|

Her şeyin ayarında tutulduğu, tam 'Disney tarzı' bir fantastik serüven

Sinemaseverlere daha önce 'Bir Böceğin Hayatı', 'Kayıp Balık Nemo' ve 'Wall-E' gibi animasyon başyapıtlarını armağan etmiş olan iki Oscar'lı yapımcı, senarist ve yönetmen Andrew Stanton, bir yandan Disney şirketinin emrine sunduğu çeyrek milyar dolarlık muazzam bütçeyi çağdaş teknolojinin elverdiği en yüksek bilim-kurgusal görkeme ulaşmaya harcarken, diğer yandan da bu şirketin geleneksel etik kurallarını hiç zorlamadığı masalsı bir serüvene imza atıyor.

Ali Murat Güven
00:00 - 10/03/2012 Cumartesi
Güncelleme: 21:26 - 9/03/2012 Cuma
Yeni Şafak
Her şeyin ayarında tutulduğu, tam 'Disney tarzı' b
Her şeyin ayarında tutulduğu, tam 'Disney tarzı' b
alimuratg@yahoo.com

JOHN CARTER: İKİ DÜNYA ARASINDA / ÜÇ BOYUTLU (John Carter in 3D)

Türkiye'de Gösterime Sunulan Kopya Sayısı:
100
(Teknik donanımı buna uygun olan sinemalarda dijital üç boyutlu, diğerlerinde ise standart 35 mm formatında gösterilmektedir)
Yapım Yılı ve Ülkesi:
2012, ABD
(Disney Company)
yapımı
Türü ve Süresi:
Fantastik serüven-Bilim kurgu, 132 dakika
Bütçesi:
250 milyon Amerikan Doları
Gösterim Formatları:
35 mm standart sinema filmi, Real D üç boyutlu dijital ve IMAX / Yatay 70 mm üç boyutlu analog
Perdedeki Resim Oranı:
1.85:1
(Dijital gösterimler)
, 2.35:1
(35 mm gösterimler)
Seslendirme Dili:
İngilizce
(Ülkemizde Türkçe altyazılı olarak gösterilmektedir)
Yönetmen:
Andrew Stanton
Senaristler:
(Ünlü Amerikalı bilim-kurgu yazarı Edgar Rice Burroughs'un 'Marslı Bir Prenses' adlı hikâyesinden uyarlamayla)
Andrew Stanton, Mark Andrews, Michael Chabon
Görüntü Yönetmeni:
Daniel Mindel
Özgün Müzik Bestecisi:
Michael Giacchino
Kurgucu:
Eric Zumbrunnen
Yapım Tasarımcısı:
Nathan Crowley
Set Dekoratörü:
Paki Smith
Kostüm Tasarımcısı:
Mayes C. Rubeo
Oyuncuları:
Taylor Kitsch (John Carter), Lynn Collins (Dejah Thoris), Samantha Morton (Sola), Willem Dafoe (Tars Tarkas), Thomas Haden Church (Tal Hajus), Mark Strong (Matai Shang), Dominic West (Sab Than), Ciarán Hinds (Tardos Mors), James Purefoy (Kantos Kan), Bryan Cranston (Powell), Polly Walker (Sarkoja), Daryl Sabara (Edgar Rice Burroughts)
İthalatçı Şirket:
UIP Film
Dağıtıcı Şirket:
UIP Film
İçerik Uyarıları:
Bütünüyle çocuk ve genç izleyiciler hedeflenerek çekilmiş, içerdiği aksiyon da diyaloglar da genel olarak ayarında giden fantastik bir yapım… Buna karşılık, bir kaç sahnesinde yer alan hafif seviyede şiddet gösterileri ve hikâyesi boyunca ön plandaki pek çok karakterin ürkütücü görünümlü uzaylı varlıklardan oluşması nedeniyle, özellikle ilköğretim çağındaki sinemaseverlerin ebeveyn refakatinde izlemesi önerilir.
Ailece izlenebilir mi?
/ EVET
Filmin Yeni Şafak-Sinema Puanı:
(4 yıldız üzerinden)
* * *
Resmî İnternet sitesi ve Fragmanı:

:::::::::::::::::::::::::::::::::::

FİLMİN KONUSU:
Dünyadaki bir grup bilim adamının öncülüğünde ve açıklayamadığı bir yöntemle
Mars
'a gönderilen
John Carter
, kendisini kırmızı gezegenin sakinleri arasında yaşanan çok ciddi bir ihtilafın tam ortasında bulur.
Mars
toprakları iki politik kamp arasında bölünmüş ve her yerde şiddet kol gezmektedir.
Yeryüzünde sıradan özeliklere sahip bir genç adam iken komşu gezegene gittikten sonra olağanüstü yeteneklerle donanan kahramanımız, hızla iç savaşa doğru sürüklenen bu gizemli topraklardaki halkın kurtuluşunun yine kendi ellerinde olduğunu görerek derhal harekete geçer.

