|

Gönüllü olan akademiye gelsin

Ülkemizde 125 bin dernek ve beş binin üzerinde vakıf var ancak buralarda çalışan profesyonel eleman ne yazık ki yok. İşte bu eksikten yola çıkan bir grup akademisyen iki yıldır faaliyet gösteren ‘Gönüllü Akademisi’nde öğrencilerine gönüllülük eğitimi veriyor. Akademinin kurucularından Prof. Dr. Yusuf Adıgüzel, “Gönül emeği ile angarya arasındaki hassas çizgiyi korumak lazım” diyor.

Yeni Şafak ve
04:00 - 8/07/2018 Pazar
Güncelleme: 04:38 - 8/07/2018 Pazar
Yeni Şafak
Gönüllü Akademisi, yılda iki kere açılıyor. Öğrenciler on haftalık eğitimden geçiyor.
Gönüllü Akademisi, yılda iki kere açılıyor. Öğrenciler on haftalık eğitimden geçiyor.

Her biri farklı alanlarda hizmet veren yüzlerce vakıf ve derneğimiz var. Herkes bu vakıf ve dernekler aracılığıyla dünyaya iyilik yaymaya çalışıyor. Hayvan haklarından, savaş mağdurlarına, kültür sanattan, yaşadığı kentin değerlerini ayakta tutma çabasına kadar her biri farklı alanda faaliyetlerini sürdürüyor. Ancak bu vakıf ve derneklerde profesyonel anlamda bu işi yapan insan neredeyse yok. Peki özellikle gençleri çeşitli kurumlarda gönüllü olarak çalıştırmak için ne yapmak lazım? İşte bu sorudan yola çıkan Gençlik ve Spor Bakanlığı bir çalışma başlattı ve lise ve üniversiteli gençleri hastane, çocuk esirgeme kurumu gibi alanlarda gönüllü olarak çalışmaya teşvik eden bir projeyi hayata geçirdi. Bu projenin bir başka ayağını ise İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji bölümü hocaları öğrencileriyle gerçekleştiriyor. İlk mezunlarını geçen yıl veren Gönüllü Akademisi üniversitesi öğrencilerini bu alanda eğitiyor. Ayrıca üniversite STK’larda görev yapmak isteyen üniversite mezunları için de yüksek lisans programı açtı ve buradan da iki yıldır öğrenci mezun ediyorlar. Prof. Dr. Yusuf Adıgüzel’in kurucuları arasında yer aldığı akademiyi ziyaret ettik. Hem Adıgüzel hem de akademinin gönüllüleri Nursen Tekgöz, Hilal Çakmak, Tuğba Uslu ve Necibe Kulaç ile gönüllü akademisini konuştuk.

SEKTÖRLEŞEMEDİ

Akademi 2017 yılının baharında başlamış. Yılda iki kere açılan akademi önümüzdeki Eylül ayında yeniden açılacak. Türkiye’de sivil toplum alanının çok ihmal edildiğini ve hala sektörleşemediğini söyleyen Prof. Dr. Yusuf Adıgüzel, “Bizde gönüllülük doğru bilinmediği için angarya olarak algılanıyor. Halbuki angaryadan farklı bir şey. Gönül emeği ile angarya arasındaki hassas çizgiyi korumak lazım. Burada biz hem STK’larda çalışacak uzman adayı arkadaşlara hem de gönüllülük yapacak arkadaşlara bunu anlatıyoruz. Gönüllülük angarya veya emek sömürüsü anlamına gelmiyor. Bir tanımı ve bir sözleşmesi var. Yapacakları işin mahiyeti var. Bunu öğrencilere söylüyoruz. Gönüllülüğün sömürüye dönüşmemesi noktasında hem uzmanları hem de gönüllü adaylarını bilinçlendiriyoruz” diyor.


