|

Kemalizm’i yeniden okumak

D. Mehmet Doğan’ın Kemalizm kitabı 25 yıl sonra yeni baskısıyla raflarda yerini aldı. Kitap, savaş sonrası ideolojisini anlatması bakımından mühim. Yakın tarihe farklı bir bakış getiren Doğan’ın bu çalışması Kemalizm’in incelerek, rehabilite olarak kılcallara, derinlere nüfuz etmeye başladığı ikazını da yerine getirmiyor değil.

04:00 - 15/06/2019 السبت
Güncelleme: 12:14 - 14/06/2019 الجمعة
Yeni Şafak
​Kemalizm’i yeniden okumak
​Kemalizm’i yeniden okumak
ERCAN YILDIRIM

Türkiye’de yakın tarih üzerine çalışmalar Tek Parti sonrasında başladı. Yakın tarih ilgisi daha çok İslamcı camiada gelişti; bilhassa 12 Eylül’den sonra sol-liberal kesim Kemalizmi, Cumhuriyet idaresini mercek altına aldıysa da dindar reflekslerden çok farklı hassasiyetler geliştirdi.


İslamcıların da sol-liberallerin de Kemalizm eleştirisinin merkezinde İslam bulunur; İslamcılar laikliği öne çıkararak İslam’ın geri plana itildiği, sol-liberaller ise tam tersi Cumhuriyet idaresinin laikliği tam uygulamadığı özellikle Sünniliği tercih ettiği tezini öne sürer. Yakın tarih ilgisi Tek Parti sonrasında Batılılaşma ve İttihatçılık üzerinden ele alınır. 1939’da Hareket’i kuran Nurettin Topçu değil ama 1943’te Büyük Doğu’yla Necip Fazıl Batılılaşma, Kemalizm, Tek Parti üzerine yazılar yazar.

Elbette günümüzde bile canlılığını koruyan II. Abdülhamit eksenli “Ulu Hakan-Kızıl Sultan” dikotomisi siyasal alandaki karşıtlığın tam manasıyla kendisidir. Necip Fazıl, Vahdettin ile ilgili bir kitap yazarak bu alanda öncülük vazifesini layıkıyla yerine getirir.

YAKIN TARİH ÇALIŞMALARI

Türkiye’de yakın tarih üzerine dikkatler akademi dışında gelişti. Sosyalistlerde bile belirgin bir yakın tarih, Kemalizm korumacılığı bulunur; Tarık Zafer Tunaya’dan Niyazi Berkes’e Doğan Avcıoğlu’na kadar Cumhuriyet idaresi korunur; Osmanlı köklerini kestiği, din ile arasına mesafe koyduğu, “aydınlık ve ilerici” tutum takındığı için! Bu anlamda yakın tarihle ilgili eleştiriler, çalışmalar dindar-İslamcı kesimde gelişir; en muhafazakarlar bile resmi ideolojinin çağdaşlaşmayı çok rijit gerçekleştirmesine karşı çıkar.

Kırdan kente göç, eğitim ve kentleşmenin daha kesifleştiği 1970’li yıllardaki yakın tarih çalışmaları daha ciddi boyutlara ulaşır. Fakat genel hatlarıyla Kadir Mısıroğlu’nun Lozan Zafer mi Hezimet mi, Mustafa Müftüoğlu’nun Yalan Söyleyen Tarih Utansın gibi çalışmalarına Mehmet Doğan’ın yazılarını ekleyebiliriz. Tabi bu akımın temel özelliği resmi ideolojinin, yeniden yazılan tarihin tezlerini boşa çıkarmaya, inkılapların hatalarını göstermeye ve telafi etmeye yöneliktir. Bu bakımdan mesela en çok harf inkılabı, maarif, hilafet, kılık-kıyafet gibi konularla “ihanet-vatanperverlik” skalaları üzerinde durulur.

