|

Gayrinizami harp tarihimizin en önemli ismi: Süleyman Askeri

Teşkilat-ı Mahsusa’nın ilk başkanı Süleyman Askeri hakkında Kronik Yayınları arasında çıkan Süleyman Askerî Bey Teşkilat-ı Mahsusa’nın İlk Başkanı (Kronik Kitap, Ekim 2022, 345 s.) isimli eser ciddi bir kazı çalışması ile eksik karelerin tamamlanmasına vesile oluyor. Askeri eğitimini tamamladık sonra İttihat ve Terakki Cemiyeti içerisinde önemli görevler almaya başlayan Süleyman Askeri Bey hakkında kitap, aileden intikal eden günlükleri ilk kez okurla buluşturuyor.

Kamil Büyüker
04:00 - 15/02/2023 Çarşamba
Güncelleme: 06:41 - 14/02/2023 Salı
Yeni Şafak
Teşkilat-ı Mahsusa’nın ilk başkanı Süleyman Askeri hakkında Kronik Yayınları arasında çıkan Süleyman Askerî Bey Teşkilat-ı Mahsusa’nın İlk Başkanı (Kronik Kitap, Ekim 2022, 345 s.) isimli eser ciddi bir kazı çalışması ile eksik karelerin tamamlanmasına vesile oluyor.
Teşkilat-ı Mahsusa’nın ilk başkanı Süleyman Askeri hakkında Kronik Yayınları arasında çıkan Süleyman Askerî Bey Teşkilat-ı Mahsusa’nın İlk Başkanı (Kronik Kitap, Ekim 2022, 345 s.) isimli eser ciddi bir kazı çalışması ile eksik karelerin tamamlanmasına vesile oluyor.

Yakın tarihimizde kısacık ömrüne büyük işler sığdırmış ve hayatı, hakkı verilerek yazılamamış isimlerden birisi de Süleyman Askerî Bey’dir.

Tarihimizin son dönemini büyük ölçüde harp meydanında geçirmiş bir millet olarak, bazı şeyleri yazmak için geç kalmış olabiliriz. Bunun da elbette sebepleri var. Zayiat sadece insan tarafıyla değil, arşiv tarafıyla da bizleri vurmuştu. O yüzden pek çok isim silik bir fotoğraf gibi kayıtlarımızda durur. Osmanlı gayrinizami harp tarihinin en önemli isimlerinden ve Teşkilat-ı Mahsusa’nın ilk başkanı olan Süleyman Askerî Bey için de aynı durum söz konusu. Pek çok noktada bilinmezler, yanlış okumalar, eksik kareler mevcut idi. Yakın zamanda raflarda yerini alan Süleyman Tekir tarafından kaleme alınan Süleyman Askerî Bey Teşkilat-ı Mahsusa’nın İlk Başkanı (Kronik Kitap, Ekim 2022, 345 s.) isimli eser ciddi bir kazı çalışması ile eksik karelerin tamamlanmasına vesile oluyor.

Yazarın 2008’de Jön Türk ve İttihat Terakki okumaları sırasında rastladığı ve izini sürdüğü Süleyman Askerî Bey kaynaklarda 31 yıllık kısacık ömrüne çok önemli işleri sığdırmış bir isim olarak karşımıza çıkıyor. İşin zorluğu da burada ortaya çıkıyor. Zira yazarın da ifade ettiği gibi ortada bir Süleyman yok. Türk İstihabaratının kurucusu ve ilk başkanı olarak tanınan, Batı Trakya Cumhuriyeti’nin ilk cumhurbaşkanı olarak anılan, Teşkilat-ı Mahsusa’nın kurucusu, Trablusgarp’tan Balkanlara oradan Irak’a uzanan harplere fiilen katılmış bir Osmanlı subayı ile karşı karşıyayız. en belirgin hususlardan birisi de elbette Osmanlı gayrınizami harp tarihinin en önemli isimlerinden birisi olarak tarihe geçmiştir Süleyman Askerî Bey. Kitap pek çok açıdan ilkleri barındırıyor. Zira kitabın yazarı bir yandan Süleyman Askerî’nin monografisini kaleme alırken öte yandan yazılmış birkaç eser ve makalelerdeki yanlışları tashih etmekle uğraşmıştır. Burada hakikaten iğne ile kuyu kazmak derecesinde bir titizlik söz konusudur. Süleyman Askerî Bey’in ailesini bulmak buradan eksik kareleri büyük ölçüde tamamlamak ve en önemlisi ailenin elinde bulunan Süleyman Askerî Bey’in Tarblusgarp günlerine dair günlüklerini bulmak ve kitaba dâhil etmek kitabın hususiyetini daha da artırmaktadır.