:::::::::::::::::::::::::::::::::::

Zevk sahibi bir fantastik sinema ustasının hayâl gücü, gerekirse devamı da her an cömertçe gelebilecek
250 milyon dolarlık
esaslı bir sermaye ile birleşirse ne olur? Herhalde, olsa olsa
“John Carter”
tarzı, seyri müthiş keyif veren bir film ortaya çıkar!
1980'li
yılların sonlarında ilk adımlarını attığı
Hollywood
'da, on parmağında on marifet bir senarist, aktör, seslendirme sanatçısı, animatör, yapımcı ve nihayet yönetmen olarak yıldızı gitgide parlayan, dişiyle tırnağıyla kazıyarak ilerlediği bu kariyer yolculuğunda da
“Bir Böceğin Hayatı”
(A Bug's Life, 1998)
,
“Kayıp Balık Nemo”
(Finding Nemo, 2003)
,
“Wall-E”
(Wall-E, 2008)
gibi sinemaseverlerin izlemeye doyamadıkları bol ödüllü animasyon başyapıtlarına imza atarak en sonunda zirveye çıkan bir sanatçı
Andrew Stanton
Eh, yapıp ettikleriyle ikisi
Oscar
olmak üzere
16 ödül
kazanmış, yakın dönemdeki başarıları böylesine tescilli bir adamın,
Disney
gibi,
“blockbuster”
(bütçesi 100 milyon dolardan daha yüksek)
bir filme soyunduğunda görev vereceği yönetmeni kılı kırk yararak seçen köklü bir şirketin çeyrek milyar dolarlık yeni projesinin kaptanı olması da hiç tesadüfî değil…
Nitekim,
Stanton
, daha birçok kült kahraman gibi
“Tarzan”
ın da babası konumundaki Amerikalı saygın fantazi/bilim-kurgu yazarı
Edgar Rice Burroughs
'un gözlerden görece ırak kalmış bir hikâyesini geniş perdeye aktarırken, kendisine duyulan bu yüksek güveni bir an bile boşa çıkarmamaya çalışıyor.
Burroughs
, tıpkı meslektaşları
H.G. Wells, Michael Crichton
ve
Isaac Asimov
'da olduğu üzere, yapıtları fantastik sinemasının müdavimi konumundaki yönetmenlerce yıllar içinde yağmalanmış, hattâ bazıları tekrar tekrar çekilmiş bir büyük usta. Fakat, her ne hikmetse, bu uzun tarihsel süreçte hiç kimse ilk kez
1912
yılında yayımlanan
“Marslı Bir Prenses”
ile pek ilgilenmemiş. Kimbilir, ya geçmişte böylesine yoğun özel efekt gerektiren bir hikâyeyi filmleştirmenin doğuracağı teknik zorluklardan ya da
Mars
gibi
1950'li
yıllardan itibaren oksijen ağırlıklı atmosferi olmadığı belirlenen bir gezegende oksijen soluyan uzaylı ırkların çatışmasının anlatıldığı bir kitabın bilimsel tutarlılığa uymayacağı varsayıldığından, sinemasal açıdan aslında yeterince dolgun bir malzeme sunan bu hikâyeye
Stanton
'a kadar hiç kimse tevessül etmedi.
Lucas Film
'in yan şirketi
“Industrial Light and Magic”
ile birlikte
Hollywood
'un en yaman iki reel animasyon üreticisinden biri olan
Disney
'in modelleme ustalarını ardına alan yönetmen, ortaya, hitap ettiği izleyici kitlesinin yaşı biraz daha düşürülmüş, ancak en az öncülü kadar eğlenceli ve heyecanlı bir
“Yıldız Savaşları”
koymuş. Öte yandan, filmin
CGI
(bilgisayar temelli görüntü)
kalitesinin çoğu yerde
George Lucas
'ın destansı filmlerini dahi aştığını ve doğrudan
James Cameron
'un
“Avatar”
ının dudak uçuklatıcı gerçekçiliğiyle yarıştığını da altını çizerek belirtelim.
2006
'da televizyon dizileri üzerinden girdiği sektörde yavaş yavaş sinemaya doğru açılan ve
2009
'daki
“X-Men: Kökenler”
den
(X-Men: Origins)
itibaren de fantazi/bilim-kurgu türünün istikbal vaad eden oyuncuları arasına katılan genç kuşak aktör
Taylor Kitsch
için bu pahalı gösteri, hiç kuşkusuz ki sanatçının kariyerinde gerçek bir dönüm noktasını temsil etmekte… Şimdiye kadar böylesi iddialı yapımlarda
“esas oğlan”
olma fırsatını hiç elde edemeyen
Kitsch
'i bu saatten sonra benzer türde kahramanlık fantazilerinde ön saflarda koştururken görürseniz hiç şaşırmayın. Çünkü, türün temel gereksinimleri arasında yer alan bir özelliğe,
“fiziksel albeni”
ye fazlasıyla sahip bir oyuncu olarak, geniş perdede özellikle genç kızların gönlünü fethedebilecek bir resim veriyor.
Öte yandan, şu sıralarda âdetâ zincirinden boşanmışçasına ardı ardına film çekip duran, çektiği bu filmlerin büyükçe bir bölümü de yine fantazi/bilim-kurgu kategorisine dahil edilebilecek İrlandalı karakter oyuncusu
Ciarán Hinds
, aynı hafta sonunda ikinci bir filmle
(diğeri
“Siyahlı Kadın”
)
karşımıza çıktı. Birkaç hafta önce de –bazı sahneleri
Türkiye
'de gerçekleştirilen-
“Hayalet Savaşçı-2”
de izlediğimiz
Hinds
'in kötü karakterlere cuk oturan sert yüz hatları var; ancak bu son filminde ise üstüste gelen mel'un adamlardan sonra hafif bir tarz değişikliği yapıp,
Mars
'taki iç savaşın iyi kalpli mazlumları cephesine dahil olmuş.
Ayrıca, milyonlarca sinema tutkunu gibi benim de hafızama
1986
yılında rol aldığı,
Oliver Stone
'un
“Müfreze”
sindeki
(Platoon)
asker ahlâkına sahip
Çavuş Elias
karakteriyle kazınan
Williem Defoe
'yu bu hikâyede ön plandaki roller arasında görmek de bir başka hoş sürpriz…
2000'lerin
ortalarına kadar çoğu kez ruhsal takıntıları olan aykırı karakterlerde izlediğimiz sanatçı,
2007
'de görev aldığı
“Örümcek Adam-3”
deki
“yeşil cin”
rolünü pek sevdi; o tarihten beri de kendisine gelen fantastik içerikli projeleri kolay kolay geri çevirmiyor.
Gerek yönetmenin, gerekse yapımcı şirketin teknik titizliğinin yansımaları neredeyse her dakikasında hissedilen bu görkemli geniş perde gösterisinin
(ki mümkünse üç boyutlu formatta izlenmeli)
bana göre bilim-kurgu sinemasının tarihi açısından en kayda değer ve ayırt edici yönü yönü,
Mars
'ı birbirine katarak gezegende yaşayan insan formundaki diğer kavmin huzurunu kaçıran
3,5 metrelik
uzaylı barbar kavmin mensupları için tasarlanmış bedenler…
“Uzaylı varlık”
tasarımı noktasında geçmiş dönemlerin çoğu fantastik filminde oldukça kısıtlı bir hayâl gücü ortaya koyabilen Batılı yapım tasarımcılarının, muhtemelen
Ridley Scott
'un
1979
tarihli
“Yaratık”
ından
(Alien)
beri ürettikleri en ilginç ve sıra dışı fiziksel forma sahip bu filmdeki uzaylı elemanlar… Hele de insana benzeyen ana kollarının biraz aşağısında, göğüs kafesinin alt bölümünden dışarı çıkan ikinci bir kolları daha var ki bunlarla birlikte sundukları o tuhaf görüntü, fantastik sinema tarihinde gerçekten de devrimci bir hayâl gücüne işaret etmekte…
Standart bir
Disney
yapımının gerek şiddet, gerek argo, gerekse cinsellik/çıplaklık gibi hassas noktalardaki geleneksel muhafazakâr yaklaşımı eşliğinde çekilmiş ve bu gibi yönleriyle çocuklara, gençlere yönelik herhangi bir mahzur içermeyen
“John Carter”
, hafta sonunda ailecek, kendisine ödenen bilet parasını hak edecek bol cümbüşlü fantastik bir gösteri izlemek isteyenler için bire bir... Nihaî yargımızı, internetteki alışveriş sitelerinin şu beylik cümle kalıbıyla aktarmak gerekirse,
“Avatar”
ı beğendiyseniz,
bunu da beğenirsiniz!

