İstanbul nüfusunun bir milyon dahi olmadığı yıllarda ‘takım elbisesiz ve kravatsız’ çıkılmayan Beyoğlu, zamanla çok değişti. Ancak değişmeyen şeyler de var. O zamanlar kültür ve sanat merkezi olan Beyoğlu bu özelliğini bugün de koruyor. Tiyatrolar, sinemalar, restoranlar eğlence yerleri hep burada. Bugün Beyoğlu, özellikle gençlerin ama herkesin eğlenmek, konser izlemek, sosyalleşmek, yemek yemek, sinemaya gitmek, galeri dolaşmak, kitapçıları gezmek, alışveriş yapmak için mutlak suretle uğradıkları bir yer. Biz de bu hafta Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan ile bir araya gelip hem ilçenin bir kültür sanat haritasını çıkardık hem de henüz açılan birçok dalda ücretsiz eğitim ve seminerlerin verileceği Beyoğlu Akademi’yi konuştuk.
Yıllardır ilçeye hizmet eden Demircan’a Beyoğlu’nda bir günde neler yapılabileceğini sorduğumuzda “Salt Galata’da iyi ders çalışılır, Yapı Kredi’nin kitap dükkanı gezilir, Garanti’nin girişinde çok güzel dijital şovlarla muhatap olursunuz, Akademi Beyoğlu’nda çok değişik dersler bulabilir, kafesinde dinlenebilir, akşamına bir söyleşi izleyebilirsiniz, Galata Mevlevihanesi’nin içinde bir etkinliğe muhatap olur, Saint Antuan Kilisesi’nin bahçesinde dini musikiye denk gelirsiniz. Emek Sineması sahnesinde her akşam bir başka etkinlik var. Caddedeki sinemalar İstanbul’un en güzel sinemaları. Madame Tussauds Londra kadar olmasa da ço k keyifli bir yer. Galata Kulesi’nden fotoğraflar çekersiniz. Yüksek Kaldırım’dan aşağıya inerken Karaköy’den denize çok iyi bakarsınız, konsolosluk bahçeleri uzun bir keyif alanı. Boğazkesen’e inince birçok galeriyi aynı yerde görürsünüz, Çukurcuma’da Türkiye’nin en iyi antikacılarını bulursunuz. Cihangir’deki Roma Bahçesi’nde Boğaz’a nazır dinlenirsiniz. Pasajlarda nostalji havası alabilirsiniz. Narmanlıhan sadece fotoğraflamak üzere gidilebilecek bir yer” cevabını alıyoruz. Demircan’ın listesi uzadıkça uzuyor.
Beyoğlu’nun özellikle sanatçılara ilham veren bir yer olduğunu söyleyen Demircan, “Biribirlerine tezat gibi görünen şeylerin bir arada olması insanların hoşuna gidiyor, Beyoğlu ruhu dediğimiz şey de bu. Bu kozmopolitik durum geçmişe bugün çok daha fazla var. 15 sene evvel çok daha tekdüze idi. Bugün çok daha kozmopolit Beyoğlu. Sanatçılar işte bunun için burayı tercih ediyorlar. Hem coğrafi hem de mimari özellikleriyle Beyoğlu kardeş şehri Cenova’ya benziyor. Ama dinamizm olarak mukayese edemeyeceğim kadar farklı bir yer. Hem doğu hem batı kültürünün keskin bir şekilde iç içe geçtiği, hepsini net hissedebildiğiniz bir yer. Büyüsünü de buradan alıyor. Bu anlamda bu kadar girift yaşayan bir tarihi, başka bir şehirde bulmak kolay olmasa gerek” diyor.
Kültür sanat endüstrisini ekonomiden bağımsız düşünemeyeceğimizi kaydeden Demircan, bugüne kadar kültür sanatın nasıl canlandığını şu sözlerle anlatıyor: “İşin ekonomisinden başlayacak olursak Beyoğlu’nda 2004’te 4 bin civarında dükkan vardı. Lokanta, eğlence mekanı, alışveriş dükkanı vs. Bunlara 10 bin daha yeni dükkan ilave oldu. Turizmde 6 bin yatak kapasitemiz vardı. Bugün tam rakamı bilmiyoruz ama 50 binin üzerinde. Bu süreç içinde bizim altı bin binamız yenilendi. 3,1 milyar dolar yatırım yapıldı. Turizmde yıllık ciromuz 1,9 milyar dolar. 80 bin kişinin çalıştığı Beyoğlu’nda şu anda 220 bin kişi çalışıyor. Ticari kapasitelerin büyümesi sosyal ve kültür hayatını da genişleten mekanizmalar getirdi. Kültür endüstrisine ilişkin mekanların da sayısı arttı.”
Tüm bu olumlu gelişmeler neticesinde Akademi Beyoğlu da kültür sanat mekanları arasındaki yerini aldı. Akademinin temel sebeplerini, “Üniversitelerin bu kadar gelişmediği dönemlerde insanlar kişisel becerilerini geliştirmek için geleneksel olarak Beyoğlu gibi merkezlere gelip giderlerdi. O dönemin akademilerine gelirlerdi. Bugün üniversitelerdeki hızlı gelişmenin oralarda yeni gettolaşmaların oluşturduğunu fark ediyoruz. Öğrenciler öbek öbek üniversitelerde toplandılar. Ama bu onların gelişmesine yardımcı olmadı. Çünkü hayattan kopuk oldular. Caddede var olmadan aslında gerçek hayata dokunmada da sorun olduğunu görüyoruz. Dünyada şehrin içine entegre olmuş, sertifikasyon programlarıyla kendini ifade eden yerlerin daha trend olacağını görüyoruz. Çünkü bilginin değil tecrübenin daha kıymetli olduğu bir dünyadayız. Biz de bu akımı desteklemek, doğru çıkışları yakalayabilmek, gençliği Beyoğlu’nda yeniden kodlamak adına bu akademiyi kurduk” sözleriyle açıklayan Demircan, Türkiye’de bu trendin yeni temsilcilerinden biri olduklarını ifade ediyor.