Süleyman Askerî Bey- Süleyman Tekir- Kronik Yayınları- Ekim 2022- 352 sayfa

İTTİHAT TERAKKİ’YLE ASKERİYEDE TANIŞTI

Orduda mirliva rütbesi ile vazife yapmış Halil Vehbi Paşa ve Güzide Hanımın evladı olan Süleyman Askerî Bey babasının görevi dolayısıyla Edirne’de doğmuştur. Dedesinden ötürü Süleyman, ailenin tamamına yakını asker kökenli olmasından dolayı ise Askerî soy ismini almıştır. Harbiye mektebinden başarılarla dolu bir tahsille Mümtaz Yüzbaşı rütbesi ile mezun olduktan sonra İzmir’de III. Ordu’da görev yapmış, daha sonra ise Manastır’daki görevine atanmıştır. Süleyman Askerî Bey’in İttihat Terakki Cemiyetine intisabı ve aktif olarak görev alması bu dönemlere denk geliyor. İttihatçıların İzmir faaliyetleri Süleyman Askerî Bey’in burada bulunduğu senelerde başlamış. Harbiye Mektebinin yanı sıra amcası Cemil Paşa cemiyete üye olmasında etkili olmuş. Kitapta yer alan kayıtlara göre cemiyeti teşlikatlamaya gelen Dr. Nazım Bey eliyle tahlif/yemin töreni ile cemiyete katılan Askerî Bey cemiyetin burada iki numaralı ve en aktif üyesi olur ve bundan sonra bağlı bulunduğu Redif alayında pek çok ismin cemiyete yemin ettirdikten sonra kaydedilmesine vesile olur. İkinci görev yeri şu an Makedonya sınırlarına bağlı Manastır şehridir. Burada Osmanlı Hürriyet Cemiyeti kurucusu Enver ve Kazım Karabekir Beylerle de teması olur, aynı zamanda cemiyetin hafi teşkilatına katılır. Manastır bölgesine Sultan II. Abdülhamid’in görevlendirdiği Şemsi Paşa suikasti ve bu suikastin planlanması ve paşanın öldürülmesi ile neticelenen olay kitapta bir film şeridi gibi aktarılmaktadır. Başrolde Süleyman Askeri Bey ve Atıf Beyin yer aldığı bu suikast dönemi anlatan kitaplarda şu şekilde nakledilir:

“Sultan Abdülhamid’in bu havalide güvendiği en sadık paşası Şemsi Paşa’yı burada vurdular. Vuran, Teğmen Atıf, Enver değil. Bu hareketi idare edenler Süvari Albayı Sadık, Kurmay Yüzbaşı Süleyman Askerî, Enver değil. (…) Sultan Hamid’e diz çötüren merkez Selanik değil, Manastır’dır.” (s.68)

İLK DEFA YAYINLANAN GÜNLÜKLER

Kitapta hayatı tarihi bir seyir içerisinde Süleyman Askerî Bey’in kayıp günleri de dikkat çekicidir. Ailesinden intikal ederek ilk defa yayımlanan günlüklerinin başlangıç tarihi 7 Şubat 1912 tarihidir. İskenderiye’nin 90 km güneyinde Dilincat’ta misafir olarak kaldıkları kâgir evin alt katında zindanı andıran bir odadan şahit olduklarını yazarak başlar Askerî Bey. Trablusgarp yolculuğu ise 8-9 Şubat 1912 gecesi başlar. Günlüklerde “Tevfîk eyleye” duası yer alır. Osmanlıca ve Fransızca olarak kaleme alınan ve 150 varaktan oluşan günlüklerde Mustafa Kemal, Nuri Conker, Enver Bey ve diğer subaylara dair önemli notlar yer alır. Mesela Mustafa Kemal’in diş ağrısı sebebiyle hasta olması, harp sırasında atının vurulması, Süleyman Askerî ile birlikte konyak içerken Enver’e yakalanmaları, Kuşçubaşı Eşref’in deveden düşmesi (s.25) gibi ilginç bilgiler yer alır.

Trablusgarp’da Osmanlı-İtalyan sulh görüşmelerinde yaşanan sahneler de dikkat çekicidir. Burada yapılacak sulh konusunda Enver ve Mustafa Kemal’den farklı düşünen Süleyman Askerî Bey düşüncelerini günlükte şu şekilde açıklar:

“Sulh şeraiti iyi, fakat biz bu kadarını teklif edersek İtalyanlar burada bir zerre bırakmaz. Keşke öyle olsa. Resmi Osmanlılığın imtiyazı, yüzünden pahalı geliyor. Yerleri artık terk etmesi daha faydalı görünüyor… Beş-on sene sonra izzet-i nefis meselesi teşkil edecek değil mi? Fakat biz suret-i gayr-i resmiyede devam etmeliyiz. İtalyanlara bu lokmayı mümkün olduğunca kılçıklı yutturmalıyız. Başka hükümetlerde diğer arazilerimiz için gözünü açmış.” (s.107)

Yakın tarihin önemli evrelerinde eksik parçaları tamamlayan ve kayıp bir hayat hikâyesini gözler önüne seren bu çalışmayı tebrik ediyorum.

#Süleyman Askeri
#Teşkilat-ı Mahsusa
#Süleyman Tekir
#Kronik Yayınları
1 yıl önce