|

Kanser hastası psikolojik destek de almalı: Yakınları da etkileniyor

Birçok kanser hastası, teşhisi ‘ölüm haberi’ olarak algılıyor. Bunların yüzde 47’sinde psikolojik travma, ruhsal bozukluk tespit edildi. “Zihin vazgeçerse beden daha çabuk vazgeçiyor” diyen Dr. Safiye Yılmaz Dinç, hem kanserli hem de yakınları için psikolojik desteğin şart olduğunu söylüyor.

Aybike Eroğlu
00:00 - 16/01/2022 Pazar
Güncelleme: 02:27 - 16/01/2022 Pazar
Yeni Şafak
Arşiv
Arşiv
Kanser tedavisinde psikolojik desteğin önemine dikkat çeken Psikolojik Danışman Dr. Safiye Yılmaz Dinç,
“Birçok kanser hastası, hastalığı ilk öğrendiğinde bunu ‘ölüm haberi’ olarak görüyor. Bu hastalarda yas veya travma reaksiyonları görülebilirken, ilerleyen dönemlerde hastadan hastaya farklılık gösteren şok, inkar, öfke, kabul ve depresyon tepkileri ortaya çıkabiliyor”
dedi. Dinç, hastalıkla mücadele sürecinde psiko-onkoloji desteğinin önemini Yeni Şafak için yazdı.

MÜCADELE ETKİLENİR

  • Araştırmalar, kanser hastalarının yüzde 47’sinde tanı konacak şekilde ruhsal bozukluk bildirirken, hasta yakınlarının aynı düzeyde travmatize olduklarını ortaya koyuyor.
    Ruhsal etkiler, kanser hastalarının yaşam kalitesini bozarak, hastalıkla mücadeleyi de olumsuz etkiliyor.
    Zihin vazgeçerse beden daha çabuk vazgeçiyor. Mücadelenin devamlılığı ve hastaya verilen hizmetin en iyi şekilde sağlanması için psikolojik destek çok önemli.

YAKINLARI DA ÖNEMLİ

Refakatçilerin tükenmişliği, hastayı da olumsuz etkiliyor. Hastanın tüm bakımı tek bir kişinin omuzlarına bırakılabiliyor.
Bu kişiler kanser hastaları ile ilgilenirken bazen farkında olmadan hatalı davranılabiliyor. Örneğin, hastadan ‘kanser’ olduğunun saklanması gibi ya da ‘iyileşeceksin’ diyerek sahte umut aşılamak gibi...
Hastalık sürecinin sonuna kadar doğru psikolojik müdahale hayati önem taşıyor.

YALAN SÖYLEMEYİN!

  • Kanser hastalarına psikolojik yaklaşımın bazı püf noktaları var. Mesela kişiye kanser olduğu, doktor yada hasta yakını tarafından yalansız, ancak yumuşatılarak söylenmeli.
    Hasta haberi öğrendikten sonra hemen tedaviye başlanması önerilmeli. Hastanın mümkün olduğunca kanser geçirmemiş gibi ama tedavisini de riske atmayacak şekilde yaşamaya devam etmesi önerilmeli. Yani durumu normalize ederek, hastanın sosyal hayatını sürdürmesi sağlanmalı.
    Ayrıca hastaya ufak çaplıda olsa yapabileceği görev ve sorumluluklar verilmeli. Bu sayede işlevsel olduğu hissettirilmeli. Kişinin kendi hastalığıyla ilgili alacağı kararlara saygı duyulmalı.

AKTİVİTELER YAŞAMA BAĞLAR

Hastaların yürüyüş gibi aktivitelere yönlendirilmesi, doğada vakit geçirmesi sağlanabilir. Ayrıca nefes ve kas gevşetme teknikleri öğretilebilir.
Yine bu süreçte hastalığın seyrine göre beslenme uygulanması gerekiyor. Kanser hastalarıyla açık iletişim, duyguların anlaşılması oldukça etkili olurken, tüm bakım ve destek mümkün olduğunca aile içinde paylaşılmalı, bu durumu bir kişi üstlenmemeli.

TEDAVİ KAYGIYI AZALTIYOR

  • Kanserle mücadele sürecinde önem kazanan psiko-onkoloji, hastanın olaylarla baş etme kaynaklarını araştırarak psikolojik müdahalede bulunuyor.
    Psiko-onkologların hastalığı değil, hastanın kendisini tedavi ettiği bu süreç, kişilerdeki yoğun kaygıyı azaltarak, yaşam kalitesini artırmayı hedefliyor.
    Sözkonusu girişim, 1970’ten bu yana tedavinin önemli bir parçası kabul ediliyor.
#Kanser
#Safiye Yılmaz
#Psiko-onkolog
2 yıl önce