|

Elimde ölen çocukları unutamam

Mısırlı beyin cerrahı Ömer İbrahim , 2014 yılından bu yana Suriye’deki meydan hastanelerinde çalışıyor. Son günlerde İdlip’te hava saldırlarının altında hastalarına bkamaya çalışıyor. Şimdi bombalanan hastanelerini yeraltını taşımışlar ve hiçbir can güvenlikleri yok. Savaşta doktor olmanın çok sarsıcı olduğunu dile getiren doktoru ne ölüm korkusu ne de uykusuzluk etkiliyor. En çok gözlerinin önünde can veren ve kurtaramadığı çocuklara üzüldüğünü söylüyor.

Hatice Saka
04:00 - 16/06/2019 Pazar
Güncelleme: 15:11 - 15/06/2019 Cumartesi
Yeni Şafak
​Elimde  ölen  çocukları  unutamam
​Elimde ölen çocukları unutamam

Sekiz yıldan bu yana süren acımasız savaşta en büyük darbeyi hastaneler alıyor. 2011 yılından günümüze yaklaşık 350 Suriye sağlık tesisine 566 saldırı düzenlendi ve 890’dan fazla sağlık personeli öldürüldü. Sadece nisan ayının sonlarından bu yana 19.tıbbi tesis olan İdlib’deki Tarmala Doğum ve Çocuk Hastanesini yok oldu. Bu konuda uluslararası güçler tamamen sessiz kalmayı sürdüyor. Savaşın en büyük kahramanları ise doktorlar. Mısırlı beyin cerrahı Ömer İbrahim, Suriye’nin İdlib kentinde devam eden bombardımanın altında, yaralıları bir yeraltı hastanesinde tedavi eden gerçek bir kahraman. Gece gündüz süren hava saldırılarının gölgesinde ameliyatlar gerçekleştiriyor. Günde yaklaşık 50 hastaya bakıyor. 2014 yılından beri Suriye’deki meydan hastanelerinde çalışıyor. Bu kararı vermesinde ise özgürlük ve adalet isteyen insanların katledilmesi ve Suriye’deki hastanelerde beyin cerrahının olmaması etkili olmuş. Halep’te uzun yıllar çalışan doktor Ömer, şimdi çatışmaların en yoğun olduğu İdlib’te bir yeraltı hastanesinde çalışmayı sürdürüyor. En çok yaralı çocuklar etkilendiğini dile getiren doktor Ömer İdlib’te beyin ameliyatı yaptığı küçük kızı hiç aklından çıkaramadığını söylüyor.


Suriye’ye gitmeye nasıl karar verdiniz ?

2014 yılının başında Suriye’ye gitmeye karar verdim. Çünkü mesleğimi büyük bir tutkuyla yapıyorum. Orada özgürlük ve adalet isteyen halka yardım etmem gerektiğini düşündüm. Diğer yandan Doğu Halep’te beyin cerrahı olmadığını öğrendim. Masum insanlara yardım için Suriye’ye gittim. Syrian American Medical Society (SAMS) ile çalışmalarımı yürütüyorum.

Halep’ten ayrıldınız. Şimdi neredeseniz ?

Halep’t iken mahalleler, pazarlar, okullar ve hastaneler her gün bombalanıyordu. Doğu Halep’teki savaşta birçok hastane yıkıldı. Bir yeraltı kiliniğinde çalışıyordum. Şimdi İdlib’in güneyinde yer alan tek hastanede görev yapıyorum. Bombalama korkusuyla hastaları mahzene taşıdık.

Çalıştığınız yeraltı hastanesinde son durum nasıl ?

İdlib’in güneyinde sürekli bombardıman var. On binlerce kişi yerinden oldu. Hastaneler ve sivil savunma merkezleri bombardıman altında olduğu için çalışma koşulları gerçekten çok zor. Her gün en az 50 yaralı geliyor. Çok ciddi vakalara müdahale ediyoruz. Bab el-Hava kapalı olduğu için kritik hastaları Türkiye’ye gönderemiyoruz.

Sizi özellikle etkileyen durumlar var mı?

Ciddi beyin yaralanmalarıyla gelen çocuklar beni etkiliyor. Bu şekilde yüzlerce beyin hasarı olan çocuk gördüm. Çoğunun hayatı ellerimden kayıp gidiyor. Onları görmek ve kurtaramamak beni derinden sarsıyor.

Uykusuzluk büyük problem
Günlük programınızı nasıl yapıyorsunuz ?

Haftada dört ya da beş günlük döngüler halinde çalışıyorum. Sabah 4’te uyuyorum ve saat 9 gibi kalkıyorum. Fakat bunun dışında her an acil hastalar gelebilir. Bu yüzden düzenli uyuyamıyorum ve bu en büyük problemim.


Peki bu koşullar altında hastalara müdahale ederken neler hissediyorsunuz ?

İşime ve hastalarıma konsantre olduğumda sakin kalmayı başarıyorum. Hastalar ve aileleri korku içinde size geliyorlar. Karşılarında endişeli bir doktor görmemeliler.

Hastaları ve ailelerini nasıl sakinleştiriyorsunuz?

Sadece doğruyu söylüyoruz. Ayrıntıları açıklamak için zamanınız yok. Onlar da sadece yakınlarının ‘ölecek mi yoksa hayatta mı kalacak’ Bunu bilmek istiyor. Çok kötü olaylar yaşadıkları için genelde hepsi çok sabırlı ve durumu kabul ediyorlar. Hastaları hayatta tutmak için elimizden gelenin en iyisini yaptığımızı görüyorlar.

Asla
pişman
olmadım
Siz korkmuyor musunuz ?

En büyük korkum hastanelerin hedef alınması. Alabileceğimiz tek önlem ise çalıştığımız hastaneyi bodrum katına taşımak oluyor.

Hiç pişman olduğunuz zamanlar oldu mu?

Asla pişmanlık duymadım. Mesleğimi büyük bir tutkuyla yapıyorum ve bana ilham veriyor.

Bir aile kurabildiniz mi ?

Halep’te doktorluk yaptığım dönemde nişanlanmıştım. Ancak nişanlım bir bombalamada şehit oldu. Maalesef bir aile kuramadım ve ülkeme de dönemiyorum.

Suriye’den ayrılmayı düşünüyor musunuz ?

Evet. Fakat Türkiye’ye sığınma başvurusunda bulunmak zorundayım. Şu anda sınır kapalı olduğu için bunu yapamıyorum.


Küçük
Fatma’nın gülüşü
yeter
Aklınızdan hiç çıkmayan bir hastanız var mı ?

Halep’te iken çalıştığım hastaneye 6 aylık Fatma isimli bir bebek gelmişti. Kafasından yaralanmıştı ve durumu çok ağırdı. Ona müdahale ederken hiç ümidim yoktu. Ancak ameliyat başarılı geçti. Birkaç gün sonra annesinin kucağında biberonundan sütünü içtiğini gördüğümde tarifi imkansız bir mutluluk yaşadım. Onun gülümsemesi bütün uykusuzluk ve yorgunluğa değmişti. Küçük Fatma daha sonra sağlığına ve taburcu oldu.

#idlib
5 yıl önce