|

Gitmek nasip görmek ayrı nasip

Bölge halkının “Dünyanın En Kaprislisi Hanımefendisi” diye tarif ettiği Kuzey Işıkları’nı görmek biraz da şansa kalmış.

04:00 - 22/10/2023 Sunday
Güncelleme: 23:45 - 20/10/2023 Friday
Yeni Şafak
Arşiv.
Arşiv.
Fatma Matur

İ
sveç’te, Kutup Dairesi’nin iki yüz km kuzeyinde minicik bir köydeyim. Saat gece yarısını göstermek üzere. Eksi kırk dereceyi bulan soğukta, donmuş bir gölün üzerinde, uğruna binlerce kilometre kuzeye geldiğimiz “Aurora Borealis”i, -yerlilerin tabiriyle Kuzeyin Kaprisli Hanımefendisi’ni- görmek için bekliyorum. Yarım saat önce ahşap, sıcak bir kabinde tulumlarımızı giydik, kalpaklarımızı taktık. Deneyimli rehberimiz tur paketine dahil fotoğraf makinelerimizin ayarlarını, ışıkları en iyi biçimde yakalayacak şekilde değiştirdi. Enstantane minimum beş saniye olacak, maksimum ISO değeri kullanacağız. Grupta Asyalı turistler çoğunlukta. Az sonra gökyüzünde yeşil renkler süzülmeye başladığında ilk sevinç çığlıklarını da onlar atıyor.

Gölün üzerine kurduğumuz tripodlarla fotoğraf çekmeye başlıyoruz. Makinemin ekranına bakınca hissettiğim ilk şey hayal kırıklığı. Kafamı kaldırınca gördüğüm, yılan gibi kıvrılan soluk yeşil renkler, makinenin ekranında koyu ve canlı görünüyor çünkü. Bugüne dek gördüğüm tüm kuzey ışığı görüntülerinin ardında bu soluk renklerin olması ihtimaliyle yüzüm asılıyor. Asyalı turistler gördüklerinden memnun, soğuğa aldırmadan gölün üzerine uzanıp zafer işaretlerine ışıkları arka plan yaparak pozlar veriyorlar. Derken yeşil ışıklar hareketlenip, artmaya, kıvrılırken renk değiştirmeye başlıyor. Gökyüzü, Asyalıların giderek yükselen sevinç çığlıklarına ritim tutar gibi bir dans halinde artık. Üzerimize renkler yağıyor, tam ellerimize konacakken kaçıyorlar. Beyaz, pembe, mavi, sarı ve koyu yeşil, kah içiçe geçip ayrılıyor, kah eğilip yere yakınlaşıp sonra birden zıplayarak göğe kaçıyor gibi. Kuzeyin Huysuz Hanımefendisi bizi sevmiş olacak ki o gece, tüm renklerini, bu görsel müzik eşliğinde bize cömertçe sunuyor. Hiçbir fotoğraf makinesinin hiçbir ayarı ile bu güzelliği hak ettiği şekilde yansıtmak mümkün değil. Bunca yola değdi diyorum, şükrediyorum.

O gecenin ardından Abisko’da geçirdiğim günler boyunca, ışıkları görmesem de geldiğime pişman olmayacağımı anlıyorum.

Bambaşka bir coğrafyaya seyahat

Buraya gelmek için önce İstanbul’dan Stockholm’e yaklaşık dört saat süren bir uçak yolculuğu yaptım. Ardından ülkenin en kuzeyine çıkan on sekiz saat süren bir tren yolculuğu beni Abisko’ya getirdi. Trenin sıcak ve temiz kompartmanında bambaşka bir coğrafyaya ait manzaraları seyrederek buraya ulaşmak bence bu deneyimin kıymetli bir parçası. Yine de zamanı kısıtlı olanlar için alternatif olarak Stockholm’den 1,5 saatlik bir uçak yolculuğu ile Kiruna’ya gelmek ve minibüslerle yetmiş km mesafedeki Abisko’ya geçmek mümkün.

Normalde seksen beş haneli ufacık bir köy burası. Toplam dört otel/hostel bulunan köy, Işıkların en iyi gözlendiği ekim mart ayları arasında binlerce turist misafir ediyor. Her gece ışıkları farklı şekillerde kovalayabileceğiniz turlar mevcut; Motorlu kar araçları içerisinde, kar ayakkabıları ile donmuş gölde yürüyerek, konforlu minibüslerle dağa çıkıp gökyüzünü gözleyerek vs. Geceleri hava daha da soğuk olduğu için tur paketine kar tulumları, kalpaklar, botlar, eldivenler dahil oluyor. Ben ayrıca ısıtıcı pedlerden götürmenizi, ayaklarınızın altına, eldivenlerinizin içine koymanızı öneririm.

