|

Fotoğraflarının izdüşümleri romana dönüşüyor

Genç yazar Adem Dönmez, Timaş Genç Roman ödülünü Fantastik roman dalında aldı. Bir gezgin olan Dönmez, çektiği fotoğrafların iç dünyasında oluşan görüntülerini romanına yansıttığını söylüyor.

Emeti Saruhan
00:00 - 20/11/2011 Pazar
Güncelleme: 21:34 - 19/11/2011 Cumartesi
Yeni Şafak
Fotoğraflarının izdüşümleri romana dönüşüyor
Fotoğraflarının izdüşümleri romana dönüşüyor

2012 yılında 30. yılını kutlayacak olan Timaş Yayın Grubu gençlik edebiyatına katkıda bulunmak, gençlere özel yazılmış olan eserlerin sayısını arttırmak ve bu alanda kalem oynatanların seslerini duyurmalarına fırsat vermek amacıyla Genç Timaş Roman Yarışması'nı başlattı. 225 eser arasından, ödül alan Aysel Gürmen'in romantik türündeki 'Gençlik Zamanı' kitabı 1., Adem Dönmez'in fantastik türündeki 'Hayal ya da Gerçek' romanı 2., Ercan Harmancı'nın ironik türündeki 'Her Şey Sınav İçin mi' kitabı 3. seçildi. Genç yazarların kitapları 2012 yılında basılacak.

EDEBİYAT YÜZÜNDEN OKULU 8 YILDA BİTİRDİM

Fantastik Roman dalında ödül alan Adem Dönmez, edebiyatla ilkokul sıralarındayken haşır neşir olmuş. Safranbolu'da bu merakını olabildiğince doyurmaya çalışan Dönmez, edebiyat için üniversiteyi İstanbul'da okumayı seçmiş. Dönmez, "Çalışkan bir öğrenciydim. Bu nedenle edebiyata ilgim olduğu halde, fen alanına yönlendirildim ve Kimya Mühendisliği okudum. Eğitim sistemimizin azizliği diyelim. Ancak özellikle İstanbul'u istedim ki burada kendime bir edebiyat çevresi edinebileyim. Sanırım bunu da başardım çünkü üniversiteyi 7-8 yılda ancak bitirebildim" diyor. Dergah ve Hece dergilerinde yazıları yayınlanan Dönmez'in arkadaşları ile sadece 2 sayı süren bir edebiyat dergisi deneyimi olmuş. "Yol Düşleri". Sonra da yılmamışlar ve "30. Harf" dergisini çıkarmaya başlamışlar. 30. Harf, Dönmez ve arkadaşları için önemli bir deneyim olmuş; "Amacımız biraz daha üst konsept oluşturmaktı. Filistin'de öldürülen aktivist Rachel Corrie'nin ailesine ulaştık ve görüştük. Öldürüldüğü günü Dünya Vicdan günü olarak ilan etmeye çalıştık. 1000 kişilik katılım sağladığımız programlar gerçekleştirdik. 6. Sayıdan sonra biraz ara verdik ama bu dergi bizim önümüzü açtı. Tanınmamıza vesile oldu." diyor.

FOTOĞRAFLAR HİKAYEYE DÜŞÜYOR

Adem Dönmez, aynı zamanda bir gezgin. Zaten bu gezgin ruhu, yazma arzusuyla birleşip metinlere dökülüyor. Dönmez, "Gezginlik insanı farklı bir ruh haline sürüklüyor. Hep aynı ortamda aynı işleri yapıyorsanız bir süre sonra düşünceleriniz bile aynılaşıyor. Monotonlaşıyorsunuz. Gezginlikse bunu değiştiriyor, ezber bozuyor." diyor. Aynı zamanda fotoğraf da çeken Dönmez, daha sonra bu fotoğrafların hikayeleri ve romanında nasıl yer aldığını da şöyle anlatıyor: "Gezdiğim her yerde insanların portre fotoğraflarını, şehir fotoğraflarını, manzaraları çekiyorum. Sonra belli zamanlarda o fotoğrafları elime alıp, hayal ediyorum. Bu fotoğraf karelerinin benim iç dünyamda oluşturdukları görüntüleri hikayelerime yansıtıyorum. Bu da hem hayali hem de gerçeği bir araya getirmiş oluyor." diyor. Avrupa'ya yaptığı seyahatleri pek önemli saymıyor Dönmez, ama sırt çantasını alıp, otostopla, trenle, uçakla, İran, Pakistan, Hindistan ve Nepal'e yaptığı 80 günlük gezi onda derin izler bırakmış. Yol boyunca tuttuğu günlükleri dönünce hikayelerle birleştirerek, "Sınır tanımaz gezginin günlüğü" adı altında Carpe Diem Yayınları'ndan basmış. Yani hayal ya da Gerçek ilk romanı ama ilk kitabı değil.