Günümüzde bile pek çok tarih dergisi belirli aylarda sabit konuları tekrarlamaktan geri kalmaz. Bu her cenah için belirli tabuların, dogmaların aşılamadığını, aşılamayacağını kanıtlar. Bu açıdan yakın tarih yazıları kişi ve Cumhuriyet inkılapları çerçevesinin dışına kolay kolay çıkamıyor.

KEMALİZMİN ÖZELLİKLERİ

Mehmet Doğan’ın Kemalizm kitabı bugünlerde üçüncü baskısını gerçekleştirdi. Kitabın ilk baskısı 1992’de, ikinci baskısı 1994’te yapılmış, üçüncü baskı için yirmi beş yıl beklenmiş! İslamcıların belediyeleri ele geçirmesi, iktidara gelmesi, AK Parti yılları Kemalizm meselesini gündem dışına itmiş anlaşılan… Bunda tabi AK Parti iktidarında Cumhuriyet idaresinin “ideolojisi”nden çok, Mustafa Kemal’i teğet geçip “Tek Parti” ve İsmet İnönü’yü odağa alıp eleştirmenin etkisi var.

O zaman, Kemalizm niçin 2019’da yayımlandı, sorusunu sormalıyız. AK Parti iktidarı, reformlar, Tek Parti eleştirileri Kemalizm’in, statükonun, İttihatçı metodolojinin gerilediği fikrini öne çıkarıyordu fakat özellikle 15 Temmuz sonrasındaki konjonktür gösterdi ki bilindik manada Kemalizm, statüko canlılığından, nefasetinden herhangi bir gerileme göstermemiş… Bu bakımdan Doğan’ın kitabı Kemalizm’in incelerek, rehabilite olarak kılcallara, derinlere nüfuz etmeye başladığı ikazını da yerine getirmiyor değil!

Kemalizm’de Mehmet Doğan Cumhuriyet ideolojisinin hem genel niteliklerini hem yerleştirilme biçimini, yöntemini anlatır. Kitaptaki önemli tavırlardan biri devlet mekanizması ile yönetici eliti ayırma… Bu bakımdan İslamcıların devlete yönelik yaklaşımlarını savuşturup Kemalizme kanalize etmeye yönelir. Tabi CHP’nin 4. Kongresi’nde Kemalizm lafzıyla birlikte devlet ile ideolojinin aynılaştırılmasına tepkisini de gösterir. Mustafa Kemal’i kültleştirme çabalarından Meclis’in Tek Parti idaresinde etkisizleştirilmesine, devletin birkaç kişiden oluşan kurucu kadro ile yönetilmesinden oligarşinin milletin inancına zıt inkılapları yürürlüğe sokmasına kadar geniş bakış açısıyla Kemalizm sorgulanır.

Vurgulamak gerekir ki Kemalizm kitabını Mehmet Doğan’ın diğer kitapları, Mağlubiyet İdeolojisinin Sonu, TC Tarihine Giriş, Türkiye’de Darbeler, Müdahaleler ve Siyasi Sistem, Yüzyılın Soykırımı kitaplarıyla birlikte okumak daha verimli olur.

Mehmet Doğan’ın Kemalizm kitabı kendi ifadesiyle savaş sonrası ideolojisini anlatması bakımından mühim. Öncü güçler, zinde kuvvetler tartışmalarından özellikle darbelerdeki restorasyonlara kadar pek çok hususta Cumhuriyet’in ideolojisi kitapta anlatılır. Türkiye’de yaptıkları ya da yapacaklarını konuşmaktan ziyade tarz-ı hayata, kimlik siyasetine yönelik yaklaşımlar daha çok karşılık buluyor. Tabi Mehmet Doğan’ın Kemalizmi “yaptıklarıyla değil yasakladıklarıyla” var olmuş bir ideoloji diye tarif etmesi genel siyasal-fikri tutumlarımızı anlatmada kılavuz özelliği gösterir.

#kemalizm
٪d سنوات قبل
default-profile-img