|

Hiçbir şey olmak

Robert Walser modern romanın öncü isimlerinden bir tanesi. Jakob Von Gunten; Robert Walser’in içeriği, tekniği ve kurgusuyla kendinden sonra eser vermiş birçok romancıyı derinden etkileyen başyapıtıdır.

Ömer Yalçınova
04:00 - 15/08/2019 Perşembe
Güncelleme: 10:56 - 14/08/2019 Çarşamba
Yeni Şafak
Arşiv
Arşiv

Robert Walser akla hemen Thomas Bernhard’ı getiriyor. Oysa tersi olmalıydı, Thomas Bernhard okuduğumuzda aklımıza hemen Robert Walser gelmeliydi. Çünkü öncü olan Walser. Bernhard ise, ondan çok iyi istifade etmiş, onun romanlarını çok iyi sindirmiş görünüyor. Hatta Walser’in roman tekniğini kendi tekniği içinde eritip, geliştirmiş. Sadece teknik manada değil etkilenme, konu itibariyle de Bernhard’ın Walser’dan epey esinlendiği söylenebilir.

Fakat Walser asıl Franz Kafka’yla karşılaştırılmalıdır. Walser (d.1878-ö.1956) Kafka’dan (d.1883-ö.1924) önce doğar, sonra ölür. Aynı dönemin yazarıdır ikisi de. Ve eserlerinde tahmin edilenden fazla benzerlik vardır. Kimin kimden esinlendiği de belli değildir. Belki de esinlenme hiç söz konusu değildir bu iki romancı arasında. Aynı dönemin, aynı çağın ruh halini taşırlar. Aynı sonuçlara, benzer tekniklere ulaşmaları doğaldır.

Kafka’nın özellikle Dava romanıyla benzerlik taşır, Walser’ın Jakob Von Gunten’i. Gunten de aynen Josef K. gibi olayların içinde sürüklenmektedir. Olaylara dahil olamamakta, herhangi bir irade gösterememektedir. “Nedensiz kötülük”, “nedensizlik”, egemen güçlere kendini bütünüyle bırakmak, karşı çıkmamak, aksi yönde hareket etmemek, ne deniliyorsa onu yapmak, emirleri sorgulamamak… Kafka Walser’e göre daha koyu, karanlık ve karamsar. Gunten bazen müdür beye karşı çıkar. Sınıf arkadaşlarını eleştirir veya över. Tartıştığı arkadaşları da vardır. Bunlar Kafka’da yok. Onun Josef K.’sı kadavra gibidir, diğer ifadeyle bütünüyle tepkisiz. Gunten, günlüğünde olsun bazı tepkilerde bulunur. İstekleri, arzuları vardır. Fakat bu bir şeyi değiştirmez. Sonuç aynıdır. Gunten de Josef K. gibi bütünüyle irade, istek ve arzularının dışında hareket etmek zorunda kalır.

CEVABI OLMAYAN SORULAR

Roman, kahramanımız Jakob Von Gunten’in Benjamenta Erkek Enstitüsüne girişiyle başlar. Gunten neden enstitüye tek başına gelmiştir? Neden o enstitüyü seçmiştir? Şehirde başka okul yok mudur? Gunten’in ebeveynleri nerededir? Çocuklarıyla neden ilgilenmezler? Gunten ailesine hiç mektup yazmaz. Ama ailesinden de hiç mektup almaz. Neden acaba? Bu ve buna benzer soruların hiçbirinin cevabına ulaşamayız roman boyunca. Sormak da aklımıza gelmez. Romanı bitirdikten sonra merak ederiz bunları. Oysa roman enstitü eleştirisiyle başlar: “Burada doğru dürüst bir şey öğrenilmez.” Eğitmen eksikliği vardır çünkü orada. Yani eğitmen var ama çalışmamaktadır. Gunten bunu eleştirir. Ama o eğitmenler neden çalışmamaktadır, bilemiyoruz. Öğrenciler boş boş oturmaktadırlar sınıfta. Önlerinde sadece Erkek Okulu’nun Amaçları Nelerdir? isminde bir kitap durur. Sürekli onu okurlar. Bayan Benjamenta’nın denetiminde. Neden böyle? İlginçtir, kitabın içeriğine dair de bir şey söylemez Walser. Ayrıca Bayan Benjamenta neden evlenmemiştir? Neden ölmüştür? Kardeşi Bay Benjemanta’yla ilişkisi nasıldır? Bilmiyoruz. Örneğin devlet bu enstitüyü denetliyor mu? Devlet diye bir şey var mı? Sorular çoğaltılabilir. Ve roman, bu sorulara cevap vermeme üzerine kurulmuştur. Nedensizlikten kastımız bu. Aynen Josef K.’nın neden tutuklandığını ve idama mahkum edildiğini bilmediğimiz gibi.

