamadığı, artık varlığına şiirler dizilen o eski şehir olmaktan çıktığı; gökdelenler kenti haline geldiği, görünüm fakirliğine düştüğü vb. duygulara yol açtığı gibi hayıflanmaların farkında olmamak mümkün mü?

Bir kekrelik, bir acılık ki insan yazıya dökmede zorlanıyor. Adetâ ertelenen cümleler içimizde darala yol açmışçasına bir hâl içersindeyiz. Büyük Fransız şair ve denemecisi Baudelaire (ok. Bodler)’in Le Spleen de Paris adlı kitabında Paris’in duyumsattığı kasvet işlenmiştir. Aslında, “spleen” nüanslar bakımından pek hassas bir sözcüktür. Dilimize Paris Sıkıntısı diye çevrilmişti. Sıkıntı’nın şairin hedefini tam karşılamadığı yorumları da olmuştur.

Eyvahlar olsun! Artık bundan böyle bir İstanbul “spleen”i mi söz konusu olacak! Eyvah ki ne eyvah! Bir şair yirmi beş senedir dişe dokunur bir İstanbul şiiri yazılmadığını kayıt düşmüştü. Haksız da değildi. Açıkçası, gerçeğe toslatmıştı bizi.

İstanbul sevdalısı şairler, hikâyeciler, romancılar öyle çoktur ki. Hattâ, Reşat Ekrem Koçu ve gönüllü hemdertlerinin gayretleriyle ibda ettikleri bir hazine değerindeki İstanbul Ansiklopedisi’nde o hassas terazi incelik, doğruluk, gönül titreşimli maddelerde Türk edipleri yanı sıra, İstanbul Ermenileri ile bir de dış ülkelerden İstanbul’a yolunu düşüren İstanbul hayranları da ihmâl edilmemiştir. İngiliz, Fransız, İtalyan, Romanyalı vb. seyyahlar ile edebiyatçılar...

Unutmadan... İstanbul için “büyükşehir” sıfatını ilk defa kullanan Reşat Ekrem Koçu’dur.

HERKESİN KENDİNE GÖRE İSTANBUL’U VAR

Elif Sönmezışık’ın İstanbul duyarlılığı, kendiliklerle dokunmuş bir halı sanki. Takdim yazısı yazmış; kendi kaderiyle İstanbul’un kaderi bütünleşmekte, bilişmekte, bileşmektedir dersek, onun önemini yansıtmış olacağız. Bu kitap bir İstanbul güzellemesinden öteye, bir ululama olmuş. “Her gelen, İstanbul’a ‘boyanamadıkça’ ve İstanbullu olamadıkça sırf ona tutunmak için kendisine göre bir İstanbul çizip durur işte. Herkesin kendine göre İstanbul’u var. Fakat hangisi hakikisi kadar güzel, azametli, kutlu ve mübarek ki? Dilin dönebildiği, nefesin yetebildiği kadar; Hasbelkader İstanbul.”

Yukarıdaki alıntıda yer alan “ve İstanbullu olamadıkça sırf ona tutunmak için kendisine göre bir İstanbul çizip durur işte.” sözü, günümüzde İstanbul ile ona yeni gelen arasındaki ilişkiye dikkatleri çekecek bir hüküm cümlesi değil midir?

Cümledeki “yeni gelen” tâbirini İngilizcedeki “new comer”dan tercüme yolu ile kullandım. Fransız şairlerinden Joachim du Bellay’ın Roma başlıklı bir şiirini, yetkin bir İngilizce çevirisinden tanımış ve çok beğenmiştim. Vakit vakit dilime gelecek kadar yer etmiş bir şiirdir.

O you new comer seeks Rome in Rome

Türkçeye kelime be kelime çevrilebilecek kadar duru bir dille söylemiş şair:

Ey yeni gelen sen, Roma’da Roma arayan

Newcomer’ın dilimizde şehrin acemisi anlamına geldiğini bir sözlükte görmüştüm.

Sönmezışık’ın meramındaki sızı cinsinden bu. Biz de İstanbul’da İstanbul’u aramıyor muyuz bugün? Maalesef bunu yaşar hale düşmedik mi?

