Ali Yağan’ın öykü, yazı ve şiirleri Akatalpa, Bireylikler, Kurşun Kalem, Karayazı, Muhayyel, Peyniraltı, Edebiyat Nöbeti ve Post Öykü dergilerinde yayımlandı. İlk kitabı Dinozorların Son Günü Ketebe Yayınları etiketiyle raflarda yerini aldı. Yağan kitabı eline aldığı anı şu cümlelerle anlatıyor: “Yüzüklerin Efendisi’nde Smeagol(Gollum) yüzüğü ilk bulduğunda ne hissettiyse onu ben de hissettim.”
Uzun süre öykülerini yayımlatmayı başaramamış ve evde kalmaya namzet otuz yaş üstü bir yazar için bu elbette büyük bir mutluluktu. Yazarlık hevesini bir kenara bırakıp iyi okur olma yolunda emin adımlarla ilerliyordum artık. Bir de eşimin sevincini ve birkaç damla mutluluk göz yaşını unutamam. Neden olmuyor, diye çok kafama takıyordum.
Sayfaları kokladım. Oğlum Güneş’i ilk kucağıma aldığımda da böyle olmuştu; önce kokusunu çektim içime. Hislerimi ise şöyle anlatabilirim: Biraz mübalağa da yaparsak Yüzüklerin Efendisi’nde Smeagol(Gollum) yüzüğü ilk bulduğunda ne hissettiyse onu ben de hissettim. Elimdeki (my precious) kıymetlimdi sonuçta. Şunu da eklemeliyim; kim okur ki şimdi bu kitabı diye de ruhumun karamsar tarafı sürekli olarak sesini yükseltiyordu. Bastıramadım bu sesi henüz.
Eşim, Işılay’a.
SONBAHAR GECE VE KAMBUR
Kitaptaki sıralamayı ben yaptım. Bunun için ilk öyküden başlanabilir. Bir alternatif olarak da benim çok sevdiğim “Sonbahar Gece ve Kambur” öyküsü diyebilirim.
Sabah ne kadar erken olursa o kadar iyi. Mecbur kalırsam da günün her saatinde yazabilirim. Sabah zihnim daha berrak, etraf daha sessiz, insanlar kötülükten daha bir uzak oluyor. Dünyanın hamuru yeniden mayalanıyormuş gibi hissediyorum sabahları. Kendime şahit olarak da Danimarka Prensi Hamlet’i gösterebilirim: Sabah horozları öttüğünde geçmişin hayaletleri dağılır birer birer.
Beyaz kâğıt tercihim. Ebatları çok fark etmez. Bilgisayarda ardımda bıraktığım her şeyi yitiriyorum. Hangi kelimeyi ekleyip çıkardığımı, cümlenin nerden nereye evrildiğini görmek istiyorum.
Kâğıdın üzerinde parmak izlerimi görebiliyorum. Tekrar tekrar yazmak zor olmuyor mu; oluyor elbette ancak kendimi bu şekilde daha güvende hissediyorum. Bunların dışında da kalemi alıp kâğıdı önüme koymak zihnimi yazıya hazırlıyor. Kâğıt benim için Alice’nin tavşan deliğine dönüşüyor.