|

Ebüzziya ailesinin ya da Türk basınının hikayesi

Türk basın tarihi Zeytinburnu Kazlıçeşme Sanat Galerisi’nde açılan “Kültür ve Sanat Hayatımızda Ebüzziya Ailesi” adlı sergide üç kuşağın üzerinden anlatılıyor. Sergiyle birlikte aynı adı taşıyan hem aileyi hem de aile hakkında yazılmış yazıların yer aldığı bir kitap da hazırlandı.

Ayşe Olgun
04:00 - 15/11/2020 dimanche
Güncelleme: 01:12 - 15/11/2020 dimanche
Yeni Şafak
Türk basın tarihinde pek çok ilke imza atan Ebüzziya ailesinin üç kuşak hikayesi bir sergi ve kitapla meraklılarına sunuldu.
Türk basın tarihinde pek çok ilke imza atan Ebüzziya ailesinin üç kuşak hikayesi bir sergi ve kitapla meraklılarına sunuldu.

Türk yayıncılık tarihine ışık tutan “ Kültür Sanat Hayatımızda Ebüzziya Ailesi” başlıklı sergi Zeytinburnu Kazlıçeşme Sanat Galerisi’nde geçtiğimiz ay kapılarını açtı. Sergi üç kuşak boyunca Türk yayın dünyasında büyük emeği bulunan Ebüzziya ailesinin yayın hayatına katkısını fotoğraflar, kitaplar, belgeler, mektuplar ve takvimler eşliğinde anlatıyor. 27 Aralık tarihine kadar basın yayın tarihine meraklılar için kapıları açık. Pazartesi günü hariç her gün saat 10.00 ila 17.00 arası gezilebilir. Bilindiği gibi Türk basın ve yayın hayatımız 150 yıl kadar öncesine uzanır. Özellikle 2. Abdülhamit ve sonrası devir yayın dünyasının daha hareketli olduğu dönemdir. Yayın dünyasının gelişmesi için ilk temelleri atan isimlerden birisi Ebüzziya Tevfik Bey’dir. Matbacılık serüveni 1881’de Ebüzziya Tevfik Matbaasını kurmasıyla başlar ve üç kuşak boyunca Türk basın, yayın ve siyaset tarihine tanıklık eder. Ebüzziya ailesinin hikayesi aynı zamanda Türk basın tarihinin yakın dönemine de ayna tutar.

Küratörlüğünü Ömer Faruk Şerifoğlu’nun yaptığı Zeytinburnu Belediyesi’nin ev sahipliğinde gerçekleşen işte bu sergi de Türk basın yayın dünyasının çalkantılı dönemlerini, siyasi kavgalarını, yaşanan değişimi, yayınlar, belgeler, fotoğraflar ve mektuplar eşliğinde ele alıyor.

ÇOK YÖNLÜ BİR AİLE


Aileye soy isim olarak verilen “Ebüzziya” aslında Mehmet Tevfik’in 1876 yılında sürgün olarak gönderildiği Malta’da yazılarında kullandığı mahlasıdır. Bu mahlas daha sonra ailenin soyadı olur. Osmanlı döneminden Cumhuriyet dönemi sonrasına kadar basın yayın dünyasına damgasını vuran bu soy isim sanat dünyasına kadar uzanır. Bugünlerde Arter’de Tekekkür adlı sergisiyle dikkat çeken dünyaca ünlü sanatçımız Alev Ebüzziya da bu ailedendir. Yine sinema dünyasının genç oyuncularından Cemre Ebüzziya da aynı ailenin beşinci kuşak temsilcisidir.

Farklı alanlarda başarı göstermek aslında bir aile geleneğidir. Mesela ailenin ilk kuşak temsilcisi Ebüzziya Tevfik Bey yazar, şair, siyaset adamı, matbaacı, grafiker, ressam, reklamcı, seramikçi, halıcı, peyzaj mimarı, dekoratör, hattat, ince marangoz gibi pek çok unvanı aynı anda taşır. 2. Abdülhümid döneminde Konya’ya sürgüne gönderilen Ebüzziya Tevfik’in orada seramik yapıp, halı üstüne hat eseri çalıştığı bilinir. Bugün Dolmabahçe Sarayı’nın duvarında yer alan hatlı halı Ebüzziya Tevfik Bey tarafından o dönemde 2. Abdülhamit’e hediye edilmiştir.

