|

Gönülde bir ay yüzlü gören rubaîler

Hz. Pir Mevlana Celaleddin Rumi'nin hakikat aşkıyla inlediği Rubailer, Sufi Kitap tarafından Şefik Can'ın çevirisiyle yayınlandı. Aslına sadık ve özgün sesine yakın bir şekilde sunulan Rubailer, okuru irfan yoluyla donatıyor.

Sadık Yalsızuçanlar
00:00 - 15/02/2014 Saturday
Güncelleme: 16:20 - 15/02/2014 Saturday
Yeni Şafak
Gönülde bir ay yüzlü gören rubaîler
Gönülde bir ay yüzlü gören rubaîler

Üstad Şefik Can'ın tercümesiyle Hz. Pîr Mevlânâ Celâleddin Rûmî'nin Rubaîler'i Sufi Kitap'ça yayımlandı. Şefik Can Dede'nin ruhâniyetine selam olsun. Hz. Pîr'in aşk çağlayanı rubaîlerini benim gibi Farsça bilmeyenlere aslına sâdık ve özgün sesine yakın biçimde sunduğu için O'na şükran borçluyuz. Gerek Divân-ı Kebir gerekse Rubaiyyât, Hz. Pîr'in hakikat aşkıyla inlediği muhteşem nefeslerdir. Aşkla söylendiğinden coşkulu ve yakıcıdır. Aşk da öyle değil midir? Yakar ve yeni bir varlığın vücuduna vesiledir.

Yunus Emre, 'evvel aşk gerek ere andan dervişe benzer' demiştir. Hakikat yolunun sermâyesi aşktır. Aşk, bir varlığın bir varlığı sarmasıdır. Vuslattır. Vuslat olunca aşk diner, irfan başlar. Hz. Pîr'in rubaîleri bizi sadece irfân yoluna çağırmaz, onunla donatır. Daha önce Kültür Bakanlığı'nca yayımlanmış olan bu hazine, Sufi Kitap tarafından yeniden okurun istifadesine sunulmaktadır. Kitapta, 2217 rubâi yer alıyor. Kitap, Hz. Pîr'in o ünlenmiş niyaziyle başlıyor : 'Yaşadığım müddetçe ben, Kur'an'ın kuluyum. Hz. Muhammed'in(sav) yolunun toprağıyım. Birisi benim sözlerimden, bu görüşlere aykırı mânâlar çıkarır, beni başka türlü tanıtırsa; ben bu sözleri çıkarandan da, bu sözlerden de bıkmışım, usanmışım.'

Kendisinin de apaçık beyâniyle, Hz. Pîr, Muhammedî yolun bendesi, bağlısıdır. Hz. Mevlânâ'ya bunun dışında bühtanlarda bulunanlara ithaf olunur. Gerçi söz, muhatabının algısına sığıştığı kadardır. Nereden söylenmişse o düzeyden hakiki manada algılanabilir. Mesnevihân Şefik Can Dede, bereketli hayatını Hz. Pîr'in aşk ve irfan denizini tercüme, telif, şerh ve anlatmaya vakfetmiştir. Bu kapsamda, Rubaîler önemli bir hizmet olarak düşünülmelidir.

Kitabın girişinde rubaî türünün özelliklerine, rubaînin bir 'muamma' olan doğuşuna, vezin ve kafiye hususiyetlerine, tarihsel öyküsüne ve Hz. Mevlana'nın rubailerinin tercümelerine ilişkin ayrıntılı bilgi verilmiş. 8. Yüzyılda ilk örneklerini görmeye başladığımız bu Şark haikusunun Rodegi'yle başlayan hikâyesi, Ârif Nihat Asya'lara değin sürmüştür. Bu muazzam geleneğin en ışıltılı örneklerini Hayyam'da ve Hz. Pir'de buluyoruz.

İLK TERCÜME 1896'DA

Hazret'in rubaîleri ilk olarak Veled Çelebi'nin tercümesiyle 1896 yılında yayımlanmış. 1965-1971 yılları arasında M. Nuri Gençosman çevirisi Mevlana'nın rubaîleri adıyla Milli Eğitim Yayınları'nca okura sunulmuş. Hasan Âli Yücel, Midhat Baharî Beytur, Hüseyin Rif'at Bey, Âsâf Hâlet Çelebî, Abdulbâkî Gölpınarlı ve Feyzi Halıcı ilk elden şükranla anılması gereken isimler. Hicabi Kırlangıç, Adad Karaismailoğlu gibi isimleri de eklemek gerekir. Hz. Pir'den çeşitli tercümeler bu kıymetli isimler mârifetiyle gerçekleşmiştir.