Donmuş gölde balık tuttuk

Donmuş gölde balık tutmayı ise etrafımdaki kalabalığa rağmen meditatif bir eylem olarak tanımlayabilirim. Buzun üzerinde, göle kadar inen, yüzünüz büyüklüğünde bir delik açıyorsunuz. Sonra ucuna yem ve parlak bir metal takılı misinanınızı delikten suya indirip, siz de buza yüz üstü uzanıyorsunuz. Yüzünüz deliği kapatacak şekilde suya bakarak, metalin parlamasını beklemeye başlıyorsunuz. Balık yemi yutarsa hareketlenen metal suda parıltılar yayıyor çünkü. O bekleme süresi, yüzünüzü çevreleyen buz tabakası, suyun görüntüsü ve sakin uğultusu, sessizlik, soğuk, insanı nerede olduğu, ne hissettiğiyle yüzleştiği, sırası mı şimdi dediği ama kaçamadığı da, sorgulamalara sürükleyebiliyor. Neyse ki metal parıldıyor ve zihnimden kaçıp balığa odaklanabiliyorum. Fakat balık tutmanın, buzda bile olsa, neden çok sevilen ve insana iyi gelen bir hobi olduğunu biraz olsun anlayarak ayrılıyorum bu aktiviteden. Yanımda akşam bir Sami kabininde, ateş başında pişireceğimiz balıklarla birlikte. Hayatını Türkiye’de geçiren birine, bu coğrafya gecesiyle gündüzüyle bambaşka bir deneyim sunuyor.

Kuzey Işıkları nasıl oluşur?

Bilimsel olarak bugün Kuzey Işıkları’nın yeryüzünün manyetik alanı ile Güneş’ten gelen yüklü parçacıkların etkileşimi sonucu ortaya çıkan doğal ışımalar olduğunu biliyoruz. Geçmiş zamanlarda Kuzey İskandinavya’nın yerli halkı Samiler, Kuzey Işıkları’nın ölmüş kişilerin ruhları olduğuna inanırlarmış. Işıkların çıktığı geceler evlerinden çıkmaz, çocuklarına sessiz olmalarını öğütlerlermiş. Işıklara saygısızlık etmenin kötü talih getireceğine ve ışıkların yere inerek insanlara zarar vereceğine inanırlarmış. Finlandiyalılar ise Kuzey Işıkları’nı “Tilki Ateşi” olarak adlandırır, sihirli bir tilkinin kuyruğunu kara sürerek gökyüzüne kıvılcımlar yolladığına inanırlarmış.Abisko’da ışıkların dansı başlayınca Samilere de Finlere de hak veriyorsunuz, ışıklar bir anda yere değip sonra göğe yükseliveren renkli alevlere dönüşüyor. İnsanın içinde korku ve hayranlıkla karışık bir şükür hissi dolup taşıyor.

Husky köpekleriyle beyaza yolculuk

Buraya gelmemin temel nedeni ışıkları görmek elbette ancak bu tam anlamıyla nasip meselesi ve Abisko’nun gündüz için de sunduğu bir sürü aktivite seçeneği var. Kış aylarında en fazla beş altı saat aydınlık olan köyde bu gündüz saatlerinde kuzeyin yerlileri Sami Halkının ren geyiklerini beslemek, Buz Otel’i ziyaret etmek, husky köpekleriyle uçsuz bucaksız beyazlığın içerisinde yolculuk yapmak, kar motorları ile gölün üzerinde dolaşmak, donmuş gölde balık tutmak gibi aktivitelere katılmak mümkün.

Bu saydığım aktivitelerden biri olan Husky sürüşü, köpeklerden korkan bir insan olarak, onlarla geçirdiğim üç dörtte saatte korkuma rağmen, bu özel ve zeki hayvanları gözlememe olanak sağladı. Huskylerin karın üzerinde koşarken duyduğu heyecan, molalar sırasında eğitmenlerinin ve lider Husky’nin işaretini, beden hareketlerinin yansıttığı sabırsızlıkla beklemeleri, iki husky arasında bir kavga çıkıp da eğitmen onlara doğru yaklaşınca, kavgayı başlatanın önce gözlerini eğitmene sabitleyip, kulakları dikili halde hırlayarak uzun süren bir üstünlük savaşına girmesi, sonra pes edip kulaklarını indirip ve dahası hareketlerinin uysallaşması inanılır gibi değildi. Sami çadırlarında verdiğimiz molalarda hem bu gururlu ve çalışkan milletin hikayesini dinledik, hem kırmızı yaban mersini suyunun ve kanelbullar denen tarçınlı çöreklerin tadına baktık. Molanın ardından kızaklarımıza oturup, bu bembeyaz, sakin coğrafyaya bir de huskylerin ardında tanık olduk.

Kuzey Işıkları tatili sizin için uygun mu?

Aşağıdaki cümleler sizi anlatıyorsa, bu seyahati mutlaka listenize almalısınız.

Konfor alanınızın dışına çıkıp, açık hava aktivitelerine katılmayı seviyorsanız.

Seyahat sizin için aynı zamanda alışkın olduğunuzun dışında bir deneyim demekse.

Yeni bir kültürle, mutfakla ve yaşam tarzıyla tanışmaya açıksanız.

Doğa fotoğrafları çekmeyi seviyorsanız.

Aşağıdaki cümleler size anlatıyorsa, rotanızı başka bir yöne çevirin...

Seyahat sizin için deniz, güneş kum tatili, bol yıldızlı otellerde dinlenmek demekse,

Belirsizliği sevmiyorsanız ve ışıkları görmeden dönme ihtimaline hazır değilseniz,

Şehir hayatını seviyor ve üç gün geçmeden şehre dönmeyi özlüyorsanız.



#Gezi
#Toparlanın Gidiyoruz
#İsveç
7 months ago