|

İslâm kardeşliktir

Kardeşlik iklimi oluşmadan İslâm yaşanamaz. Kur’an ve hadisler ışığında İslam’ın kardeşlik anlayışını ve bundan doğan hak ve sorumluluklarımıza ilişkin Yeni Şafak'a konuşan Prof. İsmail Lütfi Çakan, "İslâm, kaynak olarak vahye; inanç olarak tevhide; önderlik olarak risâlete; beşerî ortam olarak ümmete; uygulama olarak Sünnete; beşeri yapı ve ilişkiler açısından uhuvvete yani kardeşliğe dayanır." dedi.

Haber Merkezi
02:04 - 23/07/2021 Cuma
Güncelleme: 02:12 - 23/07/2021 Cuma
Yeni Şafak
Arşiv
Arşiv

İslam’ın inanç esası tevhid, sosyal hayattaki amacı ise birlik, beraberlik ve kardeşliktir. Kardeşlik İslam akidesine bağlı karşılıklı güven, ihtiram, sevgi, derin duygu ve hislerden ortaya çıkan imanî bir kuvvettir. Biz de Kur’an ve hadisler ışığında İslam’ın kardeşlik anlayışını ve bundan doğan hak ve sorumluluklarımızı Prof. Dr. İsmail Lütfi Çakan’a sorduk.

- Peygamber Efendimiz’in tesis ettiği kardeşlik hakkında bilgi verir misiniz?

Allah Teâlâ’ya hamd ü senâ; Resûlü Hz. Muhammed Mustafa’ya salât u selam, Âl ve ashâbına ve onların yoluna güzelce tâbi olanlara saygı ve ihtiram ile sözlerime başlıyorum. İslâm din ve medeniyetinin temel karakteristiğini ya da özgün vasıflarını oluşturan kavramları şöyle sıralamak mümkündür: İslâm dini, kültür ve medeniyeti, kaynak olarak vahy’e; inanç olarak tevhid’e; önderlik olarak risâlet’e; beşerî ortam olarak ümmet’e; uygulama olarak Sünnet’e; eylem olarak sabır, cihad ve hicret’e; yöntem olarak ta’lim ve tebliğ’e; hukuk ilkesi olarak adâlet’e; beşeri yapı ve ilişki açısından uhuvvet’e yani kardeşliğe dayanır.

Bu çerçeve yüce dinimizin özgünlüğünü ortaya koyan, olmazsa olmaz nitelikli ilkesel özellikleri yansıtır. Bunların yaşanır olgulara dönüşmesi, sosyolojik olarak kardeşlik anlayış ve uygulamasına bağlıdır. Bu sebeple de Peygamber Efendimiz ilk müstakil İslâm toplumunu, Medine’de resmen ve fiilen yürürlüğe koyduğu Ensar ile Muhacirler arasındaki kardeşleştirme (muâhât) uygulaması ve ehl-i kitap ile yaptığı Medine Sözleşmesi ile temellendirmiştir. Bu uygulama, cemaat içi ihvan ve pirdaşlık ilişkilerini ümmet seviyesine çıkarıp gerçek yeri olan dindaşlık çerçevesine yerleştirmek anlamı taşır. İslâm medeniyetinin kuruluş temeli de beşeri planda din kardeşliğidir.


HİÇBİR BAĞ İHVÂN-I İSLAM’IN ÖNÜNE GEÇEMEZ

İhvân-ı İslâm olma başarısını göstermiş olan Medine İslâm toplumunu özellikle dış mihraklar (Mekkeli müşrikler ve Yahudiler) ve içteki munafıklar bir şekilde ayrıştırmak ve aralarına fitne sokmak için taktikler geliştirmeye ve fırsatları değerlendirmeye kalkmışlardır. Peygamber Efendimiz de uyarılarını bu noktada yoğunlaştırmış ve tehlikeye dikkat çekmiştir: “Ashabım! Birbirinize düşmanlık ve haset etmeyiniz. Birbirinizden yüz çevirip kopmayınız. Ey Allah’ın kulları! Kardeş olunuz. Müslüman’ın din kardeşini üç günden fazla terk edip küs durması helal değildir.”

Efendimiz’in bu uyarısında birtakım etnik ya da özel grup değil, genel anlamda İslâm kardeşi olma çağrısı dikkat çekmektedir. Fetih hutbesinde ise aynı çağrı, gelecek asırları da kapsayacak şekilde resmen ve genel olarak ifade buyurulmuştur. Bu da konunun ne denli önemli olduğunu göstermektedir. Bu sebeple hiç bir özel bağ ve mensubiyet, İhvân-ı İslâm olma erdeminin önüne geçirilemez, geçirilmemelidir.

