|

İslam dünyasında müstensihler kütüphaneler ve pazar

İslam sanat tarihçisi Doris-Behrens Abouseif Memluk dönemindeki kitap kültürü üzerine yaptığı çalışmayı The Book in Mamluk Egypt and Syria (1250-1517): Scribes, Libraries and Market başlığıyla yayımladı. Kitap bir medeniyet üzerinden yazma eserleri ele alıyor.

04:00 - 2/11/2019 Cumartesi
Güncelleme: 10:17 - 1/11/2019 Cuma
Yeni Şafak
Fotoğraf: Arşiv
Fotoğraf: Arşiv
HÜSEYİN ŞEN

Son yıllarda İslam medeniyetinde kitap kültürünü farklı yönleriyle konu alan, Türkçe ve yabancı dillerde kitaplar yayınlandı. Bunlardan bazıları, kitapların ana maddesi kâğıdın tarihi ve kitaplarda nasıl kullanıldığı konusu üzerine dururken bazıları da yazmaların nasıl ve kimler tarafından istinsah edildiğini ele alıyor. Ortaçağ İslam medeniyetinde kütüphaneler, koleksiyonlar ve okuma kültürünü inceleyen çalışmalar da mevcut.

Dünyanın önde gelen İslam sanat tarihçilerinden Doris-Behrens Abouseif, bu senenin başında Brill tarafından İngilizce olarak yayınlanan The Book in Mamluk Egypt and Syria (1250-1517): Scribes, Libraries and Market (Memluk Mısır ve Suriye’sinde Kitap (1250-1517): Müstensihler, Kütüphaneler ve Pazar) başlıklı kitabıyla alana değerli bir katkıda bulunuyor.

Yazar kitabın girişinde Kahire’nin tarihî sokaklarında dolaşırken gördüğü mimarî eserlerin yoğunluğundan etkilendiğini, bu eserlerin anlamları ve amaçları, belirtilen rolleri ve gizledikleri sembolizm, cami ve medreselerin dinî açıdan tahsisleriyle dünyevi bir güç ve prestij göstergesi olmaları hakkında zihninde sorular oluşturduğunu söylüyor. Evine dönüp şahsi kütüphanesindeki binlerce sayfalık Memlük dönemiden bahseden eserlerle karşılaştığında, bu eserlerle âlimlerin, öğrencilerin ve kütüphanelerine ev sahipliği yapması için inşa edilen bu anıtların arasındaki bağ konusunda zihninde daha fazla soru işareti oluştuğunu ve bu deneyiminin söz konusu kitabı kaleme almasının ardındaki motivasyon olduğunu belirtiyor.

KİTAP HAMİLİĞİNDE YENİ DÖNEM

Behrens-Abouseif kitabın konusunu “Yönetim ve kimliklerinin önemli bir ifadesi olarak Memlük hâmilik ve bânîliğinin bir ticarî eşya olarak kitabın üretimine etkisi” olarak tanımlıyor. Kitabın sipariş ve istinsahı, maddi değerleri ve kitapların pazar ile kütüphaneler arasında ve özel alan ile kurumsal alanlar arasındaki sirkülasyona, kütüphanelerin oluşumu ve fonksiyonu ve ilgili Memlük çevrelerinde “kim kimdir” sorusu gibi konular üzerine odaklanıyor.

Kitap yedi bölümden oluşuyor: Birinci bölümde Memlük Sultanlığı öncesi dönemlerdeki kütüphane patronajı geleneğinin izini sürüyor. Behrens-Abouseif, Her ne kadar Fatımî saray kütüphanesinin dağılışından sonra, Selahaddin Eyyubi’nin ardılları, bu kütüphanenin yerine bir başka kütüphane inşa etmeye çalışsa da, kurdukları eğitim kurumlarında büyük çapta vakıf sistemini kullanmaları kitap hamiliği/himayesinde yeni bir dönemin başladığını iddia ediyor.