Ebüzziya Tevfik kurduğu matbaa ve çıkardığı gazete ve dergiler tanınsa da basın dünyasına gençlik yıllarında yazı yazarak girer. Henüz 16 yaşında Namık Kemal ve Şinasi’yla tanışır Yeni Osmanlılar Cemiyeti’nin kurucularından olur.


AVRUPA STANDATLARINDA YAYINCILIK

Avrupa standantlarında yayıncılık anlayışını Osmanlı topraklarına getiren Ebuzziya Tevfik bir anlamda Türk yayın dünyasının çizgisini ve kalitesini de belirler. Babalarının vefatından sonra Velid ve Talha bey de babalarının mesleğini devam ettirir. Daha sonra ise torunu Ziyad Ebüzziya babası ve amcasından devraldığı matbaacılık ve yayıncılık işini sürdürür.

Sergide mektuplar, aile albümleri, soy ağacı ve özel eşyalar büyük bir titizlikle toplanmış. Matbaacılık yanında seramiğe olan ilginin de ailede üç nesil boyu devam ettiğini sergiyi gezerken görüyoruz. Mesela sergide yer alan Ziyad Ebüzziya’nin kızı Alev’e 10.yaş hediyesi olarak hazırladığı 1948 yılına ait fincan ya da Tevfik Ebüzziya’nın sürgün yıllarında seramik vazo yapan fotoğrafı, Alev Ebuzziya’ya ait seramik vazolar bu sanatın aile köklerindeki yerini de gözler önüne seriyor.

Ebüzziya Tevfik Bey’in 1881’de kurduğu, oğulları Talha ve Velid ile torunu Ziyad Ebüzziya tarafından 1949 yılına kadar sürdürülen Matbaa-i Ebüzziya ile tanınan ailenin basın yayın dünyasına yaptığı hizmetlerle ilgili ayrıntılı bilgiler ise sergiyle eş zamanlı olarak Zeytinburnu Belediyesi Kültür Yayınları arasında çıkan “Kültür Sanat Dünyamızda Ebüzziya Ailesi” adlı kitapta ayrıntılı olarak yer alıyor. Kitapta 1994 yılında vefat eden Ziyad Ebüzziya’nın ağzından ailenin ve çocukluk yıllarının anıları var. Bu yazıdan 1994 yılında aramızdan ayrılan Ziyad Ebüzziya’nin kendi çocuklarına yayın dünyasından uzak kalmalarını tembihlediğini öğreniyoruz.

Büyükbaba Ebüzziya Tevfik Bey’in hayat hikayesi ise bizi daha çok Osmanlı dönemindeki yayıncılık dünyasının çalkantılı dönemine tanık ediyor. Sultan Abdülaziz döneminde ilk önce Rodos’a sürgün edilir. Burada yine kendisi gibi Türk matbaacık tarihinde önemli bir yeri olan arkadaşı Ahmet Mithad ile birliktedirler. Af çıktıktan sonra ikisi de yayıncılık dünyasına geri döner. Abdülhamit ile hiç anlaşamaz ve fikir ayrılığına düşer ve bu defa da Konya’ya oğluyla birlikte sürgüne gider.


ÖDÜLLER ALIR

Ama bütün bu fikri çatışmalara rağmen Ebüzziya Tevfik milli ve dini değerlere bağlı kalmayı önemseyen bu hususta Japonya ve İngiliz muhafazarlığını örnek veren bir isim olarak cehalete karşı her zaman karşı cephe almıştır. Bastığı yüzlerce kitap ve derginin ötesinde kaleme aldığı 40 kadar eseri ve yüzlerce makalesi bulunur. Aynı zamanda ülkemizde telif tiyatro eseri Ecel-i Kaza’nın da yazarıdır. Ebüzziya Tevfik Bey’in en önemli eseri ise nüshaları sergide de yer alan ve Cumhuriyet’ten sonra da okurla buluşan Yeni Osmanlılar Tarihi’dir. Matbaacılık dünyasında ise bastığı titiz kaliteli baskılarıyla pek çok kez uluslararası yarışmalarda ödüller almıştır.

