|

Dört mevsime uygun Portekiz şehri Aveiro

Portekiz’in ortasında, Atlantik Okyanusu’na komşu olan Aveiro, ılıman Akdeniz iklimi ile her mevsim ziyarete uygun. İki veya üç katlı, birbirine yapışık, sıra sıra dizili Art Nouveau tarzı evleri ve gondol sefası yapabileceğiniz şehri ikiye bölen kanalı turistlere keyifli seyir dakikaları sunuyor.

04:00 - 4/02/2024 Pazar
Güncelleme: 23:43 - 3/02/2024 Cumartesi
Yeni Şafak
Aveiro.
Aveiro.
Fatma Matur

Güneşli bir gün. Sıcaklık 19-20 derece civarı. Güneşe ve termometrenin gösterdiği değere bakınca kış günü denemeyecek bir ocak ayı cumartesisi. Aveiro’dayım. Bu küçük şehri çepeçevre saran kanallardan birine bakan renkli bir evdeyim. Evin üst katının kanala uzanan cumbalı pencereleri var. Kızımla cama yaslanarak karşılıklı oturup kitap okuyoruz, üç dört dakikada bir yanımızdan moliceiro’lar geçiyor. Venedik’teki gondollara çok benzeyen ama onlardan daha ince uzun, her iki ucu daha kıvrımlı ve her birinde farklı desenler, çizimler bulunan tekneler. Moliceiro’ları kullanan tekne sahipleri burada da şarkılar söylüyor bazen. Üç geceliğine geldiğimiz bu sakin ve renkli şehir, uzun süren Portekiz gezimiz boyunca en sevdiğimiz yerlerden biri oluyor. Portekiz’in ortasında, Lizbon’un 250 km kuzeyinde, Porto’nun 80 km güneyinde, Atlantik Okyanusu’na komşu bu şehir, rengarenk evleri ve az önce bahsettiğim kanalları ve Moliceiro adı verilen gondol benzeri tekneleriyle ünlü. Moliceiro adı, günümüzde turistik amaçlı kullanılsalar da esasen teknelerin Molico yani deniz yosunu toplamak için kullanılmasından geliyor.

Şehri ikiye bölen kanal

Aveiro’yu gezmeye şehri ikiye bölen Aveiro Kanalı boyunca bir tur ile başlıyoruz. Moliceiro’larla kişi başı 7 avoya kırk beş dakika ila 1 saat süren bir tur yapmak mümkün. Tur sırasında Portekiz’de görmeye artık alıştığımız ama burada daha renkli olan iki, üç katlı, birbirine yapışık ve sıra sıra dizili Art Nouveau tarzı evleri görüyoruz. Tekneyi kullanan kişi neşeli anlatımı ve yüksek sesiyle zaman zaman yanından geçtiğimiz binaları anlatıyor, zaman zaman da Portekizce şarkılar söylüyor. Tekneden indikten sonra Aveiro sokaklarını gezmeye başlıyoruz.

Gördüğüm en sade katedral

Avrupa’da en çok kilise ve katedral gördüğüm ülkelerden biri olan Portekiz’de, Aveiro Katedrali ise gördüğüm en sade katedral oldu diyebilirim. Katedral 1423 yılında barok mimarisi ile bir Dominkn Manastırı olarak inşa edilmiş. İç kısmında birkaç şapel ve duvarlarında Portekiz çinisi işlemeleri bulunuyor.

Manastırdan dönüşen müze

Katedralin hemen karşısında Aveiro Müzesi yer alıyor. Burası da eskiden bir Dominik Manastırı iken, 1911’de manastır kapatıldıktan sonra müze haline getirilmiş. Müzenin içerisindeki en önemli yapılardan biri 1452-190 yılları arasında yaşamış ve 1475 yılında manastıra girip hayatının kalanı boyunca orada yaşamış Aziz Joana’nın mezarı. Aziz Joana, Aveiro’nun koruyucu azizi olarak kabul ediliyor ve her yıl mayıs ayında Aziz Joana Günü kutlanıyor. Joana’nın mermer mezarı da Portekiz çinileriyle süslü. Müzede bunun yanı sıra, binanın manastır olduğu dönemden kalma birkaç şapel, koro odaları, ve çalışma odası bulunuyor. Şapellerde Portekiz’in dört bir yanından gelmiş seramikler, heykelcikler, mücevherler sergileniyor.

Çinilerle kaplı tren İstasyonu

Aveiro sokaklarında yürürken Tren İstasyonu’nu da ziyaret ediyoruz. Burası Porto’daki meşhur Sao Bento Tren İstasyonu’nu hatırlatıyor bana. 1864 yılında inşa edilen bina merkezinde üç katlı bölümü ve her iki yanında simetrik iki katlı bölümleri ile üç kısımdan oluşuyor. Binanın dış cephesi bölgeye özgü mozaikler ve mavi çiniler (azulejos) ile süslü.

