|

Gerçekliğin değişen tasvirleri

Erich Auerbach’ın İstanbul’da yaşadığı 1942-45 yılları arasında kaleme aldığı Mimesis, üzerinde hala tartışılan bir kitap. Gerçekliğin yazılı eserlerde dil ve üslup üzerindeki etkisini irdeleyen yazar, metinlerini oluştururken farklı dallardan da yararlanarak bugünle geçmiş arasında bağlantı kurar.

Ömer Yalçınova
04:00 - 15/12/2019 Pazar
Güncelleme: 00:53 - 15/12/2019 Pazar
Yeni Şafak
Erich Auerbach
Erich Auerbach

Erich Auerbach (1892-1957) için belki de Paul Ricoeur, René Girard, Jacques Derrida, Michel Foucault ve Terry Eagleton gibi filozof ve teorisyenlerin öncüsü diyebiliriz. Fakat onlardan ayırt edici farklılıklar taşımaktadır Auerbach. Mesela Auerbach’ın, fikirlerini birden çok örnek üzerinden açıklamasıdır. Sonuçta Auerbach, Mimesis’te “Batı Edebiyatında Gerçekliğin Tasviri” gibi geniş mi geniş bir konuyu işlemektedir. Dolayısıyla yüzlerce eserin üzerinden geçmesi, tespitlerini yine yüzlerce eser üzerinden anlatması gerekirdi. Konu dikkate alındığında, bu şekilde çalışması şarttı diye düşünülebilir. Oysa hiç de öyle değildir. Özetlemeci yaklaşımla Auerbach, diğer birçok araştırmacının yaptığı gibi, Antik dönem eserlerini kısa bir denemeyle, İbrani geleneği dönemini birkaç örnekle geçiştirebilir, çalışmasının ağırlık noktasını modern dönem eserlerden oluşturabilirdi. Fakat Auerbach öyle yapmamış. Homeros’un İlyada ve Odysseia’yla Kitab-ı Mukaddes’i karşılaştırmış. Böylece hem Homeros’un eserlerine hem de yaşadığı döneme dair tespitlerde bulunmuş. Bu tespitler üzerinden yapılan yorumlarsa, ayrı bir cephesini oluşturuyor Mimesis’in.

TASVİR, DİL VE ANALİZLER


Yorum kısmı, Auerbach’ın filozof yönüyle ilgili. Metin analiziyse, dile olan hakimiyetiyle. Auerbach gerçekliğin peşindedir. Bunu da gerçekliğin nasıl tasvir edildiğinden çıkarır. Fikirleri tartışmaktan ziyade tasvirlere yönelir. Tasvirleri ise, üslup ve dil açısından analiz eder. Auerbach bu şekilde adeta anlatılan olayların, tasviri yapılan şeylerin, ortamına gitmeye, onları yorumsuz ele almaya, daha doğrusu ilk muhatap kendisiymiş gibi değerlendirmeye çalışır. Okuyucuyu Auerbach’ın epizot değerlendirmesinin kalitesiyle birlikte epizodun kendisi de etkiler. Epizottan okuyucunun çıkaracağı anlamlara Auerbach’ın üslup, dil ve tasvir analiziyle çıkardığı anlamlar eşlik eder. Aslında bir nevi yapı-söküm yapar Auerbach. Bunu kendiliğinden, işini kolaylaştırdığı, diğer ifadeyle yakalamaya çalıştığı gerçekliği daha net gösterdiği için yapar. Derrida veya René Girard ise, yapı-söküm yoluyla ulaşacağı teori ve fikirleri, başka ifadeyle Auerbach’ın çalışması esnasında kendiliğinden ortaya çıkan bilgileri merak ederler. O yüzden Auerbach’ın Mimesis’i öncü bir eserdir. Yeni inceleme ve analiz yöntemlerinin geliştirilmesine önayak olmuştur.

