Stefan Zweig, Olağanüstü Bir Gece adlı kitabında “Pazar günleri tamamen keyfimin, tesadüflerin veya anında verilmiş kararların akışına göre geçireceğim planlanmamış birkaç boş saatim olmasını özellikle severim” der. Zweing’ın haftanın son gününün yaşamın türlü ihtimalini içinde barındırmasına vurgu yaptığı bu satırlar pek çoğumuzun hislerine tercüman olabilir. Nihayetinde pazarları seviyorsak bunun nedeni biraz da başıboş ruhudur. Ressam Elif Saltık da Zweing’la aynı fikirde: “Bence pazar günü insanın kendini dinlediği gündür. Çünkü yeni başlayan hafta ile beraber yaşayacaklarımıza kendimizi hazırlama durumudur pazar. Bu durum bazen durağan, bazen hareketli, bazen düşünceli, bazen eğlenceli hatta bazen hüzünlü bile olabilir. Hayatın akışında ben de herkes gibi kimi zaman planlı kimi zaman plansız pazar günleri yaşıyorum. Tercihimi sorarsanız dingin olan bir pazardan yana olur her zaman. Sevdiklerimle geçirdiğim beni sakinleştiren ve bir o kadar da keyiflendiren pazarlardır tabii ki. O çocukluktan kalma pazar kahvaltıları, akla ilk gelen ama maalesef ki eksilen rutinlerimizdir.”
BAZI PAZARLAR “HADİ” DİYEREK YOLA ÇIKARIZ
Saltık’a “Pazarları sıkıntı olmaktan kurtarmak için ne önerirsiniz?” diye sorduğumuzda ise bu dingin halin zaman zaman sıkıcı olabileceğini de belirtiyor. “Bazen pazar günlerinin o dingin hali sıkıcı gelebiliyor insana. Bunu değiştirmek tabii ki bizim elimizde” diyen sanatçı şöyle devam ediyor: “Mesela bazen “hadi” diyerek malum İstanbul trafiğine girmeden kaçılacak keyifli mekânlara gitmeyi, yürümeyi ve sıklıkla sandalyelerimizi alarak sahile gitmeyi tercih ederiz. Bu anlık kararlar o an için bizim sıkıcı pazarımızı küçük keşiflere dönüştürür.”
FANTASTİK YAPIMLARDAN YANAYIM
Pazarı rutin dışına çıkaran bir diğer imkânı da gün içinde film izleyebilmek, kitap okuyabilmektir herhalde. Saltık’a özel olarak Pazar günleri izlediği filmler olup olmadığını sorduğumuzda ise “Aslında özellikle bir film söyleyemem. Son zamanlarda sinemadan daha çok evde film izliyoruz. İlgimi en çok fantastik yapımlar çekiyor. Mesleğim, işlerim ve zevklerim fantastik dünya ile daha çok örtüşüyor” diyor. Konu filmlere geldiğinde ise fantastik yapımlardan yana olduğunu belirtiyor ve ekliyor: “Bazen işimle ilgili mesleki kitaplar tercih ederken bazen biyografi ya da gerilim okuyabiliyorum. Mesela şu anda Ege Soley’e ait iki kitap aldım. Birinin adı Yakın, diğerinin adı Başka.”
FAVORİ MEKÂNIM BURGAZADA
Peki, özellikle pazar günleri görmek istediğiniz arkadaşınız var mıdır? Arkadaşın hafta içi ve hafta sonu olarak ayrılanı yoktur tabii. Ama belki bu konuda belli bir rutin tutturabilir insan diyerek sorumuzu Saltık’a soruyoruz: “Pazar günleri pek arkadaş gezmeleri yaptığım bir gün değildir” diyor kendisi ve şöyle ediyor: “Ama eğer görmek istediğim derseniz hepsi. Benim hayatıma giren her arkadaşım özeldir ve o özel insanların hepsi bana çok keyif verir.”
Söz konusu pazar günü olunca “gezmek” yani ev dışında vakit geçirmek de temel konulardan biri oluyor. Peki favori bir mekânınız var mı, dediğimizde Saltık, “Pazar günleri -özellikle bir yer belirtmem gerekirse- Adalar’a gitmeyi tercih ederim. Benim için Adalar’a gitmek büyük keyif. Aralarında en çok keyif aldığım ise Burgazada” diyor.
Elbette güzel pazarlar olduğu gibi kötü pazarlar da olabilir. Saltık ise “Yaşadığım pazar günlerini kötü ya da güzel olarak özellikle sınıflandırmıyorum. Kimse kötü bir pazar veya kötü bir herhangi bir gün geçirmek istemez. Benim ve ailemin sağlığının iyi olduğu her gün güzeldir. Kötüyü ise söylemek bile istemiyorum” ifadelerini kullanıyor.
İşim varsa günün önemi yok
Konuyu değiştirelim ve “Pazar günleri çalışır mısınız?” diye soralım. Buna Saltık’ın cevabı, “Tabii ki çalışırım” oluyor ve şöyle devam ediyor: “Bazen öyle bir iş yoğunluğuna giriyorum ki değil pazar her gün gece yarılarına kadar çalışıyorum. O nedenle işim varsa günün hiçbir önemi yok.” Gelelim son ve en eğlenceli sorumuza: “Pazar günü bir insan olacaksa nasıl biri olur?” Saltık şöyle diyor: “Pazar günü bir insan olacaksa bence kenarda sakince bekleyen ama coşmaya ve coşturmaya hazır, içiyle dışı aynı güzellikte bakan genç biri olurdu.”