ARKADAŞIM HALA GEZİYOR, BEN YAZIYORUM

Adem Dönmez Doğu'ya yaptığı seyahatten çok etkilendiğini söylüyor. "İran yanı başımızda hep birilerinden duymuştum. "Tehlikeli, orada fotoğraf çekemezsin. Başına iş açılır" demişlerdi. Ama çok farklı bir ortam buldum. Otelde kalmamıza bile izin vermediler. Müslüman kardeş olarak hep evlerde misafir ettiler. Pakistan Afganistan sınırında yaşananları görmek, yaşamak ayrı bir şey. İnsanlar çok farklı, sürekli elektrikler kesiliyor, bilgisayar sistemleri çok eski. Hindistan zaten başlı başına bir dünya. Yüze yakın farklı inançtan insan bir arada. Resmi paraların üstünde 30 ayrı para birimi yazıyor. Şehir değişince her şey değişiyor. 1,5 ayda çok az kısmını görebildik. Çünkü gördüğünüz her şey farklı ve turistik gezi kültürünün dışında olunca Hindistan'da çok uzun bir zaman geçirmek gerekiyor. Sonra Nepal'e geçip Everestlerin eteklerinde kaldık. Dönünce bir süre kendimi toparlayamadım. Suriye gibi ufak geziler yaptım. Birlikte yola çıktığım arkadaşım şimdi Amerika Kıtası'nı geziyor. Bense yazıyorum."

Romanının en çok kurgusunda zorlandığını söyleyen Adem Dönmez, "Doğu'ya gittiğim geziden bir romanın içine girdiğimi fark ettim ama o zaman kimseye söyleyemedim. Bazı metinlerini yazdım ve paylaştım. Beğenilince daha da fazla üzerinde durdum ve güzel bir metin çıktı." diyor. Rus romancıların tasvirlerini defalarca okuyan Dönmez, günümüz romancılarından da Orhan Pamuk'u seviyor. "Yolun başındayım, öğreneceğim çok şey var" diyen Adem Dönmez Dostoyesvki'nin Ecinniler'i gibi bir kitap yazmak istiyor. "Dostoyevski'nin, siyasi gibi görünen, hatta herkesin bulunduğu dönemde geçtiğini sandığı bu romanının kurgusu tamamıyla hayal ürünü. Çok fazla açık kapı bırakıyor ve her okuyan kendisine göre bir yorum yapıyor. Benim isteğim de o. Günlük hayattan farklı enstantanelerin yer aldığı, bir anı bırakabilecek romanlar kurgulamaya çalışıyorum." diyor.

Sorgulama ürünü

Adem Dönmez'in ilk romanı Hayal ya da Gerçek'in konusu şöyle: "İlkokulun ilk gününden beri yaşıtlarından hep bir gömlek üstün olan bir gencin, üniversite yıllarında çevresindekilerle olan iletişimi kopar. Etrafındaki insanların aslında ondan hoşlanmamalarına karşın yapmacık tavırlarla arkadaş gibi görünmeye çalıştıklarını farketmesiyle birlikte yaşadığı travma onu tüm değer yargılarını sorgulamaya iter. Böylece farklı bir yolculuk başlar. Nereden geldiği belli olmayan mektuplar, gerçekler ve yazılanlar zaman ilerledikçe birbiri içinde yoğurulur ve gün gelir hayaller ile gerçekler ayırt edilemez olur."


12 yıl önce