Yayıncılığa katkısının yanında çok büyük ve özel bir kitap koleksiyonu da bulunan Ebuzziya Tevfik’in bu önemli kütüphanesi vefatından sonra kendi gibi yayıncılığa devam eden oğullarına emanet edilmiştir. Oğlu Velid Ebüzziya 1936 yılında Hakkı Tarık Us’un çıkardığı Kitap ve Kitapçılık adlı mecmuaya verdiği bir röportajda bu önemli kütüphaneyi anlatır ve aynı zamanda Türk yayın tarihinin bugüne kadar bastığı her eserin bu özel koleksiyonda olduğu bilgisini de verir. Yine yurtdışından kitaplar getirilerek onlar da bu dev kütüphaneye eklenir. Sergiyi gezerken bu önemli kütüphanenin bugün İSAM’a bağışlandığını da öğreniyoruz.


SIKINTILI YILLAR VE MÜCADELE

Velid Ebuzziya henüz lise öğrencisiyken babası ve ağabeyi Talha’nın Konya’ya sürgün edilmesi olayını yaşar.1908 yılında sürgünden dönen ağabeyi ve babası matbaayı yeniden canlandırır. Aileye ismini veren kardeşlerden Ziyad Ebüzziya ise küçük yaşta vefat etmiştir. Fransa’da eğitimine devam eden Velid Ebüzziya bir aile geleneği olarak gazetecilik mesleğine öğrencilik yıllarında merak sarar. İstanbul’a dönünce babasının çıkardığı Tasvir-i Efkar’da çalışmaya başlar. Babalarının 1913 yılında vefatından sonra iki kardeş gazeteyi çıkarmaya, matbaacılığa devam eder. İki kardeş babalarının aksine İttihat ve Terakki’ye mesafelidir. Bu fikir ayrılığından dolayı Yunus Nadi Tasvir-i Efkar’dan ayrılır. Dünyanın ve ülkemizin en çalkantılı yıllarıdır. Savaşlar, siyasi çatışmalar, ekonomik sıkıntılar derken dönemin en çok satan Tasvir-i Efkar birkaç kere kapanır ama iki kardeş her defasında yeni bir isimle yollarına devam eder. Talha Ebüzziya’nın genç yaşta vefatından sonra Talha Ebüzziya tek başına yayıncılığa devam eder. O dönem gazete ve matbaaları basın yayın dünyasında bir okul misyonunu da yerine getirir. Milli Mücadele döneminde ise İstanbul’dan Anadolu’ya cephane taşınmasında gizlice rol alır. Ancak Milli Mücadelede aktif rol oynasa da Cumhuriyet’in kuruluşundan sonra pek çok kişi gibi yeni devletin kurulması sırasında küskünler safhındadır. Aralarındaki soğukluğa rağmen Atatürk’ün 15-20 Ekim 1927’de kürsüde okuduğu Nutuk’un Türk Teyyare Cemiyeti tarafından yaptırılan ilk lüks edisyonu Matbaa-i Ebüzziya’da basılmıştır. Kapak tasarımı, iç süslemeleri ve kufi yazılarının tamamı ise Velid Bey tarafından hazırlanmıştır. 1934 yılına kadar ise yazı hayatına ara vermiş sadece matbaacılıkla ilgilenmiştir. Yayıncılığa üçüncü kuşaktan Velid Ebuzziya’nın yeğeni Ziyad Ebüzziya devam ettirmiştir. Mehmet Akif sürgünden döndüğünde onunla yapılan son röportaj da yine bu ailenin gayretiyle yapılmıştır. Bu röportajın tanıklarından olan henüz hukuk fakültesinde öğrenci olan Ziyad Ebuzziya yıllar sonra Türk Edebiyatı dergisinde o günü kaleme alır.


Türk basın tarihinde pek çok ilke imza atan, yayıncılığın kalitesini Avrupa standartlarına taşıyan Ebüzziya Ailesi Türk matbuatının “yüz akı” olarak kayıtlara geçer. Halkın yanında milli ve manevi değerlerin gölgesinde üç kuşak boyu kalem oynatan ve yayıncılık hayatına yön veren ailenin hikayesini anlatan sergiyi gezmek için mutlaka yolunuzu Zeytinburnu’na düşürün.

#Ebüzziya Ailesi
#Zeytinburnu
#Velid Ebüzziya
il y a 3 ans