|

Ecdat emanete sahip çıkmış

Kudüs deyince aklımıza elbette Mescid-i Aksa geliyor. İlk kıblemiz ile anılan bu mübarek kentteki mescitlerin her biri tarihe tanıklık etti ve etmeye devam ediyor.

Hatice Saka
04:00 - 8/12/2019 Pazar
Güncelleme: 23:01 - 7/12/2019 Cumartesi
Yeni Şafak
İbrahim Furkan Özdemir
İbrahim Furkan Özdemir

İşte İbrahim Furkan Özdemir de Kudüs’ün mescitlerini fotoğrafladı ve “Kudüs’ün Hazineleri: Mescitler” adıyla kitaplaştırdı. Şimdi Yunus Emre Enstitüsü’n Beyrut Türk Kültür Merkezi Müdürü olan Özdemir, bu çalışmayı Kudüs’te görev yaptığı sırada tamamlamış. Özdemir, “Kudüs’te görev yapmanın/hizmet etmenin sorumluluğu ile Mescid-i Aksa’nın içindeki ve Kadim Şehrin dışındaki tarihi mescitleri de içine almak suretiyle matbu olarak başkalarının da istifade edebileceği düşüncesiyle kitap fikri ortaya çıktı.” şeklinde konuşuyor.

İlk kıblemiz Mescid-i Aksa’nın kenti Kudüs’teki mescitlerin sadece fotoğraflarını çekmekle ile kalmadınız. Aynı zamanda bilgilerini de aktardınız. Üç yıl boyunca çektiğiniz fotoğrafları kitaplaştırma fikri nasıl ortaya çıktı?

Mescid-i Aksa’nın da içinde bulunduğu Kudüs Eski Şehirdeki Hâlidiyye Sokağı’nda bulunan evimden, gerek Aksa’ya gerekse işe giderken Mescid-i Aksa’ya çok yakın mesafede küçük mescitler olduğunu fark ettim. Mescid-i Aksa varken bu mescitlerin neden var olduğu Aksa gibi büyük bir külliye varken yerine bu mescitlere neden gidilebileceği, sorularına yanıt aramak için bu mescitleri ziyaret etmeye başladım.Önce yalnız ziyaretler yaptım, akabinde Kudüslü rehber ve tarihçilerle gezme imkânı buldum. İlk etapta fotoğraflarla Kudüs Eski Şehrin mescitleri Mecra’da yayınlandı. Kudüs’te görev yapmanın/hizmet etmenin sorumluluğu ile Mescid-i Aksa’nın içindeki ve Kadim Şehrin dışındaki tarihi mescitleri de içine almak suretiyle matbu olarak başkalarının da istifade edebileceği düşüncesiyle kitap fikri ortaya çıktı.


KUDÜS’Ü ZİYARET EDİN


Daha öncesinde Kudüs’ün mimarisi ve mescitleri hakkında bildikleriniz ve orada gördükleriniz arasında ne gibi farklar buldunuz?

Açık konuşmam gerekirse Kudüs’le alakalı bildiklerim güncel olaylar ve siyasetle alakalıydı. Okuduğumuz, bildiğimiz konuların karşılığının da aslında daha farklı olduğu sahada müşahede ettim. Mevcut siyasetini ve tarihini de maalesef Kudüs’e hiç gitmemiş büyüklerimizden dinlediğimizi üzüntüyle belirtmek isterim. Üzüntüm, Filistin meselesini gündemde tutmak için çaba gösteren büyüklerimizin gayretleri çok önemli olmasına rağmen Kudüs’ü, Mescid-i Aksa’yı ziyaret etme imkânları varken, bunu yapmamaları. Aslında Türkiye’de haberlerde seyrettiğimiz Kudüs’te yaşanan olaylar ve baskı hep var. Belli bir dönemden sonra bu baskılı ortama alışıyorsunuz. Bunlardan biraz sıyrılıp yaşadığım dönemde de “Taşa” bakışımın değiştiğini fark etmemle Kudüs’ün mescitlerine, kapılarına ve sebillerine ilgimin artmasıyla derinleşmeye çalıştığım bir süreç bu. Hala Kudüs’ü anlamaya, öğrenmeye devam ediyorum.

HAREM-İ ŞERİF’İN HÜRMETİ ÇİĞNENİYOR


Hz. Ömer’den bu yana Kudüs’ü elinde bulunduran güçler hep değişmiş. Sizin fotoğrafladığınız 58 kadim mescitte en çok hangi medeniyetin izi var ve bunun yansımalarını açıklar mısınız?