İSLÂM KARDEŞLİĞİ DAHA ÜSTÜNDÜR

- Bu kardeşlikten doğan hak ve sorumluluklarımız nelerdir?

1. Her Müslüman’ın öteki Müslümanlara karşı içten bir kardeşlik bağı ile bağlı olduğu, bunu da Allah Teâla’nın “Ancak Müslümanlar kardeştir” diye belirleyip ilan buyurduğu unutulmamalıdır.

2. Peygamber Efendimiz de, Hz. Ebû Bekir ile aralarında olan sevgi ve muhabbetten söz ederken din kardeşliği konusuna çok derinlikli ve anlamlı bir vurgulamada bulunmuştur: “Eğer kendime özel bir dost edinecek olsaydım, hiç şüphesiz Ebû Bekir’i seçerdim. Fakat o benim (din) kardeşim ve (dava) arkadaşımdır.” Bir rivayette ise, “Lakin İslâm kardeşliği, daha üstün ve önceliklidir” buyurmuştur.

İbn Melek bu hadisin yorumunda çok farklı ve köklü bir noktaya dikkat çeker: “Resûlullah’ın Halîl/dost edinmesi kendi fiili ile olur; İslâm kardeşliği ise Allah’ın fiili ve emri ile gerçekleşmiştir. Dolayısıyla Peygamber için Allah’ın seçtiği şey, onun kendisi için bizzat seçtiğinden elbette daha üstün ve önceliklidir.”

Bu derinliğin gerçekten farkına varıldığı gün, din kardeşliğinin her türlü özel bağlardan öncelikli olduğu anlaşılacak, saflar daha sıkı tutulacak, içte ve dışta, özel bağlar hatırına duygusal ve davranışsal bozukluk ve aşırılıklara iltifat edilmeyecektir. Böylece de din kardeşliği çerçevesinde geliştirilen ilgiler, ilişkiler, tercihler, söylemler ve hizmetler öncelenmiş olacaktır.


KARDEŞLİĞİMİZİ NASIL PEKİŞTİRELİM?

- Kardeşliğimizi pekiştirip güçlendirmek için nelere dikkat etmeliyiz?

Bu noktada ilkesel ve pratik olmak üzere iki grup tavır ve davranıştan söz edebiliriz. İlkesel olarak kardeşliğimizi önceleyip pekiştirme görev ve sorumluluğunun derinlikli ve olumlu boyutları olarak şu noktalar önemlidir diye düşünüyorum:

1. Kendisi ihtiyaç içindeyken, din kardeşinin ihtiyacını karşılamayı tercih etme (İsar) ilkesi ve uygulaması,

2. Ümmetin geçmiş nesilleri hakkında dua etmek,

3. Geçmiş ümmet nesilleri arasında cereyan eden acı ve can yakıcı olaylarda, bugün için hiçbir faydası olmayan kimin haklı kimin haksız olduğu tartışmalarına girmemek,

Pratik olarak ise;

1. Kardeşlik/uhuvvet bağının sürekli farkında olabilmek için bir hadis-i şerifte işaret buyurulduğu gibi “selâmın ve selamlaşmanın yaygınlaştırılması”na özen gösterilmeli, birbirimize selam veremez hale gelmekten kaçınılmalıdır.

2. İslâm ümmetinin sosyal bünyesinde görülecek her türlü olumsuz gelişme karşısında onarım ilkesi ve yolu olarak Emir bi’l-ma’ruf ve nehiy ani’l-münker görevinin sürekli işlevsel konumda olması sağlanmalı ve bu durumun kesinlikle bir baskı unsuru değil, iman, kemal ve kıvam gereği, çağrısı ve yöntemi olduğu kabul edilmelidir.

Bu ilkesel gerçekliklerin gerçekten farkına varıldığı gün, din kardeşliğinin her türlü özel bağdan öncelikli olduğu anlaşılacak, saflar daha sıkı tutulacak, dışta, dost edinilmesi ve kendilerine “dost” denilmesi câiz olmayan gayr-i Müslimlere ve siyasal müttefiklere yönelik diplomatik zaaflara düşülmeyecek ve içte özel bağlar hatırına duygusal ve davranışsal bozukluk ve aşırılıklara iltifat edilmeyecek, din kardeşliği çerçevesinde geliştirilen ilgiler, ilişkiler, tercihler, söylemler ve hizmetler öncelenmiş olacaktır.

#Prof. Dr. İsmail Lütfi Çakan
#İslam
#kardeşlik
#toplum
#Kur'an-ı Kerim
#hak
#sorumluluk
3 yıl önce