Hazret-i Mevlana'nın rubaîleri aşkla ve cem'den, yani vahdetten söylenmiştir. Gönülde vahdetin kâmilen tecellisiyle birlikte söylenmiş olan bu güzelim şiirler muazzam bir anlam derinliğine sahiptir. Bir rubaî, Şefik Can Dede'nin de buyurduğu gibi yüzlerce sayfa şerhedilebilir ve açıldığında bir kitap haline gelebilir. Vahdet teminin Hz. Pîr'in kendine özgü imaj dünyasından yansıtıldığı rubaîler, tıpkı Divân-ı Kebir'deki gazeller gibi İslam şiirinin geleneksel mazmun dünyası içinden okunmalıdır. Gök, meyhane, yüz, doğa ve harf sembolizminin kendine mahsus özellikleri fazlasıyla bu rubaîlerde ifade imkanı bulmuştur. Bu sembolizm alanlarının özellikleri bilinmeden onları anlamak ve yorumlamak zordur.

CANINDA BİR CAN VAR

Kitabın sonuna son derece yararlı bir indeks de eklenmiş. Bunun için bilhassa teşekkür etmeliyiz. Hz. Pîr, tefeüül kitabı olarak da okunabilecek bu eserinde kendi Hakikat macerasının sırlarını bize yol işaretleri biçiminde armağan etmektedir.

Hakkı bulma macerasında gönül aşkta düşer ve yanmaya başlar. Bu yanış öylesine sessiz feryatlar doludur ki, Hz. Pîr'in o görkemli dili, o umman gibi çağlamaktadır. Hz. Mevlana, Hakikat yolcusunun aşkını ve irfan iştiyakını artıracak, onun gönlündeki ateşi daha da harlandıracak bir dille konuşmaktadır. Mesnevi nasıl ki irfana ermiş bir gönlün ifadesiyle, rubailer de bu irfan iştiyakıyla kıvranan gönlün çığlıklarıdır.

Hz. Pir,

'Âşıkların gönüllerinin yanlışlarında

kıvılcımlar vardır. Gönüllerini sevgiliye

vermiş olanların içlerindeki

derdin belirtileri vardır. Sen, hiç

duymadın mı? Yanıp yakılanların

gönüllerinden çıkan ateşli bir 'ah'

da Allah'ın rahmet huzuruna geçer

gider.' Beyanıyle bu aşkın nasıl tahammülü güç bir hal olduğunu, bu zorluğun neticesinin ise nasıl büyük bir lütuf gizlediğini dile getirmektedir.

Şefik Can Dede'nin güzelim ifadesiyle, rubailerde, 'Mevlânâ'nın aşkını, heyecanını sıcak duygularını hissedersiniz. Bir yanardağ gibi kaynayan parlayan alev alev yanan duyguları ile Mevlânâ sizi başka birâleme götürür. O âdeta, söylediği kelimelerin içine gizlenmiştir. Mübarek kalbi

o kelimelerde çarpmaktadır. Başka şairlerin, akıllarını yorarak, kafiye ve vezin endişesiyle kendilerini zorlayarak yazdıkları rubaîleri, Mevlânâ, aşkla, imanla gönlünde hissetmiş, onları rahatça konuşur gibi vezinli ve kafiyeli olarak söyleyivermiştir. Bu sebeple Hz. Mevlânâ'nın rubaîlerini, başka şairlerin rubaîleri gibi okumamak lazımdır.

Bu rubaîler, bir velinin imanlı gönlünden yükselen feryadlardır, niyazlardır.

Bu hakikati çok iyi anlayan Pakistanlı büyük şair ve düşünür İkbâl Hazretleri:

'Celaleddin-i Rumî'nin şiirlerini Gönül Kâbesi'ne as.' demektedir.

Sufi Kitap ve Şefik Can Dede'mize teşekkür borçluyuz.

Bu hazineyi bize sundukları için.

Kitabın Künyesi:

Mevlana

Celaleddin Rumi Rubailer

Çev. Şefik Can

Sufi Kitap

260 sayfa

2014

10 years ago