|

İslam''ı rüyalarımda keşfettim

Kanadalı Yazar Mauro Mevlud Martino rüyasında gördüğü sufi şeyhi Bawa Muhaiyaddeen'den etkilenerek Müslüman olmuş. Sekiz yıldır Türkiye''de yaşayan Martino, ''Dostum Necati Şaşmaz''ın daveti üzerine Türkiye''ye yerleştim. En kısa zamanda Türk vatandaşı olmak istiyorum'' diyor.

Merve Sena Kılıç
00:00 - 2/12/2012 Pazar
Güncelleme: 22:05 - 1/12/2012 Cumartesi
Yeni Şafak
İslam''ı rüyalarımda keşfettim
İslam''ı rüyalarımda keşfettim

Mauro Mevlud Martino İtalyan asıllı, Kanada vatandaşı, 1953 doğumlu bir yazar... Vaktiyle takip ettiği yollar ve karşılaştığı olaylar onu İslamiyet' le tanıştırmış. 1985''te sufi şeyhi Bawa Muhaiyaddeen ile tanıştıktan sonra Müslüman olmuş. Ailesinin ve eşinin bu duruma alışamadıklarını söyleyen Martino, eşinden boşanmış. On beş yıldır çocuklarını göremiyor. Necati Şaşmaz''ın daveti üzerine 2004''te Türkiye''ye yerleşen Martino, '''Davet geldiğinde Kanada''da İngilizce öğretmeniydim. Hemen istifa ettim ve Türkiye''ye geldim. Aklım ve kalbim Türkiye''de dengede. Başka bir ülkede yaşamayı hiç düşünmedim. En kısa zaman Türk vatandaşı olmak istiyorum" diyor. 2011''de yayımladığı Rücu adlı romanıyla adından söz ettiren yazar, ikinci kitabı Aşk ile zihinlerde yer etmişti. Şimdi Lokman Hekim Sokağı ile karşımızda olan yazar okuyucuyu Frank''ın ve Leyla''nın sessiz devrimine tanıklık etmeye çağırıyor. Kitapta Amerikan insanının günlük hayatı ele alınıyor, kitabın baş karakterlerinden Hakim Lukman ile tanışanların hayatlarının İslam''a nasıl aktığı anlatılıyor.

BİR YAŞINDA KANADA''YA GÖÇ ETTİ

İtalya''nın küçük bir kasabası Calabria''da doğan Martino, daha bir yaşındayken ailesiyle ekonomik sıkıntılardan dolayı Kanada''ya yerleşir. O zamanlar uzak ülkelere botla yolculuk yapıldığı için binbir sıkıntıyla İtalya''dan Kanada''ya bir ayda giderler. Kanada''ya yerleştikten sonra da geçmişi Anadolu''ya dayanan hikâyelerin, kültürün içinde büyür. Martino İtalya''daki köylerinin bin yıllık bir köy olduğunu ve kültürlerinin çok zengin olduğunu söylüyor. Fakat bu çocuk yaşta Kuzey Amerika''da pop kültürün içine girmesine engel olamaz. Bir yandan evde geleneksel İtalyan kültürlü yaşamları sürerken bir yandan da bu topluma entegre olmaya çalışır. Martino zaman zaman etkilenir ama bu tarz yaşamın kalbindeki sorulara cevap veremediğini anlar. Üniversite yıllarında ne zaman Doğu'ya doğru seyahat etse kendisini evinde gibi, daha kendisi gibi hisseder. Nitekim Martino dayanamaz, kendini ait hissettiği topraklara gider ve yirmili yaşlarda üç yıl Yunanistan''da yaşar. Bir arayış içindedir ama farkında değildir. Kanada''ya tekrar döner.

RÜYALARIMLA İSLAM''I KEŞFETMİŞİM

Üniversite yıllarında Budizm ve Hinduizm ile bir süre ilgilendiğini söyleyen Martino, '''İtiraf etmeliyim ki o süreçte İslam benim dikkatimi çekmedi. Hatta Budizm, Hinduizm bana daha ilgi çekici geliyordu. Zaten ben İslam''ı değil, İslam beni buldu diyorum. Allah''ın sevdiği bir kulu olduğuma inanıyorum. Müslüman bir ailede büyümedim. Arkadaş ortamımda da Müslüman arkadaşlarım yoktu. 1977''de bir gece rüyamda bir kişiyi caddede yürürken gördüm. Sekiz yıl sonra bu adamla gerçekten tanıştım. Daha sormadan bana gördüğüm rüyamın yorumunu yaptı.''' Martino rüyasında gördüğü kişinin, Müslüman olmasına da vesile olan Bawa Muhaiyaddeen olduğunu söylüyor. Onu ilk keşfettiği zaman Sri Lanka''da yaşıyormuş. Daha sonra ilk defa Amerika''da Philadelphia''da tanışmışlar. '''Müslüman bir sufi şeyhi olan Bawa Muhaiyaddeen benim için çok büyük bir âlimdi.''' diyen Martino onunla tanıştıktan sonra hayatının tamamen değiştiğini, onu fiziksel olarak üç defa gördüğünü, sonra öldüğünü ama kendisini hiç terk etmediğini söylüyor.

İslam'la tanışma sürecinde ailesinin aklının çok karıştığını ama değiştikçe ona alıştıklarını söyleyen Martino bir tek eşinin bu durumu kabullenmediğini anlatıyor. Martino, '''İslam''ı seçmem evliliğimde çok büyük problem yarattı. Eşim Hıristiyan''dı. Bu durumu hiç kabullenmedi ve boşandık. İslam önceliğim oldu ve İslam''ı evliliğime tercih ettim. On beş yıl evvel, boşandıktan sonra çocuklarımı hiç göremedim. Bir süre anneleri bana çocuklarımı göstermedi. Sonra çocuklarım da beni görmek istemediler. Hayat imtihanlarla dolu. Benim de imtihanım bu oldu. İslam'la tanışmam miladım oldu. Bundan sonra daha da içinde olabilmek için arayıştayım" diyor.

