|

Gölge oyunu beyaz perdede

Geleneksel kültürümüzün en önemli köşe taşlarından biri olan “Karagöz”, ilk kez animasyon hâli ile beyaz perdede. Filmin yönetmeni Murat Karahüseyinoğlu, ‘Karagöz ile Hacivat’ olarak yaygınlaşan oyunların gelenekte Karagöz ve başından maceralar olarak anlatıldığını söylüyor.

Latife Beyza Turgut
00:00 - 21/08/2022 Pazar
Güncelleme: 23:43 - 20/08/2022 Cumartesi
Yeni Şafak
Macerayı yaşayan daima Karagöz’dür.
Macerayı yaşayan daima Karagöz’dür.

Geleneksel kültürümüzün ortaoyunu ve meddah ile birlikte en önemli köşe taşlarından biri olan gölge oyunu “Karagöz”, ilk kez animasyon hâli ile beyaz perdede. Karagöz geleneğinin üç boyutlu animasyonla hak ettiği konuma yükseltilerek yaşatılmasının amaçlandığı filmde, zarif ve nükteli bir dille toplumsal hassasiyeti yansıtan bir hikâye anlatılıyor.


Yönetmenliğini ve senaryosunu Murat Karahüseyinoğlu’nun üstlendiği filmin müzikleri anonim Karagöz müziklerinden derlenerek Gökhan Tamir tarafından yapılmış. Usta oyuncu ve seslendirme sanatçılarının katkı sağladığı yapımda Yetkin Dikinciler Karagöz’e, Altan Erkekli ise Hacivat’a ses verirken, Karagöz’ün karısını Nilgün Kasapbaşoğlu, Mestan’ı Mazlum Kiper, Tuzsuz Deli Bekir’i Selçuk Kıpçak, Cazu kızını Zeynep Önen, Cazu oğlunu ise Bora Sivri seslendiriyor.

Karagöz kültürünün daha geniş kitlelerce tanınıp sevilmesinin hedeflendiği film Kültür ve Turizm Bakanlığının desteği, TRT ortaklığı ile Yedirenk İletişim tarafından hazırlandı.

Karakter tasarımları ve sahne düzenlemeleriyle 4 yıla yakın süren çalışmalar sonucu hazırlanan “Karagöz” 26 Ağustos’ta vizyona girecek.

SEKİZ OYUN BİR HİKÂYE

Konservatuar yıllarında gölge oyunlarının ustalarından “Hayali Torun Çelebi” olarak tanınan Tuncay Tanboğa’dan ders alan Yönetmen Murat Karahüseyinoğlu, dönem dönem “Karagöz” oyunlarıyla ilgili pek çok proje yapmış. Geçmiş yıllarda Torun Çelebi’nin oyunlarından sekiz tanesini tam metin olarak kayda alan Karahüseyinoğlu, filmin senaryosunda kayda alınan sekiz oyunu tek bir öykü olarak kurgulamış. “Gelenekte macerayı yaşayan daima Karagöz’dür. Tam metin Karagöz izlemeyenlerin bunu bilme şansı ne yazık ki yoktur” diyen Karahüseyinoğlu, son yıllarda yaygın olarak rağbet gösterilen gösterinin aslında esas oyun başlamadan önce oynanan 15 dakikalık ısınma turları olduğunu söylüyor. Karahüseyinoğlu, “Karagöz oyununun uzun bir öyküsü vardır, ancak pek çok kişi bunu hiç izlememiştir. Onun yerine ‘Karagöz ile Hacivat’ olarak yaygınlaşan kısa oyunlar sahnelenir. Oysa dünya literatürde bu oyun ‘Karagöz’ olarak geçer” diyor. Bu projenin bir imkânının da aynı anda pek çok kişiye ulaşabilmesi olduğunu belirten Karahüseyinoğlu, “Perdenin bir büyüsü var bu gerçek ama bu animasyon vizyona girdiğinde 7-8 milyon kişi izleyebilecek. Bu tanınması için çok güzel bir imkân” diyor. “Filmimizi çocuklar seyredebilir, hiçbir sakıncası yok ama biz bu filmi yetişkinler için yaptık” diyen Karahüseyinoğlu, “Hatta biz bu işin yetişkinler için olduğunu hatırlatmak için yola çıktık. Gölge tiyatrosu çocuklar için yapılabilir ama Karagöz’ün orjinali yetişkinler içindir” diyerek Karagöz filminin yaygın anlayışın aksine çocuklar için olmadığının altını çiziyor. Karahüseyinoğlu, Karagöz’ün özellikle cumhuriyet sonrasında çocuklar için sergilenmesinin yaygınlaştığını ve kılık kıyafet devrimini, deprem bilgisini, okuma-yazmanın önemini çocuklara aşılamak için bir araç olarak kullanıldığını ifade ediyor.

