|

İslam birliğinin anahtarı Osmanlı'da

Edward Said ve Maxime Rodinson gibi yazarlarca temsil edilen ve Ortadoğu tarih yazımına eleştirel yaklaşan seçkin bir geleneğin parçası olarak kabul edilen Prof. Dr. Rifa’at Alai Abou- El Haj, İslam birliğinin anahtarının Osmanlı’nın engin tarihi geçmişinde olduğunu söyledi.

Yeni Şafak ve
04:00 - 6/05/2018 Pazar
Güncelleme: 04:38 - 6/05/2018 Pazar
Yeni Şafak
Prof. Dr. Rifa’at Alai Abou- El Haj
Prof. Dr. Rifa’at Alai Abou- El Haj

Bir tarih klasiği olarak görülen Modern Devletin Doğası: 16. Yüzyıldan 18. Yüzyıla Osmanlı İmparatorluğu kitabının yazarı Prof. Dr. Rifa’at Ali Abou- El Haj, ülkemize geldi. Osmanlı devlet düzenini, bürokrasi ve diplomasi çerçevesinde yapısal sınıf analizlerine tabi tutarak olaylara ve ilgili literatüre eleştirel bir bakış açısı getiren Abou-El-Haj ile bir söyleşi gerçekleştirdik. Konu elbette döndü dolaştı Filistin meselesine ve her zaman konuşulan bir konu olan İslam birliğine geldi. Abou-El-Haj’ın İslam birliği konusundaki görüşü şöyle: “Osmanlı bunu zamanında yaşattı. Bizimkisi Avrupa Birliği gibi değil. Doğal bir birlik. Biz çok derin bir tarihe sahibiz. Ortak bir kültüre aitiz.”

BİR TARİH KLASİĞİ

Özellike 17. yüzyıldan itibaren Osmanlı siyasi yapısında görülen farklılaşmayı, diğer çağdaş devletlerde de görülen değişimler olarak niteleyen Abou-El-Haj, Osmanlı tarih yazımının önemli simalarından biri. Onu daha yakından tanımamız gerekirse Princeton Üniversitesi’nden 1963 yılında doktorasını aldı. 1964’te Kaliforniya Devlet Üniversitesi’nde akademik kariyerine başladı. 1992’de Binghamton Üniversitesi’ne geçti. Abou-El-Haj çeşitli akademik dergi ve kitaplarda yayınlanmış birçok makalenin yanı sıra iki önemli kitabın yazarıdır. Bu kitaplardan ilki The 1703 Rebellion and the Structure of Ottoman Politics ve “bir tarih klasiği” olarak görülen Modern Devletin Doğası: 16. Yüzyıldan 18. Yüzyıla Osmanlı İmparatorluğu.


GELENEĞİN PARÇASI

Osmanlı şehir yapısı ile sosyal düzen arasındaki ilişki üzerinde duran ‘The Ottoman City and Its Parts: Urban Structure and Social Order’ın derleyenleri arasında bulunan Abou-El-Haj’ın çalışmaları Edward Said ve Maxime Rodinson gibi yazarlarca temsil edilen ve Ortadoğu tarih yazımına eleştirel yaklaşan seçkin bir geleneğin parçası olarak değerlendiriliyor. Son kitabı Formation of the Modern State ile bu alanda 1963’ten beri geliştirdiği iddialarını modelleştirmeye çalışan Abou-El-Haj, XVII. yüzyıl Osmanlı toplum yapısı ve Osmanlı siyasî düşüncesi ile ilgili projeler üzerinde de çalışıyor.

MEZUN OLUNCA ANLADIM

Edward Said’ten söz açılmışken Abou-El-Haj’a tıpkı onun gibi okuldan ayrılması için tehdit edilip edilmediğini soruyoruz. Böyle tecrübeler yaşamadığını kaydeden Abou-El-Haj bu soruya şu yanıtı veriyor: “Benim bu konuda farklı bir tecrübem oldu. Ben daha çok akademik araştırmalar yaptığım için arkadaşlarım yaptıklarımın geçerliğine her zaman şüpheyle yaklaştılar.” Ortadoğu tarih yazımına eleştirel yaklaşmaya başlamasını ise şöyle anlatıyor: “Üniversiteden mezun olduktan sonra bu bakış açısını kazanmaya başladım. Gittiğim üniversite eğitim öğretime odaklı bir üniversiteydi. Kendi bakış açımı zaman içinde kazandım.”

ULUS DEVLET ENGEL OLUYOR

Karşımızdaki bir Filistinli olunca hele de tarihçi olunca konu Filistin meselesinin de dününü ve bugününü konuşuyoruz. 85 yaşındaki Abou-El-Haj’a göre Fiilstin meselesi çözülmeyecek bir mesele değil. Yıllardır bir türlü sonlanamayan meseleye Abou-El-Haj’ın yaklaşımı şöyle: “Filistin sorunuyla ilgili bir çalışmam olmadı. Ben komple Ortadoğu meselesiyle ilgileniyorum. Ama malumatım dahilinde size spekülatif bir cevap verebilirim. Onu çözebilecek olanların çıkarları onu çözmemededir. Yani onların çıkarları çözülmemesi üzerinde. Yoksa çözülemeyecek bir şey değil. Benim görüşüme göre sadece Filistin’de değil bölgedeki bu çözümü engeleleyen ulus devlettir.”


Halil İnalcık bana Kuvvet-i İslam dedi

Prof. Dr. Rifa’at Abou-El-Haj, 2016 yılında kaybettiğimiz Tarihçilerin Kutbu Halil İnalcık’la 1983’te Viyana’da yaşadığı bir anıyı şöyle anlatıyor: “İnalcık’ın bütün eserlerini okumamıştım ama onunla Konya’da tanıştım. 1983’te de bir konferans için ikimiz de Viyana’daydık. Bu anıyı hiçbir yerde duymamışsınızdır. Onu pek tanımıyordum. Büyük salonda bana doğru yürümeye başladı. Etrafımda dolaştı ve omzuma dokunarak bana “kuvveti islam” dedi. İlk başta ne demek istediğini anlamadım ama şimdi anlıyorum. Bana şimdi bu söylediği çok derin anlamalara geliyor. Benim için paha biçilemez bir anı bu.”

#Osmanlı
#İslam Birliği
6 yıl önce