|

Hampar Usta’dan iyi esnaflık dersi

Emekli fuel-oil brülör ustası olan Hampar Manukyan, beş yıl önce dükkânını kapatana kadar okul, hastane, askeriye, cami ve kilise gibi sayısız kuruma ücretsiz hizmet verdi. Bugün hâlâ bu kurumlardan aldığı teşekkür belgesini o günlerin hatırası olarak saklıyor.

00:00 - 9/01/2022 Pazar
Güncelleme: 15:11 - 7/01/2022 Cuma
Yeni Şafak
Merve Akbaş Hampar Manukyan ile görüştü...
Merve Akbaş Hampar Manukyan ile görüştü...

İstanbul’un en soğuk günleri Ocak ayıyla başlıyor. Şu günlerde kombilerin derecesini arttırıp, sıcak bir çayla kendimizi ısıtabiliyoruz. Ancak her zaman böyle ısınmıyorduk. Doğalgaza geçmeden önce özellikle apartmanlarda yaygın olan fuel-oil brülör sistemleri dairelerimizi ısıtıyordu. Kış aylarının en önemli konusu da buydu.


Hampar Manukyan, fuel-oil brülör sistemleri üzerine 50 yıl çalışmış bir usta. 1960’lı yıllarda babası tarafından kurulan dükkânlarında kamu kurumlarına, vakıflara, camilere, kiliselere de ücretsiz olarak hizmet verdiklerini de gururla anlatıyor. Sistem değişince Hampar Usta da piyasadan yavaş yavaş çekilmiş. Ancak o günleri özlemle anıyor. Vakıflara, kamu kurumlarına ve dini kurumlara ücretsiz hizmet vermesinin sebebini şöyle açıklıyor Manukyan: “Bu babamın başlattığı bir gelenek oldu. Bana bunu devam ettirmemi söyledi. Yıllarca sayısız kurumun sadece teşekkür mektubu karşılığında fuel-oil brülör sistemlerinin tamiratını yaptık. Bu mektupları da arada biri haksız kazanç sağlamasın diye alırdık. Bugün elimde onlarca kurumdan alınmış teşekkür mektubu var. Hepsini saklamaya devam edeceğim.”


HEM USTALIK HEM ESNAFLIK

Manukyan’ı belki de İstanbul’un en güzel sokaklarından birinde, Üsküdar İcadiye’deki evinde ziyaret ediyoruz. Önceden sözleşerek geldiğimiz evinde bizi karşılıyor. Elli yılı aşkın süredir sakladığı teşekkür mektuplarını ve dükkânın fotoğrafını da görmemiz için hazırlamış. Çay ve kurabiye eşliğinde keyifli bir sohbete başlıyoruz. Manukyan bize hem ustalığını hem de esnaflığı anlatıyor. Manukyan’ın, “1960’lı yıllarda İstanbul’da kalorifer yaygınlaştı. Yani merkezi sistem ısıtması. Fuel-oil brülör sisteminde kocaman bir kazan vardır. Kazanın ucunda ise bir makine olur ve burada ısınan sıcak su binayı dolaşır” cümleleriyle başlıyor konuşmamız. On yaşından beri bu işin içinde olduğunu söyleyen Manukyan şunları anlatıyor: “Karaköy Tophane’deki dükkânımızda elli sene boyunca çalıştım. 60 yaşında emekli oldum.



Orada Rus Manastırı’nın kiracısıydık. Şimdi o civardaki çoğu dükkân kafe oldu. O yıllarda özellikle Şişli, Kurtuluş, Bakırköy, karşıda da Kadıköy, Bostancı ve Suadiye gibi yerlerde fuel-oil yaygınlaştı. Sonradan tüm şehirde apartmanlar böyle ısınmaya başladı.” Manukyan’a “O yıllarda sizin yaptığınız işi yapan kaç kişi vardı İstanbul’da?” diye de soruyorum. “Çok yaygın değildi. Sonradan yaygınlaştı. Türkiye’de bu işin ilk ustası olan Yahudi olan Pepe Usta’ydı. Babam da ilk ustalardan biriydi. Önceden elektrik piyasasındaydı. Sonradan bu sistem Türkiye’ye gelince kendisi meraklı ve becerikli bir insan olduğu için sistemi öğrenmişti. Ben de ondan öğrendim” diyor.

DOĞALGAZ EMEKLİ ETTİ

Ona neden kamu kuruluşlarına ücretsiz hizmet ettiklerini, bu geleneğin nasıl başladığını sorduğumda ise şunları anlatıyor: “İş yaptığımız süre boyunca babam da ben de kamu kurumlarına, vakıflara, camilere, kiliselere ücretsiz iş yaptık. Bu babamın başlattığı bir gelenek oldu. Bana da böyle yapmamı söyledi. Örneğin bir hastaneden geldiklerinde onlardan yalnızca teşekkür mektubu isterdik. Çünkü ücretsiz yapıldığı belli olsun, aradan başka bir kişi kazanç sağlamasın diye. Biz bunu söylediğimizde çoğu zaman şaşırıyorlardı. Hatta bazı kurumların müdürü arayıp, arkadaşımıza böyle söylemişsiniz ama biz ne yazalım mektuba, derdi.”



Sohbet ilerleyince ona doğalgazın yaygınlaşmaya başlamasından sonra kaç yıl daha dükkânını açık tuttuğunu soruyorum. Şunları söylüyor: “Doğalgaz geldikten hemen iş bizi emekli etti” diyerek anlatıyor: “Ben sekiz- dokuz sene daha dükkânı işlettim. Ama hâlâ o zamanların borcunu ödüyorum. Benim işimi yapan ustaların çoğu doğalgaza döndü, ben dönmedim. Neden döneyim, ben bilmediğim işi yapmam.”


Sudan farkı yok

1980 darbesinin olduğu yıl yakıt sıkıntısı olduğunu, binaların adeta buz kestiğini hatırlatan Hampar Usta, “O dönemde çok dolandırıcılık da yapıldı. Bakırköy’de dolandırıcılar deniz suyuyla dolu yakıt tankerlerini gezdirip, apartmanlara satış yapıp, milletin paralarını alıp kaçmışlardı. Fuel-oil öyle bir yakıttır ki suyla deniz suyuyla veya normal suyuyla bu olup olduğunu anlayamazsın” sözleriyle bize eski Türkiye’nin soğuk günlerini hatırlatıyor.


Esnaf esnafı kollamalı

50 yıl emek verdiği işini severek yaptığını da söyleyen Manukyan, “Bizim işimiz pis iştir. Her gün üstümüz başımız simsiyah olur. Hanım tulum yıkamaktan bıkmıştır. Ama çok severek yaptım işimi” diyor. Esnaflığın günümüzde çok değiştiğini de belirten Manukyan, gençlik günlerini hatırlayarak o günlerde komşularını da kollayarak iş yaptıklarını belirtiyor: “Sandıkçı Sami usta komşumuzdu. Dükkânında o da kiracıydı. Onun dükkânın bulunduğu bina satılığa çıktı. Babama bu binayı al, dediler. Ama babam “almam” dedi. Neden dediklerinde “Sami orada, olmaz”, demişti. “Ee Sami’ye dokunma, sen diğer katlarda işini yap”, denildiğinde ise “Sami rahatsız olur, bu iş olmaz” diyerek konuyu kapatmıştı.”


#Hampar Manukyan
#fuel-oil
#brülör
#İcadiye
2 yıl önce