Filmde gölge oyununda yer alan 80 karakterin tamamına yer verilmiş. Diğer animasyon filmlerden farklı olarak jestler için belirli şablonlar kullanmak yerine gerçek Karagöz oyuncuları ile çalışılmış ve mimikler direkt olarak iki Karagöz ustasından alınmış. Film duygu şablonlarıyla çok daha kısa bir sürede tamamlanabilecekken ekip bu yöntemle geleneksel Karagöz oyunu tavrını korumayı seçmiş. Bu da filmin oldukça uzun bir sürede tamamlanmasına sebep olmuş. Filmde sanatsal üretiminin tamamı bu topraklardan olmakla birlikte, teknik kısım için İranlılar ve Azerilerle çalışılmış.

GELENEĞE BAĞLI KALDIK

Karagöz’ü beyaz perdeye aktarırken hangi karakterlerin, hangi oyunların ve nasıl bir hikâyenin işlenmesi gerektiği üzerine uzun değerlendirmeler yaptıklarını söyleyen yapımcı Bilal Arıoğlu, “Karagöz’ün geleneğine bağlı kalarak bu işi yapmayı seçtik. Böylece çalışmaya başladık. Bir ekip kurduk ve o ekiple birlikte karakterlerin çizilmesi, hareketlendirilmesi, senaryonun animatik hâline getirilmesi üzerinde çalıştık” diyor. Dil devriminden sonra, orjinalleri Osmanlıca Karagöz metinleri arşivimizde dururken Mısır tercümelerinin kullanıldığını söyleyen Arıoğlu, “Kaynaklarıyla birlikte bu ortaya kondu. Hatta gerçekte varlığı bilinmiyor denilen Şeyh Küşterî’nin ‘Hayal-i Zıl’ diye bir kitap yazdığı ve Karagöz karakterlerinin o kitaptan alındığı söyleniyor. O zaman Mısır’dan gelen çevirilerde bu bilgi yok ancak elimizdeki Evliya Çelebi kaynaklarında görüyoruz” diyor. Filmde yer alan hikâyelere de bu metinlerden erişilmiş. Karagöz tarihte ilk kez Evliya Çelebi metinlerinde geçiyor. Evliya Çelebi burada bahsederken hem Karagöz hem de Hacivat isimlerini geçiriyor. Ancak oyunun genel manada “Karagöz” olarak anılması, kitapların “Karagöznâme” olarak bilinmesi bir üslup. Arıoğlu, “Hacivat oyundaki çatışmayı sağlayan, perdeyi açan karakter, çok geride değil. Biz ‘Karagöz ile Hacivat’ yerine ‘Karagöz’ ismini kullanarak bir dil birliği oluşturmaya çalışıyoruz” diyor.

Animasyon Avrupa’ya yolcu

Filmin uluslararası gösterime girmesini çok önemsediklerini söyleyen yapımcı İsrafil Kuralay, “Şu anda anlaşma yaptığımız beş Avrupa ülkesinde 15 Eylül’de gösterime girecek. Almanya, Hollanda, Fransa, Danimarka ve Azerbaycan’da. Tarihi net olmayan başka ülkeler de var” diyerek toplamda 12 ülke olmasını hedeflediklerini söylüyor. Filmin aynı zamanda gölge oyunlarına tarihi kaynaklık eden Endonezya ve Mısır’da gösterilmesi ayrıca önemseniyor. Kuralay, “Bu saydığımız yerler tamamlandığında Karagöz kültürü bu film ile dünyayı dolaşacak. Dünyanın doğusunda bu oyunun farklı özellikleriyle oynayanlar var. Balkanlar’dan tutun Japonya’ya kadar karton, gölge oyunu, kukla ve Karagöz benzeri bir kültür altyapısı var. Aslında Doğu dünyasına hitap edecek ortak karakterlerden bir tanesi. Bunun da bizde olması çok değerleri” diyor. Özgün ve özel bir yapım olması sebebiyle filmin dünya çapında katılacağı festivallerde ilgi çekeceği düşünülüyor.

Karagöz’e Godot’u beklettik

“Karagöz aslında başlı başına yerel bir metin değildir” diyen Murat Karahüseyinoğlu, hikâyelerin içinde Moliere’den, Shakespeare’den etkilenmeler olduğunu söylüyor. Oynatıcılar, zaman zaman yabancı oyunlardan alınan sahneler de kullanmış. Bu da Karagöz oyunlarının Ahmet Vefik Paşa dönemindeki gibi dışarıdaki tiyatrodan etkilendiğini gösteriyor. Karahüseyinoğlu, “Sanatçının gördüğü şeyleri sahiplenmeden, ben yazdım demeden ve sürekli değişen bir anonim metinle oynatmasıyla Karagöz yeni bir hâl alır. Oynayana, oynatana, seyirciye hatta iktidara göre değişir ve gelişir” diyor. “Oyunun senaryosu anonim olmakla birlikte iş ustaya kalmıştır” diyen Karahüseyinoğlu, her ustanın kendi kültürüne, o zamanki şartlara göre senaryosuna şekil verebileceğini söylüyor. “Örneğin ben ‘Godot’yu Beklerken’ oyununu Karagöz’e kattım. Karagöz ve Hacivat oturup Godot’yu beklediler ve müthiş sevildi. İki sene oynadık bu oyunu. Seyirciden gelen ilk tepki ‘Biz oyunun böyle olduğunu bilmiyorduk’ oldu” diyor.

#Godot
#Murat Karahüseyinoğlu
#Shakespeare
2 yıl önce