PROFESYONEL YETİŞTİRİYORUZ

“Türkiye’de yaklaşık 130 bin STK var. Yaklaşık 125 binini dernekler, beş binini de vakıflar oluşturuyor. Bunların yüzde onunda bile profesyonel çalışan yok. Gönüllülük tabi önemli ama gönüllü yönetimi de önemli. Bunu ancak eğitimini almış uzman bir kişi yapabilir” şeklinde sözlerine devam eden Adıgüzel, bu programın amaçlarından birinin de STK’lara profesyonel yönetici kazandırmak olduğuna işaret ediyor. Akademiye üniversitenin tüm bölümlerinden öğrenciler katılabiliyor. Tıpkı yüksek lisans programları gibi mülakat yapılarak alınıyorsunuz. Akademi 30 kişiden oluşuyor. Adıgüzel çok yoğun taleple karşılaştıklarını bunun için de Gönüllü Ol İstanbul adında bir web portalı oluşturduklarını söylüyor. Buradaki amaç da STK’lara büyük bir gönüllü havuzu oluşturmak.


Türkiye’ye yayılıyor

İstanbul Üniversitesi ile Gençlik ve Spor Bakanlığı arasında bir protokol imzalandığını söyleyen Adıgüzel, bu çervedeki çalışmalarını şöyle anlatıyor: “Bakanlığın 2 yıl önce hayata geçirdiği ‘Damla Projesi’ var. Üniversitelerde okuyan gençler Anadolu’nun çeşitli illerine gidiyor ve gönüllülük esasına göre etkinliklere katılıyorlar. Bakanlık bu gençlerin az çok gönüllülükle ilgili bilgileri olsun istiyor. Bu sebeple gençlerin gönüllülük eğitimlerini biz veriyoruz.

Bizim üniversitede başlattığımız bu hareket aslında Türkiye’nin dört bir yanına yayılıyor.”


Bana cesaret verdi

Nursen Tekgöz akademinin ilk mezunlarından. Akademideki projelere destek veren Tekgöz, “Toplumda gönüllülüğe boş iş olarak bakılıyor. Ama sahaya girdiğimizde çok fazla sorun gördüm. Akademi bana bu sorunlara karşı farkındalık kazandırdı ve elimi taşın altına koyma cesareti verdi. Farklı bölümlerdeki arkadaşlarla aynı amaç için bir araya gelmek de cesaret verici. Mesela Kızılayfest kapsamında Vezneciler, Beyazıt, Avcılar ve Bakırköy kampüslerinde kurduğumuz kan bağışı çadırlarında, sadece üç günde 1720 ünite kan topladık” diyor.


Çalıştay bile yaptık

İstanbul Üniversitesi Sosyoloji mezunu Hilal Çakmak, bu yıl içinde Gönüllülük Dersi Müfredatı Çalıştayı yaptıklarını kaydederek “Türkiye’nin bütün üniversitelerinde gönüllülük dersinin içeriğinin nasıl olması gerektiğini konunun uzmanlarıyla konuştuk” diyor. Necibe Kulaç ise İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Mühendisliği son sınıf öğrencisi. Kulaç, “Ben akademiye geldikten sonra olaylara bakış açım değişti. Gönüllülüğe farklı açılardan bakabilmeyi öğrendim. Ülkemdeki gönüllülük alanında eksikliklerin olduğunun farkına vardım” yorumunu yapıyor.

Sponsor arayışındayız

Tuğba Uslu, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi son sınıf öğrencisi. Arkadaşlarıyla oluşturdukları gönüllü projesini şöyle anlatıyor: “Toplumda dezavantajlı öğrencilere yönelik özel ders programı geliştirdik. Düşündüğünüz gibi video eğitim değil. Görüntülü konuşma şeklinde birebir dersten bahsediyorum. Öğretmenlerimiz üniversiteli gönüllülerden oluşuyor. Bİrkaç aydır üzerinde çalışıyoruz. Sitemizin yıllık maaliyeti ve akıllı kalemler için aşağı yukarı on bin liraya ihtiyacımız var. Bunun için sponsor arayışındayız. Gönüllülük toplumsal iyileşmeyi sağlayan şey aslında. Benim ilk baştaki motivasyonum iyilik yapmaktı ama öyle olmadığını gördüm. Aslında fayda sağlamak iyilik yapmanın çok daha üstünde.”

#Gönüllü Akademisi
6 yıl önce