Türklerin Kara Murat'ı varsa, İngilizlerin de, Bond, James Bond'u var. Majestelerinin en gözde casusu, 007 kod adıyla, öldürme yetkisine sahip, James Bond, onlarca yıldır tüm dünyada kendine bağlı bir izleyici kitlesine sahip. İngiliz “gazeteci” Ian Fleming oluşturduğu James Bond karakteri, üzerinde güneş batmayan imparatorluğun ve Batı'nın PR'ını kendine has İngiliz üslubuyla bugüne kadar yapmaya devam ediyor. Bond serisinin her filmi kendine özel karakterleriyle birer kült haline dönüşüyor. Başrolde yer alan aktör ve aktrisler, hayatının sonuna kadar üstlendikleri rolün ününü taşıyor, onla hatırlanıyor. Bunun en basit örneği, ünlü İskoç aktör Sean Connery. Filmografyasında onlarca yapıt bulunan Connery'den ilk söz açıldığında, ikinci cümlede “James Bond onla bi farklı abi ya”yorumunu duymamak işten bile değil. Dünyanın en ünlü İngiliz casusunu bir İskoç'un oynaması ve o karakterle özdeşleşmesi de ayrı bir ironi. Bu ironinin bir ötesi ise, Sean Connery'nin bizzat İngiliz Kraliçesi'nden “Sir” ünvanını almış olması. İşte İngiliz siyaset diyeceğim ama neyse…
James Bond filmleri yalnızca karakter ve konuları ile değil, otomobil, moda, yaşam gustosu ve turizm gibi alanlara etkisiyle benzersiz bir içeriğe sahip. İşte tüm bu etki alanının gelişimine ve büyümesine en yakından tanıklık eden fotoğraf sanatçısı Tery O'Neill'in, 50 yıllık James Bond arşivi Türk okuyucusuyla buluştu. Caretta yayıncılığın ünlü film serisinin takipçislerini ve sinemaseverleri heyecanlandıran “Bond Efsanesi” başlıklı kitabı, Terry O'Neill'in 50 yıl boyunca, 007'yi, sette ve kamera arkasında takip ederek oluşturduğu geniş arşivinden özenle seçilerek hazırlanmış bir fotoğraf koleksiyonu. Kitabın kapağında karşılaştığımız “Sinemanın en karizmatik karakteri hakkında bilmek istediğiniz herşey” alt başlığı, sizi sayfalarda birbirinden ilginç ve benzersiz fotoğrafın beklediği mesajını veriyor. Bu fotoğraflara ilgili konularda yetkin isimlerin yazdığı metinler eşlik ediyor. Gazeteci-yazar Godfrey Smith gerçek Bond'u -arkadaşı ve meslektaşı Ian Fleming'i- yadediyor. GQ editörü Dylan Jones, Bond stilini tanımlıyor. Joe Dunn, Bond filmlerinin herkesi hayran bırakan otomobillerinin hikayesini kaleme alıyor. George Perry, ünlü casusa, uzun bir seride hayat veren Roger Moore'u ve Bir Bond Paradosi olan “Casino Royale”i satırlara dökerek bize anlatıyor.
Bugüne kadar yayınlanmış tüm Bond filmlerini izlemiş biri olarak, 'James Bond Evreni'nin gizli kalmış taraflarına girmeyi müjdeleyen bu kitap, beklentiyi bir hayli karşılıyor. Efsanevi karakterin oluşumuna ve geçirdiği değişime yakından şahit oluyorsunuz. Fotoğraflara bakarken, gözünüzün önünden o karenin ait olduğu film, sahneler, diyaloglar ve bir çok başka ayrıntı geçiyor. Zihninizde bir kez daha serinin tüm filmlerini izlemeye başlıyorsunuz. Bond filmleri bize dünyanın, kültürel ekonomik ve güç ilişkileri açısından geçirdiği dönüşümü de, tabii bir İngiliz gözüyle gösteriyor. Bir dönem Soğuk Savaş dengeleri içinde Bond'un serüvenlerine şahit olurken, bir başka dönem 1990 sonrası ortaya çıkan, yeni dengeler gizemli örgütler, yükselen güç Çin konu olduğu bir çok filmde, Bond maceradan maceraya koşmaya devam etti.
Soğuk Savaş'ın yumuşak güç tarafında önemli rol üstlenen ve yolu birkaç kez de İstanbul'a düşen 007 James Bond, serinin yeni filmi “Spectre” ile Cuma günü Türkiye'de gösterime girdi. Bond serisinin 24'üncü filmi, fragmanları ilk yayınlandığı andan itibaren hayranları ve izleyiciler tarafından heyecanla bekleniyordu. Caretta Yayıncılık da bu heyecanı fark etmiş olmalı ki güzel bir sürprizle bu ilgiye karşılık vermiş. Sanat yaşamı boyunca 2 binin üzerinde ünlü ile çalışan ve portfolyosunda Frank Sinatra'dan Amy Winehouse'a, Sean Connery'den Al Pacino, Audrey Hepburn, Pierce Brosnan, Bridget Bardot'ya kadar birbirinden ünlü isimler bulunan fotoğrafçı Terry O'Neill'in kareleri ile Bond tepeden tırnağa karşınızda. Soğuk Savaşın mirası bu stil sahibi casusu bir kez de böyle hatırlayın.
