|

Emperyalizme volkan gibi patlayan şiir

Yan yana adalarda Endonezya ve Malezya sağlam klasik şiirden, çağdaş ve modern bir şiire gitmeyi başarmışlardır. Türkiye, Suriye, Mısır, Irak, İran, Pakistan’daki gibi şiir capcanlıdır. Malezya şiirinde Lâtif Muhiddin, Muhammed H. Salleh, Usman Awana, Zurinah Hassan, Kemala, Vahab Ali, Ömer M. Nur ve niceleri şiir varlığını temsil etmektedirler.

Yeni Şafak
04:00 - 9/01/2019 Çarşamba
Güncelleme: 10:04 - 9/01/2019 Çarşamba
Yeni Şafak
​Emperyalizme volkan gibi patlayan şiir
​Emperyalizme volkan gibi patlayan şiir
KAMİL EŞFAK BERKİ

Bir zamanlar Doğu Felemenk Hint Adaları olarak anılan Endonezya’da eskiye dayanan bir edebiyat var. Eski edebiyat tek bir ulusal dille oluşmamış; Java, Sandanez ve Minenkabu lehçeleri bu oluşumda yerini almıştır. Yaklaşık olarak iki yüz bölgesel dilin bahasa (ulusal dil) ya da akraba olduğu açıkça bellidir. Yoksa günümüz Endonezyasında ulusal ortak dil olarak yalnızca bahasa Endonezyacanın geçerli oluşu izah edilemezdi. Diyelim, Javaca konuşan biri, Minankabuyla konuşan birisiyle anlaşamazdı. Bunlar şive farklılıkları olmaktan çok, birbirinden ayrı lisanlardır. (Malayo-Polinezyan dil grubundan çıkan diller, Tayvan’da konuşulan dil; Filipin adaları, Hawaii ve Madagaskar’a uzanan çizgi üzerinde rastlanan dil ve lehçeler de diğerleridir.)
KLASİK ENDONEZYA EDEBİYATINDAN AYRILIK NOKTALARI

Yeni Endonezya Edebiyatı, şaşırtıcı bir hızla oluşmuştur. Burada, bu yeni dil ve doğuşu, edebiyatın durumu hakkında birkaç söz: Yeni edebiyatın en eski dönemlerden beri, klasik Endonezya edebiyatından “ayrılık” noktalarını, aldığı etkileri, kurulan yeni geleneğin ilerleyişinde net bir kaynak olan “Batıdan gelen” etkileri saptamaya çalışacağız. Böylece Endonezya’da çağdaş şiirin ana yolları ve erişilen sınırlar belirtilmiş olacaktır.

Yeni Endonezya dili önceleri çok az Endonezyalı için ana dil olmuşsa da, bu dilin yerel dillerle yakınlığı, ulusal amaç ve hedefin net ve yoğun oluşunun da buna katılması, dilin taşıdığı öz pırıltısı ve inanılmaz derecede çok lehçeye sahip halkın, deneylerden geçe geçe bağışıklık kazanması, canlı edebiyat ortamı Dilin birden doğuvermesini getirmiştir. Emir Hamza’nın büyüleyici Yalnızlık Şarkıları 1937’de ortaya çıkmış, aynı senenin Kasımında da Yeni Yazar Dergisinin yayınları arasında kitap halinde okuyucuya ulaşmıştır.

AÇE DEVLETİ VE MALAY EDEBİYATI

Dil Malezya’dan gelir, edebiyat değil. Malayca, bir Endonezya adası olan Sumatra’dan çıkmıştır. Asıl Malaya bölgesinden değil. Malezya’da dört milyon Malezyalı vardır, buna karşılık bütün Endonezya’da yüz milyonu aşkın insan yaşamaktadır. Çağdaş Endonezya nazmının ender Malezyalı ilklerinden biri Hamza Fansuri olup, 16 ve 17. yüzyıllarda yaşamış metafizikçi bir şairdir. Aynı döneme rastlayan Açe Devleti’nin yükselme döneminde sultanlar, Malay Edebiyatı’nın gelişmesinde önemli bir rol oynadılar.