Müze duvarında özgün mozaikler

Daha önce “Casa Major Pessoa” olarak bilinen müze, Aveiro’daki Art Nouveau akımının en büyük örneğini oluşturuyor. Binanın cephesinde çiçekler ve hayvanlardan oluşan doğal motifleri, ince işçilikli desenleri ile Portekizce özgü mozaikler yer alıyor. Müze aynı zamanda Avrupa Kültür Rotası Reseau Art Nouveau ağının bir parçası.

Portekiz’e özgü tatlı atölyesi

Aveiro’da yemek yemek istediğimizde genelde deniz ürünleriyle, tatlı yemek istediğimizde ise Ovos Moles adı verilen bir yerel tatlı ile karşılaşıyoruz. Ovos Moles Türkçe’de “yumuşak yumurta” anlamına geliyor. Oficina do Doce, bu tatlının yapımının öğretildiği bir atölye ve aynı zamanda oldukça sevilen bir turistik aktivite. Yüzyıllar önce manastırdaki rahibeler giysileri birbirine yapıştırmak için kullandıkları yumurta akından artan sarıları değerlendirme yolu olarak, sarıları şekerle karıştırıp krema benzeri lezzeti olan bu tatlıyı yapmışlar. Atölyede coğrafi işaretli bu tatlının, tarihini, yapılışını ve de günümüzde servis edildiği şekliyle deniz kabuğu şekilleri verilişini öğreniyorsunuz. Atölye ücreti 2024 itibarıyla kişi başı 10 avro ve yaklaşık bir saat sürüyor.

ÇOK SEVDIĞIM COSTA NOVA

Bu yazı bilgi de vermesi gereken bir seyahat yazısı olmasaydı, ilk olarak Costa Nova’yı yazar ve uzun uzun ne kadar sevdiğimi anlatırdım. Burası Aveiro’ya yaklaşık 10 km mesafede, Atlantik Okyanusu kıyısında bir balıkçı kasabası. Costa Nova’nın kıyıları uçsuz bucaksız gibi görünen altın renginde kumlarla kaplı. Gün batımında kumların rengi daha da parlıyor, dev dalgalar, kıvrılarak kıyıya vuruyor. Dokuz kilometre uzunluğundaki sahil sadece uzun değil aynı zamanda o kadar geniş ki, kalabalıklar küçülüyor, kendimi insanlar varken bile enginin içinde yalnız gibi hissediyorum. Burası sörf yapmak, okyanusa girmek için mükemmel bir yer olarak önerilse de bence birkaç aylığına inzivaya çekilip kitap yazmak, her şeyden uzaklaşmak için ideal bir kasaba.

Sahil boyunca Costa Nova’yı ünlü yürüyüş rotası Praia da Barra’ya bağlayan 6 kilometrelik ahşap bir yürüyüş platformu da mevcut. Costa Nova sadece sahilleriyle değil, eskiden balıkçılık malzemelerini depolamak için kullanılan, günümüzde ise turistik konaklamalara açılmış renkli çizgili evleriyle ünlü. Her biri canlı renklere boyalı, enine çizgili bu evlerin en ünlüleri Jose Estevao Bulvarı üzerinde yer alıyor. Bu rengarenk evlerin bir tarafı okyanusa bir tarafı da Aveiro Lagünü’ne bakıyor. Lagünün manzaraları ayrı, okyanus ayrı güzel.

Costa Nova’da ayrıca Portekiz’in en uzun deniz feneri olan Farol da Barra mevcut. Praia da Barra plajındaki bu fenere sahilden yürüyerek rahatça ulaşılıyor. Costa Nova bence yalnızca Aveiro’ya değil, Portekiz’e geldiğinizde görmeden dönülmemesi gereken bir yer. Tüm ülkede benim en sevdiğim, en kalbimin kaldığı yerlerden biri oldu.

Aklınızda olsun

Aveiro ılıman Akdeniz iklimine sahip olması nedeniyle her mevsim ziyarete uygun. Yazın sıcaklıklar 32 derecenin üzerine pek çıkmıyor, bu nedenle okyanusa girmek gibi bir niyetiniz varsa, yüksek sezon ve kalabalık olmasını dert etmeyip yazın ziyaret edebilirsiniz. Fakat okyanusun Ege denizi olmadığını unutmamak kaydıyla. Benim yaptığım gibi sıcaklıkların 18-20 derece civarı olduğu kış günlerinde giderseniz sokaklarında sadece yerel halkın olduğu bir Aveiro sizi bekliyor.

Aveiro ve genel olarak Portekiz Avrupa’da fiyatların en uygun olduğu yerlerden biri. Uçak bileti kampanyalarını takip ederek nispeten ekonomik ve güzel bir tatil yapabilirsiniz.



#Portekiz
#Aveiro
#Gezi
#Aktüel
3 ay önce