GERÇEKLİK ÜZERİNE DİL VE ÜSLUP

Auerbach, verdiği örnekler yoluyla Batı tarihine de dokunuşlar yapar. Dil, üslup ve tasvir peşinde olduğu için, Auerbach’ın yaptığı çalışma neredeyse bütün bilim dallarını ilgilendirir. Teoloji, sosyoloji, psikoloji, epistemoloji, antropoloji… Çünkü “Batı edebiyatı” ve “gerçekliğin tasviri” diye belirtmesine rağmen Auerbach dinî, tarihî, coğrafî, bilimsel diye nitelendirilebilecek her türden metinle uğraşır. Mesela Assisili Francesco’nun öğrencisine yazdığı bir mektubu inceler. Francesco’nun bu mektupta kullandığı üslubu ve kelimeleri analiz eder. Francesco’nun edebi sanatlardan olabildiğince uzak, konuşma diline yakın, retoriğin kullanılmadığı, vaaz havasının hiç olmadığı, dağınık üslubuyla kötülerden kaçmayı ve inzivayı önermemesi, aksine kötülerle birlikte yaşayıp, kötülüklere boyun eğmeyi savunması arasında bağlantı vardır. Dolayısıyla dil ve üslubun, gerçekliği nasıl belirlediğini, tersinden düşünecek olursak, değişen gerçekliğin dil ve üslubu nasıl belirlediği Mimesis’de incelenen temel tezlerdendir.

Auerbach kelime, hatta çoğu yerde heceyle uğraşmasına rağmen rahat okunmaktadır. Onun metinleri okuyucusunu zihnen yorabilir. Fakat bu yorgunluk o metinden usanmaya yol açmaz. Parça parça okumak gerekir bu yüzden Mimesis’i. Belki de yarım saat aralıklarla. Ara verilip, metne yeniden dönüldüğünde, aydınlık bir zihinle karşılaşırız. Söylenenler daha kolay anlaşılır. Diğer türlüsü, zorlayarak yapılan, aralıksız iki saatlik okuma, metinden kopmaya bile neden olabilir. Sonuçta Auerbach ses, ahenk, biçem analizi yaptığı için, Latince, İtalyanca ibareleri çevirmeden kullanmıştır. Çünkü o kelime veya cümlelerin anlamı değil sesi, şiddeti, nasıl kullanıldığı, kullanılma sıklığı söz konusudur. Auerbach bu biçim unsurlarının gösterdiği gerçekliğe odaklanır. Okuyucu çevrilmemiş kelime ve cümleleri sesli okumaya çalışarak Auerbach’ın söylemek istediklerini daha iyi anlayabilir. Bunlar neden çevrilmemiş denilerek, metne mesafeli durmak veya mütercimi suçlamak gereksizdir.

Sürekli eski çağlara ait metinlerin incelenmesinden dolayı okuyucunun yorulması, dikkatinin dağılması gibi handikapları Auerbach fark etmiş olmalı ki, modern eserlerden de örnekler verir. Bugünle geçmiş arasında kurduğu bağlantı, okuyucunun dikkatini yeniden metnin üzerine çekmesini sağlar. Ayrıca bu şekilde “Batı edebiyatı” diye nitelendirilen bütünü göstermiş olur. Auerbach’ın seçtiği örnek metinlerin Yunanca, Latince, İtalyanca, Fransızca, İngilizce, Almanca gibi birçok farklı dilden olması, hatta bazı metinlerin Latince aslını değil Fransızca çevirisini kullanması, Mimesis’te yakalamaya, değerlendirmeye, göstermeye çalıştığı “bütün” açısından öğreticidir. Mesela M.S. 1. yüzyılda yaşamış Petronius’un roman kahramanı Fortunata’yla Balzac’ın Grandet’i, Dostoyevski’nin Fyodor Pavloviç Karamazov’u arasında bağlantı kurar Auerbach. Aralarındaki üslup ve gerçekliğin tasviri açısından farklılıkları, bunun sonrasındaysa, devam edip gelen sürekliliği işaretlemeye çalışır.

Öncülüğünü ve etkileyiciliğini halen muhafaza eden bir kitap Mimesis. Auerbach, Mimesis’i 1942-1945 yılları arasında yaşadığı İstanbul’da yazmış. Kitap, milattan öncesiyle başlayıp modern döneme kadar uzanan Batı edebiyatının adeta resmi geçididir. Auerbach incelenmemiş tek bir isim bırakmak istemez. İncelediği metinler, köşe taşları mesabesindedir. Bu şekilde değinemediği isim ve eserleri de kapsayan yorum, tespit ve yargılara ulaşır.

#Erich Auerbach
#Mimesis
#Auerbach
4 yıl önce