|

İnsan öldürmeyi bilgisayar oyunu sanıyorlar

Son günlerde anne babasını gözünü kırpmadan öldüren çocuklarla sarsıldı gündemimiz. Neden ellerini anne babasının kanına buluyor çocuklarımız? Hocalarımıza sorduk. Kemal Sayar elektronik kuşağın insan öldürmeyi bilgisayar oyunu gibi algıladıklarını söylerken, Arif Verimli çocukların istediklerine ulaşmaları engellendiğinde büyük bir öfke duyduklarını ifade ediyor.

Emeti Saruhan
00:00 - 21/06/2009 Pazar
Güncelleme: 22:22 - 20/06/2009 Cumartesi
Yeni Şafak
İnsan öldürmeyi bilgisayar oyunu sanıyorlar
İnsan öldürmeyi bilgisayar oyunu sanıyorlar

“Allah hayırlı evlat versin” büyüklerin ağzından düşürmediği dualardan biridir. Belki de bu konu üzerinde ısrarla durmakta haklılar. Çünkü son günlerde ardı ardına okuduğumuz, bizi dehşet ve şaşkınlık içinde bırakan cinayet haberleri annesini ya da babasını öldüren çocuklarla ilgiliydi. Sebep ne olursa olsun kendilerini doğuran büyüten anne babalarını pervasızca öldüren bu çocukların bir kısmının cinayet sonrasında sergiledikleri rahat tavırlar da insanı şaşkınlığa uğratıyordu. 16 yaşındaki bir kız çocuğu olan S.S., ilaçlarını getirmesini isteyen annesine “Git kendin al.” demesi üzerine çıkan tartışmada, sol kolu felçli olan annesinin ellerini ayaklarını bağlayıp öldürdü. Annesinin cesedini odaya saklayan S.S. arkadaşlarını eve çağırarak parti verdi


NASIL ÖLDÜREYİM ANKETİ DÜZENLEMİŞ

İnternette 'Annemi nasıl öldürürüm?' anketi düzenleyen M.F. en çok oy alan (b) şıkkındaki gibi, annesi Asiye F.'yi boğarak öldürdü. Annesinin cesedini parçalara ayırıp denize atmak isterken yakalanan 17 yaşındaki M.F. annesiyle fritöz yüzünden tartıştıklarını söyledi. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyesi ve fakültenin eski dekan yardımcısı Prof. Dr. Ayşe Olcay Tiryaki Aydıntuğ, Beysukent'teki evinde tartıştığı kızı, Hukuk Fakültesi öğrencisi Başak Aydıntuğ (21) tarafından bıçaklanarak öldürüldü. Başak Aydıntuğ olayı hırsızlık olarak göstermeye çalışmıştı. 22 yaşındaki Fecri Kılıç, para isteyen babasını başını duvarlara vurarak öldürdü. Cinayetten sonra babasını normal ölüm gibi defnetmek isterken yakalandı. Kocaeli'nin Derince ilçesinde de 18 yaşındaki Sevim Karakuş küfreden babasını mutfaktan aldığı ekmek bıçağıyla 8 yerinden bıçakladı.


NE OLUYOR BU ÇOCUKLARA?

Son yaşadığımız olay ise malum İlköğretim Okulu 7. sınıf öğrencisi Rabia A. (13), SBS'ye girmemesini ve eğitimine devam etmemesini isteyen annesi Songül A.'yı babasına ait ruhsatlı tabancayla öldürdü ve ardından da SBS sınavına girdi. Peki ne oluyor da bu çocuklar anne babalarını öldürebiliyorlar? En çok bağlı olmaları gereken iki insanı, anne ve babalarını hayatlarının önünde bir engel olarak görebiliyorlar ve onlardan hem de öldürerek kurtulmak istiyorlar. Nasıl oluyor da cinayet yolunu seçebiliyorlar. Son bir iki yıl içinde sıkça yaşanan bu olayları ülkemizin önde gelen psikologlarına sorduk.