Sutan Takdir Alişahbana, Emir Hamza ve Armin Pane, 1933’te Yeni Yazar’ı kurduklarında yeni sulara açılan ortaklaşa bir güçtüler. O dönemde, salt yeni ulusal dille yazılmış ve işlevini yalnızca Endonezya yaşam ve edebiyatına adamış bir yayın yoktu. Salt Endonezyalılar tarafından yürütülen –Aslında bu durum bir sürpriz değildir- bir yayın faaliyeti olmamıştır. 72 milyon insan yaşayan ve sadece 304 lise mezununa sahip Endonezyada, Yeni Yazar’ın satışının az oluşu önemli değildi. Romantik, insancıl şiirlerin, hikâyelerin, düşünce yazılarının bir volkan gibi patlayışıyla; Hollanda’nın bir türlü görmek istemediği, gerçekte, daha ayırıcı nitelikteki kültürel sorunlarını aydınlar arasında tartışma alanına getirişiyle Yeni Yazar, bir edebiyat dirilişine ebelik ediyordu. Yeni Yazar’ın ne derecede tamamlayıcı bir rol oynadığı, kesin sınırlayıcı kurallar koymuş bir sömürge yönetiminin “statik kollektivizm”iyle adeta beyni yıkanmış, kolay yoldan tatmin edilmiş, Batı teknik ve teorilerinin günden güne işgal ettiği günübirlik hayata karşı direnen; halk sağlığı, tıp ve fizik bilimi alanlarında görülen parlak başarılarla ve güzel sanatlar alanında sayısı hiç de azımsanamayacak üslup anlayışlarının sahibi bir halkın eğitiminde ne derece tamamlayıcı bir rol oynadığı incelenebilir. Sutan Takdir Alişahbana’nın görüşüne kulak vererek: “Bu entelektüeller için aziz gelenek kuralları anne babalarıyla aynı anlamı ifade etmiyordu. Bu entelektüeller, geleneksel değerlerini, klasik fikirleri ve yöntemleri eleştirmişler, böylece yeni edebiyat ortamına, bakış açıları geniş olarak girmişlerdir.”

ULUSAL BİLİNÇLENME HAREKETİ

Japon istilâsı ve ardından yönetimi Endonezyada politik ve edebi sürece hız katmıştır. Hollanda’nın baskısı ve ülkedeki bağnaz Batıcı yönetim taraftarlarının tutumları, Japonların Ulusal Bilinçlenme Hareketini sınırlar içine almasını kolaylaştırmıştır. Edebiyat 1942’den 1945’e kadar bir yeraltı edebiyatıdır. Hareket kısıtlandıysa da gizli planda yürüdü. Savaştan önce de çok yayılıcı bir fenomen halini aldı. Küçük gruplar oluşturdu halk. Şiirler ve diğer dallardaki ürünler yazmalar halinde elden ele dolaştı. Doğan yeni nesil bir bütün halinde 45 Kuşağı olarak anılmaya başladı. “Yeni Yazar kuşağı ile savaş sonrası kuşak arasındaki farklılık aralığı, (salt) retoriğe yaslanmada kapanır. Yeni Yazar grubunun milliyetçiliği, yeni doğmuş ve çokluk gül pembesi bardaklar ve abartılmış kelimeler içinden gözlenen bir şeydi. Savaş sonrası kuşağının baş sloganı ise, “Herşey tüm yeni” idi.”

Yan yana adalarda Endonezya ve Malezya sağlam klasik şiirden, çağdaş ve modern bir şiire gitmeyi başarmışlardır. Türkiye, Suriye, Mısır, Irak, İran, Pakistan’daki gibi şiir capcanlıdır.

Malezya şiirinde Lâtif Muhiddin, Muhammed H. Salleh, Usman Awana, Zurinah Hassan, Kemala, Suhaimi H. Muhammed, Kassim Ahmed, Ecmel M. Razak, Cecile Rajendra, Vahab Ali, Ömer M. Nur ve niceleri Şiir varlığını temsil etmektedirler.

Belki birden şaşırtıcı olacak, Kazakistan’da lirik şair Olcas Süleymanov, kalemimizin ucunda. Lâtif ile Olcas birbirlerini öyle andırıyorlar ki... Endonezya ile Malezya şiiri antolojilerinin yayın hazırlıklarını sürdürdüğümüzü paylaşmak isterim.

#endonezya
#kitap
5 yıl önce