|

Doyasıya yürüdüm

Gündüzleri gözlem yapar, geceleri yazarım. Gündüzleri yazmak çok isterim, fakat halihazırda geçinmek için çalışıyorum. Aslında iş olmasa da geceleri en ideal zaman olduğuna inanıyorum.

Merve Akbaş
04:00 - 15/10/2021 الجمعة
Güncelleme: 19:41 - 14/10/2021 الخميس
Yeni Şafak
Ümit Köksal
Ümit Köksal

Ümit Köksal’ın ilk kitabı Bakakaldığı Yerlerin Sıradanlığı Pruva etiketiyle raflardaki yerini aldı. Muhayyel, Aşkar, Ve Sanat, Olağan Hikâye, Şiar, Temmuz, Alandayız dergileri ve Edebistan.com’da öyküleri yayımlandı. Köksal kitabını eline aldığı anı şu cümlelerle anlatıyor: “Bu duyguda insan ne yapar ki dedim kendime. Cevabı buldum; doyasıya yürüdüm. Belki de bu yürümek yeni bir yolculuğun habercisi niteliğindeydi.”

İlk eseriniz yayınlandığında neler hissettiniz?

Ağız dolusu güldüm. İçimde geniş alanlar açıldığını hissettim. Kıpır kıpır neşelendim. Birkaç kez sakalımla oynadım. Bu duyguda insan ne yapar ki dedim kendime. Cevabı buldum; doyasıya yürüdüm. Belki de bu yürümek yeni bir yolculuğun habercisi niteliğindeydi. Üç beş saat sonra dostlarıma müjdeli haberi verdim. Sevinci paylaştık. Müjdeleri paylaşacak dostlarım olduğuna şükrettim. O gün bugündür heyecanım dinmedi.

Kitabınızı elinize alınca ilk olarak ne yaptınız?

Kargo işyerine geldi. Kimsenin olmadığı bir yere geçtim. Yavaş yavaş paketi açtım; kitap elimdeydi. Diyaframdaki tüm kırıntıları da kullanarak derinden bir nefes aldım. İlkbahar güneşi gibi gülümsedim. Gözlerim ışıldadı. O an kuraklaşmış duygularıma damlalar düştü. Gözümden önünden yazma sürecindeki uğraşlar, çabalar, patinajlar, uykusuzluklar, bekleyişler; özetle hatırlar şerit hâlinde geçti. Burnumun direğinde bir sızlama oldu. Kitap elimde birkaç dakika bakakaldım. Sonra sayfaları araladım. Telefonda tuttuğum güncem vardı. Karşılaştığım önemli meseleleri yazıyordum. Yıllar sonra okumak için o an ne hissettiklerimi yazdım. Bu ilkti, tazeydi, bambaşka duyguydu. Unutmak istemedim.

Kitabınızı ilk kime imzaladınız?

Öykülerimi yazdığımda saat kaç olursa olsun gönderdiğim, ilk fırsatta okuduğunu ve bana hep destek olduğunu bildiğim kıymetli dostum Sema’ya ilk kitap olduğunu belirterek imzaladım.

KONUŞMA İHTİYACI ÇEKİYORDUM

Yazmaya nasıl başladınız?

Hatırladığım ve yazmak olarak kabul ettiğim kadarıyla güncellerle diyebilirim. Konuşma ihtiyacı çekiyordum. Beni en iyi dinleyenin günce olduğunu düşündüm. Yazım karman çormandı, karışıktı, içinde kaybolduğumu fark ettim. Kimsenin bulamadığı saçaklar, kökler, açılmamış mezarlar arasında olduğumu düşünüyordum. Böylelikle içimdeki birtakım karanlık bölgeleri keşfettim. Karanlıkları bulunca, aydınlıklar da ortaya çıktı. Yazmak iyileştirdi.

Bu yüzden şimdilerde bile günce, duyusal alana kinetik kazandırdığı için diğer türlere nazaran beni daha çok etkiler. Günce olsun diye yazılanları demiyorum; kendisiyle konuşan insanların yazdığı güncelerden bahsediyorum. Bir de başkası okuyacak mı diye endişe duyulan, bazen örtük bazen apaçık; yazmanın gerginliği ve bir o kadar da kelimelere sinmiş ferahlığıyla yazılanları seviyorum.

Gece mi yazarsınız, gündüz mü?

Gündüzleri gözlem yapar, geceleri yazarım. Gündüzleri yazmak çok isterim, fakat halihazırda geçinmek için çalışıyorum. Aslında iş olmasa da geceleri en ideal zaman olduğuna inanıyorum. Belki de kışları çok sevme nedenim budur. Hele ki en uzun gecenin bir gün öncesinde doğmuşsam, daha iyi açıklanabilir.

Geceleri mekanik sesler olmaz; ufak bir kıpırtı dahî yankılanır. Kalp sesinin, bileklerindeki atışın ince dokusunu anlayabilme imkânı sunar. Etraf bu denli pirüpakken yazmak, kafandaki kargaşaları da dindiriyor. Berrak bir zihinle aktarılan kurgu ve diyaloglar oturuyor.

Defter mi, bilgisayar mı?

Deftere notlar biriktirir, kurgunun çatısını belirler, bilgisayarda yazarım. İkisinin de ayrı bir işlevi var. Teknolojinin imkânları çok iyi, nostaljik bakmamak gerekiyor. Gün içinde telefonun not defteri yazmaya kolaylık sağladığı oluyor. Ağırlığın bilgisayarda olduğunu söylemeliyim.

#Ümit Köksal
#Pruva
#Edebistan
٪d سنوات قبل