Beyoğlu’na gidip ne yapalım diyenlere ilçe sınırları içinde bu ay ve gelecek aylar neler var neler yok bir rehber hazırladık.
1- Akbank Sanat, 21 Kasım’a kadar Kore Film Günleri’ne ev sahipliği yapıyor. Kore sinemasından güncel beş filmin gösterileceği etkinlik, Kore Büyükelçiliği ve Kore Kültür Merkezi’nin işbirliğiyle yapılıyor. 13 Kasım Salı akşamı ‘Cadı: Bölüm 1: Yıkılma’, 15 Kasım’da ‘Son Çocuk’, 21 Kasım’da ‘Dongju: Bir Şairin Portresi’ filmleri izlenebilir. Filmler saat 19.00’da başlıyor. Fotorğafta Yeni Sözler, Yeni Yaklaşımlar Fotoğraf Atölyesinin üçüncü yılına yine fotoğraf sanatçısı Mehmet Çağlaer’in eğitmenliğinde bu ay başlıyor. Bugün, atölyeye başvurmak için son şansınız.
2- Pera Müzesi’ne geldiğimizde süreli sergi Mektep Meydan Galatasaray 25 Kasım’a açık. Hala görmediyseniz koleksiyon sergileri Kesişen Dünyalar, Osman Hamdi Bey, Kahve Molası ve Anadolu Ağırlık ve Ölçüleri sergilerini gezebilirsiniz. Müze, küratörlüğünü Alistair Hicks’in yaptığı ve 13 Aralık’ta açılışı yapılacak Cao Fei, Nilbar Güreş ve Raqs Media Collective’in çalışmalarından oluşan Zaman Değişmeli sergisine hazırlanıyor.
3- İstanbul Modern’in koleksiyon sergilerinin yanı sıra küratörlüğünü Demet Yıldız’ın yaptığı Bakış Açıları isimli kolektif sergi 18 Kasım’a kadar açık. Anthony Cragg: İnsan Doğası sergisi ise 20 Ocak’a kadar gezilebilir. İstanbul Modern, “Şimdinin Peşinde” koleksiyon sergisinde “Uyuyan Kız” adlı heykeli yer alan sanatçı Hans Op de Beeck’in Gece Vakti (Night Time) ve Sessizliği Sahneleme 2 (Staging Silence 2) adlı iki videosunu Türkiye’de ilk defa 19 ve 20 Aralık’ta gösterecek.
4- Salt Beyoğlu’nda Evrenin Titreşen Işıkları sergisi devam ederken bu ay Perşembe Sineması’nda 15 Kaısm’da Eldorádó [Altın Şehir] (1988), 22 Kasım’da Up the Yangtze [Yangtze Nehri] (2007) ve 29 Kasım’da Toivon tuolla puolen [Umudun Öteki Yüzü] (2017) filmleri izlenebilir. Salt Galata’da ise 22 Kasım’da Susan E. Reid bir konuşma yapacak.
5- Fransız Kültür Merkezi’nde Mesut Tufan ve İzzeddin Çalışlar’ın küratörlüğündeki ‘Yüz Yıl Sonra Çizgilerin Savaşı’ sergisini izleyebilirsiniz. 26 Aralık’a kadar açık. Tophane-i Amire Kültür ve Sanat Merkezi’nde ise Müfide Aksoy’un 40. Yıl Heykel Sergisi’ni 17 Kasım’a kadar ziyaret edebilirsiniz.
6- Pera Müzesi’nin bu ayki film programı ise Sınırların Ötesi: Ronit Elkabetz. Programda 2016 yılında kansere karşı verdiği mücadele sonucu hayatını kaybeden Elkabetz’in 7 Gün, Viviane Amsalem’in Boşanma Davası, Ak Büyü, Tufan, Or (Hazinem), Geç Evlilik, Bandonun Ziyareti, Yafa, Eş Edinmek gibi filmleri gösteriliyor.
7- İstanbul’un keşif sahnesi’ İstiklal Caddesi’ndeki Borusan Müzik Evi’nde bu ayın 16’sında The Liz ‘Book of Birds’, 17 Kasım’da Konstrukt feat. Ken Vandermark, 24 Kasım’da Kes konserleri kaçırmamanızı öneririz.
Akademi Beyoğlu’nda en çok ağırlık verilen alan dijital teknolojiler ve kodlama. Bu alan dışında yediden yetişe herkesin kişisel becerilerini ortaya çıkaracağı veya geliştireceği resim, müzik, televizyon ve radyo yayıncılığı, tiyatro alanlarında ücretsiz eğitimler veriliyor. Kişisel tecrübe ve yetenekleri geliştirecek kurslara ihtiyaç olduğunu söyleyen Demircan, “Akademi’nin hedefi gençleri ulaşamadıkları tecrübelere ulaştırmak. Üniversiteler bizim rakibimiz değil, tabi ki olamaz da. Onlar ayrı mecralarda. Hayata ilişkin orada bulunması zor olacak bazı noktalarda onları buraya çekmek, aslında Beyoğlu’na çekmek istiyoruz. Beyoğlu’na eğlenmeye gelen gençlerin kendilerini geliştirmek için de akademilere gelmeleri gerektiğine inanıyoruz. Bu akademiyle bunu başaracağımıza inanıyoruz” diyor.