Prof. Dr. Arif Verimli
Çocuklar anne babalar gibi sevmez

Öncelikle şunu belirtmek gerekir. Çocuklar bağımsızlıklarını kazanana kadar hayatın ilk dönemlerinde bağımlılık gereksinimi nedeniyle anneye sonra da babaya bağımlıdırlar. Kısaca anne babanın çocuğuna duyduğu sevgi ile çocuğun duyduğu sevgi asla kalite olarak birbirine benzemez. Anne ve babaların önce bunu bilmeleri gerekiyor. Çocuklar bağımsızlığını kazanana kadar, kimlikleri oluşana kadar arzu ve isteklerine ulaşması önlendiğinde “doyuma ulaşmaları önlendiğinde” büyük bir öfke tepkisi gösterirler. Bu öfke tepkisinin azalması kimlik gelişiminde önemli bir süreçtir. Dolayısıyla arzu ve isteklerin önlenmesiyle ortaya çıkan öfke tepkisini küçük çocuklarda çok rahat gözlemleyebilirsiniz. Peki kaç yaşına kadar çocuk anne ya da babasına fiziksel olarak vursa anne ve baba bunu normal olarak karşılar? Çocuklar 13-14 yaşına kadar pek bir sorun çıkarmaz, çıkarsa da aile tarafından tolere edilir. Ancak ergenlikle birlikte işler tersine döner. Ergenlik dönemlerinde en riskli olan orta dönemdir. 15-18 yaş arası süren bu dönem çocuğun otoriteye isyan ettiği, evinden uzaklaşmak istediği, özgür olmak istediği, anneyle, aileyle çatıştığı, aileyi beğenmediği, anne babayı geri kafalı bulduğu, hatta utandığı bir dönemdir. Sisteme ve düzene isyan eder, para kazanma ve kar etmek gibi bir takım değerleri reddedip sosyal adaletçi bir yapı gösterirken, aynı anda marka giyinmek de ister. Tutarsızdır, çok insancılken aynı anda bencildir, sinirli ve haşindir. Eleştiriye tahammülsüzdür. Bu özellikler dikkate alındığında bir ergene nasıl davranmanız gerektiğini anlarsınız. Bu dönemi atlatmak bilgi ve sanat gerektirir. Annenin bu dönemde çocuğunun sıkıntı ve psikiyatrik rahatsızlanma belirtilerini önemseyerek mutlaka bir danışmanlık almak gerekir. Çok ekstrem olmakla birlikte çocuğun anneyi öldürdüğüne şahit olduk. Öldüren çocukların ortak özelliği hepsinin ergenlik döneminde olduğu ve dürtü kontrol bozukluğu gösterdikleridir. Bununla birlikte psikiyatrik literatürde tanımlanan “Orestes Sendromu” çocuğun annesini öldürmeye dönük davranış kompleksine verilen isimdir. Bunu da ifade etme gereği duydum.


Prof. Dr. Kemal Sayar
Psikiyatri ana katilliğini açıklayamıyor

Doğrusu ben ana katilliği için hiçbir hafifletici psikolojik sebep düşünmüyorum. Annenin tahakküm edici karakteri, anne ve çocuk arasındaki bağımlı ancak öfke dolu ilişki, zayıf veya ortada olmayan bir baba figürü, çocukta ağır bir ruhsal rahatsızlık gibi etmenler, öfkeden içinden çıktığı varlığı katletmeye doğru evrilen bu melun eylemi tek başına açıklayamıyor. Aynı psikolojik etmenlerin etkisi altında olup da annesine zerre miktar zarar vermeyen çocukların çoğunlukta olduğunu bilmek yeter. Kutsalın giderek değer yitirdiği bir dünyada, annelik de değer aşımına uğruyor. Referansını sadece kendi benliğinden alan, yalnızca kendi egosunu kutsayan, dürtü ve heveslerinin önündeki her engeli tahrip etmek isteyen sorunlu gençler, aileleriyle de anlamlı bir insan ilişkisi kuramıyor. Geleneksel değerler onlara rehberlik etmiyor, bugünün dünyasında da yollarını aydınlatacak bir ışık yok. Video oyunlarının ve televizyonun zehriyle emzirilen bir elektronik kuşak, insan öldürmeyi neredeyse bilgisayar oyunu sanıyor. Yaşadıkları hayatın sorumlusu olarak annelerini, ailelerini görüyorlar. Bana öyle geliyor ki dünyada olmalarından neşet eden bu öfkeyi ilk elde hemen onları dünyaya getiren varlığa çeviriyorlar. Değerlerin, ethosun tepetaklak olduğu günümüz Türkiye'sinde gençler de dürtülerini serbest bırakmak, magazin basınının güzide şöhretleri gibi kolay yollardan çok para kazanmak, tanınmak, bilinmek istiyorlar. Oysa anneler bir önceki kuşaktan: Onlar çocuklarının ders çalışmasını, madde kullanmamasını, haytalık etmemesini istiyor. Babanın evden uzaklaştığı evlerde anneler hem değer koyucu olmak zorunda hem de disiplin sağlayıcı. Bu ister istemez bir çatışma doğuruyor ve bıçak anneye yöneliyor. Anaya kalkan eli lanetleyen bir ruh ikliminden anaların göğsüne bıçak saplayan bir cinnete geldik. Rahim kelimesi rahmet kelimesiyle aynı kökten türüyor. Vandallığın geçer akçe olduğu bir zamanda, rahmet ve merhamet, ana rahminden esirgeniyor.


15 yıl önce