* * *

YENİ ŞAFAK SİNEMA SAYFASI / YILDIZ PUANLAMA TABLOSU

* * * *
(4 Yıldız)
Sinemanın sanat kimliğini pekiştiren gerçek bir başyapıt… Kaçırmanız gerçekten de yazık olur.
* * * 1/2
(3,5 Yıldız)
Oldukça başarılı bir film. Şartlarınızı zorlamak pahasına mutlaka görmelisiniz.
* * *
(3 Yıldız)
Çoğu bölümüyle sanatsal bir derinlik ve lezzet yakalayabilen, kayıtsız kalınmayacak bir film. Ömrünüzden bir kaç saati vermeye değer…
* * 1/2
(2,5 Yıldız)
Bazı bölümlerinde iyi bir filmin kalite standartlarına erişmeyi başarabiliyor; fakat bir bütün olarak bakıldığında ise sorunlu ve tam olmamış.
* *
(2 Yıldız)
Hiç bir sanatsal değeri ve akılda kalıcılığı yok. Yalnızca zaman öldürmek için tüketilebilir. Ki zamanınıza önem verdiğimiz için bunu da pek önermiyoruz.
* 1/2
(1,5 Yıldız)
Kötü bir film ve neden çekildiğini anlamak zor… Görmemeniz yararınıza olacaktır.
*
(1 Yıldız)
Sinema sanatı adına utanç verici bir gösteri… Arkanıza bakmadan kaçın, sevdiklerinizi de uzak tutun!




12 yıl önce