|

Evsiz çocukların şarkısı

Selahattin Yusuf’un son romanı Eve Dönemezsin, Turkuvaz Kitap’dan çıktı. Çocuk kahramanımızın köydeki yaşamını anlatan kitap, konusundan çok anlatım biçimi ile fark yaratıyor. Şiirsel bir masalın içine giren okur, bazen hüzünle bazen tebessümle kendi çocukluğuna selam gönderiyor.

Arzu Şahin
04:00 - 15/02/2021 Pazartesi
Güncelleme: 11:51 - 15/02/2021 Pazartesi
Yeni Şafak
Eve Dönemezsin Selahattin Yusuf Turkuvaz Kitap Kasım 2020 256 Sayfa
Eve Dönemezsin Selahattin Yusuf Turkuvaz Kitap Kasım 2020 256 Sayfa

Eve Dönemezsin, bir çocukluk masalı. Karadeniz’in bir köyünde tekinsiz doğanın ve insanların içinde kendini arayan isimsiz bir kahramanın fırtınalı içi dünyasını şiirsel bir dille aktaran bir masal bu. Ev dediğimiz bizi koruyan ve güvende olduğumuzu hissettiren yapının aslında pek çok manasının olduğunu hatırlatan bir masal. Selahattin Yusuf’un kaleme aldığı romanda ev, başımızın üzerindeki çatı olmaktan çıkıp bambaşka anlamlara geliyor. Evin en dokunaklı karşılığı ise “anne” oluveriyor.

13 yaşındaki bir çocuğun aşkla, ölümle ve yazarlık hayalleriyle imtihanını okurken hem ağlamaklı oluyor hem de tebessüm ediyorsunuz. 12 Eylül’ün bir dağ köyüne kadar uzanan etkileri ise ortak kaderin bir yansıması olarak fonda boy gösteriyor. Kara önlüğe, ekmek arası helvaya, okumaya hasret bu isimsiz çocuk, okuldan alınıp mısır tarlalarına, bağa, bahçeye sürülüyor önce. İlkokulun jandarma gölgesinde zorunlu olması onun yüzünü kopartıldığı hayallerine yeniden çeviriyor. Bu sefer onca yoksulluğun ve yarım kalmışlığın içinde ilk aşkın gelip o çocuk kalbini ele geçirdiği tarifsiz duygular baş gösteriyor. Aşkın adı Selvi oluyor. Koşturmanın, emek vermenin, boyundan büyük işlere kalkışmanın adı olan Selvi, kahramanımızın yüreğinde boy verdikçe veriyor.

KESE KAĞITLARIYLA BAŞLAYAN OKUMA AŞKI

Ömer Seyfettin ve Kemalettin Tuğcu hayranı olan çocuk okuduğu o kitaplardan birinin içine düşmüşçesine annesini kaybediyor ve asıl hikaye o zaman başlıyor. Annesinin gülen yüzünü naylonlara sarıp göğsünde muska olarak taşıyor çocuk. Yaylaya çıkan katarın ortasında o fotoğrafı defalarca çıkarıp ağlıyor ve onun gözyaşları şiir olup akıyor. “Diyorum kendime; eve dönemezsin. Katlan buna – ellerinin arasındadır şimdi ev. Ama olsun, esirgemez anne bakışı son bir teselliyi. Görmeyi bırakmış gözleri sürdürür bakmayı hala. Müzik sussa da sessizlik onu biraz daha sürdürür...”

Bu cümlelerin bana hatırlattığı şey İsmet Özel’in “Eve dön! Şarkıya dön! Kalbine dön!” dizeleri oluyor. Annesini yani evini kaybetmiş, şarkısı susmuş bu çocuğun kalbine dönmekten başka çaresi kalmıyor. O da öyle yapıyor. Tutunacak son dalı olan Selvi’ye yazdığı mektuplarla hem hayata hem hayallerine tutunuyor.

EV NERESİDİR?

Yıllar sonra yazar olduğunu hayal ettiğim çocuk için evin artık, köyle şehir arasında değişen hayatının kenarından baktığında ortaya saçılan naftalin kokulu anıları, ilk aşkın uzaklarda kalmış coşkusu ve göğsünde taşıdığı öksüzlüğü olduğunu tahmin etmek hiç de zor gelmiyor.

Bulundukları evlere ve hayatlara sığamayıp köylerden kentlere hayallerinin peşinde koşanların Eve Dönemezsin’de kendilerinden çok şey bulacaklarına eminim. O isimsiz çocukların şarkısı bu romanda ses bulmuş. Şiirle yoğrulmuş, gerçekle çarpışmış, az gidip uz gidip dağları tepeleri aşarak bugüne ulaşmış bir şarkı bu. Nakaratını ezbere bildiğimiz, sözlerini belki unuttuğumuz ama mırıldandığımızda hala huzur veren o güzel ve eski şarkı.

#Selahattin Yusuf
#Eve Dönemezsin
#Çocuk
3 yıl önce