Komutan Selahaddin Eyyubi Kudüs’ü fethettikten sonra başta mescitler olmak üzere Kudüs’ü tekrardan eski haline getirmek için tüm imkânlarını kullanmıştır. Mescid-i Aksa’yı merkeze aldığımızda Aksa’nın tüm kapılarının hemen bitişiğinde Memlûkler zamanında inşa edilmiş 20’den fazla medrese görürsünüz. Aynı şekilde Kıble mescidinin iç kubbesine baktığımızda birçok farklı İslami döneme ait hat ve nakışları görmeniz mümkündür. Aynı durum tüm Kudüs için de geçerlidir. Osmanlı çoğu mescidin tamir ve restorasyonunu yapmıştır. Ecdat emanetlere sahip çıkmış mevcut olanın üstüne yeni eserler inşa etmiştir. Osmanlının Kudüs’teki ilk yıllarında ciddi bir su sıkıntısı yaşanmıştır. Su sıkıntısını çözmüş, sebiller yaptırmıştır. Mescid-i Aksa başta olmak üzere, Eski Şehri çevreleyen surların tamir, bakım ve onarımını yapmıştır. Dolayısıyla, Mescid-i Aksa’ya ve diğer mescitlere bakarken İslami eserleri özel olarak bir dönem üzerinden okumamanın daha anlamlı olduğunu düşünmüyorum. Bir döneme indirgemek yerine “Kudüs’e herkes sahip çıkmış ve katkı sağlamıştır” ifadesinin daha önemli olduğu kanaatindeyim.

Yahudi yerleşimcilerin mescitler üzerindeki yıkıcı etkilerinden gözlemlediklerinizi paylaşabilir misiniz?

Sadece mescitler değil Filistinli ailelerin evleri ve işyerleri yok edilerek, Yahudileştiriyor. Dün geçtiğiniz Filistinli bir ailenin evinin önünden, bugün geçerken aynı evde İsrail bayrakları asılı olduğunu görebiliyorsunuz.. Kutsal mekânları geçtim, Filistinli hayvanlar, ağaçlar işgal ediliyor. 1967 yılından günümüze, İsrail’in başta Mağaribe mahallesinde bulunan mescitlerden bir kısmının restorasyonunun yapılmasına ve ibadete açılmasına izin vermemektedir. Silvân ve Şeyh Cerrah mahallerinde bulunan mescitlere de zaman zaman tacizlerde bulunmaktadırlar. Bugün Mescid-i Aksa’ya radikal Yahudi yerleşimciler düzenli olarak baskın düzenlemektedirler. Filistinliler “Baskın” ifadesini kullanmalarının sebebi ise, Aksa’nın idaresinin bulunduğu Ürdün Vakıflar İdaresi’nden izin alınmaksızın Mağaribe Kapısı’ndan polis eşliğinde girmeleri ve cemaati provoke etmeleridir. Yahudiler 2.intifadanın öncesine kadar turistlik olarak Aksa’ya giriyorlardı. Hatta şu an mescitlerin içerisine girmeleri yasak olmasına karşın, o dönem iç kısımlarına dahi tesettürlü bir şekilde giriyorlardı. Bugün ise gerek Hristiyanlar gerekse Yahudiler Mescidi Aksa’nın avlusunda Harem-i Şerif’in hürmetini çiğnemekte ve ahlaksız davranışlar içerisinde bulunmaktadırlar. Kudüs’e geldiğim ilk dönemlerde Yahudiler Aksa’ya sadece sabah baskın yapıyorlardı. Bir müddet sonra öğlende baskın yapmaya başladılar. Yakın zamanda aynı Halilurrahman Mescidi’nde olduğu gibi bir oldu-bitti ile bir sabah uyanacağız ve Kubbet’us-Sahra’nın bulunduğu alanda belli vakitlerde Yahudiler ibadet ediyorlar olacaklar

Lübnan’ın mescitleri üzerine çalışıyorum

  • Kudüs’ten sonra şimdi Yunus Emre Enstitüsü Beyrut Türk Kültür Merkezi Müdürü olarak görev yapıyorsunuz. Beyrut ile ilgili bir fotoğraf çalışma planınız var mı? Filistin ile alakalı biriktirdiğim hikâyeleri bir dönem daha farklı mecralarda imkânım ölçüsünde yazmaya devam edeceğim. Daha önce Mescid-i Aksa’nın ve Kudüs’ün Surları kapılarını hakkında Mecra’da yazmıştım. Nasip olursa bu çalışmayı da matbu olarak kadim fotoğraflarla birlikte Kudüs’ün Hazineleri “Kapılar” isminde bir kitapta toplama düşüncesindeyim. Beyrut, Sayda ve Trablus şehirleri başta olmak üzeri Lübnan’ın tüm şehirlerinde bulunan mescitleri ziyaret edip, fotoğraflamaya devam ediyorum. Nasip olursa sadece Beyrut değil, Lübnan’ın tüm kadim mescitlerini kapsayan bir çalışma olacak inşallah.
#Kudüs
#İbrahim Furkan Özdemir
#Osmanlı Devleti
#Lübnan
4 yıl önce