AKLIM VE KALBİM DENGEDE

Müslüman olduktan sonra Türkiye''den başka hiç bir yerde yaşamayı aklından geçirmediğini söyleyen Martino Batı'dan gelmiş biri olarak Doğulu kalbine sahip olduğunu ve Türkiye''nin bu ikisi arasında müthiç bir denge kurmuş Müslüman bir ülke olduğunu ifade ediyor. '''Aklım ve kalbim burada dengede''' diyor. Dünyadaki İslam''ın merkezinin kendisine göre Türkiye olduğunun altını çiziyor. Laiklik ve dinin aynı zeminde tartışılmasını algılayamadığını söyleyen Martino şunları ekliyor: '''Amerika''da birçok ülkeden bir çok dinden insan bir arada barınabiliyor. Müslümanlar orada Kuran''ın emrettiği gibi, inandıkları gibi, rahatça yaşayabiliyorlar. Elbette sorunlar var ama barış içinde yaşanabiliyor. Türkiye bir mücadeleler ülkesi ve bence bu onu güçlü kılıyor. Peygamberimiz ''in hayatı baştan sona mücadeleydi. Mükemmel bir dünyada değil bölünmüş bir dünyada yaşıyoruz. Pek çok kişi bana Müslüman bir ülkede yaşayacaksam Arapça bilmem gerektiğini söyledi. Bunu hiçbir zaman kabul etmedim. Ortadoğu''da yaşamayı hiç düşünmedim."

BATININ ZİHNİYETİ HASTALIKLI

Martino, '''Dünyanın farklı yerlerindeki Müslümanların farklı algılanmasındaki sebep tamamen politik, siyasi. Batılı devletler kendi hayat algılarına göre Müslümanları şekillendiriyorlar. Onlara bir prototip çiziyorlar. Sokaktaki insanlar arasında Türkiye ya da Amerika''da bir problem yok. Nerde olursan olsun, kendini canlı bomba yapıp etrafındaki insanların ölümüne sebep olan kişi bana göre Müslüman değildir. Batılı devletler onun Müslüman olduğunu söylese de… Ona bakarsanız Batılıların inandığı İsa ile benim bildiğim İsa arasında da çok fark var. Bu onların nasıl iman ettiklerini ve nasıl bir Hristiyan olduklarını gösteriyor işte… Bana göre Müslüman Allah''a boyun eğmiş kişidir. Önyargılarla bakarsak öyle görürüz. Algılarımız hastalıklı. Kalbimizle bakarsak sadece La ilahe illallah görürüz''' sözleriyle eleştiride bulunuyor.

İSTANBUL TRAFİĞİ GİBİ YAZIYORUM

Mevlud Martino kitaplarını yazma şeklini İstanbul trafiğine benzetiyor: '''Trafikteyim, bekliyorum, boşluk olduğu anda oraya doğru hızla ilerliyorum. Sonra tekrar duruyorum, trafik açıldığında tekrar ilerliyorum. Aynen kitaplarımı da böyle yazıyorum. Düzensizim. Düşünmeden yazıyorum. Planlı bir şeyler yazmak bana göre değil. Mesela asla bir şiir kitabı ya da cinayet romanı yazamam.'''

Lokman Hekim Sokağı''nda kurgu ve gerçeklik iç içe geçmiş durumda. Gerçek hayattan kesitler olduğuna inanmışken birden ezoterik anlatımlara dalıyorsunuz. '''Kitaptaki Frank karakterinde benden izler var ama tamamı benim diyemem. Leyla karakteri ile de hayalimde tanışmış olabilirim''' diyen yazar kitabında okuyucunun zihnini bölmek istemediği için bölümler koymamış. "Okuyucu nerede duracağını kendisi bilir" diyor.

Lokman Hekim Sokağı dertlere deva

Daha önce yazdığı Rucü ve Aşka dönüş kitaplarıyla adından söz ettiren Mevlud Martino bu sefer Lokman Hekim Sokağı ile karşımızda. Kitapta Amerikan insanının günlük hayatı ele alınıyor. O hayata eleştirel bir bakış sergileniyor. Roman Almanya''da yaşayan Müslüman bir Türk çiftin örnek yaşantıları çerçevesinde yönleniyor. Martino, "İslam''ı o çiftin gözünden görebilirsek, kim olduğumuza takılmadan çok güzel yaşayabiliriz." diyor. Kitaptaki Hindistanlı bir Müslüman olan Hakim Lukman''ın dile getirdiği hikmetli görüşler kitaptaki diğer karakterlerin İslam'la tanışmasına vesile oluyor. Kitapta sembolik anlatımlar dikkat çekiyor. Yalnızca Sabun ve Haşere Kontrol isimli dükkânlarla insanın içindeki ''haşerelere'' ve onların temizliği için ''sabunlara'' dikkat çekiliyor. 21. Yüzyılın kalpleri kirletmeye aday unsurlarını temizlemek, insan ruhunu insafsızca kemiren ve ona rahatsızlık veren manevi haşerelere karşı mücadele etmek gibi manevi ihtiyaçlara hizmet ediyor bu iki dükkân. En iyi sabun Kuran''dır diyen yazar kitabın bir yerinde '''Günümüzde insanların kalbinin bir köşesinde sessiz bir devrimin gerçekleştiğini düşünüyorum.''' diyerek soyut ama oldukça güçlü devrimin panoramasını sunuyor.


11 yıl önce