İNSAN GİBİ ŞEHİR

Sönmezışık, İstanbul’un bir çilesi olduğunu imâ eder bize. Ve onu bir yazar olarak seçkinleştiren, o çileye ruh akrabası olmayı seçmiş oluşudur. Kitabın en başına koyduğu mısralarında bunun ipuçları bulunuyor. Sonra, Ruhu... diye açış sözleri: “Efendimiz’in (sav) sözünde sırlanmış İstanbul” demesi... ve, İnsan Gibi Şehir benzetisi. Elif Sönmezışık’ın size bütün bir kitabı bir hissedişler şölenine çevireceğinin işareti... Bir Sur-içi ve Boğaz-içi gezisi örneği; insanın gönül ufkunu, tabiat-tarih-insan-gelecek karşısında Tanpınarsı bir yoğunlaşmaya çağırır metinlerdir fasıl fasıl. Ruhu...; Letafeti/Rüzgârı...; Hakikati...; Yansıması...; Gölgeleri...; başlıkları arasında yerlerini almış otuziki deneme farklı bir çalışma olduğunu bize vaadeder ve bunlar gerçekten bir okuma lezzetini tattıracak derin, engin, zengin ürünler her biri.

Bana öyle gelir ki Tanpınar Beş Şehir’de, üstâdı Yahya Kemal’in İstanbul tahassüslerinden esinlenmiştir. Büyük şairin, hattâ giderek İstanbul Şairi sânıyla anılan; semt semt gazeller yazmış olmasından tutunuz, İstanbul-içi gezintilerinden doğmuş anlatılarına kadar, İstanbul’u ne denli özümsemiş olduğunun farkına varmak, insanımız için bir olmazsa olmaz teşkil eder. Buna sayın Elif Sönmezışık’ta da tanık oluruz. Yazarımız kitabının sonuna eklediği geniş İstanbul üzerine kitaplar listesiyle bize okumalarının boyutlarını da göstermiş olmaktadır.

Edebî şahsiyetlerin, şair padişahların, bestekâr padişahların, büyük bestekârların; on dokuzuncu yüzyıl sonunda hikayecilerin ve romancıların da İstanbul’u... Evvel nakkaş yani minyatürcüler, ahir (Batı tipi) ressamlar, yirminci yüzyıldan itibaren yeni sanat: sinema, fotograf, Sinan’dan öncesiyle ertesiyle mimarlarımız, komik-i şehir(meşhur komik)ler zamanla Ermeni tiyatrocuları aşmış temâşa dünyasıyla ve daha birçok yönüyle bir İstanbul. Bir uçtan bir uca semtleri yutan yangınlar da unutulmamalı.

Bugün, İstanbul o eski İstanbul’dan elbette yitimler yaşıyor. Nostaljinin bilinçsizlik derekesi de insanı İstanbul’un içindeyken dışında kalma tehlikesiyle yüz yüze bırakmaz mı? Şehir yaşamak ister, bu onun insanına olan dostluğudur. Fakat modernizm tutkusu bir şehri giderek bozacaktır. Kültürce yetersiz belediye yönetimleri de bina şehvetine angaje olur çıkarsa o şehir terso demektir. Müteahhitler hegemonyası belediye içinde belediye demektir. Az buz dert değil ki.

Ne kalacak geriye? Acıdan doğmuş anlatılar. Ama avunmak için değil. Savunmak için.

Elif Sönmezışık bir İslâm aydınından bekleneni veriyor. Kalbinde ve acısında İstanbul ve Kudüs, İstanbul ve Endülüs iç içedir. Meselâ, Fener: Bir Küçük Endülüs diyerek, özgüvenli bir anlatı diliyle, semtin tarihine nüfuz edişi, onu bir Yahya Kemal şakirdi kılar. DünyaBizim kültür portalı bu değerli eseri yayınlayarak edebiyatımıza bir hizmette daha bulunmuştur.


#Hasbelkader İstanbul
#Elif Sönmezışık
#Dünya Bizim Yayınları
5 yıl önce