İki roman da belli bir ruh halini yansıtmak üzerine kurulmuş. Ortada mücadele edildiği halde başaramamak gibi bir durum yok. İki kahraman da yenik başlarlar: “…Benjamenta Erkek Enstitüsü öğrencileri olarak hayatta asla başarılı olamayız.” Teslim olmuşlardır tamamıyla. Gunten, romanın başında direnir aslında. Fakat bu sadece kalacağı oda konusunda geçerlidir. Romanın devamında bu direncinden de eser kalmaz. Josef K.’da direncin hiçbir türlüsü görülmez. Belki de bunun sebebi, Walser’in Kafka’dan önce doğması, henüz modernizmin yıpratıcı etkisini Kafka’dan daha az hissetmesiyle ilgilidir. Fakat hisseder. Ve bunun romanını yazar. Şiddeti düşüktür Walser’da etkinin. Kafka’da ise yüksek. Yüksek şiddet Kafka’da ironiye yol açar. Gunten’de de ironi vardır. Gülümseten, yapanın da gülümsediğini fark ettiğimiz bir ironi. Kafka’da gülümseme yoktur. O bütünüyle ciddidir. Onun kahramanları bütünüyle kendilerini bırakmışlar, mimikleriyle dahi bir şey hissettikleri veya düşündüklerini göstermezler.

SİSTEMİN İÇİNDEKİ ÇARESİZLİK

Jakob Von Gunten, günlük şeklinde yazılmış. Arada bir yerde başka birinin sesini duyuyoruz. O da Gunten’in bir türlü kafasında konumlandıramadığı, övüyor mu dövüyor mu belli olmayan, sınıf arkadaşı Kraus’tur. Romanın günlük şeklinde yazılması, Kafka’ya nazaran halen iradenin tamamıyla elden çıkmadığı ya da yeniden elde edilebileceğine dönük, belki de Walser’in taşıdığı, taşımak istediği ümide işaret eder. Fakat romanın sonunda Gunten’in Bay Benjamenta’nın teklifini kabul etmesiyle bu ümit de suya düşer. Zaten Bay Benjamenta, Gunten’e “Benimle kalacaksın değil mi?” derken, onun kendisiyle kalacağından emindir. Okuyucu, bir an, kalmayacak, alıp başını gidecek, yani seçim yapan bir şahıs olacak, kendi varoluşu, diğer ifadeyle düşünce, arzu ve idealleri istikametinde yolunu ayıracak enstitüden diye ümitlenir. Walser, bu ümidin son çırpınışlarını yazmış olmalı. Kafka ise, bundan sonraki evlerini… Diğer ifadeyle kadavra halini. Kafka’nın Dava’da üstten/tanrısal anlatım diye kavramlaştırılan yöntemi kullanması da bununla ilgilidir. Artık kahramanın, günlüklerinde duyuracağı bir iç sesi bile kalmamıştır Kafka’da. Walser’ın Gunten’le Bay Benjamenta’sı ise, enstitüyü kapatıp çöllere gideceklerdir. Neden çöl? Bunu da bilmiyoruz. Farklı bir kültür ve iklimde yaşamak istemektedir Bay Benjamenta. Ama romanın konusu, Bay Benjamenta ve bu tür plan ve istekleri değildir. Gunten’in Bay ve Bayan Benjamenta karşısındaki iradesizliği ve çaresizliği, diğer deyişle sistem içinde hiçbir anlam ifade etmemesidir.

Fazlasıyla etkileyici, düşündürücü bir roman Jakob Von Gunten. Walser neredeyse anlattığı her olay, karakter ve duygular üzerine okuyucuyu soru sormaya zorluyor. Romanın sonunda okuyucu sorularla baş başa kalıyor.


#Robert Walser
#Jakob Von Gunten
5 yıl önce