İkinci bölüm ise Memlük dönemi dini kurumlarındaki kütüphaneler hakkındaki tek tük bilgiyi bir araya getirmeyi hedefliyor ve özellikle Memlük tekkelerinin (hankâh) zaman içinde medrese-tekke şeklinde birleşik yapıya evirilmeleri ekseninde yapmaya çalışıyor. Bu bölümde yer alan Türkiye ile alakalı ilginç bir bilgiye göre günümüzde Türkiye’de yazma koleksiyonlarında yer alan Memlük yazmalarının çoğu geç dönem olmakla birlikte çoğunlukla Sultan Kaytbay (salt. 1468-1496) ve Sultan Gavri’ye (salt. 1501-1516) ithaf edilen yazmalar olduğunu belirtiyor.

Kitabın üçüncü bölümü ise kurumsal kütüphanelerin kitaplar için tek veya ana kaynak olmadığını ortaya koyuyor ve şahsi girişimlerin de kitap yazım ve üretimine ciddi anlamda katkıda bulunduğunu gösteriyor. Behrens-Abouseif’e göre şahsi kitap alanı ve pazarı âlimler ve öğrenciler için vazgeçilmez bir kaynaktı ve şahsi koleksiyonlar zenginlik açısından çoğu zaman kurumsal koleksiyonları bile geçiyordu.

Dördüncü bölüm fiziksel bir obje olarak kitabın dolaşımını ve coğrafyasını özellikle dört eksende ele alıyor: kitap ödünç alma uygulamaları, kütüphanelerin kitap adeti açısından büyüklüğü, kitapların hacmi ve (binaların kitaplara sağladığı) fiziksel ortam.

Beşinci bölüm kitap pazarlarına ve bu pazarlarda yer alan çoklu ve kompleks ticari faaliyetleri ve ağları, entelektüel ortamını ve kitap tacirlerinin kitapların çoğaltılmasındaki rolünü ele alıyor.

BİR GÜNDE KAÇ SAYFA YAZILIR

Altıncı bölümde ise kitapların yazımı, tahkiki, dağıtımı ve ticaretinde müstensihin kompleks rolünü ele alıyor. Dört kısımdan oluşan bu bölümde dönemin kaynakları ışığında müstensih ve hattatların Memlük medeniyetindeki yerinin izini sürüyor ve örnekler üzerinden müstensih ve hattatlar için kullanılan tanımları ve terminolojiyi ele alıyor. Yazar ayrıca örnekler üzerinden Memlük döneminde her ne kadar tam zamanlı müstensihler olsa da, ticari amaçla kitap istinsah eden müstensihler dışında büyük bir grup insanın bulunduğunu söylüyor. Hatta o dönemde hemen hemen bütün alimlerin müstensih olduğunu, hatta bazılarının yüzlerce kitap istinsah ettiğini aktarıyor. Dönemin tarihi kaynakları bu müstensih alimlerin performansını sadece kitap sayısı olarak değil, günde istinsah edebilecekleri fasikül sayısı olarak ta belirtiyorlardı.

Örneğin daha önce bir kitap tanıtımımızın konusu olan Memlük dönemi tarihçisi el-Nuveyrî günde üç fasikül istinsah edebiliyordu. Bu bölümün 4.2 numaralı kısmında daha önce yayınlanan kitap tanıtımlarımızda da sık sık ismi geçen Süleymaniye Kütüphanesi Ayasofya ve Fatih koleksiyonlarında bulunan ve iki farklı Memlük Sultanı için istinsah edilmiş iki yazmadan bahsedilmesi (Ayasofya 2892 ve Fatih 3465) bu koleksiyonların İslam tarihi açısından ne denli önemli olduklarını bir kez daha gözler önüne seriyor. Yedinci bölüm yazı sanatının eğitimini veren, normlarını belirleyen ve yeni stillerini geliştiren elit bir sanatkâr sınıfı olarak hattatları ele alıyor. Sekizinci bölümde ise yazar bütün Memlük dönemi zarfında Suriye ve Mısır’da usta hattatların silsilesini ele alıyor.

Kaynakçalı, fihristsiz ve yer yer resimler içeren bu kitabın her ne kadar çok hacimli olmasa da, Memlük dönemindeki kitap kültürü ve ticaretine ışık tutan önemli bir kaynak teşkil etmesi hasebiyle bir an önce Türkçeye kazandırılmasını diliyorum.



#The Book in Mamluk Egypt and Syria
5 yıl önce