|

İstanbul beyefendisine veda

Gazeteci, yazar ve fikir adamı Mehmed Şevket Eygi (86) tedavi gördüğü hastanede vefat etti. Kibarlığı ve beyefendiliğiyle bilinen Eygi yazılarında da sürekli kültür, sanat ve estetiğin önemine dikkat çekiyordu. Eygi’nin naaşı, Fatih Camii’nde kılınan cenaze namazının ardından Merkezefendi Haziresi’nde annesinin yanında defnedildi. Cenaze törenine Cumhurbaşkanı Erdoğan, birçok bakan, milletvekili ve vatandaşlar katıldı. Eygi’yi Babıali’deki Bedir Yayınevi’nde tanığını anlatan Erdoğan, “Kalemin yanında en önemli özelliklerinden bir tanesi de Mehmed Şevket Eygi Bey’in estetik anlayışıydı” dedi. Mehmed Şevket Eygi Osmanlıca yazma eserlerin aralarında bulunduğu zengin kütüphanesiyle değerli tablo ve antika eşyalarını Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne bağışladı.

M. Şakir Saraç ve
04:00 - 14/07/2019 Sunday
Güncelleme: 00:00 - 14/07/2019 Sunday
Yeni Şafak
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Eygi'nin tabutunu omuzladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Eygi'nin tabutunu omuzladı.

Son İstanbul beyefendisi olarak anılan yazar ve fikir adamı Mehmed Şevket Eygi, tedavi gördüğü Eyüpsultan Alibey Hastanesi’nde 86 yaşında hayatını kaybetti. Vefatının ardından birçok taziye mesajı yayınlanan Eygi’nin naaşı, Fatih Camii’nde kılınan cenaze namazının ardından vasiyet ettiği üzere Merkezefendi Haziresi’nde bulunan annesinin yanıbaşında toprağa verildi.

Fikir adamı ve gazeteci yazar Mehmed Şevket Eygi, 12 Temmuz Cuma akşamı tedavi gördüğü Eyüpsultan Alibey Hastanesi’nde vefat etti. 86 yaşında aramızdan ayrılan Eygi’nin naaşı, Fatih Camii’nde kılınan cenaze namazının ardından vasiyet ettiği üzere Merkezefendi Haziresi’nde bulunan annesinin mezarında toprağa verildi.
Eygi’nin vefat haberinin ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere siyaset ve edebiyat dünyasından birçok isim taziye mesajı yayınladı.
Eygi’nin son günlerinde yanında bulunan ve çalışmalarına yardımcı olan Ozan Yıldırım, şunları anlattı: “Kalp rahatsızlığı bir süredir devam ediyordu. Geçtiğimiz ay hastaneye yattı, sonra da tekrar eskisi gibi iyi olamadı.
Yazdığı gibi yaşayan bir insandı. İsraf etmezdi, kimsenin arkasından konuşmazdı, istişareye önem verirdi, gençleri bile ayakta karşılar ve beyefendi diye hitap ederdi. Son İstanbul beyefendisiydi
. Kendisiyle beraber bir dönem kapandı diyebiliriz.”


KENDİ YOLUNU KENDİ ÇİZİYORDU

Eygi’nin tedavi ve vefat sürecinde yanında bulunan doktoru Ali Çetin, “
Üstad’ı eskiden beri tanıyordum ama mart ayında geçirdiği kısmi felç sonrası tanıştık. O günden bugüne durumu iyiye gidiyordu. Başka doktor tanıdıkları da vardı, onlardan fikir alıyordu ancak kendi yolunu kendi çiziyordu. Tedavinin yüzde doksanını kendisi doğal yollardan sürdürüyordu. Piknikte geçirdiği rahatsızlık sonrası hastanemize geldi. Hastanede toparladı, ısrarla önerdiğimiz şeyleri nazikçe reddetti ve evine gitmek istedi. İlaç kullanma yanlısı değildi. Evde de maalesef bir muhtemel pıhtı atması sonrasında kaybettik kendisini
” dedi.

KİTAPLARINI KÜLLİYE’YE BAĞIŞLADI

Prof. Dr. Sefa Saygılı ile Eygi’nin dostlukları 40 yılı geride bırakmıştı. Saygılı, “Bir Osmanlı beyfendisi” olarak andığı dostu için şunları söyledi:

Çok geniş bir kültürü vardı. Geçmişteki olayları kültür ve ibret açısından anlatırdı. Batı ve doğu düşüncesine hakimdi. Kendisi Fransızca, Almanca, İngilizce, Farsça, Arapça dahil olmak üzere beş altı dil bilirdi. Özellikle Fransızca’da çok ileriydi. Fransızca kitaplar okur ve litaratürü takip ederdi. Hafızası çok güçlüydü, okuduğunu ayrıntılarıyla bize anlatırdı. Hiçbir zaman kaba hareketini görmedim. Bir kere namazım kazaya kalmadı dediğini çok iyi hatırlıyorum. İbadete çok önem verirdi. Yurt dışında uzun yıllar sürgünde kaldı. 12 Eylül’den sonra gazetesine ve bütün mal varlığına el koydular. Dünya malında hiç gözü yoktu. Osmanlıca yazma eser ve kitapları bulunan geniş bir kütüphanesi vardı. Yakın zamanda hepsini Külliye Kütüphanesi’ne bağışladı. Kendisi eski eserlere antikalara meraklı bir insandı. Sağlığına önem veririrdi. 40 yıl boyunca bir kere bile kötü bir laf duymadım kendisinden ve beni hiç kırmadı.
  • Devlet ve millet uğurladı
  • Dualar eşliğinde son yolculuğuna uğurlanan Mehmed Şevket Eygi’nin cenaze namazında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanı sıra Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, AK Parti Genel Başkan Yardımcıları Hayati Yazıcı ve Fatma Betül Sayan Kaya, eski TBMM Başkanları İsmail Kahraman ve Binali Yıldırım, İstanbul Valisi Ali Yerlikaya, Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, AK Parti Milletvekili Bekir Bozdağ, bazı milletvekilleri ve ilçe belediye başkanları ile vatandaşlar katıldı. Cenaze namazını Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş kıldırdı.
  • ŞÜKRAN BORÇLUYUZ
  • Cumhurbaşkanı Erdoğan, namazın ardından yaptığı konuşmada, Eygi’yi ilk tanıdığı yerin Babıali’deki Bedir Yayınevi olduğunu belirterek, şunları kaydetti: “Oradan tabii bugünlere. Kalemin yanında en önemli özelliklerinden bir tanesi de Mehmed Şevket Eygi Bey’in estetik anlayışıydı. Estetikte çok farklıydı ve Müslüman’ın estetiğine çok dikkat etmesini özel sohbetlerimizde de ifade ederdi. Hatta büyükelçimiz ve şu anda yanımda, beraberimde olan yol arkadaşım İbrahim Kalın Bey’i son olarak yine kendisine gönderdiğimde, malum zengin bir kütüphanesi vardı ve kitaplarını Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ndeki bizim kütüphaneye hibe etti. Tabloları vesaire hepsini.” Bunun da Eygi’nin cömertliğini göstermesi bakımından önemli olduğunu dile getiren Erdoğan, hem kendi eserlerini hem de kütüphanesindeki eserleri gençliğin ve milletin emrine amade kılmasından dolayı Eygi’ye şükran borçları olduğunu söyledi.
  • Erdoğan, defin işleminin ardından Eygi’nin kabri başında Yasin-i Şerif okudu, dua etti. Katılımcılar, dualar eşliğinde Eygi’nin kabrine toprak attı.Cumhurbaşkanı Erdoğan, beraberindekilerle merhum Başbakanlardan Necmettin Erbakan’ın da kabrini ziyaret ederek dua okudu.

Biri kedime sahip çıksın

Yazar, Milli Gazete’deki 4 Temmuz tarihli köşe yazısında kedisi için şu satırları kaleme almıştı: “
Vefatımda kedim sağ olursa, dostlarımdan biri ona sahip çıksın, evine götürsün, ölünceye kadar baksın. Öldüğünde cesedini beyaz bir beze sarıp temiz bir yere gömsün. Mütevazı bir hayvandır. Az yer, çok sevgi ister. Gördüğü sevginin on katını verir. Bakan sevap kazanır. Bu iyiliği yapacak olana şimdiden dua ediyorum, teşekkür ediyorum.
” Eygi’nin bu vasiyetini İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim görevlisi Aydın Gülan yerine getirdi.

Kaybetsek yeri dolar mı

Eygi’nin sohbet halkasında olan ve kendini talebesi olarak adlandıran Süleyman Berk, en son geçen hafta görüştüğü hocası hakkında şunları söyledi: “
Zarafet timsali bir insandı. Bir estetti. Beyin avcısıydı, kabiliyetli gençlerin elinden tutardı. Sanat, yabancı dil, Osmanlıca kurslarına gönderirdi. Çok disiplinliydi. İnsanlara hep güzellikleri anlatırdı. Geçen çarşamba ziyaret etmiştim, ‘kaybetsek yeri dolar mı’ diye içimden geçmişti o gün. Yeri çok zor doldurulacak bir insandı. Kitaplarda bulamayacağımız, okulda duyamayacağımız şeyler öğrendik kendisinden.

‘Yaşama sevinciyle doluyum hâlâ’

ehmed Şevket Eygi, İttifak gazetesinde köşe yazıları yazmaya devam ediyordu. Gazete sahibi Recep İncecik, 30 yıldır tanıdığı fikir adamı hakkında şunları söyledi: “Salı günü pikniğe gitmiştik. Orada rahatsızlandı, ambulans çağırdık. Hastane ve ambulans istemedi. Evinde istirahatteyken ziyaret ettik. Son anına kadar memleketim için ne yaparım diye düşünürdü. Piknikte ‘Yaşama sevinciyle doluyum hâlâ’ demişti. Naif, kimseyi üzmek istemeyen bir insandı. Düşmanı bile olsa haksızlık yapmak istemezdi, sevgi doluydu.”

Yalnız bir mücahitti

Basın İlan Kurumu İstanbul Müdürü gazeteci Mehmed Köşker ise evine misafir olduğu, röportaj yaptığı Eygi için şunları söyledi: “Kelam ve kalem üstadı bir şahsiyetti.
Galatasaray Lisesi ve Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde okumuş, kendini de iyi yetiştirmişti. Onu yalnız bir mücahit olarak değerlendiriyorum. Ölene kadar yazdı. Milli Gazete yazarıydı, son dönemde İttifak gazetesine de yazıyordu. Bugün bile yazısı var. Evinde ziyaret ettik. Kendine has kuralları vardı. Japonya’daki çay servislerini anlatırdı. Onları çok takdir ederdi. Singapur ve Norveç’i örnek verirdi. Ülke için her zaman kafa yoran biriydi.

GÖLGESİNDE TALEBELER YETİŞTİ

Yazılarında sert bir üslubu olsa da Eygi’nin kibar biri olduğunu belirten Köşker, şöyle devam etti: “Evi Sultanahmet’te idi. Uzun yıllar orada kaldı. Bir dönem evinin yıkılıp yerine otel yapılmasıyla ilgili bir sorunla mücadele etti. Fakat bu proje Cumhurbaşkanlığı’ndan döndü ve evi elinden gitmedi. Bir çınar gibiydi. Genelde onun yanında öğrenciler olurdu. Gölgesinde talebeler yetişti. Bizler de sonraki nesiller olarak ondan etkilendik. Ben hastaneye götürürler ise yoğun bakım ünitesine koymayın, makinalara bağlamayın diye vasiyeti vardı. Genelde alternatif tıp ile ilgilenirdi. Hep yanında çörek otu yağı olurdu. Bunun şifa olduğunu etrafımdakilere söylesem onlar bunu bilse bile bizim için artı bir değer olur derdi.”



#Mehmed Şevket Eygi
#Fatih Camii
#Recep Tayyip